TEKZİP METNİNDE "UMUR TALU'NUN GAZETECİLİK YAPMAYA DEVAM ETME HAKKI VAR MIDIR?" DİYEN BAYAN AVUKATA HINCAL ULUÇ'TAN SERT ÇIKIŞ: "KİM BU ŞIMARIK KADIN?"..
Daha önce de kendisi için tekzip göndererek "sahtekarlık,üçkağıtçılık ve okurlarını kandırmakla" suçlayan Aydın Doğan'ın avukatı Şehnaz Yüzer'in bu kez Umur Talu için aynı tarz tekzip yapması Hıncal Uluç'u kızdırdı.
Kim bu şımarık kadın?..
Bakın yasal adı üzerinde.. "Cevap ve düzeltme!.."
Bu ülkede yasalar hakkında yanlış yayın yapılan insanlara cevap ve düzeltme hakkı veriyor. Gerekirse mahkeme aracılığıyla.. Ama dikkat buyurun.. Cevap ve düzeltme.. İtham etme, suçlama, hakaret etme diye bir hak yok..
Ama düzeltme metinlerini kaleme alanlar, ellerine fırsat geçmişçesine, mal bulmuş magribi havasında saldırıyorlar. Çoğu zaman da mahkemelerimiz bu "Saldırı" metinlerini, Cevap ve Düzeltme Hakkı içinde yorumlayıp, yayınına karar veriyorlar.
Şimdi bakın..
Bir fahişe benim için "Hıncal benimle pazarlık yaptı. İlişkiye girdik. Ama daha sonra paramı ödemedi" diyebilir.
Bu ithama karşı, ayni yayın organında Cevap ve Düzeltme Hakkı kullanabilirim.
İki şey diyebilirim.
1-Pazarlık ettik. İlişkiye girdim, parasını ödedim.
2-Böyle bir olay yok. Bu kadını tanımıyorum.
O kadar.. Başkaca bir cevabım olamaz. Ayrıca, hakarete uğradığımı, aşağılandığımı ileri sürerek dava açabilirim. O da ayrı bir haktır.
Ne var ki, "Cevap ve Düzeltme" adı altında " O kadın bir orospudur. Meslekten men edilmeli ve susturulmalıdır" diyemem. Böyle bir hakkım yoktur. Kaldı ki, önemli olan da, söyleyenin kimliği değil, ne söylediğidir. Fahişe bile olsa.. Yanıtın varsa, söylenen söze verirsin. Sözü yanıtlayamıyorsun, inandırıcı olamıyorsun diye söyleyenin kişiliğine saldırıp üstte kalmaya çalışmak, Cevap ve Düzeltme Hakkı değil, hakkın kötüye kullanılışıdır.
Bunları niye yazdım..
Aydın Doğan adına kaleme sarılan Avukat Şehnaz Yüzer, bu defa da Umur Talu'ya saldırdı ve akıl almaz ithamlarını alt alta sıralamakla yetinmedi ve kendisini yargıç yerine koyarak Talu'yu bir de mahkûm etti. Cevap ve Düzeltme Hakkı'nın en kötü kullanılışına örnek mektubunu da "Umur Talu'nun gazetecilik yapmaya devam etme hakkı var mıdır" sorusuyla başlıkladı.
Sorunun muhatabı belli.. Sabah şu anda devletin malı.. Talu'yu devlete ihbar etti.. Açık seçik işine son verilmesini istedi.
Şimdi ben, Şehnaz Yüzer nam hanımın adını kullandığı Aydın Bey'e sormak isterim.. Umur Talu, ya da bir başka gazetecinin meslekten atılmasını, bir daha hiçbir yerde yazdırılmamasını istediniz mi, ister misiniz?.
Aydın Bey'in yanıtını adım gibi biliyorum. Tahmin etmiyor, biliyorum. Aydın Bey'in böyle bir düşüncesi olamaz. O zaman, bu kraldan fazla kralcının yaptığı ne?.
"Bu defa da Umur Talu'ya.." dedim..
Niye.. Bana da saldırdı çünkü.. Beni de gene Aydın Bey adına kaleme aldığını söylediği, üstelik mahkemeden de geçirdiği Cevap ve Düzeltme yazısında, sahtekârlık, üç kâğıtçılık, okurlarını kandırmakla suçladı..
Fatih Altaylı'nın Doğan Gurubu ile bir mücadelesi vardı Petrol Ofisi konusunda.. O konu sonuçlandığında Fatih artık Sabah'ta değildi. Hiçbir gazetede değildi. Söz hakkı yoktu. Ona bu hakkı verdim. "Gel ne diyeceksen köşemde de" diye..
Şehnaz Hanım "Güya Fatih Altaylı'ya söz verme kisvesi altında.." dedi..
Yani, benim Aydın Doğan takıntım var. Ama her ne sebeptense kendim yazamıyorum, yazmak istemiyor, Fatih Altaylı'ya yazdırıyorum. Bundan daha aşağılık bir gazetecilik olur mu?. Dediği kişi, ben.. Bu ülkenin en çok okunan, en inanılan yazarlarından biri.. Bu yüzdendir ki Doğan gurubunun her gazetesinden, bizzat Aydın Bey'in kendisinden defalarca teklif alan Hıncal Uluç..
Ardında 50 onurlu, gururlu, pırıl pırıl yıl bırakan Hıncal!..
Bakın yasal adı üzerinde.. "Cevap ve düzeltme!.."
Bu ülkede yasalar hakkında yanlış yayın yapılan insanlara cevap ve düzeltme hakkı veriyor. Gerekirse mahkeme aracılığıyla.. Ama dikkat buyurun.. Cevap ve düzeltme.. İtham etme, suçlama, hakaret etme diye bir hak yok..
Ama düzeltme metinlerini kaleme alanlar, ellerine fırsat geçmişçesine, mal bulmuş magribi havasında saldırıyorlar. Çoğu zaman da mahkemelerimiz bu "Saldırı" metinlerini, Cevap ve Düzeltme Hakkı içinde yorumlayıp, yayınına karar veriyorlar.
Şimdi bakın..
Bir fahişe benim için "Hıncal benimle pazarlık yaptı. İlişkiye girdik. Ama daha sonra paramı ödemedi" diyebilir.
Bu ithama karşı, ayni yayın organında Cevap ve Düzeltme Hakkı kullanabilirim.
İki şey diyebilirim.
1-Pazarlık ettik. İlişkiye girdim, parasını ödedim.
2-Böyle bir olay yok. Bu kadını tanımıyorum.
O kadar.. Başkaca bir cevabım olamaz. Ayrıca, hakarete uğradığımı, aşağılandığımı ileri sürerek dava açabilirim. O da ayrı bir haktır.
Ne var ki, "Cevap ve Düzeltme" adı altında " O kadın bir orospudur. Meslekten men edilmeli ve susturulmalıdır" diyemem. Böyle bir hakkım yoktur. Kaldı ki, önemli olan da, söyleyenin kimliği değil, ne söylediğidir. Fahişe bile olsa.. Yanıtın varsa, söylenen söze verirsin. Sözü yanıtlayamıyorsun, inandırıcı olamıyorsun diye söyleyenin kişiliğine saldırıp üstte kalmaya çalışmak, Cevap ve Düzeltme Hakkı değil, hakkın kötüye kullanılışıdır.
Bunları niye yazdım..
Aydın Doğan adına kaleme sarılan Avukat Şehnaz Yüzer, bu defa da Umur Talu'ya saldırdı ve akıl almaz ithamlarını alt alta sıralamakla yetinmedi ve kendisini yargıç yerine koyarak Talu'yu bir de mahkûm etti. Cevap ve Düzeltme Hakkı'nın en kötü kullanılışına örnek mektubunu da "Umur Talu'nun gazetecilik yapmaya devam etme hakkı var mıdır" sorusuyla başlıkladı.
Sorunun muhatabı belli.. Sabah şu anda devletin malı.. Talu'yu devlete ihbar etti.. Açık seçik işine son verilmesini istedi.
Şimdi ben, Şehnaz Yüzer nam hanımın adını kullandığı Aydın Bey'e sormak isterim.. Umur Talu, ya da bir başka gazetecinin meslekten atılmasını, bir daha hiçbir yerde yazdırılmamasını istediniz mi, ister misiniz?.
Aydın Bey'in yanıtını adım gibi biliyorum. Tahmin etmiyor, biliyorum. Aydın Bey'in böyle bir düşüncesi olamaz. O zaman, bu kraldan fazla kralcının yaptığı ne?.
"Bu defa da Umur Talu'ya.." dedim..
Niye.. Bana da saldırdı çünkü.. Beni de gene Aydın Bey adına kaleme aldığını söylediği, üstelik mahkemeden de geçirdiği Cevap ve Düzeltme yazısında, sahtekârlık, üç kâğıtçılık, okurlarını kandırmakla suçladı..
Fatih Altaylı'nın Doğan Gurubu ile bir mücadelesi vardı Petrol Ofisi konusunda.. O konu sonuçlandığında Fatih artık Sabah'ta değildi. Hiçbir gazetede değildi. Söz hakkı yoktu. Ona bu hakkı verdim. "Gel ne diyeceksen köşemde de" diye..
Şehnaz Hanım "Güya Fatih Altaylı'ya söz verme kisvesi altında.." dedi..
Yani, benim Aydın Doğan takıntım var. Ama her ne sebeptense kendim yazamıyorum, yazmak istemiyor, Fatih Altaylı'ya yazdırıyorum. Bundan daha aşağılık bir gazetecilik olur mu?. Dediği kişi, ben.. Bu ülkenin en çok okunan, en inanılan yazarlarından biri.. Bu yüzdendir ki Doğan gurubunun her gazetesinden, bizzat Aydın Bey'in kendisinden defalarca teklif alan Hıncal Uluç..
Ardında 50 onurlu, gururlu, pırıl pırıl yıl bırakan Hıncal!..