Televizyon ekranlarında Kara Ekim darbesi!

Köşe yazısına "TV ekranında kara ekim" başlığını veren Sözcü yazarı Enis Berberoğlu, "Kara Ekim"in dizi ya da film adı olmadığını aksine sadece bir durum tespiti olduğunun altını çizdi.

"TV sek­tö­rü ekim ayın­da ta­ri­hi za­rar yaz­dı. Bil­di­ğim ka­da­rıy­la, tek bir ka­nal bi­le kâr et­me­di diyen Berberoğlu, "Ka­ra eki­m ifa­de­si bu yüz­den" diye ekledi.

Ardından da köşesinde TV kanallarının ekonomi-politiği üzerine şunları yazdı:

İlk 9 ay TV'­ler açı­sın­dan par­lak geç­me­di.
Ekim ayı top­lam za­ra­rın üze­ri­ne tuz bi­ber ek­ti.
Çün­kü TV yö­ne­ti­ci­le­ri­nin çok iyi bil­di­ği gi­bi...
TV'­ler yıl­da 6 ay za­rar eder.
Üç ay ne kâr, ne de za­rar­la ka­pa­nır.
Kâ­rın ne­re­dey­se ta­ma­mı ka­lan üç aya sı­ğar.
Han­gi ay­lar der­se­niz...
Ekim, ka­sım, ara­lık.
Rey­ting ve rek­lam­lar bu ay­lar­da yük­se­lir.
Ka­ra ekim bu açı­dan önem­li bir is­tis­na...
Böy­le gi­der­se, 2014 top­tan "ka­ra yı­l" ola­cak.

Du­rum bu, ge­le­lim se­bep­le­re...
Ön­ce sek­tör­de­ki aman­sız re­ka­be­ti an­la­ta­lım.
En çok TV iz­le­nen ge­ce sa­at­le­rin­de rey­ting­ler çok ya­kın. İlk sı­ra­da­ki ka­nal 10.5 rey­ting ya­pı­yor­sa, se­ki­zin­ci sı­ra­da­ki 7.5'tan aşa­ğı düş­mü­yor.
Es­ki­den en yo­ğun re­ka­bet dört ana ka­nal ara­sın­day­dı.
Rek­lam pas­ta­sı bu dört­lü­yü bi­le zor ta­şır­dı.
Şim­di ay­nı pas­ta­yı se­kiz ka­nal pay­la­şı­yor.
Rek­lam ha­vu­zun­da­ki su hiç­bi­ri­ne yet­mi­yor.

Ge­lir ye­rin­de sa­yar­ken ma­li­yet­ler ar­tı­yor.
Bu­gün AB ül­ke­le­rin­de­ki di­zi ma­li­ye­ti 700-800 bin Eu­ro.
Türk ek­ran­la­rın­da­ki di­zi ma­li­ye­ti 700-800 bin li­ra.
Mil­li ge­lir ve sa­tın al­ma güç­le­ri kı­yas­lan­dı­ğın­da...
Eu­ro-Türk Li­ra­sı far­kı­nı unu­tun, ma­li­yet ne­re­dey­se ay­nı.
Di­zi eko­no­mi­si­nin bu den­ge­de de­va­mı müm­kün de­ğil.
Za­ten top­lu if­las baş­la­dı.
Se­zo­nun ilk 2 ayın­da on­dan faz­la di­zi er­ken fi­nal yap­tı.

Ra­kam­la­rı pe­şi­nen sı­ra­la­dım...
TV eko­no­mi­si­ni yer­le yek­san eden asıl se­be­bi so­na sak­la­dım.
Bu ra­kam­la­rın ar­dın­da­ki ger­çek şu ki; ay­nı ek­ra­na ba­ka­maz ol­duk.
Kim­lik si­ya­se­ti he­pi­mi­zi ve ek­ra­nı pa­ram­par­ça et­ti.
Di­zi­de­ki yö­re­sel ağız­lar, kı­lık kı­ya­fet, ba­şör­tü­sü, al­kol, ya­şam tar­zı...
Ar­tık ak­lı­nı­za ne ge­lir­se, her ay­rın­tı bir ke­sim iz­le­yi­ci­yi ek­ra­na küs­tür­dü.
Kom­şu­su­nun ek­ra­nı­na ba­kan, iz­le­yen kal­ma­dı.
Mil­li maç rey­tin­gi­ni ya­ka­la­yan di­zi­ler ta­ri­he ka­rış­tı.
Ek­ra­n, sü­per kah­ra­man­lar ye­tiş­tir­mez ol­du.

Sa­nı­rım bu ana­li­zi id­di­alı bu­lan­lar çı­ka­cak.
"TV di­zi­si ile si­ya­se­tin ne ala­ka­sı var?" iti­ra­zı...
İlk ba­kış­ta hak­lı ge­le­bi­lir.
Ama iz­ni­niz­le ben de so­ru ker­va­nı­na ka­tı­la­yım.
Si­ya­se­tin ala­ka­sız kal­dı­ğı ko­nu var mı bu ül­ke­de?
Mil­li ta­kım sa­ha­da ba­şa­rı­sız, si­ya­set tar­tı­şı­lı­yor.
Ama ne tar­tış­ma!
Onun­cu da­ki­ka­da dev­le­tin te­pe­si­ne ta­şı­nı­yor.
İki genç si­ga­ra tüt­tü­rür­ken ya­ka­la­nı­yor.
Me­se­le dev­let bü­yü­ğü­ne ha­ka­ret kap­sa­mı­na alı­nı­yor.
Ame­ri­ka­'nın keş­fi­ne hiç gir­mi­yo­rum!
Ne­re­den ba­kar­sa­nız ba­kın...
Bu cen­net ül­ke­de si­ya­set ka­bı­na sı­ğa­mı­yor.
Üs­tü­ne va­zi­fe ol­sun, ol­ma­sın her şe­ye ka­rı­şı­yor.
Her gir­di­ği ala­na ni­zam ve in­ti­zam ge­tir­mek is­ti­yor.
Ka­fa­sı­na gö­re, hoy­rat­ça, iş­gal­ci gi­bi iler­li­yor.
Bas­tı­ğı yer­de ot bit­mi­yor.