"TUZU KURU GAZETECİLER SARI BASIN KARTI'NIN DEĞERİNİ BİLEMEZLER"

Tuzu kuru bazı ünlü gazeteciler basın kartının sağladığı “ayrıcalıklara” zaman zaman karşı çıkar.

Sarı kart

Geçenlerde Başbakan Tayyip Erdoğan, hapisteki gazetecilerden sadece altısının sarı basın kartı olduğunu iddia ederek, ötekilerin gazeteci sayılamayacağını söyledi.

Fatih Altaylı: “Yüzde yüz gazeteciyim. Ama sarı basın kartım yok” diyerek, bir gerçeğin altını çizdi.
Rıza Zelyut: “Altı basın kartı bile çok. Çünkü bu kartı alabilmek için 212 sayılı yasaya göre sözleşme yapman gerek” dedi.

Basının bu genel sorunu üzerinde durmak gerekiyor. Basında, hem de anlı şanlı gazetelerde çalışanların çoğu gazetecilik statüsünü belirleyen 212 sayılı yasaya göre değil, 5953 sayılı iş yasasına göre çalıştırılıyor. Yani, fiilen gazetecilik yaptıkları halde, yasaya göre gazeteci değildirler, sarı basın kartı da alamazlar.

Tuzu kuru bazı ünlü gazeteciler basın kartının sağladığı “ayrıcalıklara” zaman zaman karşı çıkar.
Onlar İstanbul’a kar yağdığı zaman Türkiye’ye kışın geldiğini fark ederler. Anadolu’da güç koşullar altında gazetecilik yapmaya çalışan ve yaygın basın tarafından da emeklerinin tam hakkı verilmeyen gazetecilerin halinden habersizdirler. Onların yaşam tarzları, kimlikleri için bir kartı gerektirmez.

Gerek İstanbul’da gerek Anadolu’da basının gövdesini oluşturan orta direk için bu kart hem bir meslek itibarıdır hem de halkın haber alma hakkını yerine getirmek için, herkesin giremeyeceği yerlere girme, ulaşamayacağı bilgilere ulaşma hakkını veren bir araçtır.
Bunun dışında ayrıcalık dedikleri, onların ayrıcalıklarının yanında devede kulaktır. Kurumsal olarak da bu böyle, bireysel olarak da.

Nail GÜRELİ / MİLLİYET