TÜRK BASINININ 'FABRİKASYON HABER' ÜRETEN KALEMLERİ!
Radikal yazarı Akif Beki, ünlü MİT'çi Mehmet Eymür'ün kitabında rastladığı 'fabrikatör" kavramından yola çıkarak medyadaki fabrikatörleri yazdı.
Manipülasyon amacıyla yalan haber uydurup yayanlara ’fabrikatör’ deniyormuş istihbarat jargonunda.
Kavrama, ünlü MİT’çi Mehmet Eymür’ün kitabında rastlamıştım.
’Analiz’ adlı hatıratında, Aydınlık dergisinin kimi yayınlarını açıklamak için kullanıyordu ’fabrikatör’ü.
Şu sıralar çokça duyduğumuz ’operasyon gazeteciliği’ deyimiyle aynı manaya geliyor.
Dilimize pek yerleşmese de tabirin anlam ve işlevine yabancı değiliz.
Fabrikatörler sistematik çalışıyor.
Fabrikasyon haber, ilkin paravan bir yayın organında neşrediliyor. Daha ciddi mecralar, iktibas yoluyla o haberi kitle iletişim kanallarına taşıyor sonra.
Belirli bir amaç doğrultusunda tedavüle sokulan naylon haber, bir anda ciddiyet kazanıp konuşulmaya, tartışılmaya başlıyor.
Doğruluğunu soruşturduğunuzda, ilk halkası kayıp olan bir tevatür zinciri çıkıyor karşınıza.
Herkes bir başkasının yalancısı, kimse üstlenmiyor uydurma haberin sorumluluğunu.
Sıhhati sorgulanmadan, doğruluğu araştırılmadan, kaynağına teyit ettirilmeden şüpheli bir bilgiyi yayımlamak başlı başına bir sorumsuzluk.
Ama yalan haber imalatı, onun da ötesine geçen profesyonel bir faaliyet.
Mahrecine indiğinizde, aslı astarı olmayan, ispatı imkânsız bir söylenti buluyorsunuz.
’Alınan bir duyum’ diye başlıyor rivayet silsilesi. Kim, kimden duymuş, ona kim söylemiş, tespiti ne mümkün!
Sahipsiz bir dedikodu olarak elinizde patlıyor balon.
Doğruluğu ispatlanamadığı gibi, yarattığı şüphe çürütülüp silinemiyor da.
Yalan yanlış bir haber uçuruluyor. Kulaktan kulağa fısıldansa yine neyse. Fakat gazeteden gazeteye, oradan cümle âleme gürültü patırtı eşliğinde dağılması sağlanıyor.
Fiskos gazeteciliği, dedikoduya meraklı gazetecilik değil düpedüz operasyon gazeteciliğidir.
Fabrikatör, ürettiği fısıltıyı uyduruk bir mecradan üfürüyor başlangıçta.
Akabinde, güçlü nefesler yetişip balonun şişirilmesine yardım ediyor.
Ağza alınmayacak sözler, münafıkça dedikodular, yüz yüze telaffuzu cesaret isteyen yakıştırmalar, üstlenilemeyecek iftiralar dilden dile dolaştırılıyor böylece.
Dönüp bakın, her fabrikasyon haberin altında mutlaka bir paravan yayın organı vardır.
çoğunlukla da elektronik medya icra ediyor bu fonksiyonu.
Son zamanların birçok asılsız dedikodusu, internet siteleri marifetiyle sirkülasyona girdi.
Yalan haberlerin rivayet silsilesini izleyin, çoğu kere aynı adreslere çıkarsınız.
“Vay utanmazlar, neler konuşmuş, nasıl çekiştirmişler” taktiğiyle, bir yalanı deşifre eder gibi yapma yöntemiyle, gerçeği ortaya çıkarmak için üstüne gidiyormuşçasına davranma tekniğiyle iş görüyorlar.
’Bir MİT Mensubunun Anıları-Analiz’ kitabı, 1991’de Milliyet Yayınları tarafından basıldı.
Eymür, bölümlerden birine ’Fabrikatör’ başlığını uygun görmüştü.
O bölümün dipnotlarında, okuyucuya bazı anahtar kavramlar veriliyordu:
“Fabrikatör, Amerikan istihbarat servisi tarafından kullanılan bir terim olup siyasi ve şahsi maksatlar için, genellikle hakiki ajan kaynaklarına sahip olmaksızın uydurma veya şişirme haber üreten şahıs veya grup anlamındadır.
Paper mill (kâğıt fabrikası) tabiri de aynı maksatla kullanılmaktadır.
Covert Action Operations (örtülü Faaliyet Operasyonları) ise hakiki organizatörü gizlemek ve gerektiğinde onun ilişkisini ve sorumluluğunu reddetmek imkânı yaratmak amacıyla planlanan ve uygulanan operasyonlardır.
Deception (Yanıltma), bir millet, grup veya şahsı yanlış yola sevk etmek amacıyla düzenlenmiş faaliyettir...
Tarife uyan kaç fabrikatör teşhis ettiniz kabaca, bir düşünün!
Kavrama, ünlü MİT’çi Mehmet Eymür’ün kitabında rastlamıştım.
’Analiz’ adlı hatıratında, Aydınlık dergisinin kimi yayınlarını açıklamak için kullanıyordu ’fabrikatör’ü.
Şu sıralar çokça duyduğumuz ’operasyon gazeteciliği’ deyimiyle aynı manaya geliyor.
Dilimize pek yerleşmese de tabirin anlam ve işlevine yabancı değiliz.
Fabrikatörler sistematik çalışıyor.
Fabrikasyon haber, ilkin paravan bir yayın organında neşrediliyor. Daha ciddi mecralar, iktibas yoluyla o haberi kitle iletişim kanallarına taşıyor sonra.
Belirli bir amaç doğrultusunda tedavüle sokulan naylon haber, bir anda ciddiyet kazanıp konuşulmaya, tartışılmaya başlıyor.
Doğruluğunu soruşturduğunuzda, ilk halkası kayıp olan bir tevatür zinciri çıkıyor karşınıza.
Herkes bir başkasının yalancısı, kimse üstlenmiyor uydurma haberin sorumluluğunu.
Sıhhati sorgulanmadan, doğruluğu araştırılmadan, kaynağına teyit ettirilmeden şüpheli bir bilgiyi yayımlamak başlı başına bir sorumsuzluk.
Ama yalan haber imalatı, onun da ötesine geçen profesyonel bir faaliyet.
Mahrecine indiğinizde, aslı astarı olmayan, ispatı imkânsız bir söylenti buluyorsunuz.
’Alınan bir duyum’ diye başlıyor rivayet silsilesi. Kim, kimden duymuş, ona kim söylemiş, tespiti ne mümkün!
Sahipsiz bir dedikodu olarak elinizde patlıyor balon.
Doğruluğu ispatlanamadığı gibi, yarattığı şüphe çürütülüp silinemiyor da.
Yalan yanlış bir haber uçuruluyor. Kulaktan kulağa fısıldansa yine neyse. Fakat gazeteden gazeteye, oradan cümle âleme gürültü patırtı eşliğinde dağılması sağlanıyor.
Fiskos gazeteciliği, dedikoduya meraklı gazetecilik değil düpedüz operasyon gazeteciliğidir.
Fabrikatör, ürettiği fısıltıyı uyduruk bir mecradan üfürüyor başlangıçta.
Akabinde, güçlü nefesler yetişip balonun şişirilmesine yardım ediyor.
Ağza alınmayacak sözler, münafıkça dedikodular, yüz yüze telaffuzu cesaret isteyen yakıştırmalar, üstlenilemeyecek iftiralar dilden dile dolaştırılıyor böylece.
Dönüp bakın, her fabrikasyon haberin altında mutlaka bir paravan yayın organı vardır.
çoğunlukla da elektronik medya icra ediyor bu fonksiyonu.
Son zamanların birçok asılsız dedikodusu, internet siteleri marifetiyle sirkülasyona girdi.
Yalan haberlerin rivayet silsilesini izleyin, çoğu kere aynı adreslere çıkarsınız.
“Vay utanmazlar, neler konuşmuş, nasıl çekiştirmişler” taktiğiyle, bir yalanı deşifre eder gibi yapma yöntemiyle, gerçeği ortaya çıkarmak için üstüne gidiyormuşçasına davranma tekniğiyle iş görüyorlar.
’Bir MİT Mensubunun Anıları-Analiz’ kitabı, 1991’de Milliyet Yayınları tarafından basıldı.
Eymür, bölümlerden birine ’Fabrikatör’ başlığını uygun görmüştü.
O bölümün dipnotlarında, okuyucuya bazı anahtar kavramlar veriliyordu:
“Fabrikatör, Amerikan istihbarat servisi tarafından kullanılan bir terim olup siyasi ve şahsi maksatlar için, genellikle hakiki ajan kaynaklarına sahip olmaksızın uydurma veya şişirme haber üreten şahıs veya grup anlamındadır.
Paper mill (kâğıt fabrikası) tabiri de aynı maksatla kullanılmaktadır.
Covert Action Operations (örtülü Faaliyet Operasyonları) ise hakiki organizatörü gizlemek ve gerektiğinde onun ilişkisini ve sorumluluğunu reddetmek imkânı yaratmak amacıyla planlanan ve uygulanan operasyonlardır.
Deception (Yanıltma), bir millet, grup veya şahsı yanlış yola sevk etmek amacıyla düzenlenmiş faaliyettir...
Tarife uyan kaç fabrikatör teşhis ettiniz kabaca, bir düşünün!