"TEHLİKENİN FARKINDA MISIN AHMET? AYAĞINI HÜRRİYET'TEN KAYDIRACAKLAR!.."

İsmail Küçükkaya'dan Ahmet Hakan'a, içinde bol bol tavsiyeler olan ilginç bir cevap geldi!



Fehmi Koru'nun AKŞAM'a vermiş olduğu röportaj, tam da tahmin ettiğimiz gibi ses getirdi. Hem keyiflendik hem de çok eğlendik...


Ahmet Hakan'ın köşesinde ise dün hayli tuhaf bulduğum bir yazı çıktı. Güya bizi eleştiriyorlar. Maalesef kendisinin manşetlerde olduğu, köşe yazarları tarafından sert biçimde eleştirildiği bir güne gelmiş, üzüldüm.


Ama 'es geçmek' olmaz. Ahmet Hakan sevdiğimiz, değer verdiğimiz, okuduğumuz bir köşenin adı olduğu için yazısına karşı neler düşündüğümüzü anlatalım. Bir bakalım neresinden tutabiliriz.


Biz Ahmet Hakan'ın bir zamanlar mensubu olduğu ama şimdi yapı sökümüne uğrattığı mahalleden değiliz. Biz Ahmet Hakan'ın yeni mahallesinden de değiliz. Bunun anlaşılması lazım.


Bir kere, AKŞAM'da patronlarla editoryal bağımsızlık arasında tam bir ayrışma var. 'Ahmet Hakan'ın sütununa ilham veren stratejik zeka'nın, bizi eleştirirken ne amaçladığını anlıyoruz. Orada, gruplar arası bir oyun planı var.


Ama bu gazetede, 'bizim patronu eleştirdi, ona kapıları kapatın' demeyiz. Haa, birine haksızlık yapıldığını düşündüğümüz zaman ona kendimiz bir yazı yazar, hakkını veririz. Genel Yayın Yönetmeni sıfatımla, Fehmi Koru'nun yaptığı yanlışı 15 gün önce zaten olanca açıklığı ile yazmıştım. Allah var, en küçük tepki bile göstermedi.


Bir keresinde Başbakan'a da aynı şekilde seslenmiş ve 'gazetelerin, manşetlerin muhatabı patronlar değildir' demiştim. Ahmet Hakan'ın da aynı mantığı yakalaması gerek. Oysa, Fehmi Koru'nun daha önce yaptığı hatanın bir benzerini talep ediyor: Patronları oyuna dahil etmek istiyor...


Beyler, bu sahada sadece gazeteciler top koşturur.


Ahmet'in köşesinden bize deniliyor ki; 'Fehmi Koru senin patronunu eleştirdi. Medya patronuna vurmak yol oldu. Sen nasıl olur da onunla röportaj yaptırırsın, bunu gazetende yayınlarsın.'


İşte, eski bir gazetecilik mantığının iflas ettiği nokta burasıdır. Başka mahallelerde o mantık işler ama gazetecilik kurallarının geçerli olduğu semtlerde bu söz konusu bile olamaz. Biz 'filanca kişiyle görüşürsek iyi iş çıkar mı, söyledikleri enteresan olur mu, konuşulur mu, haber değeri var mıdır?' diye bakarız. Fehmi Koru söyleşisinden memnunum.


Bu gazetede Fehmi Koru'yu son derece sert ifadelerle eleştiren yazılar okudunuz, onlar yazarlarının görüşleridir. Yine burada, Cumhurbaşkanı'na en yakın gazetecinin, muhafazakar kesim üzerinde çok etkili bir ismin söyledikleri de yer alır, bu da gazetecilik refleksidir.
Ayrıca, Ahmet Hakan yazısında 'yeni bir taktik' keşfettiğini söylüyor, 'gazetelerin birinci sayfalarına çıkmak için patronları suçlamak gerekirmiş.' Kendisi, bizim yönetime geldiğimiz ilk günlerde gazetemize yine çok güzel bir röportaj vermişti. Ahmet Hakan da memnuniyetini birkaç kez bana aktarmıştı. Ne yani, Ahmet Hakan o günlerde bizim patronla ilgili olumsuz yazılar yazdı diye mi biz bunu yapmıştık.


Ahmet Hakan'ın yazısını okurken, gözümün önüne Aydın Doğan ile Fehmi Koru'nun son dönemlerdeki yakınlaşması geldi.


Fehmi Koru'nun AKŞAM Gazetesi'ne röportaj vermesinden rahatsız olanlar, Aydın Doğan'a en çok eleştiriyi yönelten kişinin yine Fehmi Koru olduğunu unutmasınlar. Üstelik Fehmi Koru, son dönemdeki yazılarının aslan payını, Doğan Grubu medyasının yaşadıklarına ayırmıştı. Koru, Doğan Grubu medyasının, yanlış yönetildiği iddiasını ısrarla dile getiriyor. Peki bu durumda Aydın Bey, neden Fehmi Koru'yu Rodos'a çağırdı. Neden Fehmi Koru'nun fasıl davetine katıldı. Ahmet Hakan'a o yazıyı yazdıran ilham perisi biraz da bunları düşünmeli.


Ahmet kardeşim sana son bir not daha...
Güzel yazıyorsun, çok okunuyorsun, ben de seni çok seviyorum. Seni uyarayım. Doğan Grubu'nda senin yerine geçecek bir köşe yazarı yetiştiriyorlar. Dikkatini biraz 'içeriye' yöneltmende fayda olabilir. Bir gün bakacaksın, tıpkı senin özelliklerinde bir köşe yazarı arkadaşımız daha olmuş.


İsmail Küçükkaya/Akşam


changeTarget(document.getElementById("news_content"))