TUTUKLU GAZETE'NİN İKİNCİ SAYISI ÇIKTI!
24 Temmuz günü, sansürün kaldırılışının 103. yılında, ilk sayısı okurlarıyla buluşan Tutuklu Gazete'nin ikinci sayısı 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde yayınlandı.
KCK davası kapsamında 30 kadar gazetecinin gözaltına alınması ve mahkeme tarafından tutuklanması üzerine Adalet Bakanlığı resmen kabul etmese de Türkiye’deki tutuklu gazeteci sayısı 100’e ulaştı.
Geçen sene 24 Temmuz günü, sansürün kaldırılışının 103. yılında, ilk sayısı okurlarıyla buluşan Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısıda 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde yayınlandı.
Cezaevindeki gazetecilerin yazdığı metinlerden oluşan Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısında manşet "Terörist Değil Gazeteciyiz" olarak atıldı.
4 GAZETE EK OLARAK VERECEK
Özgür Basın varsa Özgür Toplum vardır sloganı ile yola çıkan gazetenin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’de yayınlanacak olan ikinci sayısı Aydınlık, BirGün ve Evrensel gazetelerinin eki olarak okuyucuyla buluştu. Atılım gazetesi de 14 Ocak’ta yayımlanacak sayısında Tutuklu Gazete’yi ek olarak dağıtılacak.
GAZETECE 47 YAZI VAR
Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısı, cezaevindeki 43 gazeteci ile yeni tahliye olan 2 gazeteci ve 2 konuk yazarın gönderdiği yazılarla 16 sayfa olarak hazırlandı.
Siyah beyaz yayımlanan gazetenin ikinci sayısında cezaevlerinden gönderilen karikatürler de yer alıyor.
Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısına konuk yazar olarak Nevin Berktaş ve Ece Temelkuran yazılarını gönderdi.
Cezaevinden tahliye olduktan sonra geçirdiği kalp ameliyatının ardından yaşamını yitiren Suzan Zengin’in anısına da gazetede bir köşe ayrıldı.
100 binden fazla basılıp dağıtılacak olan Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısında "genişleyen yazar kadrosu" şunları yazıyor:
Ragıp Zarakolu: "Dışarıda olmanın yükünü taşıyamazdım artık. Burada daha özgürüm!"
Nevin Berktaş: "Toplumun tüm kesimleriyle savaşa karşı mücadeleyi birleştirme ve özgürlükler için savaşı örgütleme büyük önem kazanmaktadır. Düşünce özgürlüğü için mücadeleyi de bu kapsamın dışında ele alamayız"
Ece Temelkuran: "Siz ne zaman bu kadar profesyonel zalimler oldunuz? Ben buradayım arkadaş! Sen neredesin"
Doğan Yurdakul’dan "otosansürcüye tüyolar": "Neye dokunmazsak yanmayız? Yolsuzluk, rüşvet, Pensilvanya, fener, deniz, yumurta, Hopa tıraşı, kolon, rektum, ..."
Mustafa Balbay: Doğayı yok eden beyaz adamın her yeri "insan kokusuyla" doldurduğunu söyleyen Kızılderili Reis’in sözlerinden yola çıkarak; "Türkiye’de her yer iktidar kokusuyla dolmaktadır..."
Nedim Şener: "Ben özgürsem, sen özgürsen, hepimiz özgür oluruz; yoksa hepimiz tutsak..."
Müyesser Yıldız: Özelleştirilen adaletin 1919, 1960 ve günümüzdeki tiyatro sahnelerinden kesitler sunuyor...
Ahmet Şık: "Muhalif gazetecilere, öğrencilere, akademisyenlere, yayıncılara, Kürtlere, sosyalistlere varış noktası hapishaneler olan "tehcir" uygulanıyor."
Soner Yalçın; tecrit altında bile kimsenin görmediği koğuş arkadaşlarıyla sohbetlerindeki sırrı paylaşıyor...
Barış Pehlivan, 100 yıl sonrasının gazetecilerine hitaben yazdığı mektupta esasında 2012’deki meslektaşlarına sesleniyor: "Senin zamanında da meslektaşlarının tutuklanması, özgürlüğünden mahrum kalması için çırpınan; yalanlarla muhbirlik yapan sözde gazeteciler var mı?"
Hikmet Çiçek: "’Suçumuzu’ biliyoruz: AKP’nin temsil ettiği faşist diktatörlüğe karşı olmak."
Turhan Özlü: "Tüm meslektaşlarımızı TGS’ye üye olmaya çağırıyoruz."
Tuncay Özkan: "Ben gazeteci değilmişim iktidara göre! Zırva tevil götürmez."
Erol Zavar: "Bandrollü yasal kitaplar, dergiler, kapüşonlu gocuk, poşu, plastik bayrak sopası ve daha onlarca şey delil diye dosyalara konuluyor. Silahsız terör örgütü gibi absürt bir tanım yasal literatüre sokuluyor."
Erdal Süsem: "Hür düşünceli bir gazeteci ve yazar olmanın rüştü, mahkemelerin ve kodesin yolunu arşınlamanıza bağlıdır.
Hüseyin Deniz: "Bizler daha büyük ve derin suskunlukları yaratmak için seçildik."
Ömer Çelik, gözaltındayken, "sohbet aşkıyla tutuşan ekiplerin ’bireysel davranmayı düşünür müsünüz?’ diyerek yaptıkları espiyonaj tekliflerini" yazıyor...
Çağdaş Kaplan: "Bu ülkede gerçekleri açığa çıkarmak isteyen gazeteciler ’örgüt üyesi’ ise gerçek gazeteciler kim?"
Murat İlhan’ın Kürtçe yazısı da Tutuklu Gazete’de...
Geçen sene 24 Temmuz günü, sansürün kaldırılışının 103. yılında, ilk sayısı okurlarıyla buluşan Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısıda 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde yayınlandı.
Cezaevindeki gazetecilerin yazdığı metinlerden oluşan Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısında manşet "Terörist Değil Gazeteciyiz" olarak atıldı.
4 GAZETE EK OLARAK VERECEK
Özgür Basın varsa Özgür Toplum vardır sloganı ile yola çıkan gazetenin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’de yayınlanacak olan ikinci sayısı Aydınlık, BirGün ve Evrensel gazetelerinin eki olarak okuyucuyla buluştu. Atılım gazetesi de 14 Ocak’ta yayımlanacak sayısında Tutuklu Gazete’yi ek olarak dağıtılacak.
GAZETECE 47 YAZI VAR
Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısı, cezaevindeki 43 gazeteci ile yeni tahliye olan 2 gazeteci ve 2 konuk yazarın gönderdiği yazılarla 16 sayfa olarak hazırlandı.
Siyah beyaz yayımlanan gazetenin ikinci sayısında cezaevlerinden gönderilen karikatürler de yer alıyor.
Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısına konuk yazar olarak Nevin Berktaş ve Ece Temelkuran yazılarını gönderdi.
Cezaevinden tahliye olduktan sonra geçirdiği kalp ameliyatının ardından yaşamını yitiren Suzan Zengin’in anısına da gazetede bir köşe ayrıldı.
100 binden fazla basılıp dağıtılacak olan Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısında "genişleyen yazar kadrosu" şunları yazıyor:
Ragıp Zarakolu: "Dışarıda olmanın yükünü taşıyamazdım artık. Burada daha özgürüm!"
Nevin Berktaş: "Toplumun tüm kesimleriyle savaşa karşı mücadeleyi birleştirme ve özgürlükler için savaşı örgütleme büyük önem kazanmaktadır. Düşünce özgürlüğü için mücadeleyi de bu kapsamın dışında ele alamayız"
Ece Temelkuran: "Siz ne zaman bu kadar profesyonel zalimler oldunuz? Ben buradayım arkadaş! Sen neredesin"
Doğan Yurdakul’dan "otosansürcüye tüyolar": "Neye dokunmazsak yanmayız? Yolsuzluk, rüşvet, Pensilvanya, fener, deniz, yumurta, Hopa tıraşı, kolon, rektum, ..."
Mustafa Balbay: Doğayı yok eden beyaz adamın her yeri "insan kokusuyla" doldurduğunu söyleyen Kızılderili Reis’in sözlerinden yola çıkarak; "Türkiye’de her yer iktidar kokusuyla dolmaktadır..."
Nedim Şener: "Ben özgürsem, sen özgürsen, hepimiz özgür oluruz; yoksa hepimiz tutsak..."
Müyesser Yıldız: Özelleştirilen adaletin 1919, 1960 ve günümüzdeki tiyatro sahnelerinden kesitler sunuyor...
Ahmet Şık: "Muhalif gazetecilere, öğrencilere, akademisyenlere, yayıncılara, Kürtlere, sosyalistlere varış noktası hapishaneler olan "tehcir" uygulanıyor."
Soner Yalçın; tecrit altında bile kimsenin görmediği koğuş arkadaşlarıyla sohbetlerindeki sırrı paylaşıyor...
Barış Pehlivan, 100 yıl sonrasının gazetecilerine hitaben yazdığı mektupta esasında 2012’deki meslektaşlarına sesleniyor: "Senin zamanında da meslektaşlarının tutuklanması, özgürlüğünden mahrum kalması için çırpınan; yalanlarla muhbirlik yapan sözde gazeteciler var mı?"
Hikmet Çiçek: "’Suçumuzu’ biliyoruz: AKP’nin temsil ettiği faşist diktatörlüğe karşı olmak."
Turhan Özlü: "Tüm meslektaşlarımızı TGS’ye üye olmaya çağırıyoruz."
Tuncay Özkan: "Ben gazeteci değilmişim iktidara göre! Zırva tevil götürmez."
Erol Zavar: "Bandrollü yasal kitaplar, dergiler, kapüşonlu gocuk, poşu, plastik bayrak sopası ve daha onlarca şey delil diye dosyalara konuluyor. Silahsız terör örgütü gibi absürt bir tanım yasal literatüre sokuluyor."
Erdal Süsem: "Hür düşünceli bir gazeteci ve yazar olmanın rüştü, mahkemelerin ve kodesin yolunu arşınlamanıza bağlıdır.
Hüseyin Deniz: "Bizler daha büyük ve derin suskunlukları yaratmak için seçildik."
Ömer Çelik, gözaltındayken, "sohbet aşkıyla tutuşan ekiplerin ’bireysel davranmayı düşünür müsünüz?’ diyerek yaptıkları espiyonaj tekliflerini" yazıyor...
Çağdaş Kaplan: "Bu ülkede gerçekleri açığa çıkarmak isteyen gazeteciler ’örgüt üyesi’ ise gerçek gazeteciler kim?"
Murat İlhan’ın Kürtçe yazısı da Tutuklu Gazete’de...