TGC'NİN YEREL GAZETECİLİK ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
TGC ile Konrad Adenauer Stiftung'un ortaklaşa düzenlediği "Yerel Gazetecilik Ödülleri sahiplerine verildi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ile Konrad Adenauer Stiftung’un (KAS) ortaklaşa düzenlediği "Yerel Gazetecilik Ödülleri-2010" Laleli’deki Crowne Plaza Old City Oteli’nde gerçekleştirilen törenle sahiplerine verildi.
Öldürülen gazeteciler için 1 dakikalık saygı duruşuyla başlayan törene, TGC Başkanı Orhan Erinç, Başkan Vekili Turgay Olcayto, Genel Sekreteri Sibel Güneş, Genel Saymanı Gülseren Güver, Genel Sekreter Yardımcısı Zafer Atay, Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Özdemir, TGC önceki Başkanı Nail Güreli, KAS Türkiye Temsilcisi Jan Senkyr, KAS Proje Yöneticisi Bekir Öncel, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neşe Kars, gazeteci Tümer Argın, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi eski Dekanı Prof. Dr. Suat Gezgin, İstanbul Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Nazır Şentürk ile çok sayıda gazeteci katıldı. Törenin sunuculuğunu da Başak Şengül üstlendi.
“YEREL MEDYA ÜVEY EVLAT”
Törende TGC Başkanı Orhan Erinç, katılımcıları selamlayarak şöyle konuştu: “Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında yerel medyayı üvey evlat olarak gören tek ülke konumundadır diye düşünüyorum. Çünkü uzun yıllardan bu yana yerel medyaya yapılması açıklanan desteklerin ya da kolaylık sağlanmasının ne yazık ki bugüne kadar gerçekleştiğine tanık olmadık. Bu açıdan TGC’nin KAS ile ortaklaşa yürüttüğü Yerel Medya Projesi’nin, yerelde görev yapan meslektaşlarımızın dışlanmadığına, çok önemli görevler yaptığına olan inancımızın vurgulamak amacı da güttüğünü burada belirtmek durumundayım.
İçinden geçmekte olduğumuz süreç, Türkiye’de yerel, yaygın, bölgesel medya konusunda ne yazık ki geçmişi de aratan bir yoğunluk ve olumsuzlukla sürmektedir. Son dönemde gazeteciliğin bir ölçüde teröristlerin yaptığı görev olduğu kanısını yaygınlaştırmaya çalışan, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin çeşitli başkentlerde yaptığı toplantılarda aldığı tavsiye kararlarını da imzalamasına karşı Türkiye’nin özellikle siyasal eleştiri, araştırmacı gazetecilik, yargının eleştirilmesi gibi ifade özgürlüğünün ve halkın bilgilenme hakkının önemli öğelerinden bir kısmını oluşturan konularda, altına imza attığı belgeleri Türkiye’ye dönüşte yok sayması gibi bir durum mesleğimizi daha da zorlaştırma eğilimini güçlendirmektedir.”
“93 MESLEK ÖRGÜTÜ BİR ARADA”
Türkiye’de ilk kez toplam 93 meslek örgütünün basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması için bir araya geldiğini vurguladı.
Erinç, “Türkiye’de ilk kez meslek örgütleri Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) adı altında 67’si yerelde kurulu, 26’si Türkiye çapında faaliyet gösteren meslek örgütlerinin bir araya gelerek güç birliği yapmasını ve ortak bir sesle ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını, gazeteciliğin terörist sayılması gibi bizim meslek olarak, meslektaş olarak kabul edemeyeceğimiz uygulamaların değiştirilmesini, mesleklerini yapmaktan çeşitli suçlamalarla men edilen meslektaşlarımızın mesleklerini yapabilecek düzeyde bir yargılama içinde bulunmaları önerilerini sürekli olarak dile getirmekteyiz. Ancak Türkiye’deki yaklaşım ne yazık ki benim yarım asrı aşan gazetecilik süremde de tanık olduğum, vatandaşları hapislerde çürütme geleneğinin değişmediği ve değişmeyeceği kanısını yaygınlaştıran bir duruma dönüşmüş bulunmaktadır. Bu nedenle pek çok arkadaşımız ödül töreninde bulunamıyor” dedi.
“GAZETECİLİK İÇİN İKİ ÖNEMLİ ÖGE”
“Türkiye’de gazetecilik için en önemli iki öge olduğu bize de öğretilmişti” diyen Erinç, “Bunlardan birincisi, gazetecinin telefon defterinin kalınlığı, yani temas kurabileceği görüşebileceği haber kaynağı sayısının çokluğu, ikincisi de özel arşivinin zengin olması idi. Bugün vardığımız noktada mesleğin bu özellikleri, suç öğesi olarak değerlendirilme aşamasına geldi. Yerelde görev yapan meslektaşlarımızın, çalışma koşullarının daha da iyileştirilmesi konusundaki girişimlerin sonuca ulaşmamasını burada bir kez daha yakınma konusu yapmamız gerektiğini düşünüyorum. En azından verilen sözlere göre, yerel yayın organlarının KOBİ sayılması konusundaki öneriler, onların KOBİ desteğinden yararlanma konusunda hem habere ulaşma olanaklarını hem baskı düzeylerini geliştirme açısından eksiklerin giderilmesinde yararlı olacağı görüşüne katıldıklarını açıklayan politikacılara, bu ayak sürümeleri nedeniyle burada bir kez daha eleştiride bulunma zorunluluğu duyduğum için bu anımsatmayı da yapmak istiyorum” şeklinde konuştu.
KAS: ONUR DUYUYORUZ
Törende konuşan KAS Türkiye Temsilcisi Jan Senkyr ise şöyle konuştu:
“Yerel gazeteciliğin desteklenmesi KAS için önemli bir görevdir. Yerel gazetecilik ödülü ile çoğu zaman zor çalışma şartları altında çalışmak zorunda kalan yerel gazetecilerin yaptıkları iş sebebi ile takdir edilmesi amaçlanmaktadır. Vatandaşlar yaşadıkları bölgenin toplumsal ve siyasal sorunları hakkında yerel basın aracılığıyla bilgi edinebildikleri için yerel gazeteciliğe verilen desteğin ülkenin demokratikleşmesine büyük katkı olarak algılanmalıdır. Vatandaşlar da böylece siyasi karar süreçlerine katılma konusunda motive edilebilmektedirler. Basın ve ifade özgürlüğünün demokrasi için ne denli önemli olduğu da vurgulanmaktadır. Üstün başarıları ile yerel gazetecilik ödüllerini almaya hak kazanan gazetecileri en içten duygularımla tebrik ederim”.
ÖDÜL TÖRENİ
“Fotoğraf” dalında; Batman’da 26 Kasım 2010 tarihinde yayınlanan Batman Postası Gazetesi’nde yer alan “Sert Müdahale” başlıklı haberle ilgili “Orantısız Güç” başlıklı haber fotoğrafı, gazetecilerin çalıştığı zor koşulları ve polisin demokratik hakkını kullanan göstericilere karşı tutumunu illere göre değiştirmediğini göstermesi nedeniyle gazeteci Ferhat Malgir birinciliğe layık görüldü.
Malgir’in ödülü TGC Başkanı Orhan Erinç tarafından verildi. Malgir’in çekini ise KAS Türkiye Temsilcisi Jan Senkyr takdim etti. Malgiri TGC ve KAS’a teşekkür ederek, “Bu ödülü Batman’da gerçekleşen olaylarda yaralanan gazeteci arkadaşlarıma armağan ediyorum” dedi.
Seçici Kurul ayrıca, 29 Aralık 2010 tarihinde Zonguldak’ta yayınlanan Zirve Gazetesi’nde “Yaşamın Gerçeği” başlığı ile yayınlanan fotoğrafta, çevre kirliliğini çarpıcı bir biçimde yansıtması nedeniyle gazeteci Ömer Tekcan’ı mansiyona değer gördü. Tekcan ödülünü TGC Başkan Vekili Turgay Olcayto’dan aldı.
Tekcan, TGC Başkanı Erinç’in törende yaptığı konuşmaya katıldığını belirterek, şöyle konuştu: “Ulusal ve yerel basını tanımlamam gerekirse, ulusal basını insan vücudundaki iskelete benzetiyorum. Yerel basını da insan vücudundaki omurgaya benzetiyorum. Omurga insan iskeletini ayakta tutar. Ulusal basının sağlıklı durabilmesi için omurganın sağlam olması gerekir. Bu anlamda omurgayı sağlam tutan ve omurgayı destekleyen TGC Başkanı’na ve Yönetimi’ne teşekkür ediyorum. Bu akşam benim için ayrı bir önem taşıyor. Hayatımda hiç görmediğim ama bu akşam sırf Zonguldaklı olduğum için ödül törenine gelen Prof. Dr. Esat Suer ve eşi Prof. Dr. Hande Suer’i de çok teşekkür ediyorum. Bu ödülü onlara armağan ediyorum.”
“Sayfa Düzeni” dalında; 2 Kasım 2010 tarihli Antalya Ekspres Gazetesinin sayfa düzenini yapan Ali Çalışkan yazıların ve fotoğrafların yerleştirilmesi, fotoğraf altlarına önem verilmesi, ana haberi ön plana çıkartması, 2. ve 3. haberlerin dengeli bir biçimde dağıtılması nedeniyle birincilik ödülüne değer görüldü.
Çalışkan ödülünü, TGC önceki Başkanı Nail Güreli’den aldı. Çalışkan’ın çekini de KAS Türkiye Temsilcisi Jan Senkyr takdim etti. Ödülünü alan Çalışkan, şunları ifade etti: “Bu ödülü bana layık gören herkese çok teşekkür ederim. Bugün en mutlu günümdür. Çok heyecanlıyım”.
Seçici Kurul ayrıca, 16 Ekim 2010 tarihli Giresun Ekspres gazetesi 1. sayfasını yapan Davut Turgay Ayar’a, sayfanın siyah-beyaz olması, dar imkânlar içinde olmasına rağmen habercilik konusundaki çabaları nedeniyle mansiyon verilmesine karar verdi.
Ayar, ödülünü TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş’ten aldı. Ayar, Beni bu ödülle onurlandıran TGC’ye ve KAS Türkiye temsilciğine çok teşekkür ederim” dedi.
“Haber” dalında, 25 Mayıs 2010 tarihli Mersin İmece Gazetesi’nde “Yalnız Bırakıldık” ve “Nükleer Tehlike Sınır Tanır mı?” başlıklı haberiyle gazeteci Seyrani Soluğan, önemli bir çevre sorununu, sivil toplum örgütlerinin de görüşünü alarak haber unsurlarını güçlü bir şekilde ortaya koyduğu gerekçesiyle birinciliğe değer görüldü.
Soluğan, ödülünü TGC Genel Saymanı Gülseren Güver’den aldı. Soluğan’ın çekini KAS Türkiye Temsilcisi Jan Senkyr takdim etti. Soluğan, “Çağımızın en büyük felaketi diye adlandırdığımız nükleer santral konusu bile çok farklı yerlere taşınmaya başlandı” dedi.
Seçici Kurul ayrıca, Muş’ta yayınlanan 28 Temmuz–7 Ağustos 2010, 13–20 Ağustos 2010 ve 9-26 Ekim 2010, tarihli Haber 49 gazetelerinde yer alan ve Türkiye için önemli bir sağlık konusu olan kot kumlama işinde çalışan işçilerinin hastalığı olan slikozis meslek hastalığının yerel düzeyde sorgulanması, çözüm önerilerini yansıtması ve TBMM’ye kadar olan boyutunu izlemesi nedeniyle Emrullah Özbey’i mansiyona değer buldu. Özbey’e ödülünü TGC Genel Sekreter Yardımcısı Zafer Atay verdi.
Öldürülen gazeteciler için 1 dakikalık saygı duruşuyla başlayan törene, TGC Başkanı Orhan Erinç, Başkan Vekili Turgay Olcayto, Genel Sekreteri Sibel Güneş, Genel Saymanı Gülseren Güver, Genel Sekreter Yardımcısı Zafer Atay, Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Özdemir, TGC önceki Başkanı Nail Güreli, KAS Türkiye Temsilcisi Jan Senkyr, KAS Proje Yöneticisi Bekir Öncel, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neşe Kars, gazeteci Tümer Argın, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi eski Dekanı Prof. Dr. Suat Gezgin, İstanbul Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Nazır Şentürk ile çok sayıda gazeteci katıldı. Törenin sunuculuğunu da Başak Şengül üstlendi.
“YEREL MEDYA ÜVEY EVLAT”
Törende TGC Başkanı Orhan Erinç, katılımcıları selamlayarak şöyle konuştu: “Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında yerel medyayı üvey evlat olarak gören tek ülke konumundadır diye düşünüyorum. Çünkü uzun yıllardan bu yana yerel medyaya yapılması açıklanan desteklerin ya da kolaylık sağlanmasının ne yazık ki bugüne kadar gerçekleştiğine tanık olmadık. Bu açıdan TGC’nin KAS ile ortaklaşa yürüttüğü Yerel Medya Projesi’nin, yerelde görev yapan meslektaşlarımızın dışlanmadığına, çok önemli görevler yaptığına olan inancımızın vurgulamak amacı da güttüğünü burada belirtmek durumundayım.
İçinden geçmekte olduğumuz süreç, Türkiye’de yerel, yaygın, bölgesel medya konusunda ne yazık ki geçmişi de aratan bir yoğunluk ve olumsuzlukla sürmektedir. Son dönemde gazeteciliğin bir ölçüde teröristlerin yaptığı görev olduğu kanısını yaygınlaştırmaya çalışan, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin çeşitli başkentlerde yaptığı toplantılarda aldığı tavsiye kararlarını da imzalamasına karşı Türkiye’nin özellikle siyasal eleştiri, araştırmacı gazetecilik, yargının eleştirilmesi gibi ifade özgürlüğünün ve halkın bilgilenme hakkının önemli öğelerinden bir kısmını oluşturan konularda, altına imza attığı belgeleri Türkiye’ye dönüşte yok sayması gibi bir durum mesleğimizi daha da zorlaştırma eğilimini güçlendirmektedir.”
“93 MESLEK ÖRGÜTÜ BİR ARADA”
Türkiye’de ilk kez toplam 93 meslek örgütünün basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması için bir araya geldiğini vurguladı.
Erinç, “Türkiye’de ilk kez meslek örgütleri Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) adı altında 67’si yerelde kurulu, 26’si Türkiye çapında faaliyet gösteren meslek örgütlerinin bir araya gelerek güç birliği yapmasını ve ortak bir sesle ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını, gazeteciliğin terörist sayılması gibi bizim meslek olarak, meslektaş olarak kabul edemeyeceğimiz uygulamaların değiştirilmesini, mesleklerini yapmaktan çeşitli suçlamalarla men edilen meslektaşlarımızın mesleklerini yapabilecek düzeyde bir yargılama içinde bulunmaları önerilerini sürekli olarak dile getirmekteyiz. Ancak Türkiye’deki yaklaşım ne yazık ki benim yarım asrı aşan gazetecilik süremde de tanık olduğum, vatandaşları hapislerde çürütme geleneğinin değişmediği ve değişmeyeceği kanısını yaygınlaştıran bir duruma dönüşmüş bulunmaktadır. Bu nedenle pek çok arkadaşımız ödül töreninde bulunamıyor” dedi.
“GAZETECİLİK İÇİN İKİ ÖNEMLİ ÖGE”
“Türkiye’de gazetecilik için en önemli iki öge olduğu bize de öğretilmişti” diyen Erinç, “Bunlardan birincisi, gazetecinin telefon defterinin kalınlığı, yani temas kurabileceği görüşebileceği haber kaynağı sayısının çokluğu, ikincisi de özel arşivinin zengin olması idi. Bugün vardığımız noktada mesleğin bu özellikleri, suç öğesi olarak değerlendirilme aşamasına geldi. Yerelde görev yapan meslektaşlarımızın, çalışma koşullarının daha da iyileştirilmesi konusundaki girişimlerin sonuca ulaşmamasını burada bir kez daha yakınma konusu yapmamız gerektiğini düşünüyorum. En azından verilen sözlere göre, yerel yayın organlarının KOBİ sayılması konusundaki öneriler, onların KOBİ desteğinden yararlanma konusunda hem habere ulaşma olanaklarını hem baskı düzeylerini geliştirme açısından eksiklerin giderilmesinde yararlı olacağı görüşüne katıldıklarını açıklayan politikacılara, bu ayak sürümeleri nedeniyle burada bir kez daha eleştiride bulunma zorunluluğu duyduğum için bu anımsatmayı da yapmak istiyorum” şeklinde konuştu.
KAS: ONUR DUYUYORUZ
Törende konuşan KAS Türkiye Temsilcisi Jan Senkyr ise şöyle konuştu:
“Yerel gazeteciliğin desteklenmesi KAS için önemli bir görevdir. Yerel gazetecilik ödülü ile çoğu zaman zor çalışma şartları altında çalışmak zorunda kalan yerel gazetecilerin yaptıkları iş sebebi ile takdir edilmesi amaçlanmaktadır. Vatandaşlar yaşadıkları bölgenin toplumsal ve siyasal sorunları hakkında yerel basın aracılığıyla bilgi edinebildikleri için yerel gazeteciliğe verilen desteğin ülkenin demokratikleşmesine büyük katkı olarak algılanmalıdır. Vatandaşlar da böylece siyasi karar süreçlerine katılma konusunda motive edilebilmektedirler. Basın ve ifade özgürlüğünün demokrasi için ne denli önemli olduğu da vurgulanmaktadır. Üstün başarıları ile yerel gazetecilik ödüllerini almaya hak kazanan gazetecileri en içten duygularımla tebrik ederim”.
ÖDÜL TÖRENİ
“Fotoğraf” dalında; Batman’da 26 Kasım 2010 tarihinde yayınlanan Batman Postası Gazetesi’nde yer alan “Sert Müdahale” başlıklı haberle ilgili “Orantısız Güç” başlıklı haber fotoğrafı, gazetecilerin çalıştığı zor koşulları ve polisin demokratik hakkını kullanan göstericilere karşı tutumunu illere göre değiştirmediğini göstermesi nedeniyle gazeteci Ferhat Malgir birinciliğe layık görüldü.
Malgir’in ödülü TGC Başkanı Orhan Erinç tarafından verildi. Malgir’in çekini ise KAS Türkiye Temsilcisi Jan Senkyr takdim etti. Malgiri TGC ve KAS’a teşekkür ederek, “Bu ödülü Batman’da gerçekleşen olaylarda yaralanan gazeteci arkadaşlarıma armağan ediyorum” dedi.
Seçici Kurul ayrıca, 29 Aralık 2010 tarihinde Zonguldak’ta yayınlanan Zirve Gazetesi’nde “Yaşamın Gerçeği” başlığı ile yayınlanan fotoğrafta, çevre kirliliğini çarpıcı bir biçimde yansıtması nedeniyle gazeteci Ömer Tekcan’ı mansiyona değer gördü. Tekcan ödülünü TGC Başkan Vekili Turgay Olcayto’dan aldı.
Tekcan, TGC Başkanı Erinç’in törende yaptığı konuşmaya katıldığını belirterek, şöyle konuştu: “Ulusal ve yerel basını tanımlamam gerekirse, ulusal basını insan vücudundaki iskelete benzetiyorum. Yerel basını da insan vücudundaki omurgaya benzetiyorum. Omurga insan iskeletini ayakta tutar. Ulusal basının sağlıklı durabilmesi için omurganın sağlam olması gerekir. Bu anlamda omurgayı sağlam tutan ve omurgayı destekleyen TGC Başkanı’na ve Yönetimi’ne teşekkür ediyorum. Bu akşam benim için ayrı bir önem taşıyor. Hayatımda hiç görmediğim ama bu akşam sırf Zonguldaklı olduğum için ödül törenine gelen Prof. Dr. Esat Suer ve eşi Prof. Dr. Hande Suer’i de çok teşekkür ediyorum. Bu ödülü onlara armağan ediyorum.”
“Sayfa Düzeni” dalında; 2 Kasım 2010 tarihli Antalya Ekspres Gazetesinin sayfa düzenini yapan Ali Çalışkan yazıların ve fotoğrafların yerleştirilmesi, fotoğraf altlarına önem verilmesi, ana haberi ön plana çıkartması, 2. ve 3. haberlerin dengeli bir biçimde dağıtılması nedeniyle birincilik ödülüne değer görüldü.
Çalışkan ödülünü, TGC önceki Başkanı Nail Güreli’den aldı. Çalışkan’ın çekini de KAS Türkiye Temsilcisi Jan Senkyr takdim etti. Ödülünü alan Çalışkan, şunları ifade etti: “Bu ödülü bana layık gören herkese çok teşekkür ederim. Bugün en mutlu günümdür. Çok heyecanlıyım”.
Seçici Kurul ayrıca, 16 Ekim 2010 tarihli Giresun Ekspres gazetesi 1. sayfasını yapan Davut Turgay Ayar’a, sayfanın siyah-beyaz olması, dar imkânlar içinde olmasına rağmen habercilik konusundaki çabaları nedeniyle mansiyon verilmesine karar verdi.
Ayar, ödülünü TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş’ten aldı. Ayar, Beni bu ödülle onurlandıran TGC’ye ve KAS Türkiye temsilciğine çok teşekkür ederim” dedi.
“Haber” dalında, 25 Mayıs 2010 tarihli Mersin İmece Gazetesi’nde “Yalnız Bırakıldık” ve “Nükleer Tehlike Sınır Tanır mı?” başlıklı haberiyle gazeteci Seyrani Soluğan, önemli bir çevre sorununu, sivil toplum örgütlerinin de görüşünü alarak haber unsurlarını güçlü bir şekilde ortaya koyduğu gerekçesiyle birinciliğe değer görüldü.
Soluğan, ödülünü TGC Genel Saymanı Gülseren Güver’den aldı. Soluğan’ın çekini KAS Türkiye Temsilcisi Jan Senkyr takdim etti. Soluğan, “Çağımızın en büyük felaketi diye adlandırdığımız nükleer santral konusu bile çok farklı yerlere taşınmaya başlandı” dedi.
Seçici Kurul ayrıca, Muş’ta yayınlanan 28 Temmuz–7 Ağustos 2010, 13–20 Ağustos 2010 ve 9-26 Ekim 2010, tarihli Haber 49 gazetelerinde yer alan ve Türkiye için önemli bir sağlık konusu olan kot kumlama işinde çalışan işçilerinin hastalığı olan slikozis meslek hastalığının yerel düzeyde sorgulanması, çözüm önerilerini yansıtması ve TBMM’ye kadar olan boyutunu izlemesi nedeniyle Emrullah Özbey’i mansiyona değer buldu. Özbey’e ödülünü TGC Genel Sekreter Yardımcısı Zafer Atay verdi.