"TEMİNAT DURDURULDU, CEZALAR DEĞİL!.." SABAH YAZARINDAN DOĞAN GRUBU'NA SEVİNMEYİN MESAJI!..

Aydın Doğan dosyası nereye gidiyor? Hangi gelişmeler yaşanacak?

Doğan dosyası ne olur?


Gelinen noktada Doğan Grubu'na kesilen vergi cezalarını ve halihazırdaki dava dilekçelerini yeniden ele almak, muhtelif soru işaretlerini kaldırmaya yardımcı olacak.


Zira Doğan Yayın Holding ve şemsiyesi altındaki şirketlerle ilgili farklı dönemleri kapsayan, farklı işlemlerden kaynaklanan, farklı tespitler söz konusu. Grup da vergi cezası raporlarının doğru olmadığını ispat çabasında.


Burada, vergi dairelerinin istediği teminatla ilgili güncel gelişmeyi, (şimdilik) cezaların akıbetinden ayırma gereği var.


Olayın bir yönü, vergi raporu kesinleştikten sonra mükelleften teminat istenip istenmeyeceğine odaklı. Olayın bir de vergi kaçakçılığı iddiasının yanısıra Grup şirketleri arasındaki hisse devirleri sırasında KDV-Kurumlar Vergisi kaybı oluştuğu savına dayandırılan karmaşık yönü var.


Süreç, Doğan Yayın Holding'in, yüzde 25 hissesinin Alman Axel Springer'e satışı sırasında (2006 yılı) "vergi kaçakçılığı" yapıldığı gerekçesi ile hazırlanan raporla başladı. Bu ilk rapor üzerine Grup, 914 milyon TL teminat gösterip (DYH'in yüzde 54'ü) yürütmesinin durdurulması için dava açtı.


Bu arada, Gelirler Kontrolörleri'nin düzenlediği ilk rapor, "kaçakçılık" temeline oturduğundan "maliye ile uzlaşma" yolu kapandı. "Kaçakçılık" vurgusu, ceza davasını da getirdi. Hem mali hem de cezai sorumluluk altında kalan Doğan Grubu, tek seçenek olarak yargıya gitti.


Bu nedenle Doğan Grubu'nun "inceleme elemanı raporunu kesinleştirip ceza, vergi dairesince tebliğ edildikten sonra teminat istenemez" tezi ile "vergi kaçakçılığı ve vergi kaybı raporlarına" itirazını içeren hukuki girişimi (bu aşamada) ayrı ayrı düşünmek gerekiyor. Nitekim DYH, vergi mahkemesinden yürütmeyi durdurma kararı çıkmayınca Danıştay'da temyiz etti. 1 Ekim 2009 tarihli Danıştay 4. Dairesi kararında özetle, "Teminat, vergi incelemesi sırasında ve inceleme elemanlarınca yapılan ilk hesaplamalar sonucu belirlenen miktar üzerinden istenebilir. İnceleme sonuçlanıp matrah farkı kesinleşip, tebliğ edilmişse teminat istenmez" denildi.


Bu karar oy çokluğu ile alındı. Kararın gerekçesine muhalif kalan bir üyenin görüşü ise manidar. Çünkü ileriye yönelik anlam içeriyor.


Danıştay'da, "Vergi incelemesi tamamlandıktan sonra teminat istenemeyeceği yolunda bir hüküm olmadığı gibi incelemeye başlanıp ilk hesapların yapılması üzerine henüz kesin miktarı belli olmayan bir aşamada dahi amme alacağının güvenceye alınması öngörülmüşken inceleme tamamlanarak tarhiyat yapılması halinde bu müessesenin uygulanamayacağını kabul, yasa koyucunun abesle iştigali anlamını taşır" görüşü de mevcut.


Eldeki veriler ışığında, yargının bağımsızlığına saygı göstererek şunları söylemek mümkün:


Doğan Grubu hakkında farklı inceleme raporlarında, vergi kaçakçılığı ve vergi kaybına sebebiyet tespitleri söz konusu. Bunlar henüz hukuki açıdan nihai karara bağlanmış değil.


Ceza kesilen mükelleften, vergi incelemesi tamamlanmadan bir ön raporla ve objektif gerekçelerle teminat istenebileceği görüşü Danıştay'da hakim. Ama vergi dava daireleri kuruluna kadar uzanan yol hala açık.


DYH için yazılan ilk cezadan sonra, Doğan TV ve bağlı ortaklıkları da incelenerek ikinci vergi cezası kesildi. Son cezaya karşılık teminatın yürütmesinin durdurulması istemi şu an vergi mahkemelerinde. Gösterge değeri olsa da bir başka olaya ilişkin kararın mevcut olaya hemen uygulanmasını istemek acelecilik olabilir.


Gelirler kontrolörlerinin ilk raporu üzerine DYH, Mart 2009'da teminat gösterdi. O sırada devam eden incelemeler de vardı. Kontrolörlerin, Ağustos 2009'daki ikinci raporunu kesinleştirmeden, ön yazı ile neden teminat istemedikleri ise denetim tekniği açısından bünyede tartışılacaktır.

Okan Müderrisoğlu/Sabah