'TOLGA TÜCCAR GİBİ DAVRANDI!.. ' SALİH KALYON TOLGA ÇEVİK HAKKINDA İLK KEZ KONUŞTU!..

Salih Kalyon, Komedi Dükkanı" projesinde bir dönem yol arkadaşlığı yaptığı Tolga Çevik hakkında da çarpıcı açıklamalarda bulundu.


"Biz bir araya geldiğimizde ortada bir senaryo yoktu. Ortada hiçbir şey yoktu ki sözleşme, anlaşma yapalım. Ayrıca bizde söz anlaşmadır. Biz böyle gördük, böyle terbiye aldık. Kaldı ki, bu projede uzaktan konuşan arkadaşın, yani Fırat'ın da büyük katkısı vardır. 'Şunu koyalım, bunu yapalım, şöyle olsun' diye üç kişi konuşa konuşa bu işi ortaya çıkardı. O yüzden fazla irdelemeye gerek yok. Atı alan da Üsküdar'ı geçti."

26 Eylül´de vizyona girecek olan "Süper Ajan K-9" filminde, Amerikalı bir generali canlandıran tiyatro sanatçısı Salih Kalyon, Kelebek´le buluştu. Filmle ve canlandırdığı rolle ilgili bilgiler veren Kalyon, "Komedi Dükkanı" projesinde bir dönem yol arkadaşlığı yaptığı Tolga Çevik hakkında da çarpıcı açıklamalarda bulundu.


Süper Ajan K-9 adlı filmden ve rolünüzden söz ederek başlayalım Salih Bey...


"Süper Ajans K-9" bir komedi filmi. Ben filmde Amerikalı bir generali canlandırıyorum. Resmi üniformalı bir generalim ama, yani askerlerimizin kafasına çuval geçiren sivillerden değil. Fakat bu generalin başka sapıklıkları var. Kısacası bu filmde, bu generalle dalga geçerek, biraz olsun çuval geçirme olaylarının intikamını alıyoruz. Bunlar tabii ki sadece filmlerde oluyor. Gerçekte dayak yiyoruz, filmlerde ise dayak atan oluyoruz. Bunları sanal dünyada yaşayarak avunuyoruz işte.


Rolünüzü çok sevmişsiniz...


- Evet, senaryoyu çok sevdim. Bir de bu film, her anlamda ilklerin filmi. Mesela yönetmenimizin ilk filmi, senaryo yazarımızın ilk senaryosu, yapımcımızın ilk işi. Gençlere destek olmak istedim.


Bu sizin kaçıncı filminiz?


- Sinemaya aşık büyüyen biriyim ama çok filmim yoktur...


Neden?


- Ben 1964 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu´nda profesyonel oyunculuğa başladım. Yani 44 yıl önce. Tiyatro oyuncusu olarak İstanbul´a geldiğim zaman, sinema yapma aşkıyla hep setlere gider, uzaktan çalışmaları izlerdim. Her izlediğimde de halime şükredip, geri dönerdim. Setlere gittiğim zaman hayalini kurduğum sinemanın, o sinema olmadığını gördüm çünkü.


Nasıl yani?


- Anlatayım: Yeşilyurt´ta "Küçük Hanım´ın Şoförü" filmi çekiliyordu. Ben de uzaktan seyrediyorum. İki katlı apartmanın balkonundan patron bakıyor. Patron, rahmetli Avni Dilligil... Aşağıda bekleyen şoför ise Ayhan Işık. Ayhan Işık şoför ama üzerindeki elbise gıcır gıcır. Avni Dilligil patron ama üzerinde elbise eski, artık ütülenmekten, ütü yerleri parlıyor. Neyse patron balkondan bağırıyor: "Atın bunu dışarı!" İki tane koruma Ayhan Işık´ı tutup atmaya çalışırken, yönetmen "Çocuklar Ayhan Bey´i yormayın" diye bağırıyor. Şaşırdım kaldım! Oysa çocukları yoran Ayhan Işık. Ama yönetmen Ayhan Işık´a bağıramıyor. Sonra Belgin Doruk geldi. Kendi kendine oyununu yaptı. Sonradan öğreniyorum ki, Belgin Doruk´un kocası Özdemir Birsel´miş. Özdemir Bey de o filmin yapımcısıymış. Şimdi yönetmen patronunun eşine nasıl "Şöyle yap, bunu yap" diyebilir. O yıllarda bunları Ses Dergisi´ne "Kimi inandırıyordu bu sinemacılar?" diye yazmıştım. Tabii bir de sansür belası sinemayı perişan etti. Yapılan işlerin inandırıcılığını kaybettirdi. Ben de inandırıcılığı olmayan bir işte yer almak istemedim ve daha doyurucu işte yani tiyatroda var olmak istedim. Dolayısıyla beş ya da altı filmim vardır, o kadar.


Peki Salih Bey, biraz da "Komedi Dükkanı"ndan, Tolga Çevik´ten söz etmek istiyorum...


- Etmeyelim!