Tuğçe Tatari'den Narin cinayeti için kritik uyarı! 'Gazetecileri kullanarak bulandırıyorlar'

T24 yazarı Tuğçe Tatari, Narin cinayeti üzerinden gazetecilere sert eleştirilerde bulundu. “Narin olayını 'gazetecileri' de kullanarak bulandırıyorlar” diyen Tuğçe Tatari, “Narin'in öldürülmesine üzülürken bir diğer yandan da gazeteciliğin yok edilmişliği, yayıncılığın çürümüşlüğü, medyanın kokuşmuşluğu gerçeği ile bir kere daha temas etmek durumunda kaldık” değerlendirmesinde bulundu.

Diyarbakır’da Bağlar ilçesi Kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde Kur’ân kursu dönüşü 21 Ağustos günü Narin Güran kaybolmuştu. 19 gün boyunca yapılan arama çalışmalarının ardından evinden bir kilometre uzaklığında Eğertutmaz deresinde bir çuvalın içinde üzeri taşlarla Narin Güran’ın cansız bedenine ulaşıldı.

“MEDYANIN KOKUŞMUŞLUĞU İLE TEMAS ETMEK ZORUNDA KALDIK”

Yaşananlara dair gazetecilerin yaklaşımlarını köşesine taşıyan T24 yazarı Tuğçe Tatari, dikkat çeken uyarılarda bulundu. “Yeni Türkiye'nin ekranlarının geldiği hâl bizim gibiler için kabullenilmesi imkânsız bir hâl” diyen Tuğçe Tatari, “Evet Narin'in öldürülmesine üzülürken bir diğer yandan da gazeteciliğin yok edilmişliği, yayıncılığın çürümüşlüğü, medyanın kokuşmuşluğu gerçeği ile bir kere daha temas etmek durumunda kaldık” tespitinde bulundu.

“GAZETECİLİĞİ BİTİRDİLER…”

Ekranlarda ortaya atılan iddiaların devamının gelmediğine de dikkat çeken Tuğçe Tatari, “Oysa o köyde çok büyük bir olayın derinlere giden bağlarının, ortam bulandırılarak, hedef şaşırtarak kapatılmaya çalışıldığı aşikâr” dedi ve şöyle devam etti:

“Bugün Narin olayı bu kadar karambole getirilebiliyorsa, yüz senaryo aynı anda tüm topluma zerk edilebiliyorsa, burada iyi yayıncılar, doğru yöneticiler ve tecrübeli gazeteciler kalmadığındandır!

Gazeteciliği bitirdiler.

Yayıncılığı bitirdiler.

Sağlıklı haber akışı sağlayabilecek insanları sürdüler.

Sahalarda çalışan genç arkadaşlar da çok yetersiz kaldı, hatta belki fark etmeden kullanıldı-kullanılıyor.

Mesele sadece toplumun çürümesi ile sınırlı kalmıyor anlayacağınız. Toplum çürürken tüm katmanları da bundan nasibini alıyor. Çok yakında bu çürümeyi doğru okuyabilecek entelektüelleri, geldiğimiz noktayı analiz edip tarihe not düşebilecek akademisyenleri, bu insanları bulup haberleştirecek o ender gazetecileri bile bulmakta zorlanacağız!”

Tuğçe Tatari’nin ‘Narin olayını 'gazetecileri' de kullanarak bulandırıyorlar!’ başlıklı yazısından ilgili bölüm şöyle:

“Yeni Türkiye'nin ekranlarının geldiği hâl bizim gibiler için kabullenilmesi imkânsız bir hâl!

Türkiye haftalardır Narin konusuyla yatıp kalkıyor.

Ben, siz, herkes, tüm ülke!

Haber almak, bilgi almak, aslında ne olduğunu anlamak, öğrenmek istiyoruz.

Bu en doğal hakkımız…

Hâliyle ekranları açıyoruz, refleks gereği.

Bölgede olan olmayan, bölgeyi tanıyan tanımayan herkes konuşuyor.

Bir bilgi duyuluyor, okunuyor ve onu sakız gibi uzatarak üzerinde tepiniyorlar. Bugünün ekranlarında karşımıza çıkan sözüm ona en iyi tablo tanınmış, hatta 'bizim devirden' gazeteci arkadaşların da ertesi gün doğrulanamayan dev iddialar ortaya atmasıdır -çoğu çürüdü bile- anne ve amca ilişkisi gibi!

Bunlar da ekranların 'crem de la crem'leridir ha!

Pamuklara sarıp sarmalamak gerekir, çünkü devamı dokunduğunuz an direk elinizde kalır, lime lime dökülür!

Canlı yayında Narin için toplu çığlık seansı yapanlar mı istersiniz, haber yapmayı bilmediği gibi gördüğü duyduğu şeyin bir haber olup olmadığını dahi anlayamayanlar mı? 'Özel haber' yapıyorum diye suyu bulandıracak, gerçekten iyice uzaklaştıracak bilgiler yaydığını bile fark etmeyenler mi istersiniz, yoksa dedektifliğe soyunup aranan gerçek için zar atan tahminleriyle sözüm ona bizleri 'bilgilendirenleri' mi?...

Evet Narin'in öldürülmesine üzülürken bir diğer yandan da gazeteciliğin yok edilmişliği, yayıncılığın çürümüşlüğü, medyanın kokuşmuşluğu gerçeği ile bir kere daha temas etmek durumunda kaldık.

Buraya bir not düşmeliyim; 20 günü aşkın süredir bölgeden Halk TV adına yayın yapan meslektaşım Ferit Demir'i tebrik etmek durumundayım.

Yayın yasakları, tehditler, köylülerin baskılarına rağmen haber yapmaya devam etti.

Sadece doğruluğundan emin olduğu bilgileri vermeye önem gösterdi.

Neden, çünkü tecrübeli bir gazeteci kendisi.

Bulunduğu yeri, içinde olduğu durumu anlayabilecek kadar tecrübeli.

Hâliyle heyecana kapılıp 'dedikodu' aktarmadı hiç.

Ama tekti, geri kalan tüm yayınlar konunun ilgi çekiciliğinden faydalanıp, her lafın, her iddianın dillendirilmesiyle büyük bir karmaşa yarattı!

Anne ve amca ilişkide, dediler devamı yok…

Köy mühimmat deposu olabilir, dediler devamı yok…

Oysa o köyde çok büyük bir olayın derinlere giden bağlarının, ortam bulandırılarak, hedef şaşırtarak kapatılmaya çalışıldığı aşikâr.

Bugün Narin olayı bu kadar karambole getirilebiliyorsa, yüz senaryo aynı anda tüm topluma zerk edilebiliyorsa, burada iyi yayıncılar, doğru yöneticiler ve tecrübeli gazeteciler kalmadığındandır!

Gazeteciliği bitirdiler.

Yayıncılığı bitirdiler.

Sağlıklı haber akışı sağlayabilecek insanları sürdüler.

Sahalarda çalışan genç arkadaşlar da çok yetersiz kaldı, hatta belki fark etmeden kullanıldı-kullanılıyor.

Mesele sadece toplumun çürümesi ile sınırlı kalmıyor anlayacağınız. Toplum çürürken tüm katmanları da bundan nasibini alıyor. Çok yakında bu çürümeyi doğru okuyabilecek entelektüelleri, geldiğimiz noktayı analiz edip tarihe not düşebilecek akademisyenleri, bu insanları bulup haberleştirecek o ender gazetecileri bile bulmakta zorlanacağız!”