`TUZU KURULAR´ GREV YAPAMAZ!.. ALİ EYÜBOĞLU DİZİ SEKTÖRÜNDE OLUP BİTENİ YAZDI!..
Çünkü dizilerde başrol oynayanların hepsinin tuzu kuru! Bu oyuncular, sektörü değil, cebini düşünüyor.
Türkiye´de Hülya Avşar´dan başka yapımcılara, "Şu şartlar altında oynarım" diye dayatma yapıp, kabul ettiren oyuncu yok. Avşar, günde sekiz saatten fazla sette kalmaz, mecbur olmadıkça hafta sonları çekim istemez.
Avşar´ın böyle bir çalışma ortamı istemesinin sebebi kişisel kapris mi? Hayır!
Avşar´ın amacı kamera karşısına dinlenmiş, dingin bir yüz ifadesiyle çıkabilmek yani daha iyi görüntü verebilmek. Peki Avşar, yapımcılara şartlarını kabul ettirme gücünü arkasındaki bir sendikadan mı alıyor?
Hayır! Sadece kendi gayretiyle...
Türkiye´de dizi filmlerin süresinin sinema filmi kadar uzun olmasına ilk isyan bayrağını kim açtı? Kadir İnanır!
"İnsanlar gece-gündüz çalışmaktan setlerde baykuş gibi dolaşmaya başladı. Bundan sonra 60 dakikayı geçen hiçbir dizide oynamam" deyip `Kuzey Rüzgarı´nı bıraktığında, arkasından giden ya da onu destekleyen oldu mu? Hayır!
İnanır, bu eylemden sonra `İpsiz Recep´te oynadı. Onun da bölümleri ortalama 50 dakikaydı. Yani İnanır, istediğini aldı.
Avşar ve İnanır, yaptıkları bireysel eylemlerle istediklerini alabiliyor da, bu niye genele yayılmıyor? Çünkü dizilerde başrol oynayanların hepsinin tuzu kuru! Bu oyuncular, sektörü değil, cebini düşünüyor. Buna rağmen çoğu, dizi sektöründe ciddi bir sömürü olduğundan dert yanıyor.
Fakat dizi cenneti Türkiye´de diziler yüzünden cehennem azabı çekenlerin olduğu da bir gerçek!
Erkan Petekkaya "Kral çıplak" dedi
Dünkü Cadde´de arkadaşımız Lube Ayar´ın hazırladığı `Artist manifesto´ başlıklı bir haber vardı. Sektörden 21 kişinin görüşüne yer verilmişti. Bence, içlerinden sadece Erkan Petekkaya, çıplak gerçeği dile getirmiş. İşte Petekkaya´nın söyledikleri:
"Türkiye´de insanlar, sabah beşte sobalı odalarında uyanıp, saat altıda otobüs duraklarında bekleyip, tıklım tıklım otobüslerle işe gidiyor. Hal böyleyken dikkatli konuşmak lazım. Tamam biz de çok yoruluyoruz ama en azından karşılığını fazlasıyla alıyoruz. Oyuncular çok istiyorsa Hollywood´a gidip, haftada dört saat çalışabilir. Dizi setlerinde azap çekenler, set işçileridir, oyuncular değil."
Petekkaya´yı bu yürekli çıkışı nedeniyle tebrik ediyorum. Bu vesileyle Petekkaya´nın set işçilerini `sözde değil özde´ de düşündüğünü belirtmek istiyorum. Ekonomik kriz sonrası TV kanalları yapımcılardan, yapımcılar da dizilerde çalışanlardan indirim isteyince iki başrol oyuncusunun benzer çıkışı oldu. Biri Erkan Petekkaya, biri de Altan Erkekli! "Benim paramdan istediğiniz kadar indirim yapın, ama işçilere dokunmayın" dediler.
Bizim starların sürekli örnek verdiği Hollywood´un çektiği dizilerde, bölüm maliyetinin yüzde 30´unu aşmaz oyuncu ücretleri. Peki bizde öyle mi? Öyle diziler var ki, maliyetin yüzde 30´unu sadece bir oyuncu alıyor.
Dizilerden bölüm başı 60-70 bin lira alan başrol oyuncuları var. En az alanın ücreti 15-20 bin lira! Başrol oyuncuları aslan payını kapınca diğerlerine de kalıyor kırıntılar. Sonra da, "Sektörde sömürü var" diyor bu tuzu kurular! Oysa bu sorunun asıl sorumlusu onlar. Çünkü kendilerinden başkasını düşünmüyorlar. Dizilerde başrol oynayanlar, grev yapıp, 5-10 yıl çalışmasa, kazandıklarıyla rahat geçinebilir. Ama sektördeki diğer insanlar, birkaç ay işsiz kalsa, açlığa mahkum olur. Çünkü arada o denli büyük bir gelir uçurumu ve adaletsizliği var.
Asıl sömürülenler onlar
Madem hakkınız yeniyor, madem sömürülüyorsunuz çıkın eylem yapın, hakkınızı arayın. Kara, kışa, dondurucu soğuğa aldırmadan Ankara´da hakkını arayanlar var. Okumuş işsizler ordusunun çığ gibi büyüdüğü, insanların "Doğalgaz pahalı" diye vanasını kapayıp, yaktıkları sobadan zehirlenip öldüğü bir dönemdeyiz. Oynadıkları diziden bir haftada bölüm başına bir işçinin veya memurun 30 yıl çalışarak ancak elde edebildiği emeklilik tazminatı kadar para aldıkları bir dönemde siz de eylem yapın!
Tekel işçileri Ankara´da çadır kurdu. Siz de laf salatasını, kuru kabadayılığı bırakın, Taksim´e bir çadır kurun, hakkınızı arayın. Bakalım kaç kişi gelir arkanızdan! Evet, dizi sektörüne ciddi bir sömürü, ve adaletsizlik hakim! Başrol oyuncularının haftada 40-50 bin lira kazandığı dizi setlerinde işçilerin çoğu sigortasız. Ne sosyal güvenceleri var, ne de gelecek garantisi!
Dizilere renk katan karakter oyuncuları ise, başroldekilerin KDV´si kadar kazanmıyor. Üstelik başrol oyuncularının her bölümde oynaması garanti ama onların böyle bir güvencesi bile yok! Çünkü yapımcılar, tasarruf için onlara bir hafta rol yazdırıp, bir hafta zorunlu istirahat yaptırıyor.
Çok merak ediyorum, yarın televizyonlar ve dizi yapımcıları, "Hem sayemizde tonla para kazanıyor, hem de bizi halka şikayet ediyorlar" deyip, mevcut başrol oyuncularıyla çalışmama kararı alsa ne yapacak bu starlar?
Ali Eyüboğlu/Milliyet