"ÜÇÜNCÜ ÇOCUĞU DA DÜŞÜNÜYORUM!... AMA BABASI KOCAM OLMAYACAK!..." İKİNCİ ÇOCUĞUNA HAMİLE OLAN ÜNLÜ YAZARDAN İLGİNÇ AÇIKLAMALAR!....

Karşınızda değişmiş, olgunlaşmış bir yazar ve artık tecrübeli bir anne var. Üstelik bu anne, üçüncü çocuğu da düşünüyor.

Elif Şafak´ın bir kadın yazar olarak anneliği sorguladığı ve yazarlıkla annelik arasındaki gelgitleri anlattığı `Siyah Süt´, Türkiye´de bu nitelikte yazılmış ilk ve tek kitap.

Şafak, otobiyografik roman türündeki kitabında kendi içinde birbiriyle didişen hallerini, okuyucuya küçük parmak kadınlar olarak canlandırıp anlatmıştı.

Biz de Anneler Günü´nü bahane ederek yazarın içindeki bu küçük hanımlardan ikisine sorular sorduk.

Şafak´ın yazarlığını temsil eden Sinik Entel Hanım´a anne Elif Şafak´ı, anneliğini temsil eden Anaç Sütlaç Hanım´a da yazar Elif Şafak´ı anlattırdık. Karşınızda değişmiş, olgunlaşmış bir yazar ve artık tecrübeli bir anne var. Üstelik bu anne, üçüncü çocuğu da düşünüyor. Fakat bu sefer evlatlık alabileceğini söylüyor.

İlk hamileliğinizde yaşadığınız sıkıntıları bunda da yaşıyor musunuz?

Hayır yaşamıyorum. Çok şükür. Her hamilelik farklı galiba. Birbirine hiç benzemiyor. Ama şu da var. İlk hamilelikte o duygusal sarsılmayı yaşamasaydım Siyah Süt´ü yazamazdım. Siyah Süt, benim kendi kendimle yüzleştiğim kitaptır. İlk otobiyografik kitabım. İçimdeki zaaflarla, komplekslerle tek tek yüzleştim bu kitabı yazarken. Çok canım yandı. Ama kitap bitince baktım, başka bir yerdeyim. Bahar gelmiş, haberim yokmuş.

Edebiyat dünyası, dostlarınız, bu sürprize ne dedi?

Şaşıranlar çoğunlukta. "Senden hiç beklemiyorduk." diyorlar. Ben de gülüyorum. Ne diyebilirim ki? Ben de kendimden beklemiyordum.

Sizin gibi çok yolculuk yapan, çok gezen bir insanın çocuğuna (evine) bağlı kalması nasıl bir duygu?

Zaten benim için en zor kısmı bu oldu. Otuzaltı yaşıma kadar göçebe yaşadım. Madrid, Amman, Köln, Ankara, İstanbul, Boston, Michigan, Arizona... Bir evde bir seneden fazla yaşadığım nadirdir. Şehir şehir dolaştım. Ve bunu bir yaşam ve yazı tarzı olarak benimsedim. Anne olunca ister istemez daha yerleşik oluyorsunuz. A bi de baktım, eve fırfırlı perdeler alan, masaya peçetelikler dizen, armut püresinden mama hazırlayan biri olmuşum. Önce panikledim. Ama demek böyle bir yanım da varmış. Eyvallah! Elbet göçebelikle bunun arasında bir sentez yakalarım.

Şu anki aklınızla Boston´daki Elif Şafak´ı nasıl okuyorsunuz? Nasıl bir kadın görüyorsunuz?

Boston´daki hallerime tebessüm ediyorum. Tek başına minnacık bir öğrenci odasında yaşayan, kütüphanelerde sabahlayan, İngilizce roman yazmaya kalkan, gece gündüz yazan, hayal dünyasında yaşayan, son derece asosyal, yemek yapmayı bilmeyen ve elmayla beslenen, günde iki kilo elma yiyip, sigara kahve içip durmadan yazan biraz kaçık bir kadın o. Ama yıpratıcı. Hem duygusal hem de bedensel olarak yıpratıcı.

Evlilik ve anne olmak, içinizdeki birçok problemi çözmenize sebep oldu sanki. Ama birçok başka yeni problemi de beraberinde getirmiştir değil mi? Nedir çözdükleriniz ve yeni tanıştıklarınız?

Evlilik, son derece zor bir kurum aslında. Ben kendimi `evli kadın´dan ziyade `âşık kadın´ olarak görüyorum. Yoksa evlilik-yerleşiklik-evcil hayat bende hâlâ panik dalgaları yaratıyor. Hayatın monotonlaşmasını, alışkanlıklar ya da tekrarlarla geçmesini istemiyor içimdeki sanatçı. Aslında tuhaf gelecek ama anne olmak benim yapımdaki biri için `normal´ değil, gayet sıra dışı bir karardı. Ben kendim için sıra dışı olanı y