Televizyon tarihini değiştiren kadın hayatını kaybetti!
Time Dergisi tarafından "televizyon tarihini değiştiren" 17 program arasına giren diziyi yaratan isim hayatını kaybetti.
Emmy ödüllü ABD'li oyuncu Mary Tyler Moore, 80 yaşında hayatını kaybetti.
Moore, 1970'li yıllarda televizyonda kariyer sahibi, yalnız yaşayan, bağımsız bir kadını canlandırarak, o dönemde ağırlıklı olarak ev hanımı rolleriyle gösterilen kadınlarla ilgili klişelerin değişmesine yardımcı olmuştu.
Moore, 1960'larda yayınlanan The Dick Van Dyke Show ve 1970'lerde yayınlanan, kendi adını taşıyan dizilerle o dönem büyük üne kavuştu.
Ayrıca, 1980 yılında Sıradan İnsanlar filmindeki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterildi.
'TELEVİZYON TARİHİNİ DEĞİŞTİRDİ'
New York'un Brooklyn bölgesinde doğan Moore, sekiz yaşındayken ailesiyle birlikte Los Angeles'a taşındı ve 17 yaşında dansçı olarak eğlence dünyasına adım attı.
İlk kez bir reklam filminde rol alarak televizyona çıktı.
1961 yılında The Dick Van Dyke Show'da ana karakterin karısı Laura Petri rolüyle giderek daha çok kişi tarafından tanındı.
Daha sonra kendi adını taşıyan sitcom dizisinde televizyon yapımcısı Mary Richards karakterine can verdi.
1970-1977 yılları arasında yayılanan bu dizi, Time Dergisi tarafından "televizyon tarihini değiştiren" 17 program arasında yer aldı.
O yıllarda televizyon programlarında yer alan kadın karakterler genellikle ev hanımı olarak gösteriliyordu.
EV HANIMLARINDAN KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURAN KADINLARA
Ancak Moore, ekranda pantolon giyen ve saçlarını Jackie Kennedy tarzında yapan bekar, kendi başına yaşayan, kariyer peşinde bir kadını canlandırarak, kadınlarla ilgili klişelerin milyonlarca izleyici tarafından sorgulanmasına neden oldu.
Televizyon dünyasının önde gelen isimlerinden Oprah Winfrey, Moore'u ilham perilerinden biri olarak tanımlarken, çocukluğunda bu diziyi kaçırmadan izlediğini söylemişti.
Winfrey, "Daha o dönemde Mary olmak istiyordum. Mary'nin yaşadığı gibi yaşamak istiyordum" demişti.
Moore, 1980'li yıllara komediden drama geçiş yaparak başladı. Sıradan İnsanlar filminde bir kaza sonucu oğlunu kaybeden bir anneyi oynadı.
Bu rol, ünlü oyuncuya yalnızca Oscar adaylığı getirmekle kalmadı, aynı zamanda bir de Altın Küre kazanmasını sağladı.
Moore, 1970'li yıllarda televizyonda kariyer sahibi, yalnız yaşayan, bağımsız bir kadını canlandırarak, o dönemde ağırlıklı olarak ev hanımı rolleriyle gösterilen kadınlarla ilgili klişelerin değişmesine yardımcı olmuştu.
Moore, 1960'larda yayınlanan The Dick Van Dyke Show ve 1970'lerde yayınlanan, kendi adını taşıyan dizilerle o dönem büyük üne kavuştu.
Ayrıca, 1980 yılında Sıradan İnsanlar filmindeki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterildi.
'TELEVİZYON TARİHİNİ DEĞİŞTİRDİ'
New York'un Brooklyn bölgesinde doğan Moore, sekiz yaşındayken ailesiyle birlikte Los Angeles'a taşındı ve 17 yaşında dansçı olarak eğlence dünyasına adım attı.
İlk kez bir reklam filminde rol alarak televizyona çıktı.
1961 yılında The Dick Van Dyke Show'da ana karakterin karısı Laura Petri rolüyle giderek daha çok kişi tarafından tanındı.
Daha sonra kendi adını taşıyan sitcom dizisinde televizyon yapımcısı Mary Richards karakterine can verdi.
1970-1977 yılları arasında yayılanan bu dizi, Time Dergisi tarafından "televizyon tarihini değiştiren" 17 program arasında yer aldı.
O yıllarda televizyon programlarında yer alan kadın karakterler genellikle ev hanımı olarak gösteriliyordu.
EV HANIMLARINDAN KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURAN KADINLARA
Ancak Moore, ekranda pantolon giyen ve saçlarını Jackie Kennedy tarzında yapan bekar, kendi başına yaşayan, kariyer peşinde bir kadını canlandırarak, kadınlarla ilgili klişelerin milyonlarca izleyici tarafından sorgulanmasına neden oldu.
Televizyon dünyasının önde gelen isimlerinden Oprah Winfrey, Moore'u ilham perilerinden biri olarak tanımlarken, çocukluğunda bu diziyi kaçırmadan izlediğini söylemişti.
Winfrey, "Daha o dönemde Mary olmak istiyordum. Mary'nin yaşadığı gibi yaşamak istiyordum" demişti.
Moore, 1980'li yıllara komediden drama geçiş yaparak başladı. Sıradan İnsanlar filminde bir kaza sonucu oğlunu kaybeden bir anneyi oynadı.
Bu rol, ünlü oyuncuya yalnızca Oscar adaylığı getirmekle kalmadı, aynı zamanda bir de Altın Küre kazanmasını sağladı.