ÜÇ HARFLİLER YİNE DEHŞET SAÇIYOR! EL-CİN

Cinli korku filmleri çekmekten vazgeçmeyen Hasan karacadağ'ın yeni filmi El-Cin ve haftanın geri kalan filmleri Cineradar köşemizde...

İstanbul’un sahil ilçesi Şile’de küçük bir kız kimliği belirsiz kişilerce kaçırılır. Olaylardan habersiz, kendi halinde yaşayan 5 üniversiteli genç, bir anda bu kızla ilgili garip olaylar yaşamaya başlarlar. Aniden beliren, telepatik görüntüler, belirsiz fısıltılar, lanetli olaylar çevrelerini sarar. Kızla ve ailesiyle hiçbir ilgileri yokken neden bu görüntülerle karşılaştıklarını çözemezler. Kendi kendilerine bir çıkış yolu ararken, gizemli kaçırılmanın ardındaki sırlar onları cinler alemine doğru sürükler. Ölüm ve hatta ondan daha korkunç olan acılar şimdi çok daha yakındır...

Dabbe ve Semum filmlerinin yönetmeni Hasan Karacadağ’ın imza attığı son korku filmi olan El-Cin , bu coğrafyanın en bilinen mistik olgularından olan ‘cinler alemini’ beyazperdeye taşıyor. Oyuncu kadrosunda ise Fulya Zenginer, Serdal Genç, Oğuzhan Yıldız, Hande Kaptan ve Alper Kadayıfçı gibi isimler yer alıyor.

ZOMBİLERİN AŞKI! KOŞULSUZ SEVGİ



Salgından etkilenmiş zombie bir ’delikanlı’, kendisini yok etmeye gelen Julie’ye bir anda vurulur. Onu ısırıp beslenmesi gerekirken aşık olmuştur, zira kaybettiği insani özellikleri teker teker ve yavaş yavaş yerine gelmeye başlar. Julie’ye hissettiği aşk kalbinin yeniden atmasını sağlarken, adını ve nasıl öldüğünü dahi hatırlamayan karakterimiz hislerini geri kazandıkça ’iyileşir’; üstelik bu iyileşme etkisi salgından etkilendiğine inanılan diğer zombileri de olumlu yönde etkileyecektir... Tabii insanlığın geri kalanını inandırabilirlerse!

Başrollerde Nicholas Hoult ve Teresa Palmer’ı seyrettiğimiz filmin oyuncu kadrosunda John Malkovich, Dave Franco ve Rob Corddry gibi isimler yer alıyor. Genç yazar Isaac Marion’un Türkçe’yede Sıcak bedenler olarak çevrilen aynı adlı romanından uyarlanan filmin senaristliğini ve yönetmenliğini ise Jonathan Levine üstleniyor.

AŞK, ŞİMDİ!



Tessa, lösemi hastalığına yakalanmış, gördüğü dört yıllık kemoterapi tedavisinin ardından doktorlar tarafından iyileşemeyeceği yönünde teşhis konulmuş gencecik bir kadındır. Ölümü kabullenen çaresiz Tessa son günlerini hastanede tedavi olarak ya da acı çekerek geçirmeyi istemez. Bu süreci sevdikleriyle birlikte olabileceği hayat dolu anlarla değerlendirmeye karar veren genç kadın ölmeden önce yapmak istediklerini sıraladığı bir liste hazırlamaya koyulur.

Jenny Downham’ın ’Before I Die’ isimli romanının beyaz perde uyarlaması olan filmin senaryosu ve yönetmenliği, ilk filmi ’Imagine Me & You’ ile sinemaya giriş yapan yönetmen Ol Parker’a ait.

ÇOCUKLAR İÇİN: KARLAR KRALİÇESİ



Kraliçe Kuzey Kutbu’nun tüm dondurucu soğuğunu insanoğlu üzerine üfleyerek, bütün sanatçıları ve onların arkasından gelenleri karanlığa gömmek ister. Kraliçenin sihirli aynasına göre, kendisine en son büyük tehdit ise Vegard ismindeki bir cam ustasından gelecektir. Çünkü Vegard’ın büyük bir ustalıkla işlediği aynalar insanların sadece görüntüsünü değil, ruhlarına dış dünyaya yansıtır. Masal bu ya günlerden bir gün soğuk kutup rüzgarları Vegard ustayı ve eşi Una’yı alır götürür; ama çocukları Kai ve Gerda son anda kurtulur. Ama Kai Kraliçe’nin tutsağı olmaktan kurtulamaz çünkü kötü kalpli kraliçe onun babasının yeteneğini taşıdığına inanmaktadır. Bu tehlikeli süreçte, Kai’yi, bulmak için yollara düşen kız kardeşi Gerda’yı, Kar Kraliçesi’nin kötü büyüsü ile lanetlenmiş ülkenin zorlu ve macera dolu yolları beklemektedir.

Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen’ın klasikleşmiş masalları arasına giren The Snow Queen’den uyarlanan çocuk filmi, 3 boyutlu olarak çocuk seyircileri büyülemeyi hedefliyor. Rus yapımı olan filmin yönetmenliği ise Vlad Barbe ve Maksim Sveshnikov ikilisine ait.

DEHŞET DEVAM EDİYOR: KOLEKSİYONCU 2



Koleksiyoncu dehşet saçmak için bir kez daha geri geliyor. Arkin kurtulmuş halde hastanede yatmaktadır ve Maskeli seri katil şimdi yeni bir kurbanın peşindedir: genç ve çok güzel Elena. Genç kız bir arkadaşının ısrarıyla kendisini bekleyen tehlikelerden habersiz, bir ev partisine gider. Psikopat katil tarafından kaçırılan Elena, katilin işkence merkezi olarak kullandığı terk edilmiş bir otele hapsedilir. Kızının ortadan kaybolduğu kısa sürede fark eden babası, rehin ututlduğu yerden kızını kurtarmak için bir grup adam kiralar. Kurtarma ekibi, kendilerine yol göstermesi içinse Koleksiyoncunun elinden kurtulmayı başaran tek insan olan Arkin’i seçerler. Arkin’in hayatı Elena’nınki için yeniden tehlikededir.

Marcus Dunstan’ın yönetmenliğini üstlendiği ve senaryosu Dunstan ile Patrick Melton’un elinden çıkan korku ve gerilim dolu filmin oyuncu kadrosunda ise Josh Stewart, Emma Fitzpatrick ve Christopher McDonald isimleri başı çekiyor.

BAZEN SEVMEK ÖLDÜRÜR: KOŞULSUZ SEVGİ



Skunk Kuzey Londra’da yaşayan şeker hastası bir kızdır. Fakat geçirdiği şiddetli ve olaylı yaz tatili sonrası, hayatındaki masumiyet de uçup gidecektir. Evi, mahallesi, okulu onun için bambaşka yerler haline gelir ; çocukluğunun belirsizliği yerini önce korkunç şüphelere ardından ani, nedensiz, neşeli bir keşmekeşe bırakır.

Hem sinemada hem de sahne sanatlarında oyunculuk ve yönetmenlik yönleriyle tanınan Rufus Norris’in ilk sinema filmi olan yapım, Daniel Clay’in romanından Mark O’Rowe tarafından uyarlandı. 2012 Cannes Film Festivali Eleştirmenler Haftası’nda açılış filmi olarak gösterilen yapımın müzikleri de Damon Albarn imzasını taşıyor. Başrollerde ise Cillian Murphy, Tim Roth ve Robert Emms yer alıyor.

USTANIN DÖNÜŞÜ: ÖLDÜREN TUTKU



Genç bir iş kadını olan Isabelle, patronu Christine’a aşırı derecede hayran ve bu hayranlığından dolayı da biraz naiftir. Fakat danışmanlığını yürüttüğü Christine, Isabelle’in kendi projesinin fikrini çalar. Isabelle intikam için cinayete kadar uzanan sürükleyici bir plan hazırlar, fakat Christine’nın onu tehlikeli bir oyuna sürüklediğinin farkında varamaz. Şimdi katil ile maktulün yer değiştirdiği sıra dışı bir oyunun parçası olurlar.

2011 tarihli, Alain Corneau’nun yönettiği Fransız filmi Love Crime’ın yeniden çevrimi olan yapımda Rachel McAdams, Noomi Rapace ve Paul Anderson başrolleri paylaşıyor. Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini ise, erotizmi gerilim ile birleştirdiği tarzıyla tanınan Brian De Palma üstleniyor.