TSK’da tedbirler artırıldı! Genelkurmay Başkanı korona sürecini nasıl geçiriyor?

Independent Türkçe yazarı Benan Kepsutlu, koronavirüs sürecinde gözlerin çevrildiği kışlalar ve Genel Kurmay Başkanı Yaşar Güler’le ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Independent Türkçe yazarı Benan Kepsutlu, koronavirüs sürecinde gözlerin çevrildiği kışlalar ve Genel Kurmay Başkanı Yaşar Güler’le ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Kepsutlu, Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’in yakın çevresinden ulaştığı bilgileri okuyucularla paylaştı.

Güler’in yaşı itibariyle risk grubunda olmasına rağmen, ekibinin ve görevinin başında olduğunu söyleyen Kepsutlu, Yaşar Paşa’nın cumartesi ve Pazar günleri dahil yoğun bir mesai içinde olduğunu söyledi.

Bir yandan İdlib diğer yandan FETÖ ile uğraşan TSK’nın içine virüsün sızmaması için üst düzey tedbirler alındığını aktaran yazar, kışlalara giriş ve çıkışların çok keskin kurallara bağlandığını, komutanların bile içeri ateş ölçümü yapılarak alındığını vurguladı.

Kepsutlu yazısını, “Biz onlar için balkonlardan değil belki, ama şehitlerimizin acısını duyarak yüreğimizden sessizce alkışlıyoruz onları. Korona ile mücadelede de dualarımız sizlerle...Ordu içinde ne derler; Önce emniyet, sonra hareket” ifadeleri ile noktaladı.

İşte o yazının tamamı:

Kaynağı belli olmayan bir virüs mücadelesinin içinde boğuşup duruyoruz.

Her kurum ve kuruluşun kendine göre tedbirler aldığı şu süreçler, milletçe de çok zor günler.

Sağlık Bakanı’nın ve personelinin günlerdir gösterdiği yoğun çabayı, sembolik olsa da alkışlarımızla destekleyebiliyoruz.

Bu işin görünen tarafı.

Belki çok göz önünde değil ama yoğun çaba gösteren bir diğer kurum Türk Silahlı Kuvvetleri.

Alınan önlemler hepimizin sağlığı ve ülkenin geleceği için hayati önemde çünkü.

Virüse karşı oluşturulan tedbirleri Milli Savunma Bakanlığı genel hatlarıyla sosyal medya aracılığıyla kamuoyuna duyurdu, TSK da paylaştı.

TSK demişken, kendisini kameralar önünde pek görmediğimiz için ben de o soruyu sormadan duramadım doğrusu…

Acaba Genelkurmay Başkanı Sayın Yaşar Güler bu dönemi nasıl geçiriyor?

Koronalı günlerde onun ne yaptığını yakın çevresiyle konuştum.

Çünkü Yaşar Güler de yaşı itibariyle risk grubunda.


Diğer taraftan askerlik, tıpkı sağlık çalışanlarında olduğu gibi, birbirinden uzak durulamayacak yegane mesleklerin başında geliyor.

Zaten sürekli iç içe yaşamak durumundalar.

Düşünün, pilota “yalnız uç” ya da askere “yalnız çatış” diyemezsiniz.

Üstelik komutansanız ve işin başındaysanız, hiç diyemezsiniz.

Hele ki, -ateşkes süreci olsa da, İdlib’deki askeri hareketlilik kendi içinde devam ederken…

Ordu içine sızan FETÖ ve benzeri hain yapılardan arındırılmaya çalışılırken…

Diğer ulusal ve uluslararası sorumluluklar ertelenemezken…

Dahası bir de başımıza korona çıkmışken…


Peki, bu süreç onun için nasıl geçiyor?

Duyduğum o ki, programında hiçbir değişiklik yapılmamış, yapılması söz konu bile olmamış.

Kendisi ve ekibi görevinin başında.

Cumartesi-pazar, yani hafta sonları dahil, gece geç saatlere kadar istisnasız her gün görevde.

Yoğun iş temposu nedeniyle ailesiyle zaten sık görüşemezken, şimdiki durumu siz düşünün.

Daha önceden de sıkı olan sağlık tedbirleri, şimdi en üst seviyeye çıkartılmış.

Tüm komuta kademesiyle temas halinde olmasına rağmen, izin ya da evden çalışma ihtimali zaten söz konusu değil.

Yani her şartta göreve devam…


İşte böyle bir süreçte, -kendisinin adını sokakta bilenlerin sayısı az olsa da (!), Genelkurmay Başkanı’nın işi son derece zor görünüyor.

Çünkü bu virüsün TSK içine sızmaması lazım.

Milli Savunma Bakanlığı, hudut birliklerinde alınan tedbirleri, koruyucu elbiseleri, yemekhanelerin durumunu genel hatlarıyla zaten duyurdu.

İşin önemine vurgu yapmak adına alınan tedbirlere yönelik ben biraz daha detay vermek istiyorum.

Söz konusu korona gibi son derece hızlı yayılabilen bir salgın hastalıksa, buradaki en önemli meziyetlerden biri muharebe gücünü muhafaza etmek.

Bu anlamda güvenlik, sağlık sistemi ve lojistik son derece önemli.


TSK deyince, hijyen tedbirleri konusunda zaten hassas olan bir yapıdan bahsediyoruz.

Kışla komutanları için askerin eğitimi kadar, askerin sağlığı da önemli.

Rutinde, askerin yediği yemekten yattığı yere kadar gün içindeki tüm faaliyetleri belirlenir ve buna yönelik olarak hijyen tedbirleri alınır zaten.

Tüm bu hijyen, yani sağlık ve temizlik tedbirleri emir ve talimatlarla yürütülür.

Yani hiç kimse bu talimatların dışına çıkamaz, kendisi ve de çevresindeki arkadaşlarının sağlığına olumsuz etki edecek davranışlarda bulunamaz.

Yüzbinlerce kişiyi aynı disiplinde tutmak, idari bir ustalık gerektiriyor işin açıkçası.

Bunun önemine vurgu yapmak adına da örneklerle gideceğim.


Mesela kışla komutanları için iki hassas yer var.

Biri, tahmin ettiğiniz üzere cephanelik.

İkincisiyse mutfak.

Virüsle mücadelede konu bu kadar mühim yani.

Çünkü tek bir askerin sağlık durumu tüm bölüğün muharebe gücünü olumsuz etkileyebilir.

Düşününce, harekat bölgelerine haftalar içinde öğün başına milyonlarca kumanya gidiyor.

Sıcak yemek sistemi zaten başlı başına bir dünya….

Hepsinin tedariki, depolanması, ikmali ayrı mesele.

Depolama, nakliye, soğuk zincir…

Hepsi ayrı sorumluluklar.

Yani çok ama çok kompleks ve dinamik bir sistemden bahsediyoruz.

Konu sadece viral yolla bulaşma ihtimali üzerinden de düşünülmemeli.

Bunun bir de bakteriyel kısmı var çünkü.

Her gün yüzbinlerce asker üç öğün yemek yiyor.

Evet, hepsinde çok net kurallar uygulanıyor.

TSK içindeki sağlık sistemi deseniz öyle…

Zatürre gibi bulaşıcı hastalıkları olanlar bu gibi durumlarda zaten anında izole ediliyor.

Bu süreçte mesela kışlaların komutanları kronik rahatsızlığı olan er ve rütbelileri dinlenmeye aldılar.

Toplu eğitim faaliyetlerine ara verildi.

Kışlalara giriş çıkışlar kontrol altına alındı.

İş haricinde kimsenin girişine izin verilmiyor.

Kapı girişlerinde duraklamak kesinlikle yasak.

Bazı kışlaların girişlerinde termal kameralar kuruldu.

Komutanlar, kapıda ateş ölçtürerek içeri giriş izni veriyor.

Merkezlerdeyse koridorlar her zamankinden daha fazla temizleniyor, sık sık dezenfektanlar konuluyor.

Yine de başta dediğim gibi, pilota “yalnız uç”, askere “yalnız çatış” diyemez Genelkurmay Başkanı.

Yani alınacak tedbirler de bir yere kadar geçerli.

Buna karşın içinde bulunulan sorumluluk son derece büyük.


Yeri gelmişken eklemek isterim; son zamanlarda “Genelkurmay Başkanımız kim? İsmini bilmiyoruz” şeklindeki yorumlara ya da sosyal medyadaki paylaşımlara şahit olduk.

Şu günlerde TSK içinde koronavirüsün tek bir kişiye sıçramaması titizliği bir tarafa, hatırlatmakta fayda var.

TSK, 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıpratıcı etkisine rağmen, Fırat Kalkanı Harekatı’nı, hemen ardından Zeytin Dalı Harekatı’nı, Barış Pınarı Harekatı’nı gerçekleştirdi.

Müteakiben de Bahar Kalkanı Harekatı...

Tüm bu harekatlar başarıyla icra edildi.

Şimdi de orduya sıçramaması gereken bir başka “harekat” türü, korona ile mücadele!

Bu harekatlar başladığında Kara kuvvetleri Komutanı idi Orgeneral Yaşar Güler.

Son zamanlarda “Genelkurmay Başkanımız kim?” sorusunu soranlar bu harekatlar esnasında merak edip sormadılar Genelkurmay Başkanı’nın kim olduğunu.


İşin özeti, adını bilmeyenler, onu görmeyenler ya da benim gibi merak edip “Genelkurmay Başkanı nerede ve korona sürecinde ne yapıyor” diye soranlar için…

Öğrendim; TSK tüm ekibiyle, Milli Savunma Bakanlığı ile koordine şekilde görevinin başında!

Biz onlar için balkonlardan değil belki, ama şehitlerimizin acısını duyarak yüreğimizden sessizce alkışlıyoruz onları.

Korona ile mücadelede de dualarımız sizlerle...

Ordu içinde ne derler;

Önce emniyet, sonra hareket.