Tuncay Mollaveisoğlu’ndan ‘Cumhuriyet’ açıklaması! Yaşananlara karşı sessizliğini bozdu…

Tuncay Mollaveisoğlu, Cumhuriyet gazetesinde yaşananlara dair sessizliğini bozdu. ‘Para karşılığı manipülatif haber’ ve ‘ele geçirme girişimine’ dair açıklamalarda bulunan Tuncay Mollaveisoğlu, “Cumhuriyet’te hiçbir kişi ve makam gazetenin üzerinde değildir” ifadelerine yer verdi.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Mollaveisoğlu, ‘para karşılığı manipülatif haber’ ve ‘ele geçirme girişimine’ dair ‘Cumhuriyet ne yapmalı?’ başlıklı açık bir mektup yayımlandı.

“6 ay önce Cumhuriyet gazetesinde genel yayın yönetmenliğine getirildiğimde gazete yönetiminde bir büyük tartışmanın içine düştüm” diyerek yaşananlara dair detayları paylaşan Tuncay Mollaveisoğlu, devamında “Birkaç gündür yönetimden yapılan ve gazetemizde yer alan ‘iç güçler gazeteye operasyon yapıyor, gazeteyi ele geçirmek istiyorlar’ açıklaması doğru değildir” eleştirisinde bulundu.

“Doğru olan ağır bir ahlaki tartışmanın vakıf yönetimini bölmüş olmasıdır. Kimse gazeteyi ele geçirmek istemiyor, verilen kavga gazetenin ilkelerinin savunulması ve eşsiz markasının korunması ile ilgilidir” diye devam eden Mollaveisoğlu, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:

“Cumhuriyet yalnızca bir gazete değildir… Atatürk devrimlerinin kalesidir… Özgür Gazeteciliğin 100 yıllık markasıdır… Bu marka ve büyük değer Türkiye Cumhuriyeti’nin, halkın ortak değeridir.

Cumhuriyet gazetesinin iç gücü, büyük özveri ve gazetecilik aşkı ile çalışan emekçileri, dış gücü ise gazetenin gerçek sahibi okurlarıdır!

Cumhuriyet gazetesinin tarihsel mirasına, gazetemizin şehitlerine, Uğur Mumculara borcumuz ödenemez.

Cumhuriyet’te hiçbir kişi ve makam gazetenin üzerinde değildir.”

İşte Tuncay Mollaveisoğlu’nun ‘Cumhuriyet ne yapmalı?’ başlıklı o mektubu:

6 ay önce Cumhuriyet gazetesinde genel yayın yönetmenliğine getirildiğimde gazete yönetiminde bir büyük tartışmanın içine düştüm.

Benden önceki dönemde gazeteye bir e-ticaret firması kayıt dışı para getirmiş, çıkarılan yasa ile ilgili bazı haberlerin yapılmasını istemişti.

Dönemin genel yayın yönetmeni parayı alıp yönetime vermiş ve bu haberler gazete sayfalarında yer bulmuş.

Normal şartlarda firmanın bir ilan karşılığı ya da advertorial (yazılı reklam) olarak yayınlayabileceği içeriği haber olarak istemesi ne kadar yanlış ise bunu kabul etmek de dönemin yöneticileri için vahim bir hata olmuştur.

Meslek ilkelerine ve gazetemize yapılan bu ihanet vakıf yönetiminde tartışma yaratmıştır.

Elbette ben de bu tartışmada yalın bir gazetecilik gerçeğinin yanında durdum..

Para karşılığı haber yapmak anlamına gelen bu ilişkiden sorumlu olanlarla ilgili gereğinin yapılmasını istedim.

Gazete yönetimi bu ilişkiyi kuranları derhal uzaklaştırmalıydı..

Yapılması gereken açıkça ortada durmasına rağmen tartışma, vakıf yönetiminde gereğinden çok uzun sürdü...

Sürdükçe gerilim arttı... Vakıf yönetimini ikiye bölen etik sorun gazete çalışanlarına da yansıdı.

Birkaç gündür yönetimden yapılan ve gazetemizde yer alan “iç güçler gazeteye operasyon yapıyor, gazeteyi ele geçirmek istiyorlar” açıklaması doğru değildir.

Doğru olan ağır bir ahlaki tartışmanın vakıf yönetimini bölmüş olmasıdır. Kimse gazeteyi ele geçirmek istemiyor, verilen kavga gazetenin ilkelerinin savunulması ve eşsiz markasının korunması ile ilgilidir.

Bu tartışma mesleki, ahlaki, Cumhuriyet gazetesinin ilkelerini korumaya yönelik bir tartışmadır. Söz konusu şirket ile etik kuralları ihlal eden ilişkiyi kuranların gazeteden uzaklaştırılmasını isteyenler hedefe konulmuştur.

Konuyu yargıya taşımak zorunda kalan vakıf avukatımızın azledilmesi de doğru değildir.

Hukuk işlerinden sorumlu yürütme kurulu üyesi ve vakıf yönetim kurulu üyesi olan avukatın azledilmesi ve şikayetlerden vazgeçilmesi üzerine savcılık takipsizlik verdi. Konu ile ilgili şikayetler bu kez de şahsi olarak tekrarlandı.

Mesele hukuki olmasının çok ötesinde gazetecilik ahlakı ile doğrudan ilgilidir.

Bu vahim olay gazetede yayılmış, gazetecilik onuru için olağanüstü zor şartlarda çalışmayı göze alan arkadaşlarımız üzerinde derin bir üzüntü ve öfkeye neden olmuştur.

Gazetemizin tertemiz itibarına düzenlenen suikasttan sorumlu olanlar gazete içindeki iç denetim sistemi ile hızla bertaraf edilebilecekken, bu çirkinliğin savunulması ve kamuoyuna taşınması hepimizi derinden üzmüştür.

Vakıf Başkanı Alev Coşkun 30 yılını gazeteye vermiş değerli bir isimdir. Vakıftaki bazı üyelerin eksik bilgilerle kendisini manipüle ettiğini ve bu nedenle gereken müdahaleyi yapamadığını düşünüyorum.

Cumhuriyet yalnızca bir gazete değildir… Atatürk devrimlerinin kalesidir… Özgür Gazeteciliğin 100 yıllık markasıdır… Bu marka ve büyük değer Türkiye Cumhuriyeti’nin, halkın ortak değeridir.

Cumhuriyet gazetesinin iç gücü, büyük özveri ve gazetecilik aşkı ile çalışan emekçileri, dış gücü ise gazetenin gerçek sahibi okurlarıdır!

*

Cumhuriyet gazetesinin tarihsel mirasına, gazetemizin şehitlerine, Uğur Mumculara borcumuz ödenemez.

Cumhuriyet’te hiçbir kişi ve makam gazetenin üzerinde değildir.