''UF, UF, NE KADAR KÖTÜ BİR ŞEY!'' FEHMİ KORU CAN DÜNDAR'LA DALGA GEÇTİ!

Fehmi Koru, Can Dündar'ın rating operasyonu ile iligli iddiasına ilginç bir eleştiri getirdi.

Star yazarı Fehmi Koru, Can Dündar’ın Milliyet’teki "Rating operasyonu sonrasında kurulan yeni düzen ile RTÜK’ün uyarılarına gerek kalmayacak" iddiasını ortaya attığı yazıya ilginç bir eleştiri getirdi.


İşte Fehmi Koru’nun o yazısı...

Ne fena beğenileriniz var öyle

Yazar ‘küçük bir uyarı’ diye girmiş söze; ‘küçük’ demesine rağmen yaptığı bayağı ürkütücü bir ‘uyarı’: “Yakında” diyor, “TV dizileri çok daha ‘örfümüze uygun’ olacak...” Buradan çıkardığı sonuç da şu: “Kentli yaşam tarzı bağnaz bir kuşatmaya alınıyor; modernizmin genişlettiği özgürlük sınırları giderek daraltılıyor...”

Son zamanlarda böyle ‘öğretici’ ve ‘eğitici’ olduğu kadar ‘güldüren’ bir yazı okumamıştım. ‘Örf’ denilen şeyin ‘kötü’, ‘modernizm’ denilenin ‘iyi’, kentli yaşam tarzının ‘ideal’ olduğu hiç tartışılmayan evrensel kabullermiş gibi sunuluyor çünkü...

Neyse, üzerinde durmak istediğim konu ‘güldüren’ yanı değil tespitin; ülkede işlerin nasıl görüldüğüne, ‘yaşam tarzı’ olarak belli bir anlayışın nasıl egemen hale getirildiğine dair göz açıcı bölümü daha önemli çünkü...

Biliyorsunuz, son yıllarda televizyonlar ‘yerli dizi’ furyasıyla izleyici karşısına çıkıyor. Dizilerde çoğunlukla çapraz ilişkiler işleniyor. Yakın zamana kadar, insaflı pek çok kalem, “Muhafazakâr bir iktidar döneminde fazla değil mi?” eleştirisini seslendiriyordu.

Meğer bu durum ‘AGB’ denilen reyting şirketinin tercihiyle meydana gelmiş... AGB ‘kentsel Türkiye’nin neyi izlediğini ölçüyor ve reklâmverene “İşte sizin müşteriniz bunlar” diyormuş... “Bu yüzden de” diyor yazar, “Yapımların çoğuna asıl tüketici kitlelerin yaşadığı kentlerin, yani ‘beyaz Türkler’in beğenileri hâkim oluyordu.”

‘Beyaz Türkler’ kavramına getirilen anlam yazının ‘güldüren’ yönü; ancak diğer söylenenler bayağı göz açıcı...

Yıllardır reyting ölçümü yapan şirket, deneklere hediye karşılığı zevk belirleme kapısını açık tuttuğu ithamıyla soruşturma geçiriyor; iddia doğruysa, kendi hallerine bırakıldıklarında ‘kentli beyazlar’ farklı dizileri izlemesinler diye şirket böyle bir yola başvurmuş olmalı...

Yine de, ‘beyaz Türk’ zevklere ayarlı ‘reyting’ sisteminde de, Kemal Sunal ve Hababam Sınıfı filmleri her zaman ‘ilk 100’ sıralamasına giriyor...

‘Uyarı’ bundan sonrası için... ‘AGB’den alınan ölçümlerin emanet edileceği yeni reyting şirketi 20 binden az nüfusun yaşadığı yerleri de ölçüm kapsama alanına alacakmış. Artık ‘Türkiye genelinin beğenileri’ ekrana hâkim olacakmış...

Evet aynen böyle diyor: “Türkiye genelinin beğenileri ekrana hâkim olacak...” Uf, uf, ne kadar kötü bir şey!..

Bu ‘uyarı’ on yıldır ülkeyi yöneten ‘muhafazakâr’ siyasi iktidarın etkilerinin (yetkilerinin de) hangi yöntemlerle kısıtlandığını açığa çıkarıyor. Dar bir kesimin beğenilerine hitap eden bir televizyon yayıncılığı sistemi var ve o sistemle bugüne kadar gelinmiş... Türkiye geneli ve halkın beğenileri bu sistemin dışına sürülmüş...

Hemen her alanda durum bundan farklı değil aslında. ‘Türkiye geneli’ yalnızca televizyonda ‘parya’ muamelesi görmüyor, kültür ve sanatta, medyada da dışlanıyor; belli ailelerin iş dünyasındaki egemenliği Anadolu’dan gelenlerin ‘tehdidi altında’ kabul ediliyor.

‘Arte’ bir Fransız-Alman kültür kanalıdır; Mezzo da kentli zevkler için kaliteli müzik yayınlar. İkisi de az izlenir. Batı’da genele hitap eden kanallar ülkelerin genel beğeni düzeyini yansıtır.

Türkiye’de de durum böyledir diye biliyordum; demek değilmiş...