TELEVİZYON YAYINCISI NASIL REYTİNG ŞİKESİ YAPAR?

Vatan Gazetesi yazarı Reha Muhtar reyting araştırma ve yapım şirketlerine yapılan operasyon sonrası bakın neler yazdı...

İşte o yazı...

CANLI YAYINDA RÜŞVETİN 10. YILINDA TELEVİZYONDA ŞİKE SKANDALI...

Dün “televizyonlarda şike operasyonu” başlamadan önce eski haber müdürüm Taner (Dileklen) aradı...

Kanaltürk’te iç yapımlar müdürü...

“Televizyon programının ortasında rüşvet pazarlığı yaptırıp, numaraları alınmış paraları saptayarak, polise canlı yayında baskın yaptırdığımız ve canlı yayında naklen rüşvet verilmesini yayınladığımız o Ateş Hattı programının 10. yılıydı 8 Aralık tarihi” dedi...

“Yapma Taner” dedim, “10 yıl oldu mu?..”

Polisle birlikte kamera beni çekerken, stüdyodan kalkıp Taner’e rüşvetin verildiği yere gidiyordum...

Bunca yıllık yayıncılığıma karşın kalbim küt küt atıyordu...

Polis kelepçelerini hazırlamış arkamdan geliyordu, rüşvet veren kişilere suçüstü yapıp yakalamak üzere...

Stüdyoda seyirciler bekleşiyordu ne yapacağım diye...


***


Rüşvet veren kişilerin cep telefonlarını bir vesileyle kapattırmıştık...

Yayında tanıdıkları birileri onları rüşvet verirken görür de telefonla uyandırır diye...

Rüşvetçiler; rüşvet verirken bütün Türkiye gizli kameradan onları izliyordu...

Rüşvetçilerin ise bundan haberi yoktu...

Onlar işini halledecek diye Meclis’te çalıştığını zannettikleri Taner’e rüşvet paralarını veriyorlardı o sırada...

Ben de dışarda bu rüşvetin verilmesini izliyordum polisle...

Paralar verildikten sonra kapıyı açıp suçüstü yapılacaktı canlı yayında...

Ateş Hattı stüdyosunda insanlar nefeslerini tutmuş bekliyorlardı...

Her ihtimale karşı birisine bir şey olur diye bir ambulans tutmuştuk, dışarıda bekliyordu...


***


O zamanlar bir ünlünün ettiği “Rüşvetin belgesi mi olur pe...nk” sözünden esinlenmiş, “O belgeyi canlı yayında biz çıkartırız” demiştik...

Paranın verildiği kapıdan içeri girerken, kötü olmuştum...

Rüşvet verdiği görüntülenen adamların, üzerine gidememiştim...

Onlara kamera tutmakla yetinmiştim...

Soru bile sormamıştım canlı yayında...

Ne olur ne olmaz, “inme” iner adamlara diye...


***


Nerden nereye?..

Habercilik yaparak, habercilik yaparken rating alarak, canlı yayında rüşveti belgeleyen televizyon yayıncılığından, dün geldiğimiz nokta televizyon yapımcılarının “rüşvet vererek rating cihazı bulunan evlerdeki deneklere manipülasyon yaptıkları iddasıyla” gözaltına alınmalarıdır...

Bir televizyon yayıncısı, şöyle veya böyle kamu görevi yapan bir insan, nasıl yapabilir bunu?.. Hangi ihtirasla, saikle, rating cihazı bulunan deneklerin evlerini öğrenip, onları hediyelere ve paraya boğarak izlenme oranlarını değiştirmeye çalışır?..

Umarım bu iddiaların hiçbiri doğru değildir...

Umarım bunların hepsi, yalancıların, iftiracıların, çekemeyenlerin kuru iftiralarından ibarettir...


***


Yok eğer öyle değilse...

Eğer bir televizyoncu böyle bir olayı yapmaya tevessül etmişse, o kirli düzenin aktörleri büyük bir töhmet altındadır...

Bir haber merkezinin canını ortaya koyarak televizyon canlı yayınında, Türkiye’deki rüşveti canlı yayında naklen yayınlamasının 10. sene-i devriyesinde, televizyoncular yapımları için rüşvet vermekten gözaltına alınıyorlar...

Rating almak ayıp değil...

Ayıp değil dürüst habercilik yaparak, canını dişine takarak, rating almak...

Ayıp olan, daha doğrusu günah olan vebali ağır olan, “rüşvet verip, ratingleri değiştirmek...”

Dün A Haber’de Yayın Yönetmeni olan eski haber müdürlerimden Yüksel (Altıntaş) “Abi bu olay televizyonda şike skandalı olarak görünüyor... Araba göndereyim, ne olur canlı yayına bağlan...” dedi...

Eski yönetmenim, şimdi SHOW TV Genel Müdür Yardımcısı Caner Erdem, eski spikerim Saba’nın programına gelmem için günlerdir yalvarıyor...

Biraz beklesin arkadaşlar...

Hele bir soruşturmalar ve sonuçlar ortaya çıksın...

“Yayıncılığı kirletiyorlar” diye tukaka edilmeye çalışılan dürüst insanlar tarihin doğru yazılması için konuşacaklar az sonra...