Uğur Dündar Medyaradar’a konuştu: Bizim kumaşımıza FETÖ çamuru yapışmaz!

Sözcü Gazetesi’nin usta yazarı Uğur Dündar, hakkında açılan FETÖ soruşturmasına çok sert tepki gösterdi. Dündar, "Benim hayatım yolsuzluklarla mücadele ile geçti, bu örgütler yanımdan bile geçemez. Diğer çamurlar nasıl kumaşımıza yapışmadıysa bu FETÖ çamuru hiç yapışmaz" dedi.

“Türkiye’de gazeteciliğin iki “Uğur”u vardır; birisi Uğur Mumcu diğeri Uğur Dündar.” demiş Nedim Şener, altına imzamı atarım. Uğur Ağabeyi’mi çok yakından tanırım. Severim. Hep sevdim, çocukluktan hayrandım, büyüyücünce birlikte çalışma imkânım oldu. Birçok kişiden de daha iyi tanırım. Kendisinden vicdanlı gazetecilik adına çok şey öğrendim. Öğrenmeye de devam edeceğim. Gazeteci evet tarafsız olmalı ama bu konuda asla susamam çünkü Ahmet Hakan gayet güzel özetlemiş olayı; Bu iş şeytanın bile aklına gelmez!.... Uğur Dündar ve Necati Doğru ile FETÖ arasında en küçük bir irtibat kurmaya çalışmak...FETÖ’nün bile aklına gelmeyecek bir şeytanlığın eseridir. demiş Ahmet Hakan…

Yılmaz Özdil de zaten bugün köşesinde şu sözlerle noktayı koymuş!!!

15 milyon kişilik "Fetöcülere destek listesi" yapılsa… Atatürk Cumhuriyeti için canını ortaya koyan, hayatı boyunca fetogillerle mücadele eden, Türkiye'nin en güvenilir insanı Uğur Dündar o listeye yazılabilir mi?

Bence de yazılamaz...

Ben şimdi sözü Uğur Dündar’a bırakıyorum! Güneşli güzel günler sizinle olsun.

RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN

Twitter:gazetecialev
Mail:




“DİĞER ÇAMURLAR NASIL YAPIŞMADIYSA FETÖ ÇAMURU DA ASLA YAPIŞMAYACAK”


Uğur Bey, hakkınızda FETÖ soruşturması açıldı. Neler söyleyeceksiniz. Şaşırdınız mı?

Yani insan diyecek bir şey bulamıyor. Başka bir şey bulamamışlar mı? Bu kadar komik! bu kadar çirkin bir iftiraya ne denilebilir ki? Şaşırmıyorum, artık hiçbir şeye şaşacak halimiz kalmadı ama kendi adıma değil; ülkem adına, gazetecilik adına ve en önemlisi yargı adına. Benim ismimin böyle bir olayda geçmesi kadar üzücü bir şey olamaz… Benim hayatım yolsuzluklarla mücadele etmekle, haksızlıklara karşı çıkmakla geçti. Şimdi isminin F’sini bile anmadığım iğrenç bir örgüt ile adımı yan yana getirmeleri saçmalık değil de nedir Allah aşkına? Bizim ömrümüz bunlarla mücadele ile geçti. FETÖ iddiası bana yönelik söylenebilecek en tutarsız şey. Asla yapışmaz o çirkin kumaş üzerime.

BENİM HAYATIM YOLSUZLUK YAZMAKLA GEÇTİ, FETÖ’NÜN F’SİNİ BİLMEM

İki yazınızla ilgili bir durum galiba söz konusu…

Ömrüm yolsuzlukla, haksızlıkla mücadele ile geçti. Duruşum ve yaptığım haberler nedeniyle sürekli itibar suikastına uğradım. Sadece ben mi? Hayır ailemi bile kattılar işin içine… Bir itibar suikastı yapanlar bir de itibar suikastlığına taşeronluk edenler var. Ben yazmaktan yılmadım, onlar iftira atmaktan…



İTİBAR SUİKASTİ VE ÇİRKİN İFTİRALAR HİÇ DİNMEDİ

Bunları geçmişte de yaşadınız mı?


Ömrüm hep haksızlıklara mücadele ile geçti. Gazeteci namuslu ve ahlaklı olmalı. Haberini namusu gibi korumalı. Haber yaptığında gerekirse babasını bile tanımamalı. Haberinin arkasında durmalı. Bugün köşemde de bahsettiğim gibi; güç odaklarına, vurgunculara, yasa dışı çıkar oluşumlarına, terör örgütlerine, yolsuzlukla köşeyi dönenlere, yetim hakkı yiyenlere ve bunlara göz yuman, hatta ortak olan iktidarlara yönelik haberler yaptıkça iftiralar hep çoğaldı ve saldırılar yoğunlaştı. Merhum Bülent Ecevit dönemi hariç, gelmiş geçmiş tüm siyasi iktidarların hışmına uğrayarak işimden oldum. Susurluk gibi çetelerin ölüm listelerine sokuldum. Hakkım olmayan tek kuruşa el uzatmadığım ve kaynağında vergilendirilen emek ürünü kazançlar sağladığım için onlarca vergi denetiminden alnımın akıyla çıktım.
Ama ardımda en ufak bir kirli iz bırakmadığım için korkup pes etmedim. Devletin hafızasına kayıt düşmek için müfterilerin tümünden yargıda hesap sordum… Sürekli itibar suikastı ile geçti ömrüm.

KORKUNÇ, KOMİK, TUTARSIZ… BEN FETÖ’NÜN ‘ZİNDANA ATILACAK GAZETECİLER’ LİSTESİNDEYDİM, NASIL FETÖ’CÜ OLABİLİRİM?

FETÖ ile adınızın anılmasına ne diyeceksiniz?

Korkunç, komik, tutarsız…Hayatımın en korkunç linçlerine ben zaten FETÖ'nün kumpas davalarında uğradım. FETÖ'cülerin iftiralarla namusuma, hatta aileme kadar dil uzatıp saldırmaları karşısında feryadımı Star TV ekranlarından tüm Türkiye'ye duyurdum. Yine duyuracağım…Asla pes etmek yok. Sinmek yok. FETÖ'nün cadı avı sürecinde sürekli olarak zindana atılacak gazeteciler listesinde yer aldım! Şimdi nasıl FETÖ’cü oluyorum onu anlamadım! Anlamak da doğrusu çok güç. Bakın iktidarın FETÖ'cüleri temizleme operasyonu başladığında içim rhatlamıştı, “Oh çok şükür kabustan kurtuldum” diyerek derin bir nefes almıştım. Ama o heves kursağımda kaldı. Neden mi? Yurtsever gazetem SÖZCÜ'ye bu kez iftiara atıldı. İki arkadaşımız tutuklandı. Hem de çok haksızca... Sadece habercilik yaptıkları için... Patronumuz Burak Akbay FETÖ'cülükle yaftalandı. Gökmen Ulu ve Mediha Olgun tutuklandığında yanıldığımı anladım. Hele Gökmen'in tahliye sevincini yaşarken kripto FETÖ'cü olduğu ve kumpas davalarında FETÖ savcılarının adeta özel kalemi gibi çalıştığı öne sürülen bir yandaşın imzasını taşıyan haberi okuyunca şaşkınlığın tarif edilemez boyutunu yaşadım. Ne yapmışım biliyor musunuz?
FETÖ'nün iftira ve linçlerle itibarsızlaştırıp yok etmeye çalıştığı, 15 Temmuz'daki hain kalkışmada da öldürülecekler listesine aldığı ben, FETÖ'ye yardım etmişim!..
Hem de neyle? Reza Zarrab hakkında artık havada uçan kuşların bile bildiği konuları köşemde yazarak!..Yani yarım asırdır sürdürdüğüm işimi yaparak!..Sözün bittiği yer bu olsa gerek.



“İKTİDAR ASLINDA BİZE TEŞEKKÜR ETMELİYDİ”

Aydınlar hakikatten bir ülkenin zenginliğidir. Hele farklı görüşteki aydınların yurtsever olmaları koşulu ile varlıkları, hakikatten bir siyasi iktidarın arayıp da bulamayacağı eşsiz bir yol göstericidir. Bizler siyasi iktidarın çevresini kuşatan yağcılar, şakşakçılardan ziyade yurtsever bir yaklaşımla ele aldığımız ve eleştirdiğimiz konularla aslında iktidara birer tonik hizmeti yapıyoruz. Yani onun gerçekleri görmesi, yanlışlardan dönmesi ve ülkeyi daha iyi yönetebilmesi için en değerli hizmetlerden birini kamu adına yapıyoruz. Ben açıkçası hayatı boyunca yolsuzlukların banka hortumcularının, ülkemizi soyup soğana çevirip yurtdışına kaçanların peşinden koşmuş, gidebildikleri en uzak yerlerde onları bulmuş, Türkiye’de hortumculuk yaptıktan sonra tüyü bitmemiş yetimlerin haklarını oralara kaçıranların korkulu rüyası olarak yaşadım. Yani akla bir yığın isim geliyor.

GEÇMİŞTE ÖDÜL ALIRDIM, ŞİMDİ SUÇLANIYORUM

Ben hayatım boyunca bu tip adamları yazan kişiyim. Ben neden Reza Zarrab’ı yazmayayım? Yazarım çünkü Reza Zarrab tamam belki devlete iş yapmış olabilir. Ama bu tip adamlar devlete bir iş yaparlarken de kendine de üç iş yaparlar. Onu da nereden anlıyoruz; eğer tamamen devlete iş yapmış olsa, o ayakkabı kutularında o paralar niçin gitsin. Ben burada Adalet ve Kalkınma Partisi’nden şunu beklerdim; ‘ Uğur Dündar’a teşekkür ederiz. Biz bu adamın sadece devletin şu işlerini yaptığını zannediyorduk ve cari açığı kapatacak legal işler içinde bulunduğunu tahmin ediyorduk. Sen bunları da yazdın, bizim için uyarıcı bir görev yaptın. Çok teşekkür ederiz. Bizde bütün önlemleri alalım da bu adamı Türk yargısında hak ettiği cezaya çarptıralım.’ Gibi karşılıklar bekler insan. Ben geçmişteki bu tür haberlerden hep ödül aldım ama şimdi FETÖ ile suçlanıyorum. Savcılıkta bir takım dosyalar hazırlanıyormuş. Bunların hepsinin cevabını veririz ama, sözcü’yü FETÖ ile suçlamak, Sözcü’nün üstünde FETÖ Demokles’in kılıcı gibi tutmak, hakikat kabul edilecek şeyler değil.