TÜRKİYE'Yİ SAVUNAN GAZETELERİ MATBAAMIZDA BASABİLİRİZ! AYDINLIK'TAN ÇAĞRI!
Aydınlık gazetesi kendi matbaasını kurdu. Matbaanın kuruluş hikayesini gazetenin Genel Müdürü Mehmet Sabuncu anlattı.
Aydınlık Gazetesi’nin matbaasının kuruluş öyküsü
Aydınlık gazetesi zoru başardı ve kendi matbaasını kurdu. Aydınlık ilk çıktığı günden bu yana dikkat çeken manşetlere imza attı. Bazen yayımladığı haberlerle bazen uğradığı baskınlarla gündeme geldi. Son günlerde ise Silivri Cezaevi’nde hayatını kaybeden MİT üst düzey yöneticisi Kaşif Kozinoğlu’na ait mektuplarla gündemde. Bu arada gazetenin muhasebesi de Maliye Bakanlığı’nca incelemeye alındı. Bir yandan zorluklara boğuşan Aydınlık, geçtiğimiz hafta 8.500 ortalamayla büyük bir çıkış yakaladı. Son günlerde günlük tirajı ise 70 bine yaklaşmış durumda.
Aydınlık, matbaa kuracağını geçtiğimiz aylarda ilan etmişti. Okurlarına da destek olmaları için çağrı yaptı. Okurlarının desteğiyle zoru başaran gazete Cumartesi günlü sayısını matbaasında bastı. O gün matbaada yaşananları da bugün okurlarıyla paylaştı. İşte Aydınlık’ın matbaasının kuruluş hikayesini gazetenin Genel Müdürü Mehmet Sabuncu anlattı:
Satışlarımız 70 bine dayandı
Mehmet Sabuncu, Aydınlık matbaası fikrinin Ulusal Kanal’daki programda, okurlara yapılan bir vaatle başladığını anlatıyor. Sabuncu programda "Eğer Aydınlık’ın tirajı yüksek olursa 3 ilde matbaa kuracağız" şeklinde çağrı yaptığını ifade ediyor. Peki bu çağrıdan sonra neler yaşandı?
Mehmet Sabuncu: Biz matbaa kampanyasını başlattıktan sonra Aydınlık okurları gazeteyi satın alarak bize destek oldu. Satışlarımız gazete çıktığında 70 bin civarıydı. Son 8 aylık dönemde satışlarımız ortalama 45-50 bin civarındadır. Bu ayın ortalamasının da 70 bine dayandığını görüyoruz. Tahminimce yakın zamanda da 70 bini de geçeceğiz. Bunun sebebi de şudur; Türkiye’de bir Aydınlık gazetesi var bir de öteki taraftaki gazeteler var. İstanbul ve çevresine dağıttığımız gazetemiz için İstanbul matbaamızı kurduk. Verdiğimiz sözü yerine getirdik.
Sırada Ankara ve İzmir var
Okurlar için bundan sonraki ikinci sözün Ankara ve İzmir matbaası olduğunun altını çizen Sabuncu, "Aydınlık gazetesinin önceki gün kendi matbaasında basıldığı tarih bir milattır" diyor.
Aydınlık matbaası neden milat?
Sabuncu: Aydınlık bundan sonra daha da güçlenmiştir. Çünkü biz Aydınlık’ı çıkarırken matbaaa için hangi kapıya gittiysek geri çevrildik. Düşüncelerimiz tamamiyle birbirine zıt olmasına rağmen yalnızca Yeni Asya matbaası bize kapılarını açtı. Yeni Asya’ya teşekkür ediyoruz. Bizim matbaamızın kapıları da onlara açık, istediği zaman gelip gazetelerini basabilirler. Şimdi Aydınlık gazetesini ben basmıyorum diyebilecek hiç kimse kalmadı. Biz bundan sonra Aydınlık gazetesi olarak daha güncel, daha temiz, çiçek gibi bir gazeteyi okurlarımızla buluşturacağız. 15-20 gün sonra gazetemizin baskısı daha da iyi olacak. Okurlarımıza verdiğimiz sözü tutmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Sabuncu, matbaada bazı eksiklerin olduğuna da dikkat çekiyor. Kalıp makinesinin olmadığını belirten Sabuncu, "Kalıp makinesi de alacağız ve ozaman daha da güçleneceğiz" diyor. Sabuncu, kalıp makinesi yokluğundan kaybedilen zamanın, makine temin edildikten sonra daha güncel bir gazete yaratmak için kullanılacağını ifade ediyor.
Türkiye’yi savunmak için günlük gazete
Halkın iradesine inanan Aydınlık gazetesinin matbaa kurma cesaretini göstermesi ve bu yükün altına girmesi nasıl oldu?
Mehmet Sabuncu, bu sorumuzu Aydınlık’ın haftalık dergiden günlük gazeye geçiş sürecini anlatarak şöyle yanıtlıyor:
"Ben uzun süreden beri piyasasının içindeyim. 1978’deki Aydınlık’ın da üretiminde yer aldım. Biz hiçbir zaman ’Paramız olsa da gazete çıkarsak’ demedik. Biz oturduk ve şunu düşündük: "Bugün Türkiye’nin günlük gazeteye ihtiyacı var mı?" "Evet lazımdır" kararını verdiğimiz anda paramız var veya yok diye düşünmedik. "O zaman bu gazeteyi kuracağız dedik." 1 Mart’ta çıkan Aydınlık gazetesi de okurlarıyla böyle buluştu. "Bugün Türkiye’yi savunmak için bir günlük gazeteye ihtiyaç vardır. O gazeteyi yaratmamız lazım" dedik. Biz 200 bin lirayla başladık gazetemizi kurmaya ve 2 ayda gazeteyi kurduk. Aydınlık ne zaman okuyucusuna gitse okuyucumuz bize kat be kat karşılığını vermiştir. Ben gazete 1 Mart’ta çıktığında çok heyecanlı olduğumu belirtmiştim. 25 Kasım’da kendi matbaamızda baskıya girdiğimiz de ilk günün beş katı daha heyecanlandım. Günlük gazetenin çıkmasından daha da önemliydi kendi matbaamızda baskıya girmek."
’Gazetemizi katırlarla taşıyalım’
Mehmet Sabuncu, Aydınlık’ın 1 Mart’ta okuyucularıyla buluşmadan önce matbaa sıkıntısı yaşadığını söylüyor. Hiçbir matbaanın cesaret edip Aydınlık’ı basamadığını belirten Sabuncu, 1 Mart öncesinde yaşanan şu diyaloğu aktarıyor:
"Önceki Genel Yayın Yönetmenimiz Ferit İlsever de yaşadığımız bu matbaa sıkıntısı nedenyile şöyle demişti: ’Arkadaşlar çevre illere bakın. Eğer çevre illerde basacak yer bulursak ibreti alem için, bizim gazetemizi basmaya yüreği olmayanlara göstermek için şehir dışında basalım gazetemizi. Eşeklere, katırlara yükleyelim getirelim İstanbul’da dağıtıma verelim’ demişti. Biz ona da hazırlıklıydık."
Matbaada ilk baskı
Sabuncu, 25 Kasım günü ilk baskının yapıldığı gün yaşanan o ilginç anıyı bize şöyle aktarıyor:
"İki hafta öncesinde, 25 Kasım’da gazetemizi kendi matbaamızda basalım diye karar aldık. 25 Kasım Cuma günü sabahtan Yeni Asya matbaası sorumlusu Sait Bey’e telefon açtım: "Biz bugün gazetemizi kendi matbaamızda basma kararı aldık ama her ihtimale karşı kalıpları sizin matbaaya da gönderelim. Siz de ekibinizi göndermeyin. Herhangi bir aksiliğe karşı önlem almış olalım" dedim. Sait Bey de kabul etti. Telefon kapandıktan 20 dakika sonra Sait Bey beni aradı: "Mehmet Bey makinemiz parça kırdı. Biz de başka bir matbaada basacağız" dedi. Bu da bizim için sürpriz oldu. Ya aksilik çıkarsa diye düşünmeye başladık. Kendi matbaamızda baskıya girdik ve hiçbir sorun yaşamadan baskımızı yaptık. Sonra hemen Yeni Asya’dan Sait Bey’i aradım: "Biz baskımızı sorunsuz yaptık siz de durum nedir?" diye sordum. Sait Bey de "Bizim 4 bin kadar kaldı. Buradaki matbaada da arıza çıktı" dedi. Ben de ona bizim matbaada basmayı teklif ettim."
İşçiler Aydınlık’ta çalışmak istiyor
Sabuncu’ya matbaa personelini soruyoruz. Kendi matbaasında ilk baskıyı yapacak olan personelin duygularını Sabuncu şöyle anlatıyor:
"Bana hergün 2-3 kadroluk telefon geliyor. Hatta şu anda çalışanlardan dahi telefon geliyor. "Biz şu anda çalışıyoruz ama Aydınlık’ın matbaasında çalışmak istiyoruz" diyorlar. Gazetede ve matbaada çalışanlar, 15-20 gün içerisinde Aydınlık ailesine katılıyor ve kendi gazetesi kendi matbaası diye bağlanıp öyle çalışıyor. Matbaa personelimiz işe başlayalı bir ay bile olmadı ama ekibimiz kendi gazetesini basıyormuş sevinciyle çalışıyor.
Banka kredisi değil Aydınlık kredisi
Aydınlık’ın itibarı farklıdır. Aydınlık’ın adının duyulduğu yerde güler yüz ve sıcak sohbet olur. Aydınlık’ın matbaa ve kağıt piyasasındaki itibarını Sabuncu’dan dinleyelim:
"Matbaa piyasasında ve kağıt piyasasında Aydınlık’ın kredisi vardır. Aydınlık gazetesi 1978’de darbeyle durdurulduktan sonra biz Cahaloğlu’ndaki kağıtçılara ve matbaalara borcumuzu ödedik. Onlar bize aynen şunu dedi: "Siz buranın yolcusu değilsiniz, hancısısınız." Bugün piyasada kimse kağıt bulamazken biz bir telefonla istediğimiz şehre istediğimiz kadar kağıt yıktırabiliriz. Bunlar tamamen Aydınlık’ın kredisidir. Banka kredisi olmayabilir. Aydınlık isminin tek başına kredisi vardır: Aydınlık Kredisi. Gazetemiz çıktıktan 3 ay sonra piyasada genel bir kağıt sıkıntısı yaşandı. Hürriyet ve Sabah gazetesi gibi gazeteler de kağıt bulamadı. O dönemde biz Aydınlık olarak telefon açtığımızda bütün matbaalarımıza kamyonlarla kağıt yıkıldı. Matbaa makinemiz de bu krediyle alınmıştır. Bize matbaa makinesini veren kişi bizim tahsilatta zorlanmayacağımızı bilir."
Aydınlık’ın bileği bükülmez
Sabuncu, Aydınlık matbaasının sağlayacağı katkıları tek tek sıralıyor:
"Aydınlık’ın bileği bükülmez. Aydınlık, matbaa bulmadık gazetemizi basamayacağız gibi sorunlar yaşamaz. Son dönemde bütün gazeteler kuşe kağıda geçiyor. İşte bu makyajdır. Türkiye’de makyajı kaldırın gazetelerden bomboş bir kağıt bulursunuz. Aydınlık gazetesinde makyaj yoktur. Aydınlık haberleriyle satar. Aydınlık, Türkiye’yi savunduğu için satıyor. Şimdi diğer gazetelerde kuşe kağıda geçmeye çalışıyormuş. 250-300 bin satan kuşe kağıt bir gazete para kazanamaz. Ben 30 yıldır bu işi yapıyorum. Hepsi zarar ediyor. Fakat bu değirmenin suyunun nerden geldiğini kimse soruşturmuyor. Öte yandan biz Kozinoğlu’nun mektubunu yayımlamaya devam ediyoruz bize denetleme yapılıyor. Bize niye denetleme yapıyorsunuz? Biz devletten alacaklıyız. Bizim 9 bin lira devlete borcumuz var ama 500-600 bin lira da devletten alacağım var. Soruşturma yapacaklarsa Erdoğan’ın 8 hesabını soruştursunlar. Bizim hesabını veremeyeceğimiz bir kuruşumuz yok."
Gazetelere çağrı
Son olarak Mehmet Sabuncu’nun gazetelere çağrısı ise şöyle: Türkiye’yi savunan ve bağımsızlığını isteyen bütün yayın organlarına çağrı yapıyorum. Gazetelerini matbaamızda basabiliriz.
Aydınlık gazetesi zoru başardı ve kendi matbaasını kurdu. Aydınlık ilk çıktığı günden bu yana dikkat çeken manşetlere imza attı. Bazen yayımladığı haberlerle bazen uğradığı baskınlarla gündeme geldi. Son günlerde ise Silivri Cezaevi’nde hayatını kaybeden MİT üst düzey yöneticisi Kaşif Kozinoğlu’na ait mektuplarla gündemde. Bu arada gazetenin muhasebesi de Maliye Bakanlığı’nca incelemeye alındı. Bir yandan zorluklara boğuşan Aydınlık, geçtiğimiz hafta 8.500 ortalamayla büyük bir çıkış yakaladı. Son günlerde günlük tirajı ise 70 bine yaklaşmış durumda.
Aydınlık, matbaa kuracağını geçtiğimiz aylarda ilan etmişti. Okurlarına da destek olmaları için çağrı yaptı. Okurlarının desteğiyle zoru başaran gazete Cumartesi günlü sayısını matbaasında bastı. O gün matbaada yaşananları da bugün okurlarıyla paylaştı. İşte Aydınlık’ın matbaasının kuruluş hikayesini gazetenin Genel Müdürü Mehmet Sabuncu anlattı:
Satışlarımız 70 bine dayandı
Mehmet Sabuncu, Aydınlık matbaası fikrinin Ulusal Kanal’daki programda, okurlara yapılan bir vaatle başladığını anlatıyor. Sabuncu programda "Eğer Aydınlık’ın tirajı yüksek olursa 3 ilde matbaa kuracağız" şeklinde çağrı yaptığını ifade ediyor. Peki bu çağrıdan sonra neler yaşandı?
Mehmet Sabuncu: Biz matbaa kampanyasını başlattıktan sonra Aydınlık okurları gazeteyi satın alarak bize destek oldu. Satışlarımız gazete çıktığında 70 bin civarıydı. Son 8 aylık dönemde satışlarımız ortalama 45-50 bin civarındadır. Bu ayın ortalamasının da 70 bine dayandığını görüyoruz. Tahminimce yakın zamanda da 70 bini de geçeceğiz. Bunun sebebi de şudur; Türkiye’de bir Aydınlık gazetesi var bir de öteki taraftaki gazeteler var. İstanbul ve çevresine dağıttığımız gazetemiz için İstanbul matbaamızı kurduk. Verdiğimiz sözü yerine getirdik.
Sırada Ankara ve İzmir var
Okurlar için bundan sonraki ikinci sözün Ankara ve İzmir matbaası olduğunun altını çizen Sabuncu, "Aydınlık gazetesinin önceki gün kendi matbaasında basıldığı tarih bir milattır" diyor.
Aydınlık matbaası neden milat?
Sabuncu: Aydınlık bundan sonra daha da güçlenmiştir. Çünkü biz Aydınlık’ı çıkarırken matbaaa için hangi kapıya gittiysek geri çevrildik. Düşüncelerimiz tamamiyle birbirine zıt olmasına rağmen yalnızca Yeni Asya matbaası bize kapılarını açtı. Yeni Asya’ya teşekkür ediyoruz. Bizim matbaamızın kapıları da onlara açık, istediği zaman gelip gazetelerini basabilirler. Şimdi Aydınlık gazetesini ben basmıyorum diyebilecek hiç kimse kalmadı. Biz bundan sonra Aydınlık gazetesi olarak daha güncel, daha temiz, çiçek gibi bir gazeteyi okurlarımızla buluşturacağız. 15-20 gün sonra gazetemizin baskısı daha da iyi olacak. Okurlarımıza verdiğimiz sözü tutmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Sabuncu, matbaada bazı eksiklerin olduğuna da dikkat çekiyor. Kalıp makinesinin olmadığını belirten Sabuncu, "Kalıp makinesi de alacağız ve ozaman daha da güçleneceğiz" diyor. Sabuncu, kalıp makinesi yokluğundan kaybedilen zamanın, makine temin edildikten sonra daha güncel bir gazete yaratmak için kullanılacağını ifade ediyor.
Türkiye’yi savunmak için günlük gazete
Halkın iradesine inanan Aydınlık gazetesinin matbaa kurma cesaretini göstermesi ve bu yükün altına girmesi nasıl oldu?
Mehmet Sabuncu, bu sorumuzu Aydınlık’ın haftalık dergiden günlük gazeye geçiş sürecini anlatarak şöyle yanıtlıyor:
"Ben uzun süreden beri piyasasının içindeyim. 1978’deki Aydınlık’ın da üretiminde yer aldım. Biz hiçbir zaman ’Paramız olsa da gazete çıkarsak’ demedik. Biz oturduk ve şunu düşündük: "Bugün Türkiye’nin günlük gazeteye ihtiyacı var mı?" "Evet lazımdır" kararını verdiğimiz anda paramız var veya yok diye düşünmedik. "O zaman bu gazeteyi kuracağız dedik." 1 Mart’ta çıkan Aydınlık gazetesi de okurlarıyla böyle buluştu. "Bugün Türkiye’yi savunmak için bir günlük gazeteye ihtiyaç vardır. O gazeteyi yaratmamız lazım" dedik. Biz 200 bin lirayla başladık gazetemizi kurmaya ve 2 ayda gazeteyi kurduk. Aydınlık ne zaman okuyucusuna gitse okuyucumuz bize kat be kat karşılığını vermiştir. Ben gazete 1 Mart’ta çıktığında çok heyecanlı olduğumu belirtmiştim. 25 Kasım’da kendi matbaamızda baskıya girdiğimiz de ilk günün beş katı daha heyecanlandım. Günlük gazetenin çıkmasından daha da önemliydi kendi matbaamızda baskıya girmek."
’Gazetemizi katırlarla taşıyalım’
Mehmet Sabuncu, Aydınlık’ın 1 Mart’ta okuyucularıyla buluşmadan önce matbaa sıkıntısı yaşadığını söylüyor. Hiçbir matbaanın cesaret edip Aydınlık’ı basamadığını belirten Sabuncu, 1 Mart öncesinde yaşanan şu diyaloğu aktarıyor:
"Önceki Genel Yayın Yönetmenimiz Ferit İlsever de yaşadığımız bu matbaa sıkıntısı nedenyile şöyle demişti: ’Arkadaşlar çevre illere bakın. Eğer çevre illerde basacak yer bulursak ibreti alem için, bizim gazetemizi basmaya yüreği olmayanlara göstermek için şehir dışında basalım gazetemizi. Eşeklere, katırlara yükleyelim getirelim İstanbul’da dağıtıma verelim’ demişti. Biz ona da hazırlıklıydık."
Matbaada ilk baskı
Sabuncu, 25 Kasım günü ilk baskının yapıldığı gün yaşanan o ilginç anıyı bize şöyle aktarıyor:
"İki hafta öncesinde, 25 Kasım’da gazetemizi kendi matbaamızda basalım diye karar aldık. 25 Kasım Cuma günü sabahtan Yeni Asya matbaası sorumlusu Sait Bey’e telefon açtım: "Biz bugün gazetemizi kendi matbaamızda basma kararı aldık ama her ihtimale karşı kalıpları sizin matbaaya da gönderelim. Siz de ekibinizi göndermeyin. Herhangi bir aksiliğe karşı önlem almış olalım" dedim. Sait Bey de kabul etti. Telefon kapandıktan 20 dakika sonra Sait Bey beni aradı: "Mehmet Bey makinemiz parça kırdı. Biz de başka bir matbaada basacağız" dedi. Bu da bizim için sürpriz oldu. Ya aksilik çıkarsa diye düşünmeye başladık. Kendi matbaamızda baskıya girdik ve hiçbir sorun yaşamadan baskımızı yaptık. Sonra hemen Yeni Asya’dan Sait Bey’i aradım: "Biz baskımızı sorunsuz yaptık siz de durum nedir?" diye sordum. Sait Bey de "Bizim 4 bin kadar kaldı. Buradaki matbaada da arıza çıktı" dedi. Ben de ona bizim matbaada basmayı teklif ettim."
İşçiler Aydınlık’ta çalışmak istiyor
Sabuncu’ya matbaa personelini soruyoruz. Kendi matbaasında ilk baskıyı yapacak olan personelin duygularını Sabuncu şöyle anlatıyor:
"Bana hergün 2-3 kadroluk telefon geliyor. Hatta şu anda çalışanlardan dahi telefon geliyor. "Biz şu anda çalışıyoruz ama Aydınlık’ın matbaasında çalışmak istiyoruz" diyorlar. Gazetede ve matbaada çalışanlar, 15-20 gün içerisinde Aydınlık ailesine katılıyor ve kendi gazetesi kendi matbaası diye bağlanıp öyle çalışıyor. Matbaa personelimiz işe başlayalı bir ay bile olmadı ama ekibimiz kendi gazetesini basıyormuş sevinciyle çalışıyor.
Banka kredisi değil Aydınlık kredisi
Aydınlık’ın itibarı farklıdır. Aydınlık’ın adının duyulduğu yerde güler yüz ve sıcak sohbet olur. Aydınlık’ın matbaa ve kağıt piyasasındaki itibarını Sabuncu’dan dinleyelim:
"Matbaa piyasasında ve kağıt piyasasında Aydınlık’ın kredisi vardır. Aydınlık gazetesi 1978’de darbeyle durdurulduktan sonra biz Cahaloğlu’ndaki kağıtçılara ve matbaalara borcumuzu ödedik. Onlar bize aynen şunu dedi: "Siz buranın yolcusu değilsiniz, hancısısınız." Bugün piyasada kimse kağıt bulamazken biz bir telefonla istediğimiz şehre istediğimiz kadar kağıt yıktırabiliriz. Bunlar tamamen Aydınlık’ın kredisidir. Banka kredisi olmayabilir. Aydınlık isminin tek başına kredisi vardır: Aydınlık Kredisi. Gazetemiz çıktıktan 3 ay sonra piyasada genel bir kağıt sıkıntısı yaşandı. Hürriyet ve Sabah gazetesi gibi gazeteler de kağıt bulamadı. O dönemde biz Aydınlık olarak telefon açtığımızda bütün matbaalarımıza kamyonlarla kağıt yıkıldı. Matbaa makinemiz de bu krediyle alınmıştır. Bize matbaa makinesini veren kişi bizim tahsilatta zorlanmayacağımızı bilir."
Aydınlık’ın bileği bükülmez
Sabuncu, Aydınlık matbaasının sağlayacağı katkıları tek tek sıralıyor:
"Aydınlık’ın bileği bükülmez. Aydınlık, matbaa bulmadık gazetemizi basamayacağız gibi sorunlar yaşamaz. Son dönemde bütün gazeteler kuşe kağıda geçiyor. İşte bu makyajdır. Türkiye’de makyajı kaldırın gazetelerden bomboş bir kağıt bulursunuz. Aydınlık gazetesinde makyaj yoktur. Aydınlık haberleriyle satar. Aydınlık, Türkiye’yi savunduğu için satıyor. Şimdi diğer gazetelerde kuşe kağıda geçmeye çalışıyormuş. 250-300 bin satan kuşe kağıt bir gazete para kazanamaz. Ben 30 yıldır bu işi yapıyorum. Hepsi zarar ediyor. Fakat bu değirmenin suyunun nerden geldiğini kimse soruşturmuyor. Öte yandan biz Kozinoğlu’nun mektubunu yayımlamaya devam ediyoruz bize denetleme yapılıyor. Bize niye denetleme yapıyorsunuz? Biz devletten alacaklıyız. Bizim 9 bin lira devlete borcumuz var ama 500-600 bin lira da devletten alacağım var. Soruşturma yapacaklarsa Erdoğan’ın 8 hesabını soruştursunlar. Bizim hesabını veremeyeceğimiz bir kuruşumuz yok."
Gazetelere çağrı
Son olarak Mehmet Sabuncu’nun gazetelere çağrısı ise şöyle: Türkiye’yi savunan ve bağımsızlığını isteyen bütün yayın organlarına çağrı yapıyorum. Gazetelerini matbaamızda basabiliriz.