Tümay Özokur: dizi sektöründe Tsunami kaçınılmaz!
Türkiye’ye cast ajansını getiren, ilklere imza atan, sektöre başarılı oyuncular yetiştiren Tümay Özokur başarılı bir iş kadını. Tümay Özokur Atölye ile cast işine yeni bir açılım getiren Özokur, tecrübelerini Filmstudio ile paylaştı.
FS: Sektöre girmeye nasıl karar verdiniz?
TÜMAY ÖZOKUR: Aslında ben, Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunuyum. Ablam ve iş ortağım Tules Evren’den bayrağı devraldım. Ablamın vesilesiyle Flash TV’de sektörle tanıştım. Birçok programın yapımcılığını, yönetmenliğini ve sunuculuğunu üstlendim. Daha sonra reklem sektörü, yazılı basın, görsel basın derken sonunda soluğu dizi setlerinde aldım. Senelerce genel koordinatör olarak çalıştım. O zamanlar oyuncular mahalle kültürü ile bulunuyordu. Bu anlayışı değiştirmek için 1999 yılında Portakal Ajans adı altında cast işine başladım. Yapı olarak, insan biriktirmeye bayılırım, çalıştığım süreçlerde kimseyi kırmadım ve ne mutlu bana ki, herkes de ajansı kurduğum an itibariyle yanımda oldu. ‘Sevgisiz her şeye hayır’ felsefesini kılavuz edindiğim için ajans hiç beklemediğim hızla büyüdü.
UĞUR YÜCEL BANA “BOHÇACI GİBİSİN” DEDİ
Çok geniş bir oyuncu ağı oluşturdum, ilk ve tektim. Almanya’dan, Konya’ya, Sivas’tan, Trabzon’a, Bursa’dan, İzmir’e her yerden oyuncular kurumumuza dahil oldu. Birgün Uğur Yücel’e sunum için gittiğimde, bu kadar geniş kadroya inanamadı ve bana “bohçacı gibisin” dedi. Bu benim için güzel bir anı olarak kaldı.
“BU MESLEK İÇİN NEKADAR TAVİZ VERECEKSİN?”
FS: Sektörde kadın olmanın zorluklarını yaşadınız mı?
TÜMAY ÖZOKUR: Hayır ben yaşamadım, çünkü nasıl durmam gerektiğini çok iyi biliyordum. Bu duruşu da elbette aileme borçluyum. Kararlı, inançlı ve çalışkandım. Elbette bir bayan olarak zaman zaman yanlış durumlarla karşı karşıya kalıyorsunuz. Mesela, bir yapımcı bana henüz asistanken, “Bu meslek için ne kadar tavizde bulunacaksın?”dedi. Ben mesleğim için vereceğim tavizin çalışmak olduğunu o kadar net ifade ettim ki, seneler sonra onunla karşılaştığımda “Ağabey ben hala hiçbir tavizde bulunmadım, biliyor musun?” dediğimde, “Ben zaten gözlerinden anlamıştım” dedi. Benim yaşadığım mağduriyet, güçlü ve başarılı olmam sebebiyle, kıskançlıklara, ihanetlere maruz kalmak oldu.
FS: Buraya gelen oyuncu neden sizi tercih ediyor? Siz neden onları tercih ediyorsunuz?
TÜMAY ÖZOKUR: Ne mutlu bize, çok değerli oyuncularla çalışıyoruz. Benim için değerli oyuncu şu anlama geliyor: İlkeleri olan, konuştuğumu anlayan, söylediğini anlatabilen, sadece maddi menfaatleri için değil bir ekip ruhuyla hareket edebilen, etik olan, sevmeyi ve vefayı gerçekten bilen, işinin gerekliliğini en iyi şekilde yerine getirebilendir. Onların bizi tercih etme sebebinin başında sanırım güven duygusu geliyor. Güven, samimiyet ve ilkeli yaşam...
İĞNENİN UCUNDAKİ BALON OLMAYIN
Oyunculuk meslek değil de yaşam felsefeniz haline gelirse, bir müddet sonra kendinize yabancılaşabilirsiniz. Genç oyunculara ”İğnenin ucundaki balon olmayın” diyorum. Bir proje sizi hayal edemeyeceğiniz pozisyonlara taşıyabilir, işte o an dünü unutmadan yarına yürüyebilmek lazım. Kişi kendine doğru soruları sormalı, doğru cevaplarla buluşmalı. Şöhret bir rüzgar, ne zaman nereden eseceği belli olmaz.
Ben sektördeki zorlukları aşmış, varlığı,yokluğu tatmış ustalarla çalışmaktan onur duyuyorum.Yolun başında olup, kendini hayatın merkezi zanneden, henüz sektörün yükünü bilmeyen genç arkadaşlarıma dair, bir ‘acabam’ var maalesef.
BAZILARINI EGOLARI YÖNETİR, BAZILARI DA EGOSUNU YÖNETİR
FS: Oyuncuların zor insanlar oldukları söylenir. Bununla nasıl baş ediyorsunuz?
TÜMAY ÖZOKUR: Oyuncular zor insanlar değil, egolarıyla baş etmeyi bilemeyen insanlar zor insanlar. Bu bir yazar, politikacı ya da sokaktaki insan da olabilir. Alkışa alışan insanın egosu yüksektir, egosu doğru yönetilirse mesleğine başarı olarak geri döner, egosu onu yönetirse tehlike kaçınılmazdır.
AJANS DEVRİMİZ KAPANDI
FS: Şu sıralar farklı bir oluşum içindesiniz. Biraz bahseder misiniz?
TÜMAY ÖZOKUR: Şöhret yönetimi ve kariyer planlaması konusunda yeni bir oluşum içindeyiz. Bu oluşumda da terapist Çağatay Öztürk ile yol arkadaşlığı yapıyoruz. Türkiye’de ilk defa terapistle çalışan kurum burası. Ben sektöre yıllarını veren biri olarak tüm açmazları biliyorum, Çağatay da insan psikolojisini çok iyi biliyor. Dolayısıyla kariyer yönetimi konusunda emin adımlarla ilerliyoruz.
ŞİMDİLİK KAPILARIMIZI KAPATTIK
FS: Tümay Özokur bünyesine katılmak isteyenler bu kapıdan içeriye nasıl girecek?
TÜMAY ÖZOKUR: Artık dizilere cast direktörlüğü yapmıyoruz ve bölüm oyuncusu da vermiyoruz. Şimdilerde oyuncu müracaatlarını değerlendirmiyoruz. Şimdilik kapılarımızı kapattık...
Yeni yüzler diye bir grubumuz var. Çok iddialı olabileceğini düşündüklerime “Gelin birbirimizi deneyelim” diyorum. Onun haricinde artık çalıştığım kişiler, şöhret ve kariyer yönetimi yapmaya uygun, yolu yarılamış kişiler.
DİZİ SEKTÖRÜNDE TSUNAMİ KAÇINILMAZ
FS: Biten diziler sizce neden bitti? Dizileri cast açısından değerlendirir misiniz?
TÜMAY ÖZOKUR: Projelere çok çabuk şans veriyor ama gereken sabrı göstermiyorlar. Projenin başarısı, yapımcıyla, senaryosuyla ve oyuncu kadrosuyla alakalı elbette. Bu üçü bir araya doğru gelmedikçe insanları inandıramazsınız. Biri bile zayıf olsa iskambil kağıdı gibi çöker.
Mesela; ben "Yasemince" dizisinde çalışırken, Sürahi Nine en çok reyting alan bölümdü. Çünkü hepimizin evinde bir Sürahi Nine vardı. Ama başbayanda reyting azalırdı, çünkü bizim yaşamımıza daha uzak bir karakterdi. Cast yanlışlıkları ve senaryo hataları dizilerin bitmesine neden olabiliyor. Önem sırası değişti, ticari kaygı daha ön plana geçti. Reklam, kanal ve yapım üçlemesinde açmazlar, baskılar, farklı yapılanmaları beraberinde getirdi. Sektörde tsunami kaçınılmaz.
SET ÇALIŞANLARI ARTIK GÜVENSİZ VE MUTSUZ
FS: Dizi ve sinema sektörü gelişiyor. Genel olarak sektörü siz nasıl değerlendiyorsunuz?
TÜMAY ÖZOKUR: Çöpe atılan çok para var. 10 tane iş yapılacağına 5 tane iş yapılsın ama insanlar yaşayabilsin arzusundayım. Gurbetçiler, Bizimkiler, Mahallenin Muhtarları gibi diziler çekilsin, eski günlere dönelim, diziler yıllarca sürebilsin... Daha dördüncü bölümünü görmeden biten dizinin kime ne faydası var? Yapımcıya da yazık, hazırlık aşamasında ayrı emek var, çekim aşamasında ayrı emek var. Tüm set çalışanları artık güvensiz ve mutsuz.
TÜMAY ÖZOKUR ATÖLYE POLİTİKACILARI DA EĞİTECEK
FS: Tümay Özokur Atölye’den bahseder misiniz?
TÜMAY ÖZOKUR: Tümay Özokur Atölye herhangi bir oyunculuk atölyesine, konservatuvara alternatif oyuncu yetiştiren bir kurum değil. Sektörde bir eksikliği gördüm; oyuncu sete giriyor, senaryo okumayı bilmiyor. Sözleşmede hangi maddelere önem vereceğini ve neyi değiştireceğini, görüşmeye giderken nasıl giyineceğini bilmiyor. Bedenini tanımıyor, doğru showreel hazırlayamıyor. Dedim ki, “Türkiye’de donanımlı oyuncu yetiştiren hiçbir kurum yok, bunu o zaman Tümay Özokur Atölye yapsın.” ve ne mutlu bize ki 4. dönemimiz bile bitti.
Hedefimiz bu hizmeti sadece sanatçılara değil, politikacı, iş adamı, işkadını ve benzeri tüm meslek gruplarına taşıyabilmek.
EGOLARINI DOĞRU KULLANAMIYORLAR
FS: Oyuncuların kariyerlerini yönetirken yaptıkları en büyük üç hata sizce nedir?
TÜMAY ÖZOKUR: 1-Egolarını doğru kullanamıyorlar. 2-Çok kolay etki altında kalıyorlar. Oyuncunun rakibi yan komşusu da, sokaktan geçen adam da olabilir. Ters etkileşim, ters motivasyon çok fazla. Psikolojilerini doğru yönetmeyi, doğru insanlarla çalışmayı bence bilmiyorlar. 3- Doğru tercih yapamadıkları noktalarda dip oluyorlar. Bunlar sadece kılavuz seçememelerinden kaynaklanıyor.
OYUNCULARIN BİR TARAFLARI CENNET, BİR TARAFLARI CEHENNEM
FS: Kariyerinin başında olanlara tavsiyeleriniz neler?
TÜMAY ÖZOKUR: Ben demekten vazgeçsinler, biz diyebilsinler. Başarılarını kendilerine, başarısızlıklarını başkalarına mal etmesinler. Doğru analiz yeteneğine sahip olsunlar. Bol bol biyografi okusunlar. Bu meslekte sapmalar çok fazla. Oyunculuk demek; sapkın yollara girmek anlamına gelmiyor. O yüzden o kadar sırat köprüsünden geçiş ki bu, bir tarafları cennet, bir tarafları cehennem. Önlerinde kim var? Arkalarından kim geliyor? Çok bilinçli olsunlar.
BENNU YILDIRIMLAR KARİYERİNİ ÇOK İYİ YÖNETİYOR
FS: Kariyerini iyi yöneten, örnek gösterebileceğiniz oyuncular kimler?
TÜMAY ÖZOKUR: İnsani, ahlaki ve ailevi değerlerini kaybetmeden mesleğini icra eden herkes örnek sanatçıdır. Bennu Yıldırımlar, birçok ödül almış, iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir tiyatro ve sinema sanatçısı, iyi bir oyuncu, iyi bir insan. Genç ve orta kuşağın örnek alması gereken çok doğru bir isim. Dünyadan örnek olarak, Merly Streep kariyerini çok iyi yönetiyor. Maalesef Marilyn Monroe kariyerini iyi yönetememiş. Bizde de eskilerden Cahide Sonku iyi yönetememiş.
TÜMAY ÖZOKUR: Aslında ben, Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunuyum. Ablam ve iş ortağım Tules Evren’den bayrağı devraldım. Ablamın vesilesiyle Flash TV’de sektörle tanıştım. Birçok programın yapımcılığını, yönetmenliğini ve sunuculuğunu üstlendim. Daha sonra reklem sektörü, yazılı basın, görsel basın derken sonunda soluğu dizi setlerinde aldım. Senelerce genel koordinatör olarak çalıştım. O zamanlar oyuncular mahalle kültürü ile bulunuyordu. Bu anlayışı değiştirmek için 1999 yılında Portakal Ajans adı altında cast işine başladım. Yapı olarak, insan biriktirmeye bayılırım, çalıştığım süreçlerde kimseyi kırmadım ve ne mutlu bana ki, herkes de ajansı kurduğum an itibariyle yanımda oldu. ‘Sevgisiz her şeye hayır’ felsefesini kılavuz edindiğim için ajans hiç beklemediğim hızla büyüdü.
UĞUR YÜCEL BANA “BOHÇACI GİBİSİN” DEDİ
Çok geniş bir oyuncu ağı oluşturdum, ilk ve tektim. Almanya’dan, Konya’ya, Sivas’tan, Trabzon’a, Bursa’dan, İzmir’e her yerden oyuncular kurumumuza dahil oldu. Birgün Uğur Yücel’e sunum için gittiğimde, bu kadar geniş kadroya inanamadı ve bana “bohçacı gibisin” dedi. Bu benim için güzel bir anı olarak kaldı.
“BU MESLEK İÇİN NEKADAR TAVİZ VERECEKSİN?”
FS: Sektörde kadın olmanın zorluklarını yaşadınız mı?
TÜMAY ÖZOKUR: Hayır ben yaşamadım, çünkü nasıl durmam gerektiğini çok iyi biliyordum. Bu duruşu da elbette aileme borçluyum. Kararlı, inançlı ve çalışkandım. Elbette bir bayan olarak zaman zaman yanlış durumlarla karşı karşıya kalıyorsunuz. Mesela, bir yapımcı bana henüz asistanken, “Bu meslek için ne kadar tavizde bulunacaksın?”dedi. Ben mesleğim için vereceğim tavizin çalışmak olduğunu o kadar net ifade ettim ki, seneler sonra onunla karşılaştığımda “Ağabey ben hala hiçbir tavizde bulunmadım, biliyor musun?” dediğimde, “Ben zaten gözlerinden anlamıştım” dedi. Benim yaşadığım mağduriyet, güçlü ve başarılı olmam sebebiyle, kıskançlıklara, ihanetlere maruz kalmak oldu.
FS: Buraya gelen oyuncu neden sizi tercih ediyor? Siz neden onları tercih ediyorsunuz?
TÜMAY ÖZOKUR: Ne mutlu bize, çok değerli oyuncularla çalışıyoruz. Benim için değerli oyuncu şu anlama geliyor: İlkeleri olan, konuştuğumu anlayan, söylediğini anlatabilen, sadece maddi menfaatleri için değil bir ekip ruhuyla hareket edebilen, etik olan, sevmeyi ve vefayı gerçekten bilen, işinin gerekliliğini en iyi şekilde yerine getirebilendir. Onların bizi tercih etme sebebinin başında sanırım güven duygusu geliyor. Güven, samimiyet ve ilkeli yaşam...
İĞNENİN UCUNDAKİ BALON OLMAYIN
Oyunculuk meslek değil de yaşam felsefeniz haline gelirse, bir müddet sonra kendinize yabancılaşabilirsiniz. Genç oyunculara ”İğnenin ucundaki balon olmayın” diyorum. Bir proje sizi hayal edemeyeceğiniz pozisyonlara taşıyabilir, işte o an dünü unutmadan yarına yürüyebilmek lazım. Kişi kendine doğru soruları sormalı, doğru cevaplarla buluşmalı. Şöhret bir rüzgar, ne zaman nereden eseceği belli olmaz.
Ben sektördeki zorlukları aşmış, varlığı,yokluğu tatmış ustalarla çalışmaktan onur duyuyorum.Yolun başında olup, kendini hayatın merkezi zanneden, henüz sektörün yükünü bilmeyen genç arkadaşlarıma dair, bir ‘acabam’ var maalesef.
BAZILARINI EGOLARI YÖNETİR, BAZILARI DA EGOSUNU YÖNETİR
FS: Oyuncuların zor insanlar oldukları söylenir. Bununla nasıl baş ediyorsunuz?
TÜMAY ÖZOKUR: Oyuncular zor insanlar değil, egolarıyla baş etmeyi bilemeyen insanlar zor insanlar. Bu bir yazar, politikacı ya da sokaktaki insan da olabilir. Alkışa alışan insanın egosu yüksektir, egosu doğru yönetilirse mesleğine başarı olarak geri döner, egosu onu yönetirse tehlike kaçınılmazdır.
AJANS DEVRİMİZ KAPANDI
FS: Şu sıralar farklı bir oluşum içindesiniz. Biraz bahseder misiniz?
TÜMAY ÖZOKUR: Şöhret yönetimi ve kariyer planlaması konusunda yeni bir oluşum içindeyiz. Bu oluşumda da terapist Çağatay Öztürk ile yol arkadaşlığı yapıyoruz. Türkiye’de ilk defa terapistle çalışan kurum burası. Ben sektöre yıllarını veren biri olarak tüm açmazları biliyorum, Çağatay da insan psikolojisini çok iyi biliyor. Dolayısıyla kariyer yönetimi konusunda emin adımlarla ilerliyoruz.
ŞİMDİLİK KAPILARIMIZI KAPATTIK
FS: Tümay Özokur bünyesine katılmak isteyenler bu kapıdan içeriye nasıl girecek?
TÜMAY ÖZOKUR: Artık dizilere cast direktörlüğü yapmıyoruz ve bölüm oyuncusu da vermiyoruz. Şimdilerde oyuncu müracaatlarını değerlendirmiyoruz. Şimdilik kapılarımızı kapattık...
Yeni yüzler diye bir grubumuz var. Çok iddialı olabileceğini düşündüklerime “Gelin birbirimizi deneyelim” diyorum. Onun haricinde artık çalıştığım kişiler, şöhret ve kariyer yönetimi yapmaya uygun, yolu yarılamış kişiler.
DİZİ SEKTÖRÜNDE TSUNAMİ KAÇINILMAZ
FS: Biten diziler sizce neden bitti? Dizileri cast açısından değerlendirir misiniz?
TÜMAY ÖZOKUR: Projelere çok çabuk şans veriyor ama gereken sabrı göstermiyorlar. Projenin başarısı, yapımcıyla, senaryosuyla ve oyuncu kadrosuyla alakalı elbette. Bu üçü bir araya doğru gelmedikçe insanları inandıramazsınız. Biri bile zayıf olsa iskambil kağıdı gibi çöker.
Mesela; ben "Yasemince" dizisinde çalışırken, Sürahi Nine en çok reyting alan bölümdü. Çünkü hepimizin evinde bir Sürahi Nine vardı. Ama başbayanda reyting azalırdı, çünkü bizim yaşamımıza daha uzak bir karakterdi. Cast yanlışlıkları ve senaryo hataları dizilerin bitmesine neden olabiliyor. Önem sırası değişti, ticari kaygı daha ön plana geçti. Reklam, kanal ve yapım üçlemesinde açmazlar, baskılar, farklı yapılanmaları beraberinde getirdi. Sektörde tsunami kaçınılmaz.
SET ÇALIŞANLARI ARTIK GÜVENSİZ VE MUTSUZ
FS: Dizi ve sinema sektörü gelişiyor. Genel olarak sektörü siz nasıl değerlendiyorsunuz?
TÜMAY ÖZOKUR: Çöpe atılan çok para var. 10 tane iş yapılacağına 5 tane iş yapılsın ama insanlar yaşayabilsin arzusundayım. Gurbetçiler, Bizimkiler, Mahallenin Muhtarları gibi diziler çekilsin, eski günlere dönelim, diziler yıllarca sürebilsin... Daha dördüncü bölümünü görmeden biten dizinin kime ne faydası var? Yapımcıya da yazık, hazırlık aşamasında ayrı emek var, çekim aşamasında ayrı emek var. Tüm set çalışanları artık güvensiz ve mutsuz.
TÜMAY ÖZOKUR ATÖLYE POLİTİKACILARI DA EĞİTECEK
FS: Tümay Özokur Atölye’den bahseder misiniz?
TÜMAY ÖZOKUR: Tümay Özokur Atölye herhangi bir oyunculuk atölyesine, konservatuvara alternatif oyuncu yetiştiren bir kurum değil. Sektörde bir eksikliği gördüm; oyuncu sete giriyor, senaryo okumayı bilmiyor. Sözleşmede hangi maddelere önem vereceğini ve neyi değiştireceğini, görüşmeye giderken nasıl giyineceğini bilmiyor. Bedenini tanımıyor, doğru showreel hazırlayamıyor. Dedim ki, “Türkiye’de donanımlı oyuncu yetiştiren hiçbir kurum yok, bunu o zaman Tümay Özokur Atölye yapsın.” ve ne mutlu bize ki 4. dönemimiz bile bitti.
Hedefimiz bu hizmeti sadece sanatçılara değil, politikacı, iş adamı, işkadını ve benzeri tüm meslek gruplarına taşıyabilmek.
EGOLARINI DOĞRU KULLANAMIYORLAR
FS: Oyuncuların kariyerlerini yönetirken yaptıkları en büyük üç hata sizce nedir?
TÜMAY ÖZOKUR: 1-Egolarını doğru kullanamıyorlar. 2-Çok kolay etki altında kalıyorlar. Oyuncunun rakibi yan komşusu da, sokaktan geçen adam da olabilir. Ters etkileşim, ters motivasyon çok fazla. Psikolojilerini doğru yönetmeyi, doğru insanlarla çalışmayı bence bilmiyorlar. 3- Doğru tercih yapamadıkları noktalarda dip oluyorlar. Bunlar sadece kılavuz seçememelerinden kaynaklanıyor.
OYUNCULARIN BİR TARAFLARI CENNET, BİR TARAFLARI CEHENNEM
FS: Kariyerinin başında olanlara tavsiyeleriniz neler?
TÜMAY ÖZOKUR: Ben demekten vazgeçsinler, biz diyebilsinler. Başarılarını kendilerine, başarısızlıklarını başkalarına mal etmesinler. Doğru analiz yeteneğine sahip olsunlar. Bol bol biyografi okusunlar. Bu meslekte sapmalar çok fazla. Oyunculuk demek; sapkın yollara girmek anlamına gelmiyor. O yüzden o kadar sırat köprüsünden geçiş ki bu, bir tarafları cennet, bir tarafları cehennem. Önlerinde kim var? Arkalarından kim geliyor? Çok bilinçli olsunlar.
BENNU YILDIRIMLAR KARİYERİNİ ÇOK İYİ YÖNETİYOR
FS: Kariyerini iyi yöneten, örnek gösterebileceğiniz oyuncular kimler?
TÜMAY ÖZOKUR: İnsani, ahlaki ve ailevi değerlerini kaybetmeden mesleğini icra eden herkes örnek sanatçıdır. Bennu Yıldırımlar, birçok ödül almış, iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir tiyatro ve sinema sanatçısı, iyi bir oyuncu, iyi bir insan. Genç ve orta kuşağın örnek alması gereken çok doğru bir isim. Dünyadan örnek olarak, Merly Streep kariyerini çok iyi yönetiyor. Maalesef Marilyn Monroe kariyerini iyi yönetememiş. Bizde de eskilerden Cahide Sonku iyi yönetememiş.