TGS BAŞKANI ERCAN İPEKÇİ'YE ANADOLU AJANSI ÇALIŞANINDAN JET YANIT!

Dün Anadolu Ajansı çalışanlarına açık mektup yazan TGS Başkanı Ercan İpekçi'ye yanıt gecikmedi!

TGS Başkanı Ercan İpekçi’ye açık mektup;

Sayın Ercan İpekçi, ben de 17 yıllık bir AA çalışanı olarak sizinle dertleşmek istiyorum.

Ben 17 yıldır Anadolu Ajansı’nda çalışan, 4,5 yıl sırf bazı nedenlerden dolayı kadro alamamış, (elimde belgeleri var) sigortasız çalıştırılmış bir işçiyim, emekçiyim. O yıllarda da siz bu işlerle uğraşıyordunuz, neden bir kere ’’hadi dertleşelim’’ diyemediniz? Ne oldu da şimdi bizimle dertleşmek için mektup yazıyorsunuz?

Biz AA’da çalışan ve motosiklet kazasında kaybettiğimiz Hasan Türkan kardeşimizin cenazesini alıp Malatya’ya köyüne götürürken siz neredeydiniz? O zaman da biz işçiler olarak, dertleşmeye, acımızı dindirmeye birini arıyorduk. O kardeşimizden aldığın aidatı hak etmek için bile olsa insan cenazesine gelmez miydi, bizimle dertleşmez miydi, acımıza ortak olmaz mıydı? Kardeşimin ölümünden 5 yıl sonra mı bizimle dertleşmeye geliyorsunuz?

Ayrıca, ben bu yönetimle de ajansa gelmedim, daha bu yönetim yokken Van’da, Ağrı’da, Hakkari’de AA çalışanı olarak, sendikalı olarak görev yaptım, aidatımı yatırdım. Ama siz kaç kere Van’a geldiniz, kaç kere Hakkari’ye geldiniz, benimle dertleştiniz? Ve kaç kere basın tatil köylerine gittiniz? Şimdi ne oldu da dertleşme kararı aldınız?
Benim 4,5 yıl sigortasız çalıştırıldığımda ortada olmamanız, Hasan Türkan kardeşimin (yani senin hakkını savunduğun iddia ettiği emekçinin) cenazesine katılarak acımızı paylaşmamanız ama gözaltına alınan başka bir işçi için saatlerce eylem yapmanız.. Bir sendika başkanı işçisini ayırır mı?

Biz Van depreminin ardından, buz gibi havada günlerce ayaklarımızı ayakkabılarımızın içinden çıkarmadan, elbiselerimizi değiştiremeden görev yaparken, gazeteci arkadaşlarımızın cenazelerini enkaz başında beklerken, siz neredeydiniz? Biz oradaydık...

Madem dertleşmek istiyorsunuz, dertleşelim ama size ricam, Türkiye’de yaşıyoruz, biz Türkiye işçisiyiz. Sokrates’ten, Platon’dan esinlendiğiniz kadar da Anadolu işçisinin daha net içine sindireceği, kültürünü anladığı düşünürlerimizden de etkilenin, onlardan örnekler verin.

Yunus Emre’den, Ahmed’i Hani’ye, Necip Fazıl Kısakürek’ten Nazım Hikmet’e öyle güzel sözler söyleyen değerlerimiz var ki, bakın göreceksiniz. Ve inanın o zaman bizleri daha iyi anlayacaksınız ve bizler de sizi daha iyi anlayacağız.

Neden biz de Yunus Emre gibi, ’’Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.’’ Neden ’’Gelin canlar bir olalım’’ demeyelim?
Neden Nazim Hikmet’in ’’Türkiye işçi sınıfına selam! Selam yaratana! Tohumların tohumuna, serpilip gelişene selam! Bütün yemişler dallarınızdadır. Beklenen günler, güzel günlerimiz ellerinizdedir...’’ dizeleri gibi bizleri onure edici cümlelerini söylemeyelim.
Bize bizim kültürümüzle seslendiğinizde, görün her şey çok daha güzel olacak...

AA çalışanı Ömer Erim Baştimar