UFUK GÜLDEMİR HANGİ ÜNLÜ YAZARA "UTANMAZ ADAM" DEYİP YÜZÜNE TÜKÜRDÜ?!!!
Ufuk Güldemir kanser tedavisi gördüğü sırada aleyhinde abartılı bir yazı yazan yazarla Kanyon'da bir lokantada karşılaştı.Ünlü yazarın kendisine doğru kollarını açarak gelmesine sinirlenen Ufuk Güldemir iyice yakınlaştıktan sonra yüzüne tükürdü.
Ağabeyim dediğim Habertürk'ün sahibi Ufuk Güldemir kanserle savaşıyor. Daha önce sadece bir kişi üzerinde denenmiş bir ilaçla tedavi oluyor. Ama bu 'tebligat'ı çok büyütmüyor, ne de olsa hayatı mücadelelerle geçti, hiçbir şeyi kolay elde etmedi
Bu bir röportaj değil. Benim için mesleki hayranlığımın hiçbir zaman azalmadığı bir ağabey Ufuk Güldemir. Her satırından, her söylediğinden ders çıkartmaya çalıştığım. Ve dahası, hep inandığım. Dolayısıyla onunla röportaj yapamazdım. Gerginliğimin birinci sebebi buydu.
Dahası, Güldemir evine Soner Yalçın'ı da 'Birleşmiş Milletler Arabulucusu' olarak çağırmış. Bunun da şaka olduğunu sonradan öğrendim.
Beklediğim gibi olmadı. Kendimi çok sıcak bir ortamda buldum. Ufuk Güldemir de çok iyi görünüyordu. Söyleşi de sohbete dönüştü hemen. Eşi Gaya, Soner Yalçın, bahçedeki köpekler, ekranda Habertürk, çaylar ve böreklerle Ufuk ağabey sabırla cevaplandırdı beni...
O her ne kadar eskisi kadar çok işlerle ilgilenmediğini söylese de yine hep havada yeni projeler, yapılması gereken işler konuşuluyordu. Heyecanından, azminden, gücünden hiçbir şey gitmemiş; onu gördüm. Böyle kuvvetli biri, kanserin de üstesinden gelirdi tabii ki.
Bugün okuyacaklarınız en zor kısımlar; kanserle mücadelesi, kanserle yaşaması... Yarın daha eğlenceli. Elbette medyayı da konuştuk.
Öğrendiğiniz ilk an ne yaptınız?
Birkaç ay ömrümün kaldığının söylemesi bir tebligat. Bir cevap arzulayarak söylemiyorlar. Ben ölümü merak ediyordum ama korkmuyordum. Öbür taraftan bununla mücadele etmeyi düşünüyorsun.
Peki, yaşamınızdaki 'son iki buçuk ay'ı nasıl geçirmeyi planladınız?
Avcılık anılarımı yazdığım kitabımı tamamladım. Boş durmayı sevmiyorum zaten. Bitirmem için Gaya da beni teşvik etti. Av kitabımın son bölümü de kanser tümörüne bir av gibi mücadeleyle ilgili.
Mücadele kararı anlık mıydı?
Bir günde karar aldım. İlk iki hafta çok zordu. Başka bir aleme gidiyorsun ama dönüş noktası var; tedaviyle iyileşme sürecinin de başladığını hissediyorsun. Hayatım hep mücadeleyle geçti. Hiçbir şeyi kolay elde edemedik. Bunu da atlatırım dedim. Kanserin ağırlığını biliyorum, ama mücadele edilebileceğini de biliyorum.
Kanserin nedeni neymiş?
Çeşitli sebepleri bir arada gösteriyorlar. Irsi, stres, gıda gibi... Ailede böyle bir şey olmasını çok önemsiyorlar. Annem 25 yıl önce kanser, 15 yıl önce de kalın bağırsak ameliyatı oldu. Hala sağ.
Birkaç senedir alkolsüz, sigarasız, az stresle yaşamıyor muydunuz?
Neredeyse beş senedir içki-sigara kullanmıyordum. Günde bir saat spor yapıyordum. İyi ki de yapıyormuşsum. Bünyemin kuvvetli olmasına çok yardımcı olduğunu söylediler. Kanser tedavisi görürken, Gaya'yla Alaska'ya ava gittik.
Planlı bir risk miydi?
Kutuplara gitmiştim. Orası, Alaska'dan daha sert bir iklime sahip. Bunu bir meydan okuma olarak gördüm.
İklim Hasan Cemal için yeteri kadar yumuşak değildi ama?
Zorlanabilirdi, Teksas'ta buluştuk.
Alışıldık bir iyileşme değildi sizinki, nasıl göze aldınız?
Aynı anda birkaç ilaç denediler. Tümör biraz ilerlemişti, cerrahi müdahale imkanı kısıtlıydı. Sadece hayvanlarda ve bir insan üzerinde denenmiş ve başarılı olmuş üç ilacın kombinasyonunu uyguladılar. Pankreas tümörü tamamen kayboldu. Karaciğer tümörü küçüldü ve geriledi. Ama bu risk Alaska gibi değildi. Hesaplanmış bir riskti.
Metin Mün
Bu bir röportaj değil. Benim için mesleki hayranlığımın hiçbir zaman azalmadığı bir ağabey Ufuk Güldemir. Her satırından, her söylediğinden ders çıkartmaya çalıştığım. Ve dahası, hep inandığım. Dolayısıyla onunla röportaj yapamazdım. Gerginliğimin birinci sebebi buydu.
Dahası, Güldemir evine Soner Yalçın'ı da 'Birleşmiş Milletler Arabulucusu' olarak çağırmış. Bunun da şaka olduğunu sonradan öğrendim.
Beklediğim gibi olmadı. Kendimi çok sıcak bir ortamda buldum. Ufuk Güldemir de çok iyi görünüyordu. Söyleşi de sohbete dönüştü hemen. Eşi Gaya, Soner Yalçın, bahçedeki köpekler, ekranda Habertürk, çaylar ve böreklerle Ufuk ağabey sabırla cevaplandırdı beni...
O her ne kadar eskisi kadar çok işlerle ilgilenmediğini söylese de yine hep havada yeni projeler, yapılması gereken işler konuşuluyordu. Heyecanından, azminden, gücünden hiçbir şey gitmemiş; onu gördüm. Böyle kuvvetli biri, kanserin de üstesinden gelirdi tabii ki.
Bugün okuyacaklarınız en zor kısımlar; kanserle mücadelesi, kanserle yaşaması... Yarın daha eğlenceli. Elbette medyayı da konuştuk.
Öğrendiğiniz ilk an ne yaptınız?
Birkaç ay ömrümün kaldığının söylemesi bir tebligat. Bir cevap arzulayarak söylemiyorlar. Ben ölümü merak ediyordum ama korkmuyordum. Öbür taraftan bununla mücadele etmeyi düşünüyorsun.
Peki, yaşamınızdaki 'son iki buçuk ay'ı nasıl geçirmeyi planladınız?
Avcılık anılarımı yazdığım kitabımı tamamladım. Boş durmayı sevmiyorum zaten. Bitirmem için Gaya da beni teşvik etti. Av kitabımın son bölümü de kanser tümörüne bir av gibi mücadeleyle ilgili.
Mücadele kararı anlık mıydı?
Bir günde karar aldım. İlk iki hafta çok zordu. Başka bir aleme gidiyorsun ama dönüş noktası var; tedaviyle iyileşme sürecinin de başladığını hissediyorsun. Hayatım hep mücadeleyle geçti. Hiçbir şeyi kolay elde edemedik. Bunu da atlatırım dedim. Kanserin ağırlığını biliyorum, ama mücadele edilebileceğini de biliyorum.
Kanserin nedeni neymiş?
Çeşitli sebepleri bir arada gösteriyorlar. Irsi, stres, gıda gibi... Ailede böyle bir şey olmasını çok önemsiyorlar. Annem 25 yıl önce kanser, 15 yıl önce de kalın bağırsak ameliyatı oldu. Hala sağ.
Birkaç senedir alkolsüz, sigarasız, az stresle yaşamıyor muydunuz?
Neredeyse beş senedir içki-sigara kullanmıyordum. Günde bir saat spor yapıyordum. İyi ki de yapıyormuşsum. Bünyemin kuvvetli olmasına çok yardımcı olduğunu söylediler. Kanser tedavisi görürken, Gaya'yla Alaska'ya ava gittik.
Planlı bir risk miydi?
Kutuplara gitmiştim. Orası, Alaska'dan daha sert bir iklime sahip. Bunu bir meydan okuma olarak gördüm.
İklim Hasan Cemal için yeteri kadar yumuşak değildi ama?
Zorlanabilirdi, Teksas'ta buluştuk.
Alışıldık bir iyileşme değildi sizinki, nasıl göze aldınız?
Aynı anda birkaç ilaç denediler. Tümör biraz ilerlemişti, cerrahi müdahale imkanı kısıtlıydı. Sadece hayvanlarda ve bir insan üzerinde denenmiş ve başarılı olmuş üç ilacın kombinasyonunu uyguladılar. Pankreas tümörü tamamen kayboldu. Karaciğer tümörü küçüldü ve geriledi. Ama bu risk Alaska gibi değildi. Hesaplanmış bir riskti.
Metin Mün