TUTUKLANINCA KENDİMİ DAHA RAHAT HİSSETTİM! İLKER BAŞBUĞ'DAN İLGİNÇ AÇIKLAMA!
Ergenekon'dan müebbet hapis cezasına çarptırılan İlker Başbuğ Silivri'de yaşadıklarını anlattı..
Ergenekon Davası’nda ‘Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ “Emrimde çalışan arkadaşlarım içerdeyken dışarda olmaktan çok rahatsızdım. Tutuklanınca kendimi daha rahat hissettim" dedi.
Hürriyet’ten Tufan Türenç’in haberine göre, İlker Başbuğ’u Basın Konseyi olarak ziyaret ettikleri esnada İlker Paşa’nın sağlıklı olduğu, biraz kilo verdiği öğrenildi. Bu durum üzerine "belli ki dikkat ediyor" ifadelerini kullanıldı.
Türenç izlenimlerini aktarırken şu sözleri söylüyor:
"Cezaevi koşullarında en önemli şeyin ruhsal sağlığı korumak olduğunu söyleyerek, ekliyor: “Burada kaç ay, kaç gün oldu bilmiyorum. Saymadım. İlgilenmiyorum. Emrimde çalışan arkadaşlarım içerdeyken dışarda olmaktan çok rahatsızdım. Tutuklanınca kendimi daha rahat hissettim.”
"Silivri 5 No’lu Cezaevi’nin kapısından girerken cezaevinin soğukluğu insanın ruhunu etkilemeye başlıyor. Önce sıkı bir aramadan geçiyorsunuz, sonra göz taraması yapılıyor ve çelik kollardan oluşan dönerli kapıdan geçiyorsunuz. Artık cezaevinin içindesiniz ve kendinizi bir kafese kapatılmış hissediyorsunuz. İnfaz memurları eşliğinde açık görüş salonuna alınıyoruz. Biraz sonra İlker Başbuğ yine infaz memurları eşliğinde geliyor. Son derece rahat ve gülümseyerek hepimize ’Hoş geldiniz’ diyor ve tek tek ellerimizi sıkıyor. Hazırlanan kırmızı örtülü masaya oturuyoruz. Basın Konseyi olarak Adalet Bakanlığı’ndan alınan izinle ziyaret ediyoruz İlker Paşa’yı. Masada 2 şişe su, bardaklar ve cezaevi kantininden büyükçe bir tabağa konmuş çeşitli bisküviler var. İnfaz memurları bu ikramın kurum tarafından yapıldığını belirtiyor. Teşekkür ediyoruz."
Vicdanen rahatım
"İlker Paşa gülümseyerek yeniden “Hoş geldiniz” diyor, hatır soruyor ve ekliyor: “İlk kez bir gazeteci heyetiyle görüşüyorum. Geldiğiniz için çok teşekkür ederim.” Paşa belli ki kilosuna çok dikkat ediyor. Kilo vermiş, sağlıklı ve rahat. Her zamanki gibi sakin sakin anlatıyor: “Burada kaç ay, kaç gün oldu bilmiyorum. Saymadım. İlgilenmiyorum. Ama 2 yıl içindeyiz. Vicdanen rahatım. Benim emrimde çalışan arkadaşlarım tutuklanınca üzüldüm. Onlar içerdeyken ben dışarda olmaktan çok rahatsız oldum. İnanın tutuklanınca kendimi daha rahat hissettim.”
En önemlisi sağlık
"Cezaevindeki koşulları sordum. Hafifçe güldü şöyle anlattı Silivri’deki yaşamlarını:
’Burada cezaevi koşulları var. O koşullar içinde çok ciddi sorunumuz yok. Büyükçe bir koğuş denebilecek yerde Hurşit Tolon ve Tuncer Kılınç ile birlikte kalıyoruz. Burada önemli olan hastalanmamak. Hastalık sorun yaratıyor. En önemlisi de ruhsal sağlığınızı korumak. Burada, içinde yaşanan üçgen büyük tehlike. Üçgeninin 1’inci köşesi davalar ve duruşmalar, 2’nci köşe gazeteler, 3’üncü köşe de televizyon. Bunlara mahkûm olursanız ruh sağlığınız bozulur. Ruhsal sağlığınız açısından kitap okumak ve yazmak çok önemli. Yazmak gerçekten de muhteşem bir olay. Dalıp gidiyor insan.”
Kendime güveniyorum
"İlker Paşa olayları ve gelişmeleri çok dikkatle izliyor. Özellikle araştırmaları uzun uzun incelediği belli: “Benimle ilgili araştırmalar var. Onlara bakıyorum. Katılanların yüzde 80’i bana verilen cezanın haksız olduğu kanaatinde. Bu beni mutlu ediyor. Ben zaten kötümser değilim. Eğer suçlu değilseniz vicdanen rahat olursunuz. Ben kendime güveniyorum. Gerçekler önünde sonunda anlaşılacak. Bakın ‘Adalet mülkün temeli’ diyoruz, ama sokaktaki insanlar bir gün yargının eline düşerse adil yargılanmayacağı endişesi içinde. Bir toplum bu psikoloji içine düşmüşse o ülkede hiçbir şey konuşmaya gerek yoktur.”
Duruşmalarda çoğu zaman bu soruyu sormuş kendine İlker Paşa: ’Yargılamayı yapanlar bile bile mi yapıyorlar acaba?’ Bu konuda hep kuşkuya düşmüş Paşa."
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Hürriyet’ten Tufan Türenç’in haberine göre, İlker Başbuğ’u Basın Konseyi olarak ziyaret ettikleri esnada İlker Paşa’nın sağlıklı olduğu, biraz kilo verdiği öğrenildi. Bu durum üzerine "belli ki dikkat ediyor" ifadelerini kullanıldı.
Türenç izlenimlerini aktarırken şu sözleri söylüyor:
"Cezaevi koşullarında en önemli şeyin ruhsal sağlığı korumak olduğunu söyleyerek, ekliyor: “Burada kaç ay, kaç gün oldu bilmiyorum. Saymadım. İlgilenmiyorum. Emrimde çalışan arkadaşlarım içerdeyken dışarda olmaktan çok rahatsızdım. Tutuklanınca kendimi daha rahat hissettim.”
"Silivri 5 No’lu Cezaevi’nin kapısından girerken cezaevinin soğukluğu insanın ruhunu etkilemeye başlıyor. Önce sıkı bir aramadan geçiyorsunuz, sonra göz taraması yapılıyor ve çelik kollardan oluşan dönerli kapıdan geçiyorsunuz. Artık cezaevinin içindesiniz ve kendinizi bir kafese kapatılmış hissediyorsunuz. İnfaz memurları eşliğinde açık görüş salonuna alınıyoruz. Biraz sonra İlker Başbuğ yine infaz memurları eşliğinde geliyor. Son derece rahat ve gülümseyerek hepimize ’Hoş geldiniz’ diyor ve tek tek ellerimizi sıkıyor. Hazırlanan kırmızı örtülü masaya oturuyoruz. Basın Konseyi olarak Adalet Bakanlığı’ndan alınan izinle ziyaret ediyoruz İlker Paşa’yı. Masada 2 şişe su, bardaklar ve cezaevi kantininden büyükçe bir tabağa konmuş çeşitli bisküviler var. İnfaz memurları bu ikramın kurum tarafından yapıldığını belirtiyor. Teşekkür ediyoruz."
Vicdanen rahatım
"İlker Paşa gülümseyerek yeniden “Hoş geldiniz” diyor, hatır soruyor ve ekliyor: “İlk kez bir gazeteci heyetiyle görüşüyorum. Geldiğiniz için çok teşekkür ederim.” Paşa belli ki kilosuna çok dikkat ediyor. Kilo vermiş, sağlıklı ve rahat. Her zamanki gibi sakin sakin anlatıyor: “Burada kaç ay, kaç gün oldu bilmiyorum. Saymadım. İlgilenmiyorum. Ama 2 yıl içindeyiz. Vicdanen rahatım. Benim emrimde çalışan arkadaşlarım tutuklanınca üzüldüm. Onlar içerdeyken ben dışarda olmaktan çok rahatsız oldum. İnanın tutuklanınca kendimi daha rahat hissettim.”
En önemlisi sağlık
"Cezaevindeki koşulları sordum. Hafifçe güldü şöyle anlattı Silivri’deki yaşamlarını:
’Burada cezaevi koşulları var. O koşullar içinde çok ciddi sorunumuz yok. Büyükçe bir koğuş denebilecek yerde Hurşit Tolon ve Tuncer Kılınç ile birlikte kalıyoruz. Burada önemli olan hastalanmamak. Hastalık sorun yaratıyor. En önemlisi de ruhsal sağlığınızı korumak. Burada, içinde yaşanan üçgen büyük tehlike. Üçgeninin 1’inci köşesi davalar ve duruşmalar, 2’nci köşe gazeteler, 3’üncü köşe de televizyon. Bunlara mahkûm olursanız ruh sağlığınız bozulur. Ruhsal sağlığınız açısından kitap okumak ve yazmak çok önemli. Yazmak gerçekten de muhteşem bir olay. Dalıp gidiyor insan.”
Kendime güveniyorum
"İlker Paşa olayları ve gelişmeleri çok dikkatle izliyor. Özellikle araştırmaları uzun uzun incelediği belli: “Benimle ilgili araştırmalar var. Onlara bakıyorum. Katılanların yüzde 80’i bana verilen cezanın haksız olduğu kanaatinde. Bu beni mutlu ediyor. Ben zaten kötümser değilim. Eğer suçlu değilseniz vicdanen rahat olursunuz. Ben kendime güveniyorum. Gerçekler önünde sonunda anlaşılacak. Bakın ‘Adalet mülkün temeli’ diyoruz, ama sokaktaki insanlar bir gün yargının eline düşerse adil yargılanmayacağı endişesi içinde. Bir toplum bu psikoloji içine düşmüşse o ülkede hiçbir şey konuşmaya gerek yoktur.”
Duruşmalarda çoğu zaman bu soruyu sormuş kendine İlker Paşa: ’Yargılamayı yapanlar bile bile mi yapıyorlar acaba?’ Bu konuda hep kuşkuya düşmüş Paşa."
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ