THE NEW YORKER'İN YAYIN YÖNETMENİ,MİLYONLUK TİRAJIN SIRRINI NASIL AÇIKLADI?..

The New Yorker´ın karizmatik yayın yönetmeni Remnick, 2012-Gelecekten Hikayeler konferansına katılan Akşam Gazetesi genel yayın koordinatörü Ayşe Mehveş Evin'e derginin milyonluk tirajının sırrını açıkladı.

Evrenin merkezi artık ABD değil

The New Yorker´ın karizmatik yayın yönetmeni Remnick, AKŞAM´a derginin milyonluk tirajının sırrını açıkladı: Bizi heyecanlandıran şeyleri yayınlıyoruz, pazarlama bölümünün isteklerini değil! 11 Eylül pek çok şeyi değiştirmemize neden oldu. Dünya daha politize, Amerika evrenin merkezi değil artık. Sahi, Abdullah Gül ne oldu?..

The New Yorker dergisinin düzenlediği `2012-Stories from the Future´ (2012-Gelecekten Hikayeler) konferansında dünyanın en başarılı gazetecilerinden biri, David Remnick´le tanıştım. Efsane derginin çok zor röportaj veren yayın yönetmeni Remnick´in yanına yaklaşmak için bile izin isteniyor. Ama "İstanbul´dan geldim" deyince akan sular durdu. İlk sorusu "(Abdullah) Gül ne oldu?" oldu. Cumhurbaşkanlığı tartışmalarının zirvede olduğu günlerdi.

Remnick, herhangi bir gazeteci ve yazar değil... Washington Post gazetesinin Moskova temsilcisi olduğu 90´larda yazdıklarıyla yıldızı parlamış, 1994´te `Lenin´s Tomb-Lenin´in Mezarı´ adlı kitabıyla Pulitzer ödülünü almış. Daha sonra da New Yorker´a geçip derginin en başarılı muhabiri olarak nam salmış. Sekiz yıl önce, Tina Brown´un editörlükten istifa etmesiyle yerine getirildi. Yakışıklı, komik ve son derecede mütevazı biri Remnick: "Samimiyetimle söylüyorum, tamamen tesadüf eseri bu derginin editörü oldum. O ana dek hayatımda hiç editörlük yapmamıştım. Ama hızlı bir karar vermem gerekiyordu, ben de kabul ettim bu görevi. İnan editör olarak gözümü mü tuttum, g.tümü mü, bilmiyordum! Umarım şu anda yaptığım işte daha iyiyimdir..."

Daha iyi olduğu kesin, çünkü derginin haftalık satışı 1 milyonu geçti. Brown zamanında derginin yılda 20 milyon dolar zarar ettiği söyleniyordu. Şimdi ise New Yorker´ın kârı 10 milyon doların üzerinde tahmin ediliyor!
"Yazdığın zaman kendi işini yapıyorsun. Yalnızsın, özgürsün. Ama editör olunca durum değişiyor. Kendi egonu bir yana bırakmak zorundasın. Neyse ki çok şanslıyım çünkü harika bir ekiple çalışıyorum. Kapaklar hazır geliyor, ben sadece seçiyorum. Yazarlar desen, hepsi birbirinden yetenekli. Orhan (Pamuk) arkadaşım mesela... Böyle yazarlarım varsa editörlükle ilgili problemim olamaz" diyor Remnick...

The New Yorker´ın yayın yönetmeni olduğunuzdan beri geçen 8 yılda dünyada pek çok değişim yaşandı. Dergide ve okur profilinde neler değişti?

- Bence okur aynı okur, tek fark sayılarının artması ve siyasi, derin analizlere daha aç olmaları. Bizim işimiz, derinlemesine dünyada olan biteni de aktarmak, sadece şehir hayatını ve kültürünü yazmak değil. Dünya hızla politize oluyor. Artık Amerika evrenin merkezi değil. 11 Eylül bizim pek çok şeyi değiştirmemize neden oldu: Ortadoğu, Güney Asya, Beyaz Saray ve CIA hakkında daha çok haber kullanmaya başladık. Biz hâlâ, en azından kısmen, edebiyat dergisiyiz. Ancak bahsettiğim haber kısmı artık hayati oldu.

Yayın yönetmeni kim olursa olsun, New Yorker´ın nesi değişmez? Pop unsur kullanmayan, kapağında ilüstrasyon yayınlayan bir derginin başarısında sizce asıl neden ne?

- Okur bizim doğruluğumuza güveniyor, hata yaptığımızda ise bunu kabul edebiliyoruz, bizi heyecanlandıran şeyleri yayınlıyoruz ve pazarlama bölümünün `focus grup´una göre yayın yapmıyoruz. Bence okur mizah ve edebiyat istiyor, ama aslolan prensiplerimize sadık olmamız.

Orhan Pamuk tartışmasız büyük bir yazar