Türk askeri El Bab’da “Yanlışlıkla” mı vuruldu?..
Medyaradar medya analisti Atilla Akar Türk askerinin El Bab’da “yanlışlıkla” vurulması olayına dair soru ve şüphelerini dile getirdi…
El Bab’dan dün bir “kara haber” geldi. Süren “Fırat Kalkanı Operasyonu”nda Türk askerlerinin içinde olduğu bina Rusya’ya ait bir savaş uçağı tarafından “Kazaen” vurulmuştu. 3 askerimiz şehit olurken 1’i ağır 11 asker ise yaralanmıştı. Donup kaldık!..
Neler oluyordu? Uçak krizi, Rus elçisinin vurulmasının ardından bu son olayda nereden çıkmıştı? Hani Rusya ile Türkiye aralarında bir daha böylesi “talihsiz olaylar” yaşanmasın diye “koordineli” hareket edeceklerdi? Bütün bunlar ilan edildiği gibi basit bir “yanlışlık” mıydı yoksa arka planında bizim henüz göremediğimiz birtakım garip durumlar mı vardı?
Onu bilemem ama son zamanlarda ya bu konularda yapılan resmi açıklamalara fazla güvendiğimizden ya da gündelik siyasete endeksli teorilere fazla meyyal olduğumuzdan (En kötüsü de kimse gerçeği aramıyor. Yandaşlar “Muhalifler böyle diyor o halde ben aksini söyleyeyim” kaygısıyla ötekilerde “Madem hükümet cenahı öyle diyor ben de tam tersini söyleyeyim bari” hesabıyla!) bırakın “cevap” bulmayı doğru düzgün “soru” bile soramıyoruz. Klişelere bayılıyoruz. Yeter ki “ait olduğumuz cenah”ı güçlendirmeye yarasın!
BASİT BİR TOPLAMA YAPALIM!..
Sizi bilmem ama ben bazı olaylar “kaza” gibi görünse ve hatta böyle olması pekâlâ mümkün olsa bile gene de bazı soruların –engelsiz- sorulmasından yanayım. Bunun için öyle uzun uzadıya izahlara gerek yok. Bazı şeyler zaten yeterince “mide bulandırıcı” olsa gerek.
O yüzden öyle karmaşık hesaplara da hacet yok. Basit “bakkal defteri” tutar gibi yapmak bile yeterli olacaktır. Hadi alt alta toplayalım;
ZAMANLAMA ÜZERİNDEN “KOORDİNASYON SAVAŞLARI” MI?
Hani komplo analizleri yapılırken hep “Zamanlamaya dikkat” denir ya bu laf sanki tam da bu olay için söylenmiş gibi adeta. Bu olayda “Zamanlamaya dikkat” etmeyeceğiz de hakikaten neye dikkat edeceğiz? Daha ne olsun?
Eğer buradaki “Zamanlama” bağlantısı doğru ise o zaman “tesadüf teorisi” kendiliğinden çöpe gidiyor demektir. Bütün bu olaylar ardı ardına dizilirken “tesadüf”ün oranı yüzde kaç olabilir sizce? Olsa bile şüpheleri tümüyle giderir mi?
O bakımdan“Zamanlama” yukarıda maddelemeye çalıştığımız olayların kendi “gizli dili”nde şifreli. Buradan ise en hafifinden bir “Uyuşmazlık” çıkıyor. O uyuşmazlığın zirve yaptığı noktada da “kaza” gerçekleşiyor. Artık vebali kimdeyse!
Bu noktada ana sorun Türkiye’nin bundan sonra Suriye’de atacağı adımları kiminle atıp atmayacağı gibi görünüyor. Türkiye hangi “süper güç” ile birlikte hareket ederse muhtemel ki bölgede o bir adım önde olacak. O nedenle tam CIA Başkanı burada iken böylesi bir olayın olması kendi başına manidar zaten. Sanki birileri Türkiye’ye “Bizimle hareket etmezsen başına böyle şeyler gelir” demeye mi getiriyor acaba? Türkiye iki süper güç arasındaki “salıncak”ta arada “kaynayan güç” mü oluyor bu durumda? Olan askerlerimize mi oluyor?
“TESADÜFİ KAZA” SÖYLEMİ BİR ÖRTBAS GİRİŞİMİ Mİ?
Burada kilit nokta beklenen “Rakka Operasyonu”dur. (El Bab bir anlamda onun “provası” olmuştur!) Bu operasyonda kiminle “partner” olunacağıdır. Sadece kendi gücüne dayanarak bu şartlar altında Rakka’ya giremeyeceğine göre (Tabii “Ne işimiz var bizim Rakka’da?” sorusunu geçersek!) biri ya da birileriyle ortak hareket etmek zorunda. İşin ilginci Türkiye ABD’ye “Kürt gruplar dışında birlikte hareket” teklifi götürürken ABD’nin “Kürt grupları terörist görmemesi ve silah ile mühimmat-araç gerek yardımı yapması” sıkıntısı gündeme gelmişti. ABD PYD’yi “terörist” olarak görmez iken şimdi de Rusya benzer yönde bir açıklamada bulunuyor. (Sanki “ABD ile hareket edersen üstüne bende Kürtleri desteklerim” demek gibi yani!) İşte tam bunların karışıklığının ve pazarlıklarının sürdüğü bir noktada birdenbire Türk askeri vuruluveriyor. Sanki bir tür “ikaz” gibi!
Bu “kaza” üzerinden Birileri Türkiye’yi bir takım ittifaklarını gözden geçirmeye ya da değiştirmeye mi zorlamak istiyor? Komplo içinde komplo mu var? Taraflar her devletin içinde olan belli kanatlar, klikler olabilir mi? Bir klik ve onun uluslar arası izdüşümleri bir şeyler mi tezgâhlıyor? Savaş göründüğünden büyük ve karmaşık mı? Bu tarz “kaza”lar, “yanlış”lar ya da “tesadüfler” üzerinden birileri yeni ittifakları dizayn ediyor ya da baltalıyor olabilir mi?
“ESAD GÜÇLERİ”Nİ SAVUNMAK İÇİN Mİ?
Bu arada dile getirilen en önemli iddialardan birisi de TSK’nın “Rejim güçleri” (Esad güçleri) ile karşı karşıya geldiği hatta çatıştığı ve Rusya’nın o aşamada “müdahil” olarak Esad güçlerini koruyup, arkalarında olduğunu hissettirme amaçlı bir saldırı gerçekleştirdiği yönündedir. Ne derece doğru bilmiyoruz ama önemli bir iddiaya benziyor. Dikkate alınmalıdır. Eğer öyleyse bu olayın “tesadüfen” olmadığı yönündeki yaklaşımımızı doğrular ve elle tutulur “somut bir neden”e bağlar. Bu durumda Rusya kendi “kırmızı çizgisi”ni savunmuş mu oluyor?
Neyse; sorularımıza devam edelim: Yahut bu olay “küreselciler”in “ulusalcılar”a karşı (Trump-Putin-Erdoğan) bir hamlesi olması mümkün mü? Bir taşla birkaç kuş vurulmak istenmiş olabilir mi? Rusya içinde de farklı bir “kanat” mı harekete geçti? (Ya da doğrudan Rus devletinin kendi hamlesi mi?) Kim kime hangi “ayarları” atmaya çalışıyor? Eğer ortada bir “kasıt” varsa bu kasıttan kim kârlı çıkmayı umuyor? “Kaza” söylemi bunun örtbas edilmesi mi? Alın size bir dolu soru…
Bilemiyoruz. Her şey olabilir! Lakin her ne olursa olsun bu manzara karşısında “Tesadüf teorisi” sıfırlanmasa bile oldukça zayıflıyor. Burada önemli olan buna kimin, niçin karar verdiği. Şayet bu bir “Bilinçli” bir vurma-vurulma olayı ise varılmak istenen nokta neresi olabilir?
Öyle anlaşılıyor ki bu son hadise zaten karmaşıklaşan olayı daha da “Acaba”lı hale getirecek!...
10.02.2016.
Neler oluyordu? Uçak krizi, Rus elçisinin vurulmasının ardından bu son olayda nereden çıkmıştı? Hani Rusya ile Türkiye aralarında bir daha böylesi “talihsiz olaylar” yaşanmasın diye “koordineli” hareket edeceklerdi? Bütün bunlar ilan edildiği gibi basit bir “yanlışlık” mıydı yoksa arka planında bizim henüz göremediğimiz birtakım garip durumlar mı vardı?
Onu bilemem ama son zamanlarda ya bu konularda yapılan resmi açıklamalara fazla güvendiğimizden ya da gündelik siyasete endeksli teorilere fazla meyyal olduğumuzdan (En kötüsü de kimse gerçeği aramıyor. Yandaşlar “Muhalifler böyle diyor o halde ben aksini söyleyeyim” kaygısıyla ötekilerde “Madem hükümet cenahı öyle diyor ben de tam tersini söyleyeyim bari” hesabıyla!) bırakın “cevap” bulmayı doğru düzgün “soru” bile soramıyoruz. Klişelere bayılıyoruz. Yeter ki “ait olduğumuz cenah”ı güçlendirmeye yarasın!
BASİT BİR TOPLAMA YAPALIM!..
Sizi bilmem ama ben bazı olaylar “kaza” gibi görünse ve hatta böyle olması pekâlâ mümkün olsa bile gene de bazı soruların –engelsiz- sorulmasından yanayım. Bunun için öyle uzun uzadıya izahlara gerek yok. Bazı şeyler zaten yeterince “mide bulandırıcı” olsa gerek.
O yüzden öyle karmaşık hesaplara da hacet yok. Basit “bakkal defteri” tutar gibi yapmak bile yeterli olacaktır. Hadi alt alta toplayalım;
1) ABD’nin yeni başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında “Sürpriz” ilan edilen bir telefon görüşmesi yaşanıyor. Rakka’ya operasyonun şartlarının konuşulduğu söyleniyor. Üst düzey bir heyetin bu amaçla ABD’ye gideceği vurgulanıyor.
2) Eğer iddia edildiği gibi “Erdoğan, ABD’yi Rakka operasyonunu, Kürtlerin yerine Türkiye destekli Arap savaşçılar ve Türk askerlerinin gerçekleştirebileceğine iknaya çalıştı” ise bu Rusya’yı “rahatsız” eden bir durum olmaz mı?
3) Hemen akabinde Rusya Dışişleri yetkilileri “PKK ve YPG örgütlerini “terörist olarak görmedikleri” mealli sanki “misilleme” gibi bir beyanda bulunuyor.
4) Bütün bunlar olurken en önemlisi CIA Başkanı Mike Pompeo Türkiye’yi ziyaret ediyor. Ayrıntılı ve karşılıklı teklifler bilinmiyor.
5) Mike Pompeo’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Fidan’la görüşmesi sürerken TSK Rus jetleri’nin Türk askerini “kaza ile “vurduğunu açıklıyor.
6) Ardından Putin’in “özür dilediği” söyleniyor. (Burası tartışmalı. Üzüntü bildiriyor ama daha çok adeta sorumluluğu Türk tarafına atarcasına “koordineli hareket edilmemesinin sonuçlarına” dikkat çektiği anlaşılıyor)
2) Eğer iddia edildiği gibi “Erdoğan, ABD’yi Rakka operasyonunu, Kürtlerin yerine Türkiye destekli Arap savaşçılar ve Türk askerlerinin gerçekleştirebileceğine iknaya çalıştı” ise bu Rusya’yı “rahatsız” eden bir durum olmaz mı?
3) Hemen akabinde Rusya Dışişleri yetkilileri “PKK ve YPG örgütlerini “terörist olarak görmedikleri” mealli sanki “misilleme” gibi bir beyanda bulunuyor.
4) Bütün bunlar olurken en önemlisi CIA Başkanı Mike Pompeo Türkiye’yi ziyaret ediyor. Ayrıntılı ve karşılıklı teklifler bilinmiyor.
5) Mike Pompeo’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Fidan’la görüşmesi sürerken TSK Rus jetleri’nin Türk askerini “kaza ile “vurduğunu açıklıyor.
6) Ardından Putin’in “özür dilediği” söyleniyor. (Burası tartışmalı. Üzüntü bildiriyor ama daha çok adeta sorumluluğu Türk tarafına atarcasına “koordineli hareket edilmemesinin sonuçlarına” dikkat çektiği anlaşılıyor)
ZAMANLAMA ÜZERİNDEN “KOORDİNASYON SAVAŞLARI” MI?
Hani komplo analizleri yapılırken hep “Zamanlamaya dikkat” denir ya bu laf sanki tam da bu olay için söylenmiş gibi adeta. Bu olayda “Zamanlamaya dikkat” etmeyeceğiz de hakikaten neye dikkat edeceğiz? Daha ne olsun?
Eğer buradaki “Zamanlama” bağlantısı doğru ise o zaman “tesadüf teorisi” kendiliğinden çöpe gidiyor demektir. Bütün bu olaylar ardı ardına dizilirken “tesadüf”ün oranı yüzde kaç olabilir sizce? Olsa bile şüpheleri tümüyle giderir mi?
O bakımdan“Zamanlama” yukarıda maddelemeye çalıştığımız olayların kendi “gizli dili”nde şifreli. Buradan ise en hafifinden bir “Uyuşmazlık” çıkıyor. O uyuşmazlığın zirve yaptığı noktada da “kaza” gerçekleşiyor. Artık vebali kimdeyse!
Bu noktada ana sorun Türkiye’nin bundan sonra Suriye’de atacağı adımları kiminle atıp atmayacağı gibi görünüyor. Türkiye hangi “süper güç” ile birlikte hareket ederse muhtemel ki bölgede o bir adım önde olacak. O nedenle tam CIA Başkanı burada iken böylesi bir olayın olması kendi başına manidar zaten. Sanki birileri Türkiye’ye “Bizimle hareket etmezsen başına böyle şeyler gelir” demeye mi getiriyor acaba? Türkiye iki süper güç arasındaki “salıncak”ta arada “kaynayan güç” mü oluyor bu durumda? Olan askerlerimize mi oluyor?
“TESADÜFİ KAZA” SÖYLEMİ BİR ÖRTBAS GİRİŞİMİ Mİ?
Burada kilit nokta beklenen “Rakka Operasyonu”dur. (El Bab bir anlamda onun “provası” olmuştur!) Bu operasyonda kiminle “partner” olunacağıdır. Sadece kendi gücüne dayanarak bu şartlar altında Rakka’ya giremeyeceğine göre (Tabii “Ne işimiz var bizim Rakka’da?” sorusunu geçersek!) biri ya da birileriyle ortak hareket etmek zorunda. İşin ilginci Türkiye ABD’ye “Kürt gruplar dışında birlikte hareket” teklifi götürürken ABD’nin “Kürt grupları terörist görmemesi ve silah ile mühimmat-araç gerek yardımı yapması” sıkıntısı gündeme gelmişti. ABD PYD’yi “terörist” olarak görmez iken şimdi de Rusya benzer yönde bir açıklamada bulunuyor. (Sanki “ABD ile hareket edersen üstüne bende Kürtleri desteklerim” demek gibi yani!) İşte tam bunların karışıklığının ve pazarlıklarının sürdüğü bir noktada birdenbire Türk askeri vuruluveriyor. Sanki bir tür “ikaz” gibi!
Bu “kaza” üzerinden Birileri Türkiye’yi bir takım ittifaklarını gözden geçirmeye ya da değiştirmeye mi zorlamak istiyor? Komplo içinde komplo mu var? Taraflar her devletin içinde olan belli kanatlar, klikler olabilir mi? Bir klik ve onun uluslar arası izdüşümleri bir şeyler mi tezgâhlıyor? Savaş göründüğünden büyük ve karmaşık mı? Bu tarz “kaza”lar, “yanlış”lar ya da “tesadüfler” üzerinden birileri yeni ittifakları dizayn ediyor ya da baltalıyor olabilir mi?
“ESAD GÜÇLERİ”Nİ SAVUNMAK İÇİN Mİ?
Bu arada dile getirilen en önemli iddialardan birisi de TSK’nın “Rejim güçleri” (Esad güçleri) ile karşı karşıya geldiği hatta çatıştığı ve Rusya’nın o aşamada “müdahil” olarak Esad güçlerini koruyup, arkalarında olduğunu hissettirme amaçlı bir saldırı gerçekleştirdiği yönündedir. Ne derece doğru bilmiyoruz ama önemli bir iddiaya benziyor. Dikkate alınmalıdır. Eğer öyleyse bu olayın “tesadüfen” olmadığı yönündeki yaklaşımımızı doğrular ve elle tutulur “somut bir neden”e bağlar. Bu durumda Rusya kendi “kırmızı çizgisi”ni savunmuş mu oluyor?
Neyse; sorularımıza devam edelim: Yahut bu olay “küreselciler”in “ulusalcılar”a karşı (Trump-Putin-Erdoğan) bir hamlesi olması mümkün mü? Bir taşla birkaç kuş vurulmak istenmiş olabilir mi? Rusya içinde de farklı bir “kanat” mı harekete geçti? (Ya da doğrudan Rus devletinin kendi hamlesi mi?) Kim kime hangi “ayarları” atmaya çalışıyor? Eğer ortada bir “kasıt” varsa bu kasıttan kim kârlı çıkmayı umuyor? “Kaza” söylemi bunun örtbas edilmesi mi? Alın size bir dolu soru…
Bilemiyoruz. Her şey olabilir! Lakin her ne olursa olsun bu manzara karşısında “Tesadüf teorisi” sıfırlanmasa bile oldukça zayıflıyor. Burada önemli olan buna kimin, niçin karar verdiği. Şayet bu bir “Bilinçli” bir vurma-vurulma olayı ise varılmak istenen nokta neresi olabilir?
Öyle anlaşılıyor ki bu son hadise zaten karmaşıklaşan olayı daha da “Acaba”lı hale getirecek!...
10.02.2016.