TÜRKİYE'NİN İNTERNET KARNESİ!
"Avrupa Çevrimiçi Çocuklar" projesi kapsamında 25 Avrupa ülkesinde yapılan araştırmanın nihai sonuç raporu açıklandı.
’’Avrupa Çevrimiçi Çocuklar’’ projesi kapsamında 25 Avrupa ülkesinde yapılan araştırmanın nihai sonuç raporunda, Türkiye’deki çocukların diğer Avrupa ülkelerine göre interneti güvenli kullanma konusunda en düşük bilgiye sahip grup olduğu yorumu yapıldı.
AA muhabirinin, projenin Türkiye yürütücüsü ODTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kürşat Çağıltay’dan aldığı bilgiye göre, 25 ülkede gerçekleştirilen ’’Avrupa Çevrimiçi Çocuklar’’ projesinin (EU Kids Online) nihai sonuç raporu ve önerileri dün yayımlandı.
Araştırmanın 25 ülkede yapılan sonuçlarından yola çıkılarak hazırlanan rapora göre, çocuklar eskiye oranla daha küçük yaşlarda internet kullanmaya başlıyor ve özellikle mobil teknolojilerin çocuklar tarafından kullanımında önemli bir artış yaşanıyor.
Raporda, çocukların internet kullanımı yetişkinlerin gözetiminden kolayca çıkabildiğine ve bu konuda politika yapıcıların yeni yaklaşımlar belirlemesi gerektiğine işaret edildi.
Yayımlanan rapor, politika yapıcılara internette karşılaşılabilecek sanal zorbalık, pornografi, yabancılarla görüşme-tanışma gibi birtakım risklere karşı çocukların nasıl eğitilip korunabileceği konusunda güncel tavsiyeler vermeyi hedefliyor.
TÜRKİYE’DE NELER OLUYOR?
Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde, Türkiye’nin Avrupa’daki diğer ülkelere göre ’’düşük kullanım, düşük risk’’ grubuna girdiği ifade edildi.
Ayrıca, tüm Avrupa ülkeleri içinde Türkiye’deki ebeveynler interneti en az kullanan ve internet hakkında en az bilgiye sahip olan grup olarak yorumlandı.
Türkiye’de çocukların büyük kısmının internete ev dışı kaynaklardan ulaştığına işaret edilen raporda, bu nedenle ailelerin çocuklarının çevrimiçi etkinliklerini düzenlemesinin pek mümkün olmadığına vurgu yapıldı.
Raporda, şu ifadelere yer verildi:
’’Diğer Avrupa ülkelerine göre Türkiye’de çocuklar interneti güvenli kullanma konusunda en düşük bilgiye sahip gruptur. Bunun da ötesinde, 9-12 yaş grubu çocuklar Facebook sosyal ağ sistemine, kurallara aykırı olmasına rağmen yaşlarını yüksek göstererek üye olmaktadır.
Çocuklar, interneti güvenli kullanma yeteneklerine ve kişisel bilgilerin gizliliği konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarından, bu sistemlerin ayarlarını kendileri ile ilgili pek çok bilgiye ulaşılabilir şekilde bırakmaktadırlar.
Türkiye’de çocukların ve ailelerinin internet güvenliği ve sayısal okuryazarlık konularında eğitilmeleri gerekmektedir.’’
Raporda, güvenli internet konusundaki çabaların sadece devlet tarafından değil, sivil toplum örgütleri, medya ve üniversiteler tarafından da gerçekleştirilmesi belirtildi.
Londra Ekonomi Okulu’ndan projenin yürütücüsü Profesör Sonia Livingstone, projenin geneline ilişkin şu açıklamayı yaptı:
’’Medyada yer alan, dengesiz ve kafa karışıklığı yaratan haberler, çocukların teknoloji kullanımına karşı kamuoyunda bir endişe atmosferi yaratmaktadır. Panik ve korku ortamı kanıtların göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Avrupa Çevrimiçi Çocuklar projesi kapsamında ortaya konulan bulgular, okulların, ailelerin, devletin, sivil toplumun, endüstrinin ve çocukların hep beraber yeni teknolojilerin getirdiği risklerin dengelenmesi ve imkanların artırılması konusunda rehberlik etmelidir. Araştırma bulgularımız, kanıt tabanlı önceliklerin belirlenmesi konusundaki çalışmalarda bir temel teşkil edecektir.’’
İNTERNETTEKİ RİSKLER SOKAKTAKİNE BENZİYOR
’’Avrupa Çevrimiçi Çocuklar’’ projesinin Türkiye yürütücüsü ODTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kürşat Çağıltay da internetin sadece yetişkinlerin değil, çocuklarımın da hayatında önemli bir yer tuttuğuna işaret etti.
İnternetin iş yaşamında, ekonomide ve devlet sisteminde değişikliklere neden olduğunu vurgulayan Çağıltay, şöyle konuştu:
’’Nasıl çocuklarımız sokağa çıktığında bazı risklerle karşı karşıya kalıyorsa benzer riskler internet için de bulunmaktadır. Sokaktaki riskler nedeni ile çocuklarını eve kapatmayı hemen hemen hiçbir aile düşünmez.
Risklerden arındırılmış ortamda çocukların yetiştirilmesi onların risklerle başa çıkma yeteneklerinin de gelişmesine engel olur. Benzer durum internet için de geçerlidir. Çocuklarımızın internetteki risklerden izole edilmiş ortamlarda yetiştirilmesi değil, risklerle nasıl başa çıkabilecekleri konularında eğitilmeleri gerekmektedir. Tüm diğer konularda olduğu gibi bu konuda da ailelerin üstüne büyük görev düşmektedir. Ebeveynler internet kullanımı konusunda en az çocukları kadar bilgi sahibi olmalıdırlar. Çözümler, zor ama daha kalıcı ve çağdaş yöntemler olan eğitim, bilinçlendirme ve otokontrol üstünde aranmalıdır.’’
BİN AİLEYE ULAŞTILAR
’’Avrupa Çevrimiçi Çocuklar’’ projesi, 2009-2011 yılları arasında 25 Avrupa ülkesinde eşzamanlı olarak yürütüldü. Araştırmaya her ülkeden, 9-16 yaşlarında bin çocuk ve aileleri katıldı. Bu sayede ülkelerarası karşılaştırma yapabilmeye yönelik, veriye dayalı ve bilimsel bulgular elde edildi.
Proje, Londra Ekonomi ve Politika Bilimleri Okulu tarafından yönetildi, proje ekibi uzmanlar, uluslararası danışma grubu ve 25 Avrupa ülkesinin araştırma ekiplerinden oluştu.
Geçen yıl, düzenlenen basın toplantısı ile projenin Türkiye ayağındaki ön bulgular kamuoyu ile paylaşılmıştı. Buna göre, Türkiye’de araştırmaya katılan çocukların yüzde 49’unun sosyal paylaşım sitesinde hesabının bulunduğu ve bunların üçte birinin 13 yaşın altında olduğu ortaya çıkmıştı.
AA muhabirinin, projenin Türkiye yürütücüsü ODTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kürşat Çağıltay’dan aldığı bilgiye göre, 25 ülkede gerçekleştirilen ’’Avrupa Çevrimiçi Çocuklar’’ projesinin (EU Kids Online) nihai sonuç raporu ve önerileri dün yayımlandı.
Araştırmanın 25 ülkede yapılan sonuçlarından yola çıkılarak hazırlanan rapora göre, çocuklar eskiye oranla daha küçük yaşlarda internet kullanmaya başlıyor ve özellikle mobil teknolojilerin çocuklar tarafından kullanımında önemli bir artış yaşanıyor.
Raporda, çocukların internet kullanımı yetişkinlerin gözetiminden kolayca çıkabildiğine ve bu konuda politika yapıcıların yeni yaklaşımlar belirlemesi gerektiğine işaret edildi.
Yayımlanan rapor, politika yapıcılara internette karşılaşılabilecek sanal zorbalık, pornografi, yabancılarla görüşme-tanışma gibi birtakım risklere karşı çocukların nasıl eğitilip korunabileceği konusunda güncel tavsiyeler vermeyi hedefliyor.
TÜRKİYE’DE NELER OLUYOR?
Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde, Türkiye’nin Avrupa’daki diğer ülkelere göre ’’düşük kullanım, düşük risk’’ grubuna girdiği ifade edildi.
Ayrıca, tüm Avrupa ülkeleri içinde Türkiye’deki ebeveynler interneti en az kullanan ve internet hakkında en az bilgiye sahip olan grup olarak yorumlandı.
Türkiye’de çocukların büyük kısmının internete ev dışı kaynaklardan ulaştığına işaret edilen raporda, bu nedenle ailelerin çocuklarının çevrimiçi etkinliklerini düzenlemesinin pek mümkün olmadığına vurgu yapıldı.
Raporda, şu ifadelere yer verildi:
’’Diğer Avrupa ülkelerine göre Türkiye’de çocuklar interneti güvenli kullanma konusunda en düşük bilgiye sahip gruptur. Bunun da ötesinde, 9-12 yaş grubu çocuklar Facebook sosyal ağ sistemine, kurallara aykırı olmasına rağmen yaşlarını yüksek göstererek üye olmaktadır.
Çocuklar, interneti güvenli kullanma yeteneklerine ve kişisel bilgilerin gizliliği konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarından, bu sistemlerin ayarlarını kendileri ile ilgili pek çok bilgiye ulaşılabilir şekilde bırakmaktadırlar.
Türkiye’de çocukların ve ailelerinin internet güvenliği ve sayısal okuryazarlık konularında eğitilmeleri gerekmektedir.’’
Raporda, güvenli internet konusundaki çabaların sadece devlet tarafından değil, sivil toplum örgütleri, medya ve üniversiteler tarafından da gerçekleştirilmesi belirtildi.
Londra Ekonomi Okulu’ndan projenin yürütücüsü Profesör Sonia Livingstone, projenin geneline ilişkin şu açıklamayı yaptı:
’’Medyada yer alan, dengesiz ve kafa karışıklığı yaratan haberler, çocukların teknoloji kullanımına karşı kamuoyunda bir endişe atmosferi yaratmaktadır. Panik ve korku ortamı kanıtların göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Avrupa Çevrimiçi Çocuklar projesi kapsamında ortaya konulan bulgular, okulların, ailelerin, devletin, sivil toplumun, endüstrinin ve çocukların hep beraber yeni teknolojilerin getirdiği risklerin dengelenmesi ve imkanların artırılması konusunda rehberlik etmelidir. Araştırma bulgularımız, kanıt tabanlı önceliklerin belirlenmesi konusundaki çalışmalarda bir temel teşkil edecektir.’’
İNTERNETTEKİ RİSKLER SOKAKTAKİNE BENZİYOR
’’Avrupa Çevrimiçi Çocuklar’’ projesinin Türkiye yürütücüsü ODTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kürşat Çağıltay da internetin sadece yetişkinlerin değil, çocuklarımın da hayatında önemli bir yer tuttuğuna işaret etti.
İnternetin iş yaşamında, ekonomide ve devlet sisteminde değişikliklere neden olduğunu vurgulayan Çağıltay, şöyle konuştu:
’’Nasıl çocuklarımız sokağa çıktığında bazı risklerle karşı karşıya kalıyorsa benzer riskler internet için de bulunmaktadır. Sokaktaki riskler nedeni ile çocuklarını eve kapatmayı hemen hemen hiçbir aile düşünmez.
Risklerden arındırılmış ortamda çocukların yetiştirilmesi onların risklerle başa çıkma yeteneklerinin de gelişmesine engel olur. Benzer durum internet için de geçerlidir. Çocuklarımızın internetteki risklerden izole edilmiş ortamlarda yetiştirilmesi değil, risklerle nasıl başa çıkabilecekleri konularında eğitilmeleri gerekmektedir. Tüm diğer konularda olduğu gibi bu konuda da ailelerin üstüne büyük görev düşmektedir. Ebeveynler internet kullanımı konusunda en az çocukları kadar bilgi sahibi olmalıdırlar. Çözümler, zor ama daha kalıcı ve çağdaş yöntemler olan eğitim, bilinçlendirme ve otokontrol üstünde aranmalıdır.’’
BİN AİLEYE ULAŞTILAR
’’Avrupa Çevrimiçi Çocuklar’’ projesi, 2009-2011 yılları arasında 25 Avrupa ülkesinde eşzamanlı olarak yürütüldü. Araştırmaya her ülkeden, 9-16 yaşlarında bin çocuk ve aileleri katıldı. Bu sayede ülkelerarası karşılaştırma yapabilmeye yönelik, veriye dayalı ve bilimsel bulgular elde edildi.
Proje, Londra Ekonomi ve Politika Bilimleri Okulu tarafından yönetildi, proje ekibi uzmanlar, uluslararası danışma grubu ve 25 Avrupa ülkesinin araştırma ekiplerinden oluştu.
Geçen yıl, düzenlenen basın toplantısı ile projenin Türkiye ayağındaki ön bulgular kamuoyu ile paylaşılmıştı. Buna göre, Türkiye’de araştırmaya katılan çocukların yüzde 49’unun sosyal paylaşım sitesinde hesabının bulunduğu ve bunların üçte birinin 13 yaşın altında olduğu ortaya çıkmıştı.