UÇTU UÇTU YİĞİT BULUT KOLOMBİYA'YA UÇTU!
"Beni, koordinatlarını vereceğim bölgenin üstünde uçurun!" Yiğit Bulut'un ilginç teklifine Medyaradar yazarı Satır Hakemi pilot subaylardan ricada bulunarak destek attı.
Genelkurmay’ın akredite toplantılarına davet edilmek gazeteciler, köşe yazarları, yayın yönetmenleri için prestij meselesidir.
Yakın dönem medya tarihi, bu prestije sahip olmak isteyen gazetecilerin, gazeteci olduklarını unutmalarının türlü örnekleriyle doludur.
Askerin önünde eğilip bükülmeyen meslektaşları tenzih ederiz tabi ama süklüm püklüm olup "Paşam" diyerek başlayan soru sormak, o prestije erişmenin yazılı olmayan en temel kuralı sayılır.
.
Aslına bakarsanız, Genelkurmay da Van’daki Kolordu Komutanlığı’ndaki şehit cenazesine Taraf Yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’yı alarak gazetecilerden "süklüm püklüm" olmasının değil, gerçeği eğip bükmeden yazmalarından yana olduğunu gösteren ilk adımı da atmıştır...
Ez cümle... "Herkes işini eğilmeden bükülmeden adam gibi yapsın" devrindeyiz...
Lakin bir örnek var...
Yiğit Bulut...
İşaret etmezsek olmayacak türden bir yazı yazdı...
Yiğit Bulut kravatını çıkardığında kendisini emekçi, yayın yönetmenliği koltuğuna oturmakla da gazeteci olunacağını sanıyor... (Haklı tabii)...
Paraşütle geldiği koltuğunda son yazısında Genelkurmay’dan uçak istemiş...
Efendim olay şu: Yiğit Bulut... Başbakan’ın Bingöl gezisine gitmiş...
Bir emniyet görevlisi yanına sokulup, "Lice’de ’kolombiya tarlaları’ denilen uyuşturucu tarlaları var. Ama askeri bölgede.. PKK’nın bütün geliri burdan geliyor. Ama oradaki komutanlık engel oluyor" demiş...
Bunu duyan yayın yönetmeni ya da gazeteci ne yapar?
’Acaba’ der ve şüphe eder.. Yiğit Bulut da şüphe etmiş ...
Elbette "Şüphe-sorgu" gazeteciliğin birincil kurallarındandır.Ama şüphenin de ayarı var tabi..
Yiğit Bey’in şüphesinde ayar kaçmış...Muhabir gönderip araştırma yaptırmak yerine bakın ne yazmış: "Şimdi "bana söylenenlerin" hepsinin "yalan" olduğunu varsayarak, bölge komutanlığına, İçişleri Bakanlığı’na ve Genelkurmay Başkanlığı’na bir çağrı yapıyorum: Bunların "doğru olmadığını" Türk kamuoyuna göstermek için "beni, koordinatlarını vereceğim bölgenin üstünde" uçu-run!"
Yiğit Bulut uçmak istiyor.
Askere "goy goy" yapıp darbeyi pohpohlayan gazeteciler örneğini görmüştük...
İlk kez duyduğu, doğruluğunu muhabirleri aracılığıyla teyid etme çabasına girmediği ya da dedikodu kabilinden bir iddia için Genelkurmay’dan uçak isteyeni de gördük...
Hayırlı olsun..
Ha bu arada belki bir mucize olur da Bulut’un emrine bir F-16 verilir uçurulursa hasseten pilot subaylardan medyanın sağlıklı gelişimi için bir ricamız var...
F-16 Kolombiya’ya uçsun...Bi de bir paraşüt verilsin, FARC gerillalarının bulunduğu Narino ormanlarına indirin kendisini...
Çünkü medyanın akıl sağlığı daha fazla kaldırmıyor kendilerini...
İŞTE YİĞİT BULUT’UN HABERTÜRK’TE YAYINLANAN YAZISI
Lice’de terör örgütünün ’para’ kaynağı ’Kolombiya tarlaları’!
Başbakan Erdoğan’ın katıldığımız "evet mitingleri" sırasında; Bingöl’de ilginç bir olay yaşadım...
Ankara’da Emniyet’te görevli üst düzeyde bir isim, yanıma gelip kendini tanıştırdı ve bana güvenebileceğini düşündüğünün altını çizerek şunu söyledi: "Lice’de ’Kolombiya tarlaları’ var, örgütün ’para kaynağı’! Herkes biliyor, savcı ’Gerekeni yapalım’ diyor fakat ’bölgedeki sektör komutanlığından’ gereken desteği alamıyoruz!"
Sevgili dostlar, iddia çok çok önemli. Kendisine karşılık olarak gerekirse Habertürk helikopteriyle "yukarıdan çekim yapacağımızı" ve mutlaka olayın üzerine gideceğimizi söyledim. Cevabı çok ilginçti: "O bölgede uçuş izni dahi alamazsınız!" Şimdi "bana söylenenlerin" hepsinin "yalan" olduğunu varsayarak, bölge komutanlığına, İçişleri Bakanlığı’na ve Genelkurmay Başkanlığı’na bir çağrı yapıyorum: Bunların "doğru olmadığını" Türk kamuoyuna göstermek için "beni, koordinatlarını vereceğim bölgenin üstünde" uçu-run! Riskli olduğunu biliyorum, muhabir göndermeyeceğim, kendim gelip "koordinatları paylaşacağım" ve bu noktalara birlikte bakacağız. Umarım "yoktur"! Ama ya varsa ve bir şey yapılmıyorsa!..
Yakın dönem medya tarihi, bu prestije sahip olmak isteyen gazetecilerin, gazeteci olduklarını unutmalarının türlü örnekleriyle doludur.
Askerin önünde eğilip bükülmeyen meslektaşları tenzih ederiz tabi ama süklüm püklüm olup "Paşam" diyerek başlayan soru sormak, o prestije erişmenin yazılı olmayan en temel kuralı sayılır.
.
Aslına bakarsanız, Genelkurmay da Van’daki Kolordu Komutanlığı’ndaki şehit cenazesine Taraf Yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’yı alarak gazetecilerden "süklüm püklüm" olmasının değil, gerçeği eğip bükmeden yazmalarından yana olduğunu gösteren ilk adımı da atmıştır...
Ez cümle... "Herkes işini eğilmeden bükülmeden adam gibi yapsın" devrindeyiz...
Lakin bir örnek var...
Yiğit Bulut...
İşaret etmezsek olmayacak türden bir yazı yazdı...
Yiğit Bulut kravatını çıkardığında kendisini emekçi, yayın yönetmenliği koltuğuna oturmakla da gazeteci olunacağını sanıyor... (Haklı tabii)...
Paraşütle geldiği koltuğunda son yazısında Genelkurmay’dan uçak istemiş...
Efendim olay şu: Yiğit Bulut... Başbakan’ın Bingöl gezisine gitmiş...
Bir emniyet görevlisi yanına sokulup, "Lice’de ’kolombiya tarlaları’ denilen uyuşturucu tarlaları var. Ama askeri bölgede.. PKK’nın bütün geliri burdan geliyor. Ama oradaki komutanlık engel oluyor" demiş...
Bunu duyan yayın yönetmeni ya da gazeteci ne yapar?
’Acaba’ der ve şüphe eder.. Yiğit Bulut da şüphe etmiş ...
Elbette "Şüphe-sorgu" gazeteciliğin birincil kurallarındandır.Ama şüphenin de ayarı var tabi..
Yiğit Bey’in şüphesinde ayar kaçmış...Muhabir gönderip araştırma yaptırmak yerine bakın ne yazmış: "Şimdi "bana söylenenlerin" hepsinin "yalan" olduğunu varsayarak, bölge komutanlığına, İçişleri Bakanlığı’na ve Genelkurmay Başkanlığı’na bir çağrı yapıyorum: Bunların "doğru olmadığını" Türk kamuoyuna göstermek için "beni, koordinatlarını vereceğim bölgenin üstünde" uçu-run!"
Yiğit Bulut uçmak istiyor.
Askere "goy goy" yapıp darbeyi pohpohlayan gazeteciler örneğini görmüştük...
İlk kez duyduğu, doğruluğunu muhabirleri aracılığıyla teyid etme çabasına girmediği ya da dedikodu kabilinden bir iddia için Genelkurmay’dan uçak isteyeni de gördük...
Hayırlı olsun..
Ha bu arada belki bir mucize olur da Bulut’un emrine bir F-16 verilir uçurulursa hasseten pilot subaylardan medyanın sağlıklı gelişimi için bir ricamız var...
F-16 Kolombiya’ya uçsun...Bi de bir paraşüt verilsin, FARC gerillalarının bulunduğu Narino ormanlarına indirin kendisini...
Çünkü medyanın akıl sağlığı daha fazla kaldırmıyor kendilerini...
İŞTE YİĞİT BULUT’UN HABERTÜRK’TE YAYINLANAN YAZISI
Lice’de terör örgütünün ’para’ kaynağı ’Kolombiya tarlaları’!
Başbakan Erdoğan’ın katıldığımız "evet mitingleri" sırasında; Bingöl’de ilginç bir olay yaşadım...
Ankara’da Emniyet’te görevli üst düzeyde bir isim, yanıma gelip kendini tanıştırdı ve bana güvenebileceğini düşündüğünün altını çizerek şunu söyledi: "Lice’de ’Kolombiya tarlaları’ var, örgütün ’para kaynağı’! Herkes biliyor, savcı ’Gerekeni yapalım’ diyor fakat ’bölgedeki sektör komutanlığından’ gereken desteği alamıyoruz!"
Sevgili dostlar, iddia çok çok önemli. Kendisine karşılık olarak gerekirse Habertürk helikopteriyle "yukarıdan çekim yapacağımızı" ve mutlaka olayın üzerine gideceğimizi söyledim. Cevabı çok ilginçti: "O bölgede uçuş izni dahi alamazsınız!" Şimdi "bana söylenenlerin" hepsinin "yalan" olduğunu varsayarak, bölge komutanlığına, İçişleri Bakanlığı’na ve Genelkurmay Başkanlığı’na bir çağrı yapıyorum: Bunların "doğru olmadığını" Türk kamuoyuna göstermek için "beni, koordinatlarını vereceğim bölgenin üstünde" uçu-run! Riskli olduğunu biliyorum, muhabir göndermeyeceğim, kendim gelip "koordinatları paylaşacağım" ve bu noktalara birlikte bakacağız. Umarım "yoktur"! Ama ya varsa ve bir şey yapılmıyorsa!..