'TÜRK ORDUSUNUN GÖREVİ BU MUDUR PAŞAM?..' GENERALLERİN KARAMEHMET'LE YAPTIĞI GÖRÜŞME REHA MUHTAR'I FENA KIZDIRDI!..

Tuğgeneral Ersöz ve Albay Uğur'un Karamehmet ile yaptıkları görüşme en çok Reha Muhtar'ı kızdırdı. Muhtar kendisinin yerine Tuncay Özkan'ın getirilmesini isteyen Eruygur'a 10 soru yöneltti

Türk ordusunu nereye götürmeye çalışıyorsunuz paşam?...


Dün Taraf Gazetesi'nde Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı'nda yapıldığı söylenen çok ilginç bir konuşma yayınlandı...


Konuşmanın, daha önce de görüşmelerini banda alan Ergenekon tutuklusu Tuğgeneral Levent Ersöz tarafından gizlice kayda alındığı söyleniyor... Ersöz şu anda tutuklu olarak içerde... Keza görüşmedeki albay da Ergenekon'dan tutuklu...


Konuşmalara konu olan, işine iadesi istenen gazeteci de tutuklu...


Tutuklu olan, hapiste bulunan, cevap hakkı doğru düzgün bulunmayan insanlara soru sormam...


Onları hangi nedenle içerde olurlarsa olsunlar "bu günlerinde daha fazla sıkıştırma hakkını" kendimde görmem... Linç kültürü, insanların "hayvani" kalmış, barbarlaşmış duygularına hitap eder...


Linç olabilecek hiçbir şeyin kıyısından geçmem...


***


Ama müsade ederse, şu anda tutuklu olmayan eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur Paşa'ya bazı sorularım olacak?..


Zaten esas konuşmaların niteliğinden esas sorulara muhatap olacak kişi de odur...


Bu konuşma "eğer gerçekse, eğer gerçekten eski Jandarma Genel Komutanı'nın duygu, düşünce davranış ve eylemlerini yansıtıyorsa, durum felakettir..."


Jandarma Genel Komutanı adına konuştuğunu söyleyen Ersöz, Komutan'ın, Gazeteci Tuncay Özkan'ın Show, Akşam grubuna geri dönmesi için, ısrarcı olduğunu söylüyor Çukurova grubunun patronuna serzenişte bulunuyor, "size yardım etmiş kişiye, vefasızlık göstermekten" söz ediyor, "çok üzüldüğünü belirterek mutlaka kendisiyle yeniden görüşerek işi tatlıya bağlamasını" arzuluyor...


***


Taraf Gazetesi'ni zaman zaman eleştirebilirsiniz "Asker düşmanlığı" yapıyor gerekçesiyle...


İktidar yanlısı gazeteleri eleştirebiliriz, "İktidarın üzerine hiç gitmeyip, yolsuzlukları es geçip, sadece bir Ergenekon tutturmuşlar gidiyorlar" diye... Ama bu konuşma eğer yapılmışsa, paşa herhalde benim şu sorularımı cevaplayacaktır...


Ne de olsa ben ne laiklik karşıtı faaliyetlerden sabıkalıyım, ne de yandaş yandaş yolsuzluk örtbas etmekteyim...


O zaman şöyle sorayım dönemin Jandarma Genel Komutanı Eruygur Paşa'ya;


*****


ERUYGUR PAŞA'YA 10 SORU...


1) Paşam, size ne ve sizi niye ilgilendirmekte, Show TV'nin ve Akşam'ın başına kimin geleceği, ya da oradan kimin gideceği ve yeniden telkinle getirileceği konusu...


2) Siz o tarihlerde Jandarma Genel Komutanı'ydınız...


Hani diyorum Genelkurmay Başkanı da değilsiniz ki ordu adına konuşasınız...


Hani öyle bir tavır yine hukuki olmayabilir de şimdiki daha bir abes...


Jandarma'nın görev alanıyla, bir medya kurulunun görev alanları arasında nasıl bir irtibat vardır Paşam?..


***


3) O tarihlerde zat-ı alinizin "Ay Işığı, Sarı Kız, Kadife Eldiven, Demir Yumruk, Altın Vuruş Kabili darbe çalışmalarında" bulunduğu günlüklerdeki ifadelerden, konuşmalardan, belgelerden, yazılan çizilen haberlerden iddia edilmekte...


4) Bir şeyi merak etmekteyim...


Sizin bu eylemlerinizden o günlerde ordunun en tepesindeki Komutan'ın haberi var mıydı?..


5) Bütün belgeler, eylemler, haberler, bu hareketlerin Genelkurmay Başkanı'nın onayı olmadan yapıldığını söylüyor...


Hatta o günlerin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün bunlardan haberdar olunca, sizinle bir görüşme yaptığı iddia ediliyor...


Durum böyleyse, meselenin diğer vahim boyutlarını geçtik, sadece ordunun emir komuta zinciri açısından bakılsa bile, durumun bir "Komuta'ya itaatsizlik" anlamına geldiği doğru değil midir?..


***


6) Show TV'nin ve Akşam Gazetesi'nin Atatürk'çü çizgisinde hiçbir zaman bir sapma olmadı...


Ayrıca sapma olsaydı da ne olacaktı ne olurdu onu merak ederim...


O ayrı bir bir konu...


Ama 7 yıl görev yaptığım Show Tv dönemi milletten garantili ve tasdiklidir ki tartışmasız Atatürk'çüdür, kesinkez ve bu satırların sahibi kadar tescillenmiş biçimde laiktir, Cumhuriyet'in kendisi kadar Cumhuriyetçi'dir...


Olsa olsa tek farkla ki belki sizin anlayışınızdan epeyce fazla demokratiktir... Geçmişinde böyle bir sorunu olmayan bir grubu, şimdi niye "çok özel bulduğunuz bir kişiye emanet etmek" istemektesiniz acaba?..


Bunun değişik isimlerde sarı kızlar, kadife falan eldivenler altın vuruşlarla bir ilgisi bunmakta mıdır?..


Öyle ya Show TV'de ve Akşam Gazetesi'nde illa ki birilerinin olmasını istemek için, başka bir niyet gerekmez mi?..


***


7) Ersöz sizin adınıza medya patronuna diyor ki;


"Gazeteci size programda ücretsiz çalışırım demiş... Komutanımız söyledi telafisi olabilir diye... Kendisinin söylemesine rağmen hiçe saydınız... Konu tamamıyle özel burada kalacağına inandığımız için..."


Niye bu konuyla ısrar derecesinde ilgilisiniz?..


Bunun Türk Silahlı Kuvvetler'in hangi pozisyonuyla ilintisi olabilir?..


8) Burada sorumlu gazeteciden öteye, bu konuşma sizin adınıza yapılmışsa siz olmuyor musunuz?..


Jandarma Genel Komutanlığı'nın benim bilmediğim bir görevi mi var?..


Siz Genelkurmay Başkanı'na bağlı değil misiniz?..


Komutanınız Genelkurmay Başkanı değil mi?..


***


9) Paşam eğer bu konuşma gerçek değilse hemen yalanlayınız...


"Mahkeme devam ediyor konuşamam" demeyiniz...


Bu yalansa hemen yalanlayınız...


Size zararı çok büyük olacak bu açıklamayı yalanlamayı düşünüyor musunuz?..


10) Paşam eğer bunlar doğruysa siz Türk Ordusu'nu nereye götürmek istiyordunuz?..


Konunun Atatürk'le bir ilgisi olmadığına göre, neyle ilgisi vardı acaba söyler misiniz?..


*****


ATATÜRKÇÜLÜK VE DARBECİLİK...


Bir şeyi açık açık ortaya koyalım...


Atatürkçülüğü kimse darbecilik olarak ortaya koymaya kalkmasın...


Türkiye tarihinin en önemli modernleşme, batılılaşma, çağdaşlaşma hareketini, "darbecilik zihniyetine" kimse indirgemeye çalışmasın...


Laiklik karşıtı faaliyetlere karşı olmak başka, darbecilik başkadır...


Kimse bana Cumhuriyet'i, Atatürk'ü kendi kafasına, ya da ihtiraslarına göre öğretmeye kalkmasın...


***


Umarım bu darbe faaliyetleri doğru değildir... Çünkü; Dikkatinizi çekerim ki, bu olaylar ve iddialar 2003 ve 2004 yılına dayanmakta...


Eğer iddialar gerçekse, darbe


girişimleri mevcutsa, 2003 yılı


daha AKP'nin iktidara ilk geldiği yıldır...


Ortada Anayasa Mahkemesi'nin "laiklik karşıtı odak" kararı bile bulunmuyordu... Genelkurmay Başkanı'nın onaylamadığı belirtilen olası bir darbe girişimi o zaman neye ve kime karşı yapılacaktı?..


Umarım doğru değildir...


Çünkü doğruysa bunlar Atatürk'le hiç ilintili değildir...


Türkiye'de irticaya karşı çıkmakla, seçilmiş iktidarları ilk gününden dondurma kaymak usülü kaydırmak arasında hiçbir benzerlik bulunmuyor...


Arkadaşlar kaderlerine yansınlar...


İŞTE MUHTAR'I KIZDIRAN O ASKER-KARAMEHMET KAYDINDAKİ DİYALOGLAR:

Taraf'ın iddiasına göre Tuğgeneral Ersöz ve Albay Uğur, görüşmeyi kaydetip, rapor etti


Taraf gazetesinin iddiasına göre Tuğgeneral Ersöz ve Albay Uğur, Karamehmet ile yaptıkları görüşmeyi önce kaydetti, sonra da rapor etti.


Taraf gazetesinin haberine göre, 2003 yılında Jandarma Genel Komutanlığı'da 2003 yılında yapılan görüşmede Ersöz ve Uğur, Akşam gazetesi ve Show Tv'nin sahibi Mehmet Emin Karamehmet'e talimat verip söz aldılar. Ergenekon tutuklusu Levent Ersöz'ün mahkemedeki ifadesine bir kısmı yansıyan 17 Aralık'taki görüşme Jandarma İstihbarat Başkanlığı'nda kayda alındı.


Buna göre, Çukurova Holding'in patronu Karamehmet, dönemin Jandarma İstihbarat Başkanı Ersöz'le İstihbarat Teknik Takip Daire Başkanı Atilla Uğur'a önce bankacılık, petrol, cep telefonu işlerindeki durum ve sıkıntıları hakkında bilgi verdi. Ersöz ve Uğur sonra, Ergenekon zanlısı ve dönemin Jandarma Genel Komutanı Eruygur'un talimatlarıyla Show TV ve Akşam Gazetesi'nden somut taleplerini aktarıp kendilerine "Komutanım" diyen Karamehmet'ten "İçiniz rahat olsun" güvencesi aldılar.


Taraf gazetesinde yayınlanan haberin tam metni...


Tarih 17 Aralık 2003. Kıbrıs'ta çözüm tartışmalarının gerdiği Ankara'da Türkiye'nin daha sonra öğreneceği Ayışığı ve Sarıkız darbe planları yapılırken Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı ilginç bir buluşmaya sahne oluyor.


Karargâha çağrılan isim Çukurova Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Karamehmet.


O gün Dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur adına Karamehmet'le görüşenler ise Ergenekon operasyonda bugün tutuklu olan iki isim: Dönemin Jandarma İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent Ersöz ve Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı Teknik Takip Daire Başkanı Albay Atilla Uğur.


Levent Ersöz tarafından kayda alınan görüşmenin dökümü on sayfadan oluşuyor. Konuşmalardan Karamehmet - Jandarma arasındaki diyalogun yeni olmadığı, iki senedir sürdüğü ve Karamehmet'in daha önce de Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ile görüştüğünü öğreniyoruz.


Aşağıda ilk kez yayınlanan ve Türkiye'nin bir dönemine ışık tutacak bu görüşmenin tam metnini okuyacaksınız.


17 Aralık 2003 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı'nda Mehmet Emin Karamehmet ile yapılan görüşmenin tam metni:


Levent Ersöz- Hoşgeldiniz.


K.Mehmet- Sağolun.


L. Ersöz- Ne yapıyorsunuz, ne var ne yok. Keyfiniz nasıl?


K.Mehmet- Uğraşıyoruz efendim, üç senedir. Şimdi işte borcumuzu ödemek için müracaat ettik, hepsini birden. Onun kararının çıkmasını bekliyoruz.


L. Ersöz- Nasıl ümit var mı sizce?


K.Mehmet- Şey çok direniyor tabi. Bürokrasi kısmı. Yukarısı istiyor, ne de olsa 14 senelik borç yedi ayda ödenecek. 5,1 milyon dolar ödenecek. Her halde geçeceğiz, uğraşıyoruz. Zaman sıkıntımız var, çünkü bizim aldığımız kredi belli bir zamana bağlı bir şey. İşte onunla yarışıyoruz.


L. Ersöz- Gazetelere yansıdığı gibi mi?


K.Mehmet- Hangisi?


L. Ersöz- Bu, North Petroleum'dan aldığınız lisans desteği.


K. Mehmet- North Petroleum'un arkasında onlar var, o kadar büyük bir şirket değil onların kurduğu bir şirket, sekiz ay içinde kurulmuş. İşte arkasındaki şeyleri son ana kadar gizlemek için. Uzun müddet son haftalarda başta şey yaptık, tarafların teklifini alalım diye. Ama daha sonra da razı ettik. Kendisi açıklayacaklar, ama son anda açıklamak istiyorlar. İşler taksitler halinde geliyor.


L. Ersöz- Peki, siz kendinizi sıkıntıya sokmuyor musunuz bu durumda?


K.Mehmet- Neden?


L. Ersöz- Yani, gazetelere yansıdığı kadarıyla bir takım hisselerin bu şirketlere devredilmesi gerekebilir.


K.Mehmet- Devir değil efendim, rehin ediliyor. Hisse devirlerinin geçeli olabilmesi için BDDK'nın onay vermesi lazım. Hisselerimizin hepsi Türkiye'de kalıyor, yurt dışına çıkmıyor. Herhangi bir ödememe durumu olduğu takdirde, aynen tekrar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na dönüyor. Bir kısmı dört senelik, bir kısmı 10 senelik bir kredi. Sadece faizlerini bekleyeceğiz, senelik o da. O tarihe kadar da zaten bizim epeyce başka işlerimiz var. Onlarla biz özel ilgileniyoruz. Mesela Irak'ta bizim bir petrol sahamız var. Hafta da bir milyar varil rezervi var. Gerçi yüzde 51'i şeye ait ama. 18 dolardan saysak, 30 dolar civarında, 40-45 milyar dolar ediyor tamamı.


Irak'taki petrol sahamızı kapattık


L. Ersöz- Şu anda petrol çıkartılıyor mu?


K. Mehmet- Petrol çıktı. Üç tane kuyumuz var. Fakat satacağımız yer olmadığı için orayı kapattık.


L. Ersöz- Türkiye'ye peki pazarlama niyetiniz var mı?


K. Mehmet- Zaten Türkiye alacak, fakat Amerikalılardan ihracat iznini almaya çalışıyoruz. Tabii başka yere de gidemez zaten. Bu Kerkük'e 40 km kuş uçuşu. Başta işte kamyonlarla taşınacak günde 40.000 varil kadar. Ondan sonra büyük yatırım yapmam lazım. İşte 16 tane hat yapmamız lazım. Kerkük'ten yaparsan 90 km. Fakat kalitesi 47 gravite üzerinden, dolayısıyla ayrı bir hat yapıp İskenderun'a indirmek lazım. İsrailliler geldi bize Hayfa'ya çekelim diye. Hatta ortak olmak istediler. Fakat yüzde 25 ortaklığın karşılığında bütün idari her türlü alt yapıyı istedikleri için biz kabul etmedik, ortaklığın yüzde 25 idari alt yapısını biz yapalım dediler. Dışişleri Bakanlığı ilk başta biraz şey davrandı, telefon içinde gitmiştik, durun bakalım falan, filan diye davrandı. Bunda da öyle davrandı. Sonra müsaade verdiler, zannedersem Genelkurmayın da haber var. Çok büyük bir rezerv daha fazla da çıkabilir. Karadeniz'de de bir boru hattı var. Enerji Bakanlığı'na, Yeniköy ve Saros'a da boğazlardan transit öyle bir şeyimiz var. Gaz teklif ettik, zannedersem çağıracaklar. Ukrayna'da mobil telefon şirketi salın aldık. Gürcistan, Azerbaycan, Moldavya oralarda da yapacağız. Irak' ta bakan söz verdi. Biz birinci geldik yedi günde kurarız dedik, alan adam kuramıyor. Lisansını vermedik. Bizim santrallerimiz var. Fakat ne oldu Mısır şirketi Uraskum Mısır ve Cezayir de var. Cezayir deki taksitlerini ödeyemiyorlar. Tunus'taki hisselerini Vatanya diye bir şirkete sattılar. Onun taksiti ocakta gelecek. Biz oraya girmedik. 421 milyon dolardı. Birinci olmamıza dair. Belli başlı bir strateji olarak, asker gelmesin diye her halde Washington araştırma yapmış, çünkü Amerika'dan da bize baskı geldi. Onayı alamazsak. Pakistan da bir şirkete giren yüzde 30 hissesini satıyormuş. Oraya teklif vereceğiz, İran'a teklif vereceğiz sekiz tane şirket var. İlk dörde gireriz zannediyorum. Ondan sonra Dubai'de apartman yapılması işimiz var. İşimiz bu kadar.


SHOW TV VE AKŞAM YAYINLARI


Görüşmede askerler Show Tv ve Akşam'ın yayınlarını hatırlatarak "Milli duruşa ihtiyaç duyulan çok kritik bir dönemden geçildini, Kıbrıs, Kuzey Irak'taki yapılanmanın çok önemli olduğunu" hatırlatıyor ve Karamehmet'in AKP hükümetinin etkisinde kalıp kalmadığını sorguluyor. Karamehmet de askerlere "Televizyonu ve gazetesinin devleti rahatsız edecek bir şey yapmayacağı" konusunda güvence veriyor.


Özkan ve irtibat gazetecileri


Levent Ersöz ise Eruygur'un "Bu yerine gelsin" sözünü aktarıp Tuncay Özkan'ın Karamehmet Medya Grubu'na döndürülmesini istedi. Uğur, özel irtibat için gruptan iki gazetecinin isim ve telefonlarını patronlarından aldı.


Levent Ersöz- İki yıllık süre içerisinde karşılıklı olarak paylaştığımız bir çok değer var, karşılıklı ilişkilerdeki hassasiyetler var. Dolayısıyla bütün bunları tekrar bir kez daha gözden geçirirseniz, bunun bu ülke için önemini çok daha net olarak ortaya koyabiliriz.


K.Mehmet- Komutanım hassasiyeti biliyoruz ama sorun, kendisine biz en ufak bir şey söylememişizdir. Ama devletin aleyhine bir yayın falan, onlara da müsaade etmeyiz tabi.


Levent Ersöz- Kesinlikle, kesinlikle.


K.Mehmet- Ben bir daha konuşayım.


Levent Ersöz- İyi olur. Ben Komutanıma sizinle görüştüğümüzü ifade edeceğim. Kendisini bu konuda rahatlatmamız lazım. Komutanım sizin söylediğinize çok üzüldü, bir anda böyle bir şey söyleyince. Komutanımız hassas bir insan, tanıyorsunuz değil mi?


K.Mehmet- Ama biz Devletin aleyhine hiçbir şey yapmayız, orada içiniz rahat olsun, hiçbir şey yapmayız.


Albay Atilla Uğur- Ama Mehmet bey tabi bu arada şu da var. Komutanım bana bunu İlettiği zaman Genel Komutanımızla birlikte, ben sizin samimiyetinizi bildiğim ve sizi herkesten daha iyi tanıdığım için rahatlıkla şunu söyledim. Komutanım, çağırırız Mehmet bey gelir oturur konuşuruz ve açıklıkla konuşacak bir insandır dedim. Hakikaten de öyle oldu. Komutanımız hakikaten kırılmış, hassas bir insan, tekrar çağırıp da Tuncay bey ile konuşursanız kendisini de mutlu edersiniz.


K.Mehmet- Ama komutanım. Tabi bazı yapamayacağım şeyler de var.


A. Uğur- Bir dinlerseniz en azından kendisini.


K.Mehmet- Biz zaten kendisiyle konuşmak için pazar günü sözleşmiştik. Kendisini arayacaktım ama işte Ankara'ya geldiğim için görüşemedik. Ama arkadaşımız Osman bey her gün görüşüyor. Kırgınlığımız yok.


L.Ersöz- Tabi yansıyan başka türlü. Bu şekilde yansıması, dışardan bakıldığında sizler içindesiniz tabi ama patlayan bir bomba gibi.


K.Mehmet- Şimdi tabi ama komutanım, adam medya başkanı ertesi gün ayrıldı deniyor. Orada tabi herkesin aklına acaba baskıyla mı ayrıldı sorusu geliyor.


L. Ersöz- Bazı şahıslar, bazı kuruluşlar kasıtlı olarak reyting yapmak için bu konuları başka türlü yansıtıyorlar, sıkıntı oradan kaynaklanıyor.


K.Mehmet- Ben iki şey söyleyebilirim Komutan'a. Bir tanesi hiç kimseden, ama hiç kimseden en ufak bir şey gelmedi bir. İki, onunla konuşan, o gruba bakan arkadaşımız, "yahu çok erkek adammış, iki dakikada ben ayrılıyorum dedi" şeklinde takdirlerini de söyledi. Hatta bu ayın sonu diye söylenmişti, sonra 01 Ocak diye kendisi düzeltti. Ama benim bunun dışında da söyleyecek bir şeyim var. Benim hiç haberim olmadı.


A.Uğur- Bir de ben şunu eklemek istiyorum izin verirseniz. Mehmet bey'in Çukurova Grubu'nun kuruluşunda hükümetler değişse de sizin açınızdan bir değişiklik olmadı. Show TV, Akşam Gazetesi. Şu anda milli duruşa ihtiyaç olan çok kritik bir dönemden geçiyoruz, siz de biliyorsunuz. Kıbrıs meselesi, Kuzey Irak'taki yapılanma, devlet hadisesi, içinde bulunduğumuz ortam çok önemli. Bu durumda adam gibi bir medya, adam gibi bir basın lazım. Şimdi biz bu güne kadar Akşam Gazetesi ve Show TV 'de hep bunu gördük. Aynı şeyleri yine göreceğimizden şüphemiz yok, ama tabi bir takım baskılardan atıldı gibi şeyler bize yansıyınca.


K.Mehmet- Hayır, en ufak bir şey ne Bakandan ne Başbakandan, ne de başka bir kimseden en ufak bir baskı gelmedi. Gelse ne yapardık onu da bitmiyorum ama. Şimdi bize daha önce gelen baskılara biz hiç itibar etmedik. Ama tavır koyuyorlar tabi.


A.Uğur- Böyle şeyler önemli değil, önemli olan devlet.



Reha Muhtar/Vatan