TRT YÖNETİMİNE ÇALIŞANLARINDAN AĞIR SUÇLAMA!.."TRT'Yİ İMAMLAR İŞGAL ETTİ"!..
TRT´de yapılan atamalar çalışanları rahatsız etti ve imzasız mektuplar köşe yazarlarına postalandı.Hürriyet Gazetesi Yazarı Özdemir İnce, kendisine gönderilen mektubu köşesinde yayınladı. İşte İnce´nin yazısı:
´TRT´yi imamlar işgal etti´
´TRT Çalışanları´ imzalı bir e-posta bildirisi aldım. Olduğu gibi aktarıyorum:
"27 Nisan günü ordunun verdiği muhtıranın nedeni irtica tehlikesiydi. Sokaklara dökülen milyonlar, devletin çeşitli kurumlarının başına imamların getirilmesinden rahatsız oldukları için tüm Türkiye´yi ayağa kaldıran gösteriler yaptılar.
Ancak görünen o ki, hükümetin bundan ders aldığı yok. İşte size bir örnek.
TRT gibi ulusal bir yayın kuruluşunun başında hálá bir imam var. Yardımcısı ise, laik, demokratik düzeni yıkarak şeriat düzeni getirmek için kitaplar yazan Abbas Abalı, yani Muhsin Mete.
Abdullah Gül, cumhurbaşkanı olamayınca istediği kadar ´ben laiklik yanlısıyım´ desin. Kimseyi inandıramaz. Adama sorarlar, madem laiksin TRT´yi neden hálá bir imam yönetiyor diye. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, son günlerde TRT´de yapılan yeni atamalarla irtica yanlısı kadrolar Genelkurmay´a nispet edercesine güçlendirildi.
TRT Genel Müdür Vekili Ali Güney, önemli görevlere kendi yandaşlarını getiriyor.
TRT´nin en önemli birimi olan Televizyon Dairesi Başkanlığı´na ilahiyat mezunu Muhsin Yıldırım, Ankara Televizyonu Müdürlüğü´ne ise yine ilahiyat mezunu Adnan Süer getirildi.
İrtica, TRT´de kadrolaşmaya devam ediyor. TRT Çalışanları."
REZALET
TRT´ye 1969 yılında girdim. TRT Televizyonu´nun kurucu kadrosu içinde yer aldım. TRT Kuruluş ve Görev Yönetmeliği´nin Televizyon bölümünü yazan iki kişiden biri benim. 1982´ye kadar ya Öndenetim ve Redaksiyon Müdürü idim, ya Program ve Yayın Müdürü idim, ya da kızakta Genel Müdürlük Müşaviri idim. 12 Mart, 12 Eylül ve Milliyetçi Cephe Hükümetleri dönemlerini bu üç görevden birini yaparken yaşadım.
Ancak, TRT çalışanlarının yazdıklarına benzer rezaletle karşılaşmadım. Yayıncılıkta yönetim görevine atananların hepsi meslekten kimseler idi. Yani mesleği bilmekteydiler. Televizyon Daire Başkanlığı´na, Program ve Yayın Planlama Müdürlüğü´ne, televizyon müdürlüklerine hiçbir zaman meslek dışı biri atanmadı.
ZİHNİYET DARBESİ
TRT´de yapılanları mesleki açıdan değerlendirecek değilim. TRT´de olanlar AKP´nin bütün devlet kurum ve kuruluşlarında uyguladığı gözü dönmüş zihniyet darbesinin en çarpıcı örneklerinden biri. Her ne pahasına olursa olsun kadrolaşma. Bu kadrolaşma, günü geldiğinde mutlaka hesap verecek. Çünkü, biliyorum ki, TRT´nin Kuruluş ve Görev Yönetmeliği yerinde duruyorsa, Personel Yönetmeliği yerinde duruyorsa, göreve alınacak ve göreve atanacak elemanların niteliklerini belirleyen yönetmelik yerinde duruyorsa, TRT failleri yaptıklarının hesabını yargı önünde verecektir.
AKP, imam hatip okullarını, ilahiyat fakültelerini meslekleri İslamileştirmek için kullanıyor. Ama Yeni Mürtecilere bakılırsa, Cumhuriyet´in İslam´la büyük bir sorunu varmış. Cumhuriyet´in sorunu İslam dini ile değil, AKP´nin maymuncuk gibi kullandığı İslamcılıkla! Bu İslamcılığın Müslüman Kardeşler politikasıyla, HAMAS politikasıyla!
´TRT Çalışanları´ imzalı bir e-posta bildirisi aldım. Olduğu gibi aktarıyorum:
"27 Nisan günü ordunun verdiği muhtıranın nedeni irtica tehlikesiydi. Sokaklara dökülen milyonlar, devletin çeşitli kurumlarının başına imamların getirilmesinden rahatsız oldukları için tüm Türkiye´yi ayağa kaldıran gösteriler yaptılar.
Ancak görünen o ki, hükümetin bundan ders aldığı yok. İşte size bir örnek.
TRT gibi ulusal bir yayın kuruluşunun başında hálá bir imam var. Yardımcısı ise, laik, demokratik düzeni yıkarak şeriat düzeni getirmek için kitaplar yazan Abbas Abalı, yani Muhsin Mete.
Abdullah Gül, cumhurbaşkanı olamayınca istediği kadar ´ben laiklik yanlısıyım´ desin. Kimseyi inandıramaz. Adama sorarlar, madem laiksin TRT´yi neden hálá bir imam yönetiyor diye. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, son günlerde TRT´de yapılan yeni atamalarla irtica yanlısı kadrolar Genelkurmay´a nispet edercesine güçlendirildi.
TRT Genel Müdür Vekili Ali Güney, önemli görevlere kendi yandaşlarını getiriyor.
TRT´nin en önemli birimi olan Televizyon Dairesi Başkanlığı´na ilahiyat mezunu Muhsin Yıldırım, Ankara Televizyonu Müdürlüğü´ne ise yine ilahiyat mezunu Adnan Süer getirildi.
İrtica, TRT´de kadrolaşmaya devam ediyor. TRT Çalışanları."
REZALET
TRT´ye 1969 yılında girdim. TRT Televizyonu´nun kurucu kadrosu içinde yer aldım. TRT Kuruluş ve Görev Yönetmeliği´nin Televizyon bölümünü yazan iki kişiden biri benim. 1982´ye kadar ya Öndenetim ve Redaksiyon Müdürü idim, ya Program ve Yayın Müdürü idim, ya da kızakta Genel Müdürlük Müşaviri idim. 12 Mart, 12 Eylül ve Milliyetçi Cephe Hükümetleri dönemlerini bu üç görevden birini yaparken yaşadım.
Ancak, TRT çalışanlarının yazdıklarına benzer rezaletle karşılaşmadım. Yayıncılıkta yönetim görevine atananların hepsi meslekten kimseler idi. Yani mesleği bilmekteydiler. Televizyon Daire Başkanlığı´na, Program ve Yayın Planlama Müdürlüğü´ne, televizyon müdürlüklerine hiçbir zaman meslek dışı biri atanmadı.
ZİHNİYET DARBESİ
TRT´de yapılanları mesleki açıdan değerlendirecek değilim. TRT´de olanlar AKP´nin bütün devlet kurum ve kuruluşlarında uyguladığı gözü dönmüş zihniyet darbesinin en çarpıcı örneklerinden biri. Her ne pahasına olursa olsun kadrolaşma. Bu kadrolaşma, günü geldiğinde mutlaka hesap verecek. Çünkü, biliyorum ki, TRT´nin Kuruluş ve Görev Yönetmeliği yerinde duruyorsa, Personel Yönetmeliği yerinde duruyorsa, göreve alınacak ve göreve atanacak elemanların niteliklerini belirleyen yönetmelik yerinde duruyorsa, TRT failleri yaptıklarının hesabını yargı önünde verecektir.
AKP, imam hatip okullarını, ilahiyat fakültelerini meslekleri İslamileştirmek için kullanıyor. Ama Yeni Mürtecilere bakılırsa, Cumhuriyet´in İslam´la büyük bir sorunu varmış. Cumhuriyet´in sorunu İslam dini ile değil, AKP´nin maymuncuk gibi kullandığı İslamcılıkla! Bu İslamcılığın Müslüman Kardeşler politikasıyla, HAMAS politikasıyla!