TERCÜMAN GAZETESİ'NDE MUHABİRLİKTEN KÖŞE YAZARLIĞINA
Tercüman Gazetesi yeni yayın yönetimi, gazete içinden bir muhabire, haftanın beş günü yazma olanağı verdi.Tercüman Gazetesi Muhabiri Erhan Öztürk, Ufuk Büyükçelebi yönetimindeki gazetede, haftanın beş günü kulis yazacak.
Aydın Candabak döneminde başarılı haberlere imza atan Erhan Öztürk, TGC'den iki kez ödül almıştı. İşte Erhan Öztürk'ün ilk yazısı:
SÖZ UÇAR,YAZI KALIR
Yayın hayatına başladığı günden bu yana her zaman halkın, haklının yanında olan Tercüman, bundan sonraki süreçte de bu kararlılığını sürdürmeye devam edecek. 18 yıllık meslek
hayatımda birçok gizli kalan olayı, hukuksuzluğu, yolsuzluğu, haksızlığı kamuoyuna aktardım.
Üzüldüğüm, yorulduğum, en önemlisi keyif aldığım dönemler oldu.
Geriye dönüp baktığımda "keşke yazmayıp, zülfü yâre dokunmasaydım" dediğim bir an yok. Yaklaşık 3.5 yıldır görev yaptığım, gazeteniz Tercüman'da Türkiye'nin gündemini belirleyen, gazete ve televizyonlara haber olan, tartışma yaratan birçok olayı sizlerle paylaştım.
Son yıllarda başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin birçok bölgesinde kent imarının, yeşilinin, doğasının yok edilmesi noktasında, 'gizli' anlaşmaların perde arkasını yazarak kapıların aralanmasına neden oldum.
Burgulu kuleler
Örneğİn Türkiye, Dubai anlaşmalarının perde arkasını, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın İstanbul Küçük Çamlıca'daki kaçak villalarına getirilen imar affını, Batı Trakya'da Türk soydaşlarımıza uygulanan şiddeti, yüzlerce yeşil alan ve öngörünüm bölgesine 'hatırı sayılır ' kişilere uygulanan kaçak yapı imtiyazlarının tamamını Tercüman'da okudu.
Bunlar içinde beni en çok keyiflendiren haberlerden biri İstanbullu´nun hakkının 'gasp' edilmesine engel olmamız oldu. Dubai Şeyh'i El Maktum'un şirketiyle, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın Anakent Belediye Meclisi'nden 'yetki' almadan Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı kurarak, Levent'teki İETT arazisine 'burgulu kulelerin' yapılacağını söylemesi tartışmaları da beraberinde getirdi.
Çünkü yapılan anlaşmanın yasal dayanağı yoktu ve belediye meclisinden yetki alınmamıştı. Bu tespitlerim meclis tutanaklarında da mevcut. Merak eden gidip bakar. Yine hayır kurumlarının elinde bulunan arazilerle ilgili imar değişikliği talepleri yetkili ve ilgililerin 'hayır' cevabıyla nazikçe reddedildi. Paraya ihtiyacı olan bu kurumların defalarca müracaatları âdeta 'yok' sayıldı, görmezlikten gelindi.
Ucuza giden arazi
Darüşşafaka Cemiyeti'nin Haydarpaşa'da bulunan 18 dönümlük arazisi âdeta 'kelepir fiyata' ucuza kapatıldı. Tapuda 18 dönüm, planlarda 11 dönüm olan 'altın' değerindeki araziyi mecbur
kalarak elden çıkaran kişi ve kurumlara 'hayır' diyen yetkililer, el değişikliğinin hemen ardından imar büyüklüklerini artırarak, plan değişikliklerini anında yaptı.
Bu sayede milyon dolarlar kazandırıldı birilerine... Zengin oldular. Servetlerinin üstüne servet
kattılar. Ama, 'yetimin hakkını' kimse yiyemeyecek. Yetkililerin ve ilgililerin bunlara sahip çıkacağını, çıkması gerektiğini defalarca yazdık.
Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da, Tercüman'da, başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin her yerinden, okuyucularımızın derdini, sorununu, uğradığı haksızlığı sütunlara taşıyarak dertlere derman, haksızlığın, hırsızlığın ve yolsuzluğun karşısında olacağım.
Kapalı kapılar ardında yapılan gizli anlaşmalar, pazarlıklar kamuoyuyla paylaşılırsa, 'haksızlık ve hırsızlıklar' yazıya dökülürse bir gün birilerinin karşısına çıkar. Yâni söz uçar, yazı kalır... Haftanın beş günü bu köşeden siz değerli okuyucularımızın sesi olacağım.
SÖZ UÇAR,YAZI KALIR
Yayın hayatına başladığı günden bu yana her zaman halkın, haklının yanında olan Tercüman, bundan sonraki süreçte de bu kararlılığını sürdürmeye devam edecek. 18 yıllık meslek
hayatımda birçok gizli kalan olayı, hukuksuzluğu, yolsuzluğu, haksızlığı kamuoyuna aktardım.
Üzüldüğüm, yorulduğum, en önemlisi keyif aldığım dönemler oldu.
Geriye dönüp baktığımda "keşke yazmayıp, zülfü yâre dokunmasaydım" dediğim bir an yok. Yaklaşık 3.5 yıldır görev yaptığım, gazeteniz Tercüman'da Türkiye'nin gündemini belirleyen, gazete ve televizyonlara haber olan, tartışma yaratan birçok olayı sizlerle paylaştım.
Son yıllarda başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin birçok bölgesinde kent imarının, yeşilinin, doğasının yok edilmesi noktasında, 'gizli' anlaşmaların perde arkasını yazarak kapıların aralanmasına neden oldum.
Burgulu kuleler
Örneğİn Türkiye, Dubai anlaşmalarının perde arkasını, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın İstanbul Küçük Çamlıca'daki kaçak villalarına getirilen imar affını, Batı Trakya'da Türk soydaşlarımıza uygulanan şiddeti, yüzlerce yeşil alan ve öngörünüm bölgesine 'hatırı sayılır ' kişilere uygulanan kaçak yapı imtiyazlarının tamamını Tercüman'da okudu.
Bunlar içinde beni en çok keyiflendiren haberlerden biri İstanbullu´nun hakkının 'gasp' edilmesine engel olmamız oldu. Dubai Şeyh'i El Maktum'un şirketiyle, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın Anakent Belediye Meclisi'nden 'yetki' almadan Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı kurarak, Levent'teki İETT arazisine 'burgulu kulelerin' yapılacağını söylemesi tartışmaları da beraberinde getirdi.
Çünkü yapılan anlaşmanın yasal dayanağı yoktu ve belediye meclisinden yetki alınmamıştı. Bu tespitlerim meclis tutanaklarında da mevcut. Merak eden gidip bakar. Yine hayır kurumlarının elinde bulunan arazilerle ilgili imar değişikliği talepleri yetkili ve ilgililerin 'hayır' cevabıyla nazikçe reddedildi. Paraya ihtiyacı olan bu kurumların defalarca müracaatları âdeta 'yok' sayıldı, görmezlikten gelindi.
Ucuza giden arazi
Darüşşafaka Cemiyeti'nin Haydarpaşa'da bulunan 18 dönümlük arazisi âdeta 'kelepir fiyata' ucuza kapatıldı. Tapuda 18 dönüm, planlarda 11 dönüm olan 'altın' değerindeki araziyi mecbur
kalarak elden çıkaran kişi ve kurumlara 'hayır' diyen yetkililer, el değişikliğinin hemen ardından imar büyüklüklerini artırarak, plan değişikliklerini anında yaptı.
Bu sayede milyon dolarlar kazandırıldı birilerine... Zengin oldular. Servetlerinin üstüne servet
kattılar. Ama, 'yetimin hakkını' kimse yiyemeyecek. Yetkililerin ve ilgililerin bunlara sahip çıkacağını, çıkması gerektiğini defalarca yazdık.
Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da, Tercüman'da, başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin her yerinden, okuyucularımızın derdini, sorununu, uğradığı haksızlığı sütunlara taşıyarak dertlere derman, haksızlığın, hırsızlığın ve yolsuzluğun karşısında olacağım.
Kapalı kapılar ardında yapılan gizli anlaşmalar, pazarlıklar kamuoyuyla paylaşılırsa, 'haksızlık ve hırsızlıklar' yazıya dökülürse bir gün birilerinin karşısına çıkar. Yâni söz uçar, yazı kalır... Haftanın beş günü bu köşeden siz değerli okuyucularımızın sesi olacağım.