TÜRKİYE'DE TUTUKLANMIŞ GAZETECİ Mİ VAR?

Nobel Barış Ödüllü gazeteci "Rol modeli" diye bahsettiği Türkiye'nin insan hakları karnesinin diğer yüzüyle tanıştı.

Yemen’de tek başına başladığı direnişe, önceleri kimsenin şans vermediği Tevekkül Karman, tarihe Nobel Barış Ödülü sahiplerinden biri olarak geçecek. ‘Rol modeli’ olarak bahsettiği, özgürlük ve eşitlik konusunda örnek verdiği Türkiye’ye bir haftalığına gelen Karman son gününde Boğaziçi Üniversitesi’ndeydi. Hem öğrencilerle konuşmak hem basının sorularını yanıtlamak için heyecanla salona giren Karman konuşmasına “Türkiye benim ikinci ülkem” diyerek başladı. “Benimki tüm dünya diktatörlerine karşı bir rüyaydı” diye devam etti dünyaya mal olmuş yolcuğunu anlatırken. ‘Değişimi sağlayan devletler değil insanlardır, bizde insanlar korksa da sokağa çıkmayı başardı” dedi, sözlerine delil olarak Suriye’yi sundu. Karman devrime ve muhalefete inanan bir coşkuyla konuştu.

‘Bahçede eyleme başlarım’
Yer Boğaziçi olunca birbiri ardına eklenen sorular içinde biri aralarından sıyrıldı, ‘Boğaziçi Üniversitesi profesörlerinden tutuklu Büşra Ersanlı’dan haberdar mıydı?’
Kısa bir sessizlik, derin bir ‘sahi mi?’ sorusu. Günlerdir o davet senin bu davet benim devlet erkânıyla hemhal olan Karman’a Türk olup olmadığı, Ortadoğu’dan Türkiye’nin nasıl görüldüğü, Suriye’de yaşananlara bakışı, çocuklarıyla ilişkileri sorulmuştu ama bu söylenmemişti.
“Eğer bu doğruysa yarın burada, bu bahçede eyleme başlarım” dedi Karman, gülerek, “Türkiye’de ifade özgürlüğünün sorun yaşadığını bilmiyordum” diye konuştu.
Karman’la yemekte yan yanaydık. “Türkiye’yi rol model olarak gösterirken tutuklu, işsiz gazetecilerden, akademisyenlerden, ifade özgürlüğünün önündeki engellerden hiç haberdar değil miydiniz” dedim, cevap, ‘hayır’.

Onlara selamımı götür...
Türkiye’de türbanlı kadınların Meclis’e giremediğinden, çalışan kadın oranının azlığından, Nevruz’da yaşanan olaylardan, Türkiye’nin öbür ‘acılı’ yüzünden konuşuldu masada. Hepsini derin bir şaşkınlıkla dinledi.
Önüne anı detferi getirildiğinde ‘Allah’ın adıyla başlayıp, hepimiz için yeni bir dünya’ isteğiyle biten satırları karaladı. Bahçeye çıktığımızda, “Burası benim gördüğüm en güzel yer, belki çocuklarım burada okur” dedi. Ayrılırken, “Tutuklu ya da işsiz kalmış hiç gazeteci arkadaşın var mı” sorusunu, “Onlara benim, Yemenli Tevekkül’ün selamını götür” diye bitirdi. Üzerimde kalmasın.

Ayça Örer/Radikal