TELEFON DİNLEMEDE 'LAZIM OLUR' DÖNEMİ!

Nedim Şener'in telefonunun 2009'daki ilk kayıtlarının deşifre dahi edilmeden daha sonra açılan davada kullanılması hukukçularca eleştirildi.

Ergenekon davasında tutuklu bulunan gazeteci Nedim Şener, gazetecilere yazdığı mektupta “1.5 yıldır bekleyen telefon kayıtlarım neden Oda TV baskınından hemen önce tape edildi (kâğıda döküldü)?” diye sordu. Bu soru, aklımıza iletişimin izlenmesi ve takibi konusunda hazırladığımız ‘dijital kale’ başlıklı yazı dizisinde Telekomünikasyon İletişim Başkanı Fethi Şimşek’in avukatlara yaptığı bir tavsiyeyi getirdi. Şimşek, avukatlara, “Bir dinlemenin tarihi soruşturmanın tarihinden önce ise o dinleme kaydı hukuki değildir” diyordu.

Nedim Şener’in sorusunu Şimşek’in hâlâ geçerli olan açıklamasıyla birleştirerek okuyunca yeniden TİB’e sorduk. İletişimin tespiti konusunda son derece deneyimli bir TİB yetkilisi, Şener’in telefonlarının 2009’da da mahkeme kararıyla dinlendiğine dikkat çekerek, başka bir soruşturmada elde edilmiş telefon kayıtlarının iddianameye delil olarak konulabileceğini söyledi. Dinlemenin kapsamında olan soruşturma ile Oda TV soruşturmasının da birleştirilmiş olabileceğine dikkat çeken yetkili, bu yüzden Şener’in telefonlarının ne zaman ve hangi soruşturma çerçevesindeki bir kararla dinlenmeye başlandığına bakmamızı söyledi.

Yaklaşık 2 yıl dinlenmiş
TİB yetkilisinin bakmamızı istediği detaylar biliniyor: Nedim Şener hakkında 6 Mayıs 2009’da ‘Ergenekon’un çok gizli propaganda biriminde görevlidir’ ifadesiyle başlayan ve ‘M.Yılmaz’ imzasıyla biten bir ihbar mesaji (elektronik posta) gelmiş. Bu mail üzerinde yapılan başvuruda 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Şener’in telefonlarının dinlenmesi talebini kabul etmiş ve 22 Mayıs 2009 tarihinden itibaren Şener’in telefonları kaydedilmiş. Bu dinlemenin gerekçesi ‘Ergenekon terör örgütüne bağlı faaliyette bulunma şüphesi’ gösterildiğinden işlemin sürmekte olan Ergenekon soruşturmalarından biri kapsamında olduğu anlaşılıyor. Yasaya göre üç ay olan bu dinleme, ilk uzatmasını 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla almış ve dinleme faaliyeti Şener’in gözaltına alındığı Mart 2011’e kadar sürmüş. Şener’in 2009’da başlayan telefon dinleme kayıtları, 2007’de başlayıp dallanarak devam eden Ergenekon soruşturmalarından birinde toplanmışsa, mahkeme kararıyla toplandığı için CMK’nın 135. maddesinde tanımlanan iletişimin tespiti mevzuatına uygun görünüyor. Aynı mevzuat, geniş bir yorumla bir soruşturma sırasında elde edilmiş yasal telefon kayıtlarının başka bir soruşturmada da kullanılmasını sağlıyor. TİB’e göre Şener hakkındaki dinlemelerin tamamı yasal olduğu için tartışmalı bir durum yok.

Uzatmaların dayanağı ne?
Ancak dinleme mevzuatında ‘son çare’ ve ‘istisna’ olarak görülen bu tedbire başvurulabilmesinin iki temel şartı var: Belirtilen bir suçun işlendiğine yönelik kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka suretle delil elde edilmesi olanağının bulunmaması. Oysa, Oda TV iddianamesinden ve Nedim Şener’in sorusundan anlaşıldığı gibi, telefon kayıtları yaklaşık 1.5 yıl sonra deşifre edilmiş. Soruşturmayı yürüten ekip, mevzuata göre ‘son çare’ olarak başvurdukları ve ‘başka yolla delil elde edemediklerini’ kabul ettikleri halde, kayıtları deşifre etme gereği bile duymamış. Buna karşın soruşturma kapsamında dinlemelerin süresi kesintisiz bir şekilde uzatılmış. CMK’ya göre örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak ‘gerekli görülmesi halinde’, hâkim her defasında bir ay olmak üzere süreyi sonsuz kez uzatabiliyor. Buna göre, Şener’le ilgili dinleme kararını veren mahkeme, Mayıs 2009’da başlattığı dinlemeler deşifre bile edilmediği halde, en az 15 kez uzatma kararı vermiş.

Şener’in avukatları 2009’da başlayan dinlemelerin bağlı olduğu soruşturma konusunda da bilgi sahibi değil. Avukat Nurcan Bayraktar, 2010/857 tarih/sayı numaralı bir soruşturma olduğunu, müvekkili de dahil bazı şüpheliler hakkında tutuklama kararı bulunan o soruşturmanın Şubat 2011’de başlayan Oda TV soruşturmasıyla birleştiğini söylüyor. Bayraktar, buna karşın 2009’da dinlemelere gerekçe olan soruşturmanın akıbeti konusunda bilgileri olmadığını kaydediyor. Görüştüğümüz hukukçulara göre kesin olan şey; mahkemelerden kolayca çıkartılan dinleme kararları kapsamında elde edilen kayıtların, ‘ileride kullanılmak üzere hazır tutulması’, mevzuatın sınırlarını genişletiyor.

Deniz Zeyrek/Radikal