TÜRK MEDYASININ VAHİM DURUMUNUN SEBEPLERİNDEN BİRİ OLAN FATİH ALTAYLI!
Hıncal Uluç'tan mahkeme kararı ile tekziplerdeki ifadelere itiraz var!
Bu nasıl mahkeme kararı!..
Üstünde ve altında okuyorsunuz.. "Mahkeme kararı ile yayınladığımız tekzip.."
İçine bakıyorsunuz ve donup kalıyorsunuz.. "Bu nasıl mahkeme kararıdır" diye..
Tabii, cevap hakkı kutsaldır. Bir şey yazarsınız.. Adam "Öyle değil, böyle" der.. Yayınlamazsınız. Mahkemeye baş vurur, yayınlatır. İşlem bu..
Adama hakaret etmişseniz. Sizi mahkemeye verir. Yargıç kanaat getirirse, cezanızı alırsınız. Onun işlemi de bu..
"Vay bana hakaret etti. Ben de ona edeyim" diye bir hak yoktur. Hukuk dilinde "Bizzat ihkakı hak"ka girer ki, yoktur böyle şey. Hak mahkemede alınır sadece..
Şimdi Ahmet Hakan’ı okuyorum geçen gün. Daha doğrusu onun sütununa gelen tekzibi..
Yollayan da bir gazete üstelik.. Yani ifade özgürlüğüne en çok sahip çıkması, ama ayni zamanda e çok da özen göstermesi gereken kurum.. Ahmet Hakan’a, alenen, resmen "Alçak" diyor, tekzibin içinde.. ..Ve bu tekzip mahkeme kararı ile yayınlanıyor, iyi mi?.. Yani Türk Mahkemesi, "Alçak" sözünün hakaret suçu olduğuna, bu suçun yayın yolu işlenmesinin hele, ağırlaştırıcı sebep olduğuna bakmıyor. Yargıç basıyor imzayı tekzip yazısının altına ve "Yayınla" diye gönderiyor gazeteye.. Sıkıysa yayınlama..
Bu mudur?. Lütfen söyleyin bu mudur?.
Geçen ay, Allah’ın günü, kimliklerini saklayarak bana da söven ama zerre dikkate alınmayan bir kifayetsiz muhterisler sitesi, kendilerini adam yerine koyup eleştiren Fatih Altaylı’ya bir tekzip yollamışlardı gene mahkeme kararıyla..
İçindeki ifadeye bakar mısınız?.
"Türk yazılı ve görsel medyasının içinde bulunduğu vahim durumun sebeplerinden biri olan Fatih Altaylı.."
Yani mahkeme karar vermiş ki, Türk gazete ve televizyonları vahim durumdadır. Ve gene mahkeme karar vermiş ki, Fatih Altaylı bu vahim durumun sebeplerinden biridir..
Şimdi bu tekzipleri aynen böyle yayınlama kararı veren yargıçlardan biri zahmet edip gerekçelerini açıklar mı?.
Ya da.. Bu ülkede "Hakkın kötüye kullanılması"na mahkeme imzası ve mührü ile onay veriliyorsa eğer, Adalet’ten söz etmek mümkün olur mu?.
Hıncal Uluç/Sabah
Üstünde ve altında okuyorsunuz.. "Mahkeme kararı ile yayınladığımız tekzip.."
İçine bakıyorsunuz ve donup kalıyorsunuz.. "Bu nasıl mahkeme kararıdır" diye..
Tabii, cevap hakkı kutsaldır. Bir şey yazarsınız.. Adam "Öyle değil, böyle" der.. Yayınlamazsınız. Mahkemeye baş vurur, yayınlatır. İşlem bu..
Adama hakaret etmişseniz. Sizi mahkemeye verir. Yargıç kanaat getirirse, cezanızı alırsınız. Onun işlemi de bu..
"Vay bana hakaret etti. Ben de ona edeyim" diye bir hak yoktur. Hukuk dilinde "Bizzat ihkakı hak"ka girer ki, yoktur böyle şey. Hak mahkemede alınır sadece..
Şimdi Ahmet Hakan’ı okuyorum geçen gün. Daha doğrusu onun sütununa gelen tekzibi..
Yollayan da bir gazete üstelik.. Yani ifade özgürlüğüne en çok sahip çıkması, ama ayni zamanda e çok da özen göstermesi gereken kurum.. Ahmet Hakan’a, alenen, resmen "Alçak" diyor, tekzibin içinde.. ..Ve bu tekzip mahkeme kararı ile yayınlanıyor, iyi mi?.. Yani Türk Mahkemesi, "Alçak" sözünün hakaret suçu olduğuna, bu suçun yayın yolu işlenmesinin hele, ağırlaştırıcı sebep olduğuna bakmıyor. Yargıç basıyor imzayı tekzip yazısının altına ve "Yayınla" diye gönderiyor gazeteye.. Sıkıysa yayınlama..
Bu mudur?. Lütfen söyleyin bu mudur?.
Geçen ay, Allah’ın günü, kimliklerini saklayarak bana da söven ama zerre dikkate alınmayan bir kifayetsiz muhterisler sitesi, kendilerini adam yerine koyup eleştiren Fatih Altaylı’ya bir tekzip yollamışlardı gene mahkeme kararıyla..
İçindeki ifadeye bakar mısınız?.
"Türk yazılı ve görsel medyasının içinde bulunduğu vahim durumun sebeplerinden biri olan Fatih Altaylı.."
Yani mahkeme karar vermiş ki, Türk gazete ve televizyonları vahim durumdadır. Ve gene mahkeme karar vermiş ki, Fatih Altaylı bu vahim durumun sebeplerinden biridir..
Şimdi bu tekzipleri aynen böyle yayınlama kararı veren yargıçlardan biri zahmet edip gerekçelerini açıklar mı?.
Ya da.. Bu ülkede "Hakkın kötüye kullanılması"na mahkeme imzası ve mührü ile onay veriliyorsa eğer, Adalet’ten söz etmek mümkün olur mu?.
Hıncal Uluç/Sabah