"TİM MASLAK ŞOV MERKEZİ BİZİM TELEVİZYONA MAL OLDU!.." REHA MUHTAR'IN TELEVİZYON KURMA HAYALİ NASIL SUYA DÜŞTÜ?

Reha Muhtar, TV kurmak için kolları sıvadığı sırada yaşadıklarını ilk kez anlattı. İşte, Muhtar'ın TV kurma macerasının sonunu getiren olay.

TİM Sanat Merkezi olmasaydı, benim televizyonum olacaktı...


Sermayesi belli belirsiz her taraftan pıtrak gibi televizyon kanalları kuruluyordu o günlerde...


Star televizyonuna TMSF tarafından el konmasının an meselesi olduğu günlerdi...


Televizyon haberciliğinden sıtkım sıyrılmıştı... Perde arkasında Türkiye'yi de karanlıklara sürükleyecek "karanlık oyunlar" oynandığının farkındaydım, ama o oyunun adını koyamıyordum o sıralarda...


Televizyon haberlerini bırakmış, program ve spor yorumculuğu yapıyordum Star'da... Ancak işin keyfi kaçmıştı...


STAR'a o günlerdeki patronları Uzan'ların İmar Bankası olaylarından dolayı el konması bekleniyordu...


***


Ahmet Özal aramızda ne geçerse geçsin hiçbir zaman dostluğumuzun bozulmadığı, samimi, sevecen, insan bir adamdı... Sahibi olduğu Kanal 6 televizyonunu doğru düzgün birilerine "kiralayıp", zon günleri aşmak istiyordu...


Bana gelip uzun uzadıya durumunu anlatıyordu o günlerde...


"Dur" dedim bir gün, "Belki sana televizyonunu kurabilecek bir ekip oluşturabilirim... Bekle biraz..."


Star'ın o günlerde düştüğü durumdan dolayı, kanalın Genel Müdürü Faruk Bayhan ile Reklam Grup Başkanı Vahit Alpada zaten yeni bir oluşuma açıktılar...


Türker İnanoğlu'nu aradım...


"Abi" dedim, "Ahmet kanalını kiralamak istiyor... Bu işle ilgilenir misin?.. Zafer Mutlu'ya da söylersin... O da gazetesini (Vatan) televizyonla eklemlemiş olur... Ne dersin?.."


Cin gibi adam Türker İnanoğlu...


"Olur" dedi ve böylece o günlerdeki adıyla Dream Team (Rüya takımı) işe başladı... ATV'yi Sabah'ı Vatan'ı kuran Zafer Mutlu...


Türk sinemasının en büyük prodüktörlerinden, televizyon piyasasının en tutmuş dizilerinin yapımcısı Türker İnanoğlu...


TRT, Show, Kanal D, Star'ın Genel Müdürlüğü'nden gelen özel televizyonculuğun duayeni Faruk Bayhan...


Reklam piyasasının en kıdemli ve muteber isimlerinden Vahit Alpada ve ekibi...


Bir de ben...


***


Neyse uzatmayayım...


Türker İnanoğlu'nun Kavacık'taki binasında televizyon kurma çalışmalarına başladık, gidiyoruz...


Günde 3-5 kez Türker Abi'yle konuşuyorum...


İki görüşmenin birinde Türker Abi bana Maslak'ta yaptırmakta olduğu bir merkezden söz ediyor...


"İnanılmaz bir merkez olacak" diyor, "Dünyanın en ünlü şovlarını getirteceğim oraya... İstanbullu dünyadaki sanat olayıyla tanışacak... Broadway tiyatroları gibi yapacağım orayı..."


Bir diyor, iki diyor, üç diyor, "Ferit Şahenk'le görüştüm... Onun oradaki arazisinden de katacağım..." diyor, onunla yatıyor, onunla kalkıyor, onunla yaşıyor...


Tuğlu tuğla ördü orayı... TİM Maslak Şov Merkezi böyle oluştu...


Zaman içinde Ahmet'in borçları, kanalın hak iddia eden başka sahipleri derken, bizim televizyon işi yattı, Türker Abi'nin hayatta nefes alıp verme nedeni haline gelen TİM Maslak açıldı... Oraya her gidişimde içimden şöyle geçer:


"Bizim televizyona mal oldu ama, İstanbul Broadway müzikallerinin oynandığı dünya çapında bir sahneyle ve merkeze sahip oldu..."


Neden mi anlatıyorum bu öyküyü?..


Yandaki TODES yazısını okuyun anlarsınız...


***


DÜNYA ÇAPINDA BİR DANS GÖSTERİSİ: TODES...


Deniz Uğur'un annesi balerin ve halen İstanbul'da bale okulunda öğretmen...


Deniz de konservatuvarda orta ve lise eğitimini balede almış...


Dramaya sonra geçmiş...


Serde balerinlik var...


Önceki gün Beşiktaş Fenerbahçe'yi yenmiş...


Ağır ve stres dolu bir gece geçirmişim...


"Biraz spor yapıp vücutta biriken toksinleri atayım" dedim...


TİM merkezinde kış sezonunun ilk gösterisi "TODES dans grubunun gösterisine, çocuklar ve annenle sen git istersen" dedim...


Bale eğitimi almış üstelik biri halen bale eğitmenliği yapan iki kişinin söyledikleri şu:


"Bu kadar muhteşem bir gösteri izlememiştik..."


Sözü Deniz Uğur'a vereyim, o anlatsın:


***


Alla Duhova tarafından 1986'da St.Petersburg'da kurulan "Todes Dans Grubu"nun sergilediği dans gösterisi tek kelimeyle muhteşem...


Michael Jackson gibi dünya starlarıyla birlikte sahnede performans sergiliyorlar...


Yılın 260 gününü yurt dışı turnelerinde geçiriyorlar...


İnanılmaz başarılı bir grup.


Annem, Engin Deniz ve Ayşe Nazlı'yla birlikte gösterinin sonuna kadar nefesimizi tuttuk...


Perde ilk açıldığında beyaz tütüleri içindeki muhteşem dansçı kızları görünce harika bir Kuğu Gölü balesi izlemeye başladığımızı düşündük, ama annemle ben, az sonra bir sürprizle karşılaşacağımızı biliyorduk..


Çünkü "half point" dans ediyorlardı, yani klasik balede parmak ucunda dans edilirken giyilen "point shoes" yoktu ayaklarında...


Ve aniden müzik değişti, sahneye fişek gibi break dansçılar çıktı, olay Kuğu Gölü balesi havasından müthiş bir modern dans şovuna dönüştü...


***


Ardından, hiphop, tango, pop, Hint oryantal, lirik, flamenko, müzikal, komedi, aklına gelebilecek her tür dansı binbir çeşit müzik ve rengarenk kostüm değiştirerek kusursuz performansla sergilediler...


Sadece dansçı değillerdi, mimikleri, artistik yetenekleriyle her biri müthiş aktörlerdi aynı zamanda...


Alla Duhova gösterinin sonunda grupla birlikte sahneye çıkıp selam verirken salon alkıştan inliyordu...


Duhova, 80'lerde yetişmiş bir Rus buz pateni yıldızı...


Yaratıcılıkta zirveye çıkan 10 kadından biri seçilmiş ve Vladimir Putin tarafından büyük ödüle layık görülmüş.


"Alla Duhova Dans İmparatorluğu"nu kurmuş, koreografilerinde artistik buz pateni, klasik ve modern dansı kendi kişiliğini de ortaya koyarak birleştirmiş, eşi benzeri olmayan bir stil yaratmış...


Todes, sadece başarılı bir dans grubu değil, Rusya da "Todes Gezegeni" diye adlandırılan büyük bir akım... Dünyanın her yerinde hayran kitleleri olması çok doğal, çünkü gerçekten anlatmak yetmez, onları izlemek gerekir...


Salondan çıkmak için yerimizden kalktık, sahne tarafındaki ön koridordan ilerlerken Ayşe Nazlı ve Engin Deniz dayanamayıp perdeyi aralayarak o aralıktan zıplayıp sahnede kalan dansçıları o çocuk çoşkularıyla tebrik ettiler...


Çocukların körpecik zihinlerinde yeni ufuklar açılmış oldu, hayal dünyaları zenginleşti, unutamayacakları bir deneyim yaşadılar...


Türker İnanoğlu'na bunun için teşekkür etmek isterdim. Senin dostluğun var, bizim yerimize sen edersin...


Gösteri başlamadan önce her zamanki gibi "gelecek program" tanıtılmıştı barkovizyonda...


Daha birçok müthiş grup geliyor, biz bu kış hepsini izlemek istiyoruz...


***


Deniz'in maili böyle...


Ona diyemezdim ki "Bu bütün kış gidip coşkuyla seyretmeyi düşündüğünüz TİM merkezinin kurulması, benim kurmayı düşündüğüm bir televizyona mal oldu..."


İzleyenlerin teşekkürleri senin olsun...


Bana gelince, alacağın olsun Türker İnanoğlu...

Reha Muhtar/Vatan