TRT AHMET ÇAKAR'LA HEMEN YOLLARI AYIRMALI! RADİKAL YAZARI O SÖZLERE SERT ÇIKTI!
"Aklen ve ruhen 'tecavüzcü' birinin genç futbolcu adaylarının yarışacağı bir projede yer alması, yeterince mide bulandırıcı."
’Prens’i seçene bakın...
2011’in ilk aylarında İngiltere, ‘Cinsiyetçilik’ adına önemli bir skandalı yaşadı ve sorumlularıyla hesaplaşarak kapı önüne koydu. Hatırlayacaksınız, Premier Lig’in yayın haklarını elinde bulunduran Sky Sports kanalının iki bilinen yüzü, spiker Richard Keys ve yorumcu Andy Gray, bir kadın hakemin ofsaytı bilmediği üzerinden yaptığı ‘cinsiyetçi yaklaşımlar içeren geyik muhabbeti’, mikrofon açık unutulunca cümle âlem tarafından duyulmuş ve akabinde, iki isimle de, geçmişteki şöhretlerine bakılmaksızın yollar ayrılmıştı. Kadınların ofsaytı bilmediği üzerinden geyikler çok yapılır, hatta sadece kadın ve çocukların izlediği Fenerbahçe-Manisaspor maçına neredeyse bu tartışma damgasını vuruyordu. Ama sonrasında asıl bilmeyenin Semih’in golünü vermeyen ‘erkek yardımcı hakem’ olduğu anlaşıldı ya neyse. Yine de bütün bu geyiklerin altında yatanın, kadını aşağılama olduğu gerçeği yadsınamaz.
Peki, bizim yorumcularımız ne yapar, çıtayı daha yükseklere çeker. İşte Ahmet Çakar. Söz konusu kişi, geçen hafta Beyaz TV’de yayımlanan ‘Derin Futbol’ adlı programda ‘derin’ bir analize soyundu ve eski IMF Başkanı Kahn’ın yaşadığı vakadan yola çıkarak “Bir kadın istemezse bir erkeğin tecavüzüne uğramaz” şeklinde bir yorum yaptı. Çakar, diğer yorumcuların yanında ‘uyanık, zeki’ biri. Hakemliği de üst düzeydeydi, ayrıca tıp doktoru, falan filan... Fakat bütün bunların hiçbir önemi yok, bu yorumu yapan kişinin normal koşullarda meslek hayatı biter, hatta bırakın ‘cinsiyetçiliği’, ‘Nefret suçu ya da söylemi’nden hapsi boylar. Fakat burası Türkiye, yani ‘N.Ç.’lerin ülkesi. Ama bir de işin şöyle bir ayağı var: Haftalar önce atv’de ‘Van depremi’ üzerinden nefretini kusan Müge Anlı, iki hafta önce Beşiktaş-Galatasaray maçında Eboue’ye yapılanlar üzerinde ‘ırkçı yorumlar’a soyunanlar halen görevlerini sürdürüyorlar, nitekim ‘Beyaz TV’ de özel bir kanal ve ‘Yola devam’ diyebilir.
Amma velakin, bir süredir TRT Spor’da TRT ile Liverpool kulübünün işbirliğiyle ‘Futbol Prensi Yarışması’ düzenleniyor. Amaç şu: Çeşitli illerde yapılan seçmeler sonucu seçilecek genç bir yıldız adayı, bir yıl süreyle Liverpool Futbol Akademisi’nde eğitim görecek. Ve bu seçimde biri İngiliz üç jüri üyesinden biri de Ahmet Çakar. Şimdi ‘rol modeli’ne, gencecik insanları seçecek insana bakar mısınız? Neyse, ben onu bunu bilmem, TRT Ahmet Çakar’la hemen yolları ayırmalı. Aklen ve ruhen ‘tecavüzcü’ birinin bu projede yer alması, zaten yeterince mide bulandırıcı, bir de bunun Devlet Televizyonu eliyle yapılması, affedilir bir şey değil. Hatırlatırım...
Evet ama yetmez
Söz konusu programın daimi elemanlarından biri olan Rasim Ozan Kütahyalı, Ahmet Çakar’ın yorumu üzerine, “Hocam, böyle bir şeyi Amerikan televizyonlarında söylesen bir daha çıkamazdın” dedi. Kütahyalı’nın galiba kariyerindeki en doğru yorumdu bu. Evet, ama yetmez. Ben sadece ondan değil, aklıselim herkesten “Ben böyle bir adamla program yapmam”ı beklerim. Derdim bir ‘Linç kampanyası’na önayak olmak değil ama mesela Sabah gazetesinin de, yazarının bu konudaki yorumu üzerine harekete geçmesini beklemek, en azından ‘Basın ahlakı’ açısından hakkım diye düşünüyorum...
Fotoğraf sınavından geçtik
Ruşen Çakır, cumartesi günü Va-tan’daki köşesinde Türkiye’deki basın özgürlüğünün samimi olarak tartışılmasının önkoşulunun Kürt sorunundan başlaması gerektiğinin altını çizdi ve “Asparagas olduğu kısa sürede anlaşılan Öcalan’ın avukatlarından İrfan Dündar’ın ‘Kandil’de Kalaşnikof’lu pozu’nu birinci sayfadan veren gazetelerin daha sonra özeleştiri yapıp yapmadıklarını sorgulayalım” önerisinde bulundu. Ben de meseleyi bizim kanadımıza taşıyalım ve o fotoğrafın Radikal’e de geldiğini ama ‘Yazıişleri masası’nda tartışıldıktan sonra ana sayfada değil, içeride ‘usulen’ basılmasına karar verildiğini belirteyim, dedim. Ayrıca gerçeğin anlaşılmasından sonra ‘haber takibi’ yapıp Dündar’ın salıverilmesini de sayfalarımıza taşıdık. Evet, her gazete gibi Radikal de zaman zaman hatalar yapıyor ama bu son fotoğraf işinde sınavı geçtik diye düşünüyorum, Ruşen kardeş...
2011’in ilk aylarında İngiltere, ‘Cinsiyetçilik’ adına önemli bir skandalı yaşadı ve sorumlularıyla hesaplaşarak kapı önüne koydu. Hatırlayacaksınız, Premier Lig’in yayın haklarını elinde bulunduran Sky Sports kanalının iki bilinen yüzü, spiker Richard Keys ve yorumcu Andy Gray, bir kadın hakemin ofsaytı bilmediği üzerinden yaptığı ‘cinsiyetçi yaklaşımlar içeren geyik muhabbeti’, mikrofon açık unutulunca cümle âlem tarafından duyulmuş ve akabinde, iki isimle de, geçmişteki şöhretlerine bakılmaksızın yollar ayrılmıştı. Kadınların ofsaytı bilmediği üzerinden geyikler çok yapılır, hatta sadece kadın ve çocukların izlediği Fenerbahçe-Manisaspor maçına neredeyse bu tartışma damgasını vuruyordu. Ama sonrasında asıl bilmeyenin Semih’in golünü vermeyen ‘erkek yardımcı hakem’ olduğu anlaşıldı ya neyse. Yine de bütün bu geyiklerin altında yatanın, kadını aşağılama olduğu gerçeği yadsınamaz.
Peki, bizim yorumcularımız ne yapar, çıtayı daha yükseklere çeker. İşte Ahmet Çakar. Söz konusu kişi, geçen hafta Beyaz TV’de yayımlanan ‘Derin Futbol’ adlı programda ‘derin’ bir analize soyundu ve eski IMF Başkanı Kahn’ın yaşadığı vakadan yola çıkarak “Bir kadın istemezse bir erkeğin tecavüzüne uğramaz” şeklinde bir yorum yaptı. Çakar, diğer yorumcuların yanında ‘uyanık, zeki’ biri. Hakemliği de üst düzeydeydi, ayrıca tıp doktoru, falan filan... Fakat bütün bunların hiçbir önemi yok, bu yorumu yapan kişinin normal koşullarda meslek hayatı biter, hatta bırakın ‘cinsiyetçiliği’, ‘Nefret suçu ya da söylemi’nden hapsi boylar. Fakat burası Türkiye, yani ‘N.Ç.’lerin ülkesi. Ama bir de işin şöyle bir ayağı var: Haftalar önce atv’de ‘Van depremi’ üzerinden nefretini kusan Müge Anlı, iki hafta önce Beşiktaş-Galatasaray maçında Eboue’ye yapılanlar üzerinde ‘ırkçı yorumlar’a soyunanlar halen görevlerini sürdürüyorlar, nitekim ‘Beyaz TV’ de özel bir kanal ve ‘Yola devam’ diyebilir.
Amma velakin, bir süredir TRT Spor’da TRT ile Liverpool kulübünün işbirliğiyle ‘Futbol Prensi Yarışması’ düzenleniyor. Amaç şu: Çeşitli illerde yapılan seçmeler sonucu seçilecek genç bir yıldız adayı, bir yıl süreyle Liverpool Futbol Akademisi’nde eğitim görecek. Ve bu seçimde biri İngiliz üç jüri üyesinden biri de Ahmet Çakar. Şimdi ‘rol modeli’ne, gencecik insanları seçecek insana bakar mısınız? Neyse, ben onu bunu bilmem, TRT Ahmet Çakar’la hemen yolları ayırmalı. Aklen ve ruhen ‘tecavüzcü’ birinin bu projede yer alması, zaten yeterince mide bulandırıcı, bir de bunun Devlet Televizyonu eliyle yapılması, affedilir bir şey değil. Hatırlatırım...
Evet ama yetmez
Söz konusu programın daimi elemanlarından biri olan Rasim Ozan Kütahyalı, Ahmet Çakar’ın yorumu üzerine, “Hocam, böyle bir şeyi Amerikan televizyonlarında söylesen bir daha çıkamazdın” dedi. Kütahyalı’nın galiba kariyerindeki en doğru yorumdu bu. Evet, ama yetmez. Ben sadece ondan değil, aklıselim herkesten “Ben böyle bir adamla program yapmam”ı beklerim. Derdim bir ‘Linç kampanyası’na önayak olmak değil ama mesela Sabah gazetesinin de, yazarının bu konudaki yorumu üzerine harekete geçmesini beklemek, en azından ‘Basın ahlakı’ açısından hakkım diye düşünüyorum...
Fotoğraf sınavından geçtik
Ruşen Çakır, cumartesi günü Va-tan’daki köşesinde Türkiye’deki basın özgürlüğünün samimi olarak tartışılmasının önkoşulunun Kürt sorunundan başlaması gerektiğinin altını çizdi ve “Asparagas olduğu kısa sürede anlaşılan Öcalan’ın avukatlarından İrfan Dündar’ın ‘Kandil’de Kalaşnikof’lu pozu’nu birinci sayfadan veren gazetelerin daha sonra özeleştiri yapıp yapmadıklarını sorgulayalım” önerisinde bulundu. Ben de meseleyi bizim kanadımıza taşıyalım ve o fotoğrafın Radikal’e de geldiğini ama ‘Yazıişleri masası’nda tartışıldıktan sonra ana sayfada değil, içeride ‘usulen’ basılmasına karar verildiğini belirteyim, dedim. Ayrıca gerçeğin anlaşılmasından sonra ‘haber takibi’ yapıp Dündar’ın salıverilmesini de sayfalarımıza taşıdık. Evet, her gazete gibi Radikal de zaman zaman hatalar yapıyor ama bu son fotoğraf işinde sınavı geçtik diye düşünüyorum, Ruşen kardeş...