''TRENE BAKAR GİBİ BAKAR, ÖKÜZ GİBİ YAZARSA!'' YILMAZ ÖZDİL'İ ALES SORUSU KIZDIRDI!

Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil ALES'in soru kitapçığında yer alan bir soruya baktı, köşe yazarlarına fena çaktı!

maALESef

Büyüsünler de “badem” olsunlar diye “çağla badem”lerin üniversite sınavına şifre koymuşlardı... Bu sefer şifresiz mifresiz daha pratik bi yol buldular, beğenmediklerine kafadan soru kitapçığı vermediler!

*
Çöz çözebilirsen...
*
E merak ediyor insan tabii.
Ne sordular?
*
Girdim ÖSYM’nin internet sitesine, ALES’in soru kitapçığını tıkladım...
*
Sözel bölüm.
25’inci soru mesela.
*
Önce bi metin verilmiş:
“Gücünü gözlem ve mizahtan alan öyküleriyle tanınmaktadır. Konuşur gibi yazmanın doğurduğu rahatlık ve akıcılık görülür. Toplumsal bozuklukları, çarpık kişilikleri ele alır. Bilgilendirmeye yönelik bir yol seçer.”
*
Sonra da, aşağıdakilerden hangisi bu yazarın özelliklerinden biri “olamaz” diye sorulmuş.
*
Cevap?
Baktım cevap anahtarına.
E şıkkı.
Yani?
Bu yazarın özelliği, toplumsal olayları “tarafsız” bakış açısıyla anlatmak “olamaz”mış!
*
Demek ki neymiş?
Gözlem yapan, mizahla süsleyen, konuşur gibi, rahat ve akıcı yazan, toplumsal bozuklukları, çarpık kişilikleri ele alan, ahaliyi bilgilendiren yazar “tarafsız olamaz”mış.
*
Ya nasıl olurmuş?
Trene bakar gibi bakar, öküz gibi yazarsa, fikir kabızıysa, toplumsal bozuklukları teğet geçip, suya
sabuna dokunmadan, çarpık kişiliklere ilişmez ve ahaliyi bilgilendirmezse “tarafsız yazar olur”muş.
*
İnanmayıp “tatmin” olmayan, sağlamasını yapmak için açsın, gazetelere baksın... Boşuna mı, ÖSYM’deki rezaletleri görmeyip, yazmayıp, üstüne alkışlıyor “tarafsız yazar”lar kardeşim?
*
Ha, nasıl oluyor da utanmadan orda oturuyorlar hâlâ derseniz... Malum,
dört yanlış bir doğruyu götürüyor. Bunlarda ilaç niyetine bi doğru bile olmadığı için, götüremiyor maALESef.

SON DAKKA NOTU:
Laf “bilgilendirme”den açılmışken... Devletin haber ajansı, Anadolu Ajansı, dün şehidin adını yanlış geçti, “Yalçın şehit oldu, memleketi Çanakkale’ye gönderildi” dedi. Sonra düzeltme yaptı, Yalçın’ın şehit olmadığını,
hâlâ gazi olduğunu belirtip, “Durdu şehit oldu, memleketi Çanakkale’ye gönderildi” dedi. Ancak, gene yanlış yapmıştı. Bi daha düzeltme yaptı, “Durdu şehit oldu, Kahramanmaraş’a gönderildi” dedi. Böylece, niyazimiz zaten çoktu ama, bu arkadaşlar sayesinde ilk “sehven şehit”imiz olmuş oldu... Gazetemizin baskıya girdiği dakikalarda, henüz üçüncü düzeltme yapılmamıştı, galiba bu defa denk getirdiler.

Yılmaz ÖZDİL / HÜRRİYET