Türköne Kekeç'i savcılara şikayet etti: Cumhurbaşkanına hakaret ediyor!
Türköne "Lütfen etmeyin. Özellikle, henüz reşit olmamış gençlere sesleniyorum. İçinde, cumhurbaşkanının adının geçtiği aşağılayıcı cümleler kurmayın." yazdı.
"İki ay önce uyarmış, cumhurbaşkanına hakaret suçundaki artış eğilimine dikkat çekmiştim. Sorun artık yargıyı aştı ve bir siyasî soruna dönüştü. AK Partili gençler arasında bu suçu ihbar eden timler oluşturulmuş. Erdoğan "tarafsız bir cumhurbaşkanı" sıfatıyla bu soruna el atamayacağına göre, siyaset kurumunun bu sorunu çözmesi lâzım." diyen Zaman yazarı Mümtazer Türköne, yazısında bir de gençlere seslenen mesaj kaleme aldı:
"Lütfen etmeyin. Özellikle, henüz reşit olmamış gençlere sesleniyorum. İçinde, cumhurbaşkanının adının geçtiği aşağılayıcı cümleler kurmayın."
Türköne, Cumhurbaşkanı'na hakaret ettiği ileri sürülen bir yazıyı köşesinde "ibret niyatiyle okuyalım" diyerek yayımlayan Ahmet Kekeç için de savcılara suç duyurusunda bulunmayı ihmal etmedi.
İşte Mümtazer Türköne'nin yazısından çarpıcı bölümler:
"Ceza kanununun, sadece cumhurbaşkanını koruyan 299. maddesi içinde "Erdoğan" kelimesinin geçtiği, yani bugün Cumhurbaşkanlığı makamında oturan kişinin açıkça belirtildiği bir hakaret cümlesine 1-4 yıl arası hapis cezası veriliyor, bu cümle basında yer aldığı takdirde bu cezaya 1/6 oranında ilave ediliyor.
Bu suçta patlama olması, sadece suç/ceza dengesinin bozulduğunu haber veren bir sorun değil, genel siyasî düzeni de yozlaştırıyor. Meselâ, "diktatörlüğün ölçüsü nedir?" sorusuna verilecek objektif cevaplardan biri, "diktatöre tepkisini ifade eden kişilerin hapishanelere doldurulması" olmalı. Sayı giderek arttığına göre, demek ki siyasî sorun da büyüyor. Bir çözüm bulmamız lâzım.
Savcılar kesin delillere ve ifadelere bakarak harekete geçer, hakimler de hüküm verirken aynı kesinliği arar. Aynı cümle içinde cumhurbaşkanının adı veya Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı sıfatı, aşağılama ibaresi ile birlikte yer almıyorsa "hakaret" fiili oluşmuş sayılmıyor.
Genellemeler mefhum-ı muhalifi ile birlikte dikkate alınır. Meselâ: "Hırsızdan cumhurbaşkanı olmaz" ibaresi bir genellemedir. Bu genellemenin suç teşkil edebilmesi için "olabilir" diyen birinin çıkması lâzım.
Elimizde iç hukukumuzun mutlaka uyması gereken, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin fikir özgürlüğünü düzenleyen kapı gibi 10. maddesi ve bu maddenin sınırlarını genişleten AİHM yorumları bulunuyor. "Şok edici" tarzda cumhurbaşkanına karşı her türlü eleştiriyi yapma hakkına sahipsiniz. Elinizdeki en güçlü araç ise mizah. Duygular, düşünceler, tepkiler mizah ile ete kemiğe büründüğü zaman hakaretten daha "tatminkâr ve etkileyici" oluyor.
Öbür türlü toplum kendini "cumhurbaşkanına sahip çıkma veya hakaret etme" eksenine göre ifade etmeye başlarsa tüketici ve yıpratıcı bir alana hapsolur. "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundaki patlama, Bülent Arınç'ın özeleştiri konusu yaptığı "yüzde 50'nin nefretini toplama" durumunun somut tezahürlerinden biri. Güç sahipleri tarafından, arkasındaki desteği kemikleştirmek için kışkırtılan nefret ortamının ve düşen ahlakî standartların ve tartışmaların, dikta değirmenine su taşıdığını gözden ırak tutmayın.
Demek ki mesele neymiş? "Erdoğan" veya onun şahsı kastedilerek "cumhurbaşkanı" ibaresi, hakaret lafızlarıyla birlikte aynı cümle içinde yer almayacak. Başkasına ait olsa bile, hatta eleştirmek kastıyla bu cümleyi tekrar etmeyeceksiniz. Ederseniz, siz de 299. maddenin muhatabı haline gelirsiniz.
Size bir örnek. Havuz medyasından kalemini sadece muhalif olanlara hakaret için kullanan bir köşe yazarı, cumhurbaşkanına hakaret cümlelerinden birini alıp, "İbret niyetine okuyalım" diye, yazısına hem de büyük harflerle yerleştirirse doğrudan "cumhurbaşkanına hakaret suçu"nu işlemiş olur. (Bakınız Ahmet Kekeç'in Star'daki 14 Şubat tarihli yazısı) Tabii bu suçun kovuşturulması, adalet bakanının iznine bağlı olduğu için başına muhtemelen bir şey gelmez.
Aynı işi siz üstelik bu yazarı kaynak göstererek, "ibret niyetine okuyalım" izahatını dahil ederek sosyal medyada yaymaya kalkarsanız polis gelip kapınızı çalar ve "cumhurbaşkanına hakaret suçu"ndaki patlamanın faillerinden biri haline gelirsiniz.
Biz yine de özellikle saf ve ateşli gençlerin suça teşvik edilmesini engellemek adına bir emsal oluşturması için cumhurbaşkanına hakaret suçunu alenen işlemiş olan Ahmet Kekeç hakkında, cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunalım.
Bulunalım ki kötü emsal olmasın ve "ibret niyetine okuyalım" yöntemiyle bu suç yaygınlık kazanmasın. Muhalif duyguları, keskin ama hakaret etmeden ifade etmek isteyenler için en sağlıklı örnek olarak Bülent Keneş'i öneririm. O, soyut genellemeler halinde cumhurbaşkanında "olmaması gereken" özellikleri veciz bir şekilde sıralıyor.
"Lütfen etmeyin. Özellikle, henüz reşit olmamış gençlere sesleniyorum. İçinde, cumhurbaşkanının adının geçtiği aşağılayıcı cümleler kurmayın."
Türköne, Cumhurbaşkanı'na hakaret ettiği ileri sürülen bir yazıyı köşesinde "ibret niyatiyle okuyalım" diyerek yayımlayan Ahmet Kekeç için de savcılara suç duyurusunda bulunmayı ihmal etmedi.
İşte Mümtazer Türköne'nin yazısından çarpıcı bölümler:
"Ceza kanununun, sadece cumhurbaşkanını koruyan 299. maddesi içinde "Erdoğan" kelimesinin geçtiği, yani bugün Cumhurbaşkanlığı makamında oturan kişinin açıkça belirtildiği bir hakaret cümlesine 1-4 yıl arası hapis cezası veriliyor, bu cümle basında yer aldığı takdirde bu cezaya 1/6 oranında ilave ediliyor.
Bu suçta patlama olması, sadece suç/ceza dengesinin bozulduğunu haber veren bir sorun değil, genel siyasî düzeni de yozlaştırıyor. Meselâ, "diktatörlüğün ölçüsü nedir?" sorusuna verilecek objektif cevaplardan biri, "diktatöre tepkisini ifade eden kişilerin hapishanelere doldurulması" olmalı. Sayı giderek arttığına göre, demek ki siyasî sorun da büyüyor. Bir çözüm bulmamız lâzım.
Savcılar kesin delillere ve ifadelere bakarak harekete geçer, hakimler de hüküm verirken aynı kesinliği arar. Aynı cümle içinde cumhurbaşkanının adı veya Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı sıfatı, aşağılama ibaresi ile birlikte yer almıyorsa "hakaret" fiili oluşmuş sayılmıyor.
Genellemeler mefhum-ı muhalifi ile birlikte dikkate alınır. Meselâ: "Hırsızdan cumhurbaşkanı olmaz" ibaresi bir genellemedir. Bu genellemenin suç teşkil edebilmesi için "olabilir" diyen birinin çıkması lâzım.
Elimizde iç hukukumuzun mutlaka uyması gereken, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin fikir özgürlüğünü düzenleyen kapı gibi 10. maddesi ve bu maddenin sınırlarını genişleten AİHM yorumları bulunuyor. "Şok edici" tarzda cumhurbaşkanına karşı her türlü eleştiriyi yapma hakkına sahipsiniz. Elinizdeki en güçlü araç ise mizah. Duygular, düşünceler, tepkiler mizah ile ete kemiğe büründüğü zaman hakaretten daha "tatminkâr ve etkileyici" oluyor.
Öbür türlü toplum kendini "cumhurbaşkanına sahip çıkma veya hakaret etme" eksenine göre ifade etmeye başlarsa tüketici ve yıpratıcı bir alana hapsolur. "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundaki patlama, Bülent Arınç'ın özeleştiri konusu yaptığı "yüzde 50'nin nefretini toplama" durumunun somut tezahürlerinden biri. Güç sahipleri tarafından, arkasındaki desteği kemikleştirmek için kışkırtılan nefret ortamının ve düşen ahlakî standartların ve tartışmaların, dikta değirmenine su taşıdığını gözden ırak tutmayın.
Demek ki mesele neymiş? "Erdoğan" veya onun şahsı kastedilerek "cumhurbaşkanı" ibaresi, hakaret lafızlarıyla birlikte aynı cümle içinde yer almayacak. Başkasına ait olsa bile, hatta eleştirmek kastıyla bu cümleyi tekrar etmeyeceksiniz. Ederseniz, siz de 299. maddenin muhatabı haline gelirsiniz.
Size bir örnek. Havuz medyasından kalemini sadece muhalif olanlara hakaret için kullanan bir köşe yazarı, cumhurbaşkanına hakaret cümlelerinden birini alıp, "İbret niyetine okuyalım" diye, yazısına hem de büyük harflerle yerleştirirse doğrudan "cumhurbaşkanına hakaret suçu"nu işlemiş olur. (Bakınız Ahmet Kekeç'in Star'daki 14 Şubat tarihli yazısı) Tabii bu suçun kovuşturulması, adalet bakanının iznine bağlı olduğu için başına muhtemelen bir şey gelmez.
Aynı işi siz üstelik bu yazarı kaynak göstererek, "ibret niyetine okuyalım" izahatını dahil ederek sosyal medyada yaymaya kalkarsanız polis gelip kapınızı çalar ve "cumhurbaşkanına hakaret suçu"ndaki patlamanın faillerinden biri haline gelirsiniz.
Biz yine de özellikle saf ve ateşli gençlerin suça teşvik edilmesini engellemek adına bir emsal oluşturması için cumhurbaşkanına hakaret suçunu alenen işlemiş olan Ahmet Kekeç hakkında, cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunalım.
Bulunalım ki kötü emsal olmasın ve "ibret niyetine okuyalım" yöntemiyle bu suç yaygınlık kazanmasın. Muhalif duyguları, keskin ama hakaret etmeden ifade etmek isteyenler için en sağlıklı örnek olarak Bülent Keneş'i öneririm. O, soyut genellemeler halinde cumhurbaşkanında "olmaması gereken" özellikleri veciz bir şekilde sıralıyor.