TMSF MEDYASINDA YÖNETİCİ NASIL OLUNUR?..TERFİEN TMSF MEDYASINA ATANAN ERDOĞAN AKTAŞ TMSF'Lİ GÜNLERİNİ ANLATTI!..

Bir kısım medya gibi TMSF Medyası deyimi de dilimize yerleşti artık.Geçmiş dönemde TMSF Medyasına yönetici olarak "terfien ataması" yapılan Erdoğan Aktaş, Posta Gazetesi´ndeki köşesinde yaşadığı süreci anlattı.

TMSF´Lİ GÜNLERİM


Sabah Gazetesi ve ATV´ye TMSF el koyduktan sonra, o grup içinden birçok meslektaşım beni aradı. Telefonum gece boyunca susmadı. Hepsinin sorduğu da aynıydı: "Erdoğan sen TMSF yönetiminde olduğu dönemde Star TV´de çalıştın, bize biraz anlatır mısın?" Ben de elimden geldiği kadar TMSF´li dönemi anlattım.


Gerçekten zordu. Ama tahmin edildiği gibi değil. Her şeyden önce sistematik bir baskı, haberleri yönlendirme -en azından televizyon için- gibi bir durum olmadı.


Tabii ki ilginç talepleri olanlar vardı. Özellikle personel politikasına etki etmek isteyen, falanca bakanı araya sokup filanca spikeri işe aldırmak isteyenler oldu. Ancak bu bir tavır meselesidir. Kraldan fazla kralcılık yapanlara, kralın sırtından kurban kesmeye soyunanlara kişisel tavrımı çok net olarak ortaya koydum.


Çok önemli iki noktayı da vurgulamam gerekir.


Birincisi, TMSF Başkanı Sayın Ahmet Ertürk. Gerçekten de bilgisi, görgüsü ve iş hakimiyeti ile her türlü övgüyü hak eden bir isim. O çok zor dönemlerde, sadece medya grubunu değil, el konulan diğer iş kollarındaki şirketlerin iyi yönetimi için elinden geleni yaptı.


Sabah Gazetesi´ndeki meslektaşlar söylediği gibi, "Koridorlarda dolaşan ve herkese kötü kötü bakan, herkesi bir şeyler kaçırıyor, gizli saklı işler yapıyor gibi gören" insanlar Star TV koridorlarında da dolaşıyordu. Ama biliyordum ki, haddini aşan kişiler önünde sonunda Ahmet Ertürk duvarına çarpacaktı. O nedenle rahattım. Çünkü Ertürk, dürüst, namuslu ve işini ehline teslim eden biri.


Ertürk´ü öne sürüp, aslında onu inkar eden bir cüretkarlıkla türlü sinsi planlarını devreye sokmaya çalışanlar da yok değildi. Bu insanlar Star Gazetesi´nde de bir takım şeyler yapmaya kalkıştı, ancak pek başarılı olamadılar.


Kimi haber ısmarlamaya, kimi de bazı haberlerden dolayı hesap sorup, saldırmaya çalıştı. Ama dedim ya tüm bunları, `sanki bir yerlerden güç oluyormuş havasına bürünenler´ yapıyordu. Eminim öyleleri Sabah ve ATV´de de yine ortaya çıkacaktır.


İkinci önemli nokta da, Star Medya Grup Başkanlığı´na getirilen Cengiz Özdemir´di.


Çok önemli olaylarda, art niyetli olanlar Cengiz Özdemir´e çarpıp geri dönmek zorunda kaldı. Çok çok zor anlarda Ahmet Ertürk hem desteğini hem kendisini hissettirdi ve sorun çözüldü.


"Zor günler değildi" demiyorum. `Bizler gazeteciydik ve her koşulda gazeteci gibi davrandık. Tek işimiz haberdi, bunu yaptık. Haberin önüne kimsenin geçmesine izin vermedik.´


Hayatlarında hiç haber yazmamış insanlar, haberciymiş gibi ahkam kesti.


Televizyonculuğun t´sinden anlamayan insanlar, yayıncılık dersi vermeye çalıştı.


Kimisi eline kağıt kalem alıp, sayfa bile çizmeye yeltendi.


Tabii ki kraldan çok kralcı olanlar da vardı. Güce tapanlar, o günkü güce biat edip, işlerini ve ikbalini kotarmaya çalışan küçük hesapların adamları, odalarda bir araya gelip dedikodu hücreleri oluşturdular.


Bu ortamda `gazeteci´ kalabilenler, yine gazeteci olarak yoluna devam etti.


Bir grup onurlu insandık. TMSF´nin onurlu çalışanlarıyla el ele verip, hem işimizi yaptık, hem de çalıştığımız kurumun değerini yükselttik.