'UĞUR MUMCU'YU YAYINA ALIP ONUNLA KONUŞMAK İSTERDİM' DİYEN SUNUCU KİM?
'Uğur Mumcu ile konuşmak isterdim. Gazetecinin ne olduğunu ve önemini, komploları anlatmasını isterdim'
Genç gazeteci Serra Karaçam, TRT ekranlarında yayınlanan 'Medya Müfettişi' isimli programında medya etiğini sorgularken ülke gündeminin nabzını tutuyor.
TRT'nin en çok takip edilen programlarından biri 'Medya Müfettişi'. Sakinliği, duruşu, ciddiyeti, güzel ses tonu; programa gelen konuklara aldığı tavır, soruları, sorulara yaklaşımı ve konulara hakimiyeti ile dikkat çeken Serra Karaçam, konuklarıyla ele aldıkları konuyu deşifre ederken; seyirci bir yandan da yeni bir televizyon yıldızının doğuşuna tanık oluyor... Akşamları TRT 2'de, tekrarı ise ertesi sabah TRT 1'de yayınlanan 'Medya Müfettişi'ni hazırlayan ve sunan Serra Karaçam aynı zamanda İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı İletişim Koordinatörlüğü'nde görevli. Uluslararası İlişkiler mezunu, 1983 doğumlu Karaçam ile TGRT Haber, Star ve 24 macerasından sonra başladığı TRT'deki konumunu, hayallerini ve Kültür Başkenti İstanbul'a bakışını konuştuk...
- Televizyon çocukluk düşünüz müydü?
Merak ettiğim bir meslekti ama düşlediğim değildi.
- Kimi örnek aldınız?
Gülgun Feyman'ın konuşmasını ve ciddiyetini örnek aldım. Jülide Ateş'in son dönem haber sunarkenki sakin havasını çalışmıştım. Pek bana uymadı, tutmadı gerçi ama. Çiğdem Anad, öğle kuşağını yapardı onun rahatlığını ve işe hakimiyetini gözlemledim bir süre. Diksiyon kursuna gittim. Can Gürzap ve Ahsen Gürzap'a ait olan Dialog Anlatım İletişim'den değerli hocalar ile çalıştım. Cevdet Arıcılar'dan konuşma-okuma kurallarını, Hülya Aydın'dan sunuculuk ve habere teknikleri öğrendim. Hepsine müteşekkirim. Adını sayamayacağım kadar fazla katkı sağlayan oldu.
DAHA YOLUN BAŞINDA HAYAL KIRIKLIĞI YAŞADIM
- Medya maceranız ne zaman başladı, hiç hayal kırıklığı yaşadınız mı?
2003'te başladım. Hayal kırıklığı daha başlarken tanıştığım bir duyguydu. Sonrasında uzun süre aralıklarla devam etti. Ancak bu kırıklıklar karşısında yılmadan öğrenmeye devam etmeyi denemek önemli. Zamanla o kırıklıkların da bir anlamı olduğunu, bir şeyler öğrenme azminizi körüklediğini görüyorsunuz vazgeçmezseniz.
- Yaşıtlarınızdan daha olgun görünüyorsunuz, yaptığınız iş mi bu kadar ciddiyet gerektiriyor?
Bilmiyorum. Biraz daha olgun olduğum için bu işi yapıyorum, biraz bu işi yaptığım için daha ciddiyim. Tek başına biri değil sebep. İkisi de doğru.
- Okulda da var mıydı bir müfettişlik hali sizde?
İç dünyamda vardı okulda, dışarıya yansıtmadan sorgulardım. Dışardan bakılınca hiç yoktu.
- İstediğiniz her soruyu sorabiliyor musunuz?
Vakit yettiği kadar, sığdırabildiğim kadar soruyorum.
- İşinizi dünyada başka bir yerde yapmak ister miydiniz?
Anadilinizi konuşabilerek sadece kendi ülkenizde yapabilirsiniz bu işi. Yurtdışında bir yıl kadar çalıştım. Ara ara da bazı haberler için birkaç ülkeye ziyarette bulundum. Yabancı ülkelerde muhabirlik yapmak zevkli ama bir televizyon programı yapmak için anadilinizi kullanmak durumundasınız. Muhatabınız anadilinizi konuşan ve anlayan insanlar olmalı. Yabancı bir dili konuşsanız da aksan sorunu var. Yine de farklı bir ülkede olanları takip ederek muhabirlik yapmayı düşünebilirim. Bu formatın Türkiye'de önemli olduğunu düşünüyorum. Yabancı ülkelerde de basın özetleri gibi programlar var. Örneğin Kiosque diye bir program var TV5 Monde'da, ama haberlerin ve yorumların bu kadar farklı olduğu bir ülke var mı bilmiyorum.
- Kimi yayına almak isterdiniz, gelmiş geçmiş en büyük insanları düşünürsek, hayal kursak?
Gelmiş geçmiş en büyük insanlar dersek Medya Müfettişi formatı dışında olur. Uğur Mumcu ile konuşmak isterdim. Gazetecinin ne olduğunu ve önemini, komploları anlatmasını isterdim. Bu sorunun cevabı çok uzun olur.
GÜNDEMDEN BAZEN SIKILIYORUM
- Gazeteleri takip etmekten ve gündemin bu kadar içinde olmaktan sıkıldığınız oluyor mu?
Bazen. Onun da nedeni, her şeyi okumak, geniş bir yelpazeden bakabilmek ve böylece içim rahat olarak bu programı gerçekleştirme sorumluluğu duygusu.
- Başka bir projeniz var mı yakın zamanda?
'Medya Müfettişi'ni en iyi ve doğru şekilde sürdürebilmeye odaklanıyorum.
- TRT'de olmasaydınız daha farklı bir program çıkar mıydı ortaya?
Biraz daha köşeleri olabilirdi belki ama bambaşka bir şey olmazdı. Reflekslerimiz ve hassasiyetlerimiz aynı olurdu.
- Medyanın bu kadar eleştirilmesi ve medyadakilerin birbiriyle bu kadar uğraşması normal mi, neye şaşırıyorsunuz en çok?
Maalesef normal. Bazı günler medya normalleşebiliyor, o zaman genel sohbet yapacağımız bir konuk alıyoruz. Ama inanın bu çok nadir oluyor. En çok para karşılığı haber veya yazı olaylarına şaşırıyorum.
- 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı İletişim Koordinatörlüğü'nde çalışıyorsunuz. İstanbul'un bir kültür başkenti olduğuna inanıyor musunuz, nasıl projelerle karşılaşacağız?
Kültür başkenti olduğu için bu unvanı aldı zaten. Projeler, hem İstanbul'un tarihi kültürel mirasını korumaya ve iyileştirmeye hem de kültür sanat faaliyetlerine yönelik olmak üzere hayata geçiriliyor. İstanbul'un kültürel zenginliğini anlatan belgeseller, konserler, sergiler özellikle Avrupa'ya kültür başkenti olduğumuzu duyuracak. Bazıları gerçekleşti bile. İstanbul'un farklı dinlere inananlara yaşam alanı olması, Avrupa kültürünün bu coğrafyadan aldıkları, bu vesileyle anlatılmış olacak. Çeşitli sokak festivalleri, konserler gerçekleşecek. Açılış etkinlikleri çok titiz bir şekilde planlanıyor. İstanbulluları kültür sanata yaklaştıracak işler ortaya çıktı. Netleştiğinde İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı basınla gereken paylaşımı da yapacak.
ELİF AKTUĞ/AKŞAM