TELEVİZYONDA BAŞARILI OLANLARIN ÇOĞU ÇATLAKTIR!..BAŞARILI TELEVİZYONCU ADEM GÜRSES ANLATIYOR!!!
Televizyon kurma işlerinin ustası Adem Gürses, Neşe Düzel'e ilginç açıklamalar yaptı. TV dünyasında başarılı olmanın şartı ne? Reytingler ne kadar önemli? Dizilerin maliyeti ne kadar? Televizyon dünyası çok mu insafsız?
İnsafsız bir dünyadır bu. Televizyonda her şey abartılıdır. Dedikodu, kıskançlık, rekabet, her şey abartılıdır. Televizyoncunun hayatı düello gibidir. Burada rekabet öldürücüdür
Yerli dizinin bir bölümü 200 bin liradır. Televizyonculuk ise 24 saattir. Kanal, peş peşe yayımlanan iki diziye 400 bin lira harcayınca, geri kalan zamanı ucuz işlerle dolduruyor
Kadın programları erkekleri de değiştiriyor. Çünkü burada konuşulanlar erkeğin gündemine giriyor. Kadın programları bu toplumun psikiyatrıdır.
NEDEN? Adem Gürses
Toplumumuzun televizyona düşkünlüğü herkesin bildiği bir gerçek. Televizyonda toplumun ilgisini çeken programlar her dönem değişiyor. Bazen magazin programları, bazen yarışmalar bazen de şimdi olduğu gibi yerli diziler toplumun ortak gündemini oluşturuyor. İnsanların konuşacakları ortak konular yaratması açısından çok önemli bir işleve sahip olan televizyonlarda, son dönemde arka arkaya birçok dizi yer alırken, daha fazla sayıdaki dizi de yayından kaldırılıyor. Büyük maliyetlerle çekilen dizilerin hangisinin tutup tutmayacağı, televizyoncular için önemli bir sınav oluyor.
Yıllarca TRT'de program müdürlüğü yapan, Star, Kanal 6, Kanal D'nin kuruluşlarında büyük rol oynayan televizyon yöneticisi Adem Gürses'le televizyon dünyasının içyüzünü, televizyon programlarıyla seyircinin ilişkisini, dizileri ve maliyetleri, televizyoncuların ne tür endişelerle yaşadıklarını ve televizyon yıldızlarını konuştuk.
Televizyon hayatımızın en önemli parçası oldu. En çok seyredilenler de yerli diziler. İnsanlar yerli dizileri neden seviyor sizce?
İnsanlar, kendilerini buldukları şeyi severler. Hayatımızda önce Türk sineması vardı. Sonra Brezilya dizileri... Şimdi de yerli diziler hayatımızı kapladı. Çünkü bu diziler, insanların her türlü duygu ve özlemine sesleniyor. İnsanlar kendi yaşadıkları hayatın yanı sıra, yaşamak istedikleri, hayal ettikleri hayatı ve olmak istedikleri insanları buluyorlar bu dizilerde.
Yayıncılar bir dizi çekmeye karar verdiklerinde nelere dikkat ederler? Nelerin seyircinin ilgisini çektiğini az çok bilir mi bütün televizyoncular?
Bilirler. Daha doğrusu, bilmeleri gerekir. Unkapanı'ndaki kasetçiler de hangi şarkının tutacağını bilir. Televizyon yayıncılarındaki sezgi de böyledir. Bu, yıllar içinde oluşmuş bir hissediştir. Bunun adı tecrübedir. Çünkü dizi çok pahalı bir iştir. Eğer siz tek karesi bile çekilmemiş bir diziyi, hikâyesi ve senaryosu oluşturulurken zihninizde resimleyemiyor ve seyredemiyorsanız, yaptığınız televizyonculukta bir eksiklik var demektir. Bir televizyoncu seyirciyle birlikte tepki vermez. O dizinin tutup tutmayacağını herkesten önce hisseder. Diziyi çekip, sonra seyirciyle birlikte 'olmadı bu iş' derseniz, sadece parayı değil, fikri, hikâyeyi, senaryoyu, oyunculuğu, her şeyi çöpe atarsınız.
Peki bir dizinin tutması için hikâyesi ne olmalıdır?
Bu, Türkiye'nin ve Türk toplumunun hikâyesi olmalıdır. Bunun için de toplumun ne yaşadığını ve neyi hayal ettiğini bilmek gerekir.
Bir de tabii diziye ilgiyi sürekli kılabilmek için hikâyenin güçlü bir dramatik gerilimi olmalıdır. Dizinin tutması için ayrıca, diziyi hangi saatte kim için yayımlayacağınızı doğru belirlemeniz ve bu hedef kitlenin ilgileneceği unsurları hikâyeye katmanız şarttır.
Nelerin sevildiği bilindiği halde birçok dizi de yayına girdikten kısa süre sonra yayından kaldırılıyor. Hele bugünler
Yerli dizinin bir bölümü 200 bin liradır. Televizyonculuk ise 24 saattir. Kanal, peş peşe yayımlanan iki diziye 400 bin lira harcayınca, geri kalan zamanı ucuz işlerle dolduruyor
Kadın programları erkekleri de değiştiriyor. Çünkü burada konuşulanlar erkeğin gündemine giriyor. Kadın programları bu toplumun psikiyatrıdır.
NEDEN? Adem Gürses
Toplumumuzun televizyona düşkünlüğü herkesin bildiği bir gerçek. Televizyonda toplumun ilgisini çeken programlar her dönem değişiyor. Bazen magazin programları, bazen yarışmalar bazen de şimdi olduğu gibi yerli diziler toplumun ortak gündemini oluşturuyor. İnsanların konuşacakları ortak konular yaratması açısından çok önemli bir işleve sahip olan televizyonlarda, son dönemde arka arkaya birçok dizi yer alırken, daha fazla sayıdaki dizi de yayından kaldırılıyor. Büyük maliyetlerle çekilen dizilerin hangisinin tutup tutmayacağı, televizyoncular için önemli bir sınav oluyor.
Yıllarca TRT'de program müdürlüğü yapan, Star, Kanal 6, Kanal D'nin kuruluşlarında büyük rol oynayan televizyon yöneticisi Adem Gürses'le televizyon dünyasının içyüzünü, televizyon programlarıyla seyircinin ilişkisini, dizileri ve maliyetleri, televizyoncuların ne tür endişelerle yaşadıklarını ve televizyon yıldızlarını konuştuk.
Televizyon hayatımızın en önemli parçası oldu. En çok seyredilenler de yerli diziler. İnsanlar yerli dizileri neden seviyor sizce?
İnsanlar, kendilerini buldukları şeyi severler. Hayatımızda önce Türk sineması vardı. Sonra Brezilya dizileri... Şimdi de yerli diziler hayatımızı kapladı. Çünkü bu diziler, insanların her türlü duygu ve özlemine sesleniyor. İnsanlar kendi yaşadıkları hayatın yanı sıra, yaşamak istedikleri, hayal ettikleri hayatı ve olmak istedikleri insanları buluyorlar bu dizilerde.
Yayıncılar bir dizi çekmeye karar verdiklerinde nelere dikkat ederler? Nelerin seyircinin ilgisini çektiğini az çok bilir mi bütün televizyoncular?
Bilirler. Daha doğrusu, bilmeleri gerekir. Unkapanı'ndaki kasetçiler de hangi şarkının tutacağını bilir. Televizyon yayıncılarındaki sezgi de böyledir. Bu, yıllar içinde oluşmuş bir hissediştir. Bunun adı tecrübedir. Çünkü dizi çok pahalı bir iştir. Eğer siz tek karesi bile çekilmemiş bir diziyi, hikâyesi ve senaryosu oluşturulurken zihninizde resimleyemiyor ve seyredemiyorsanız, yaptığınız televizyonculukta bir eksiklik var demektir. Bir televizyoncu seyirciyle birlikte tepki vermez. O dizinin tutup tutmayacağını herkesten önce hisseder. Diziyi çekip, sonra seyirciyle birlikte 'olmadı bu iş' derseniz, sadece parayı değil, fikri, hikâyeyi, senaryoyu, oyunculuğu, her şeyi çöpe atarsınız.
Peki bir dizinin tutması için hikâyesi ne olmalıdır?
Bu, Türkiye'nin ve Türk toplumunun hikâyesi olmalıdır. Bunun için de toplumun ne yaşadığını ve neyi hayal ettiğini bilmek gerekir.
Bir de tabii diziye ilgiyi sürekli kılabilmek için hikâyenin güçlü bir dramatik gerilimi olmalıdır. Dizinin tutması için ayrıca, diziyi hangi saatte kim için yayımlayacağınızı doğru belirlemeniz ve bu hedef kitlenin ilgileneceği unsurları hikâyeye katmanız şarttır.
Nelerin sevildiği bilindiği halde birçok dizi de yayına girdikten kısa süre sonra yayından kaldırılıyor. Hele bugünler