TÜMSİAD Genel Kurulu
- Cumhurbaşkanı Erdoğan: (4)- "Mesele eğer bu ülkeyi sevmekse, bu milleti sevmekse gerisi teferruattır. Mesele budur ama bunların böyle bir derdi yok ama bizim böyle bir derdimiz var. Biz bu ülkeyi seviyoruz, bu milleti seviyoruz ve milletimizin ayrılığına da tahammülümüz yok. İstiyoruz ki...
İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Mesele eğer bu ülkeyi sevmekse, bu milleti sevmekse gerisi teferruattır. Mesele budur ama bunların böyle bir derdi yok ama bizim böyle bir derdimiz var. Biz bu ülkeyi seviyoruz, bu milleti seviyoruz ve milletimizin ayrılığına da tahammülümüz yok. İstiyoruz ki milletimiz bir olsun, iri olsun, diri olsun, beraber olsun, kardeş olsun, hep birlikte Türkiye olsun." dedi.
Haliç Kongre Merkezi'ndeki Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜMSİAD) Genel Kurulunda konuşan Erdoğan, şirazesi bozulan muhalefetin millete hakaretin dozunu artırdığını ve başarısızlığının sebebini millete yüklediğini söyledi.
Erdoğan, ağızlarından demokrasiyi düşürmeyenlerin yüzlerindeki makyajın dökülmeye başladığını aktararak, "Halkçılık kılıfının altına gizlemeye çalıştıkları o faşist damar kendini belli etmeye başladı. Bu işler böyledir. Eninde sonunda her şey aslına rücu eder. Mazisine baktığınız zaman, şöyle çıkarın. O, 80, 90 yılda hep bunu görürsünüz. Çünkü tek parti döneminde onlar için zaten mağlubiyet söz konusu değildi. Çok partili döneme girdikten sonra alabildikleri tek galibiyet yok. Avrupa'daki Nazi artıklarıyla aynı safta buluşanların durumu bu işte. Şu anda onlarla buluştular, onlarla beraber hareket ettiler." diye konuştu.
Dünyanın ve Türkiye'nin yer aldığı bölgenin çok önemli bir değişimden geçtiği dönemde zamanı iyi kullanmak zorunda olduklarını dile getiren Erdoğan, önlerinde yapmaları gereken çok iş olduğunu söyledi.
Erdoğan, Meclis'in diğer yasama faaliyetlerinin yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne hazırlık için ciddi bir mesai yapması gerektiğini kaydetti.
- Ekonomideki gelişmeler
Hükümetin bir yandan mevcut yatırımları sürdürürken, diğer yandan yeni yatırımlar için hazırlık yapmasının şart olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:
"Özellikle ekonomide tamamen suni şekilde sarsılan dengelerin tekrar yerli yerine oturtulmasına ihtiyacımız var. Hamdolsun, güzel gelişmeler ve güzel işaretler var. Dün, mart ihracat rakamları açıklandı. Buna göre ihracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 13,6 arttı. Yılın ilk 3 ayındaki ihracat artışımız yüzde 9,2 olarak gerçekleşti. Bir önceki yılın oranını aldığımız zaman. Neydi o zaman? Ne yazık ki yüzde eksi 6,6 olduğunu hatırladığımız zaman çok ciddi bir artışın olduğunu görüyoruz. Geçen ayki rakamlarda ihracatta da ithalatta da ilk sırayı Almanya'nın alıyor olması, her iki ülkenin de üzerine düşünmesi gereken bir tablodur. Demek ki birbirimize ihtiyacımız var. Bunu göreceksin. Rakamlar, son dönemde Avrupa'daki Türkiye karşıtı dalganın ön saflarında yer almaya hevesli görünen Almanya'nın bu tutumunu gözden geçirmesi gerektiğine işaret ediyor. Borsa İstanbul endeksi tarihi seviyelere ulaştı. Suni bir şekilde artan döviz kuru, yavaş yavaş olması gereken seviyeye doğru geriliyor. Büyümede geçtiğimiz yıl, kötümser tüm tahminlerin aksine yüzde 2,9 gibi oldukça iyi bir oranı yakaladık. Türkiye, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla bakımından dünyada 17'nci, satın alma gücü paritesiyle baktığımızda da orada 13'üncü sırada bulunuyor. Uluslararası yatırımlar konusunda çok önemli sinyaller alıyoruz. Yarın Hindistan'a, çarşamba günü Rusya'ya, bir sonraki hafta Kuveyt'e, Çin'e, ardından Amerika'ya gideceğiz. Ardından Belçika'da NATO zirvesine, liderler zirvesine katılacağız. Ne içeride ne de dışarıda kimsenin bekleyeceği bir milat kalmadı. Koşacağız, koşturacağız. Biz en kötüyü geride bıraktık. Bundan sonra iyiye ve daha güzele doğru yol alacağız. İstihdamdaki sıkıntıyı, hamdolsun TOBB'da yaptığımız toplantıda sıçrama başladı. İstihdam artmaya başladı. Hedefi yakalayacağız. Bu işin takibini de valilerimize vermiştim. Valilerimiz de bunu adım adım takip edecekler. Ekranları başında izleyen valilerimize tekrar sesleniyorum; sakın bu işi hafife almayın. Yakın takiple şehrinizdeki bütün yatırımcıları kovalayacaksınız."
Kalifiye elemandan ziyade düz işçilere dikkati çeken Erdoğan, öncelikle bu vatandaşların işe alınması gerektiğini söyledi.
Erdoğan, bu sayede hem istihdamın sağlanacağını hem de vatandaşların geçimlerini sağlayacağını aktararak, "Benim bir başka rahatsız olduğum konu da faiz. Faiz konusunda da ekonomideki güven ve istikrarın güçlenmesine paralel olarak önümüzdeki dönemde olumlu adımlar atılacağına inanıyorum." dedi.
Buradan halk oylamasının sonucunu bekleyen herkesi harekete geçmeye davet ettiğini belirten Erdoğan, yatırımlar ve istihdamla ilgili çok önemli teşvikler getirdiklerini, tüm firmalardan, girişimcilerden, bu teşviklerden yararlanarak işlerini büyütmeleri, geliştirmeleri ve hızlandırmaları konusunda cesur adımlar beklediğini söyledi.
Erdoğan, bu ülkenin kullanılmayan her potansiyelinin hem kendileri hem de iş adamları açısından büyük bir kayıp olduğunu vurgulayarak, "İş adamlarımıza sesleniyorum; yastığınızın altındaki değerleri çıkarın, Sürün bunları sermayenize. Biliyorum sizin resmi öz sermayeniz dışında da sermayeniz var, sürün bunları. Büyüt yatırımı ve yatırımı büyüttükçe bu teşvik kapsamına gir, buradan da ciddi imkanlar elde et." dedi.
Her zaman "kazan kazan" dediklerine dikkati çeken Erdoğan, "Formülümüz bu. Bir taraf kazansın, öbür taraf ezilsin, böyle bir düşüncemiz yok. İki taraf da kazansın. Yurt dışından ortaklar getirin, onlarla beraber yatırımlar yapın, daha da güçlenin çünkü size güçlü olmak yakışır. Önümüzdeki dönemde yurt içinde ve yurt dışındaki tüm girişimcilere bir kez daha bu anlayışla birlikte çalışma ve kazanma çağrısı yapıyorum. Şimdi Hindistan'da hemen yarın gece gittiğimde hemen oranın en ileri yatırımcılarıyla şöyle dar kapsamlı, 15-20 kişilik, onlarla bir özel toplantım olacak. Bunlar Hindistan'ın en ileri gelenleri ve onları ülkemizde yatırıma davet edeceğiz." diye konuştu.
Erdoğan, ülkede halk oylaması kampanyası boyunca da burada da iki kavramın üzerinde özellikle durduğunu belirterek, bunların istikrar ve güven olduğunu ifade etti. Bir ülkede güven olursa, istikrar olursa, o ülkede kalkınmanın önüne kimsenin geçemediğini dile getiren Erdoğan, Türkiye'de şu anda güvenin de istikrarın da bulunduğunu anlattı.
Yeni yönetim sistemi konusundaki ısrarlarının gerisinde, istikrar ve güven ortamını garanti altına alacağına dair inançlarının olduğunu, bunu da hep söylediğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hepimizin aynı gemide olduğundan habersiz birileri, istikrar ve güven ortamına saldırmakta ısrar ediyor. Ülkemizin artık ne zaman kaybına ne de enerji kaybına tahammülü yoktur. Mesele nedir? Mesele eğer bu ülkeyi sevmekse, bu milleti sevmekse gerisi teferruattır. Mesele budur ama bunların böyle bir derdi yok ama bizim böyle bir derdimiz var. Biz bu ülkeyi seviyoruz, bu milleti seviyoruz ve milletimizin ayrılığına da tahammülümüz yok. İstiyoruz ki milletimiz bir olsun, iri olsun, diri olsun, beraber olsun, kardeş olsun, hep birlikte Türkiye olsun. Buna çalışalım. İnşallah ilk etapta 2019 yılına kadar olan dönemi, ardından 2023 hedefine ulaşmak için kalan süreyi çok iyi değerlendirmeliyiz. Yüreği bu ülke için çarpmayanlarla, sevinci de tasası da bu millet için olmayanlarla hedeflerimize ulaşamayız."
Halk ozanı Muhlis Akarsu'nun, "Duydum dost yarelenmiş/Yine gönlüm hoş değil/Her yanı parelenmiş/Yine gönlüm hoş değil/Dost hasreti zor imiş/Her dem ahu zar imiş/Dert adamı yer imiş/Yine gönlüm hoş değil" mısralarını okuyan Erdoğan, "Bize millet olarak, ülke olarak işte böyle dostlar lazım." dedi.
Erdoğan, kendi ülkesine, kendi milletine, kendi değerlerine dost olmayanın, kimin neyi olursa olsun kendilerine yarayamayacağını dile getirerek, Türkiye'nin ancak yerli ve milli bir anlayışla, yerli ve milli kadrolarla kendisine arzu ettiği şekilde güçlü bir gelecek inşa edebileceğini kaydetti.
- Hollanda polisinin skandal tavrı
Şu veya bu ülke, şu veya bu kuruluş Türkiye'yi eleştirdiğinde aynı ağızla üzerlerine gelenlerin bu tabloda yerinin olmadığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ülkemize yapılan haksızlıkları gördükleri halde sırf kendi işlerine geliyor diye bunları bize karşı kullanmaya çalışanların milletimize hiçbir faydası dokunmaz. Ölçümüz her zaman olduğu gibi milletimizdir. Onun ne istediğidir, onun ne dediğidir. Benim Hollanda'da Hüseyin Kurt evladımızı, kardeşimizi ısıran itler, köpekler ve onları oraya salan o polisler, onları yönlendirenler, bizim dostumuz olamaz. 'Ya efendim işte yine de böyle sert konuşmayalım...' Neyi konuşmayacaksın ya bu bizim kardeşimiz. Bu bizim soydaşımız, evladımız. Oraya gitmiş, orada çalışıyor. Benim bakanımı arabanın içine mahkum ediyorlar, kendi konsolosluğuna, kendi toprağına sokmuyorlar, öbür taraftan polisleriyle, atlarıyla, itleriyle oradaki soydaşlarımızın üzerine geliyorlar, orada da o Hüseyin Kurt evladımızı köpekler ısıracak, 'yine de sert olmasak'... Sen ne diyorsun ya?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun değerler silsilesi içinde yeri olmayan bir anlayış olduğunu, bunun da çok iyi bilinmesi gerektiğini ifade ederek, TÜMSİAD'ın, temsil ettiği misyonla işte bu konuda örnek bir duruş sergileyeceğine inandığını söyledi.
Derneğin 7. Olağan Genel Kurulunun başarılı geçmesini temenni eden Erdoğan, yönetimde görev alacakları şimdiden kutladı.
- "Kut'ül Amare, yakın tarihimizin en önemli zaferlerindendir"
Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bugün 101. yıl dönümünü idrak ettiğimiz önemli bir zaferin kahramanlarını yad etmek istiyorum. Bundan bir asır önce 29 Nisan 1916 tarihinde herkesin artık ayağa kalkamaz diye baktığı ecdadımız, Kut'ül Amare'de yakın tarihimizin en önemli zaferlerinden birini kazanmıştır. Bu vesileyle Selman-ı Pak ve Kut çarpışmaları başta olmak üzere 1. Dünya Savaşı'ndaki tüm cephelerinde kahramanca mücadele ederek şehit olan, gazi olan tüm askerlerimizi rahmetle, minnetle yad ediyorum. Bu toprakları bize vatan kılmak için yürüttüğümüz terörle mücadele ve 15 Temmuz dahil tüm mücadelelerde şehadete yürüyen, gazi olan kardeşlerimizin her birini rahmetle, hürmetle anıyorum. Maalesef ülkemizde yakın tarihimizin Kut'ül Amare gibi iftihar verici zaferlerinin üzeri örtülmeye, adeta özellikle de unutturulmaya çalışılmıştır. Halbuki İngilizler bu zaferden iki yıl sonra İstanbul'u işgal ettikleri zaman kullandıkları tüm ofislere 'Kut'u unutma' levhaları asmıştır. inşallah bundan sonra çocuklarımıza, tarihimizin diğer levhaları gibi Kut-ül Amare zaferini de hakkıyla öğrenecek yeni bir müfredatı eğitim sistemimize kazandırmakta kararlıyız. Bir kez daha bu önemli zaferin yıl dönümünü hayırla yad ediyorum."
(Bitti)