Teğmenlerin savunmasına dair çarpıcı iddia! 'Hükümete yakın isimlerin yorumları...'

Barış Terkoğlu'nun iddiasına göre, TSK'dan ihraç edilen 5 teğmen için kanaat bildiren amirlere üst düzey baskı yapıldı. Komutanların, sicil amirlerini defalarca odasına çağırarak kararlarını değiştirmeye zorladığı öne sürüldü.

Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, TSK'dan ihraç edilen 5 teğmen için kanaat bildiren birinci ve ikinci sicil amirlerine baskı yapıldığı iddialarını aktardı. "Anlatılana göre adını herkesin bildiği o komutan, kanaat formunun üzerine kendi el yazısıyla 'düzeltip tekrar gönderin' notunu düşmüştü" diyen Terkoğlu, "Yine adını herkesin bildiği bir başka komutanın, teğmenlerin birinci ve ikinci sicil amirleri olan askerleri defalarca odasına çağırdı. İkna etmeye çalıştı. O kadar ileri gitti ki... Televizyon kanallarında hükümete yakın isimlerin yaptığı yorumları gönderip izlemesini istedi" ifadelerini kullandı.

Terkoğlu, teğmenlerin mezuniyet töreninden iki hafta kadar sonra, kritik görevdeki bir komutanın Topçu Okulu’nu ziyaret ederek, 10 teğmenle 6 saatlik bir görüşme yaptığını ve Teğmen Ebru Eroğlu'na yönelik sert ifadeler kullandığını iddia etti.

30 Ağustos’ta resmi mezuniyet töreninin sona ermesinin ardından alanda tekrar toplanarak kılıç çatan, Subay Andı okuyan ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atan teğmenler Ebru Eroğlu, Batuhan Gazi Kılıç, Deniz Demirtaş, Talip İzzet Akarsu ve Serhat Gündar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ihraç edildi.

MSB, 3 disiplin amiri; Bölük Komutanı Binbaşı Murat Öztürk, Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Halit Türkoğlu ve Alay Komutanı Yardımcısı Albay Mustafa Alper Topsakal'ın da "ayırma cezası" aldığını duyurdu.

Teğmenlerin ve komutanlarının TSK'dan ihraç edilmesi tartışma yaratırken, Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, kararın alınması sürecinde kanaatlerini bildiren, teğmenlerin birinci ve ikinci sicil amirlerine baskı yapıldığı iddialarını köşesine taşıdı.

Barış Terkoğlu, "Yenilmeyen teğmenler" başlıklı yazısında, şunları kaleme aldı:

"Hepimiz biliyoruz. Aslında karar, bakanın açıkladığı gibi 25 Kasım’da çıkacaktı. Ancak soruşturma dosyası için hazırlanan amir kanaatleri istenildiği gibi yazılmamıştı. Ve dosyalar bu gerilim nedeniyle 25 Kasım’a yetişmedi. Dosyaya yukarıdan bir müdahale olduğunu okuyanlar görüyordu. Öyle ki... Anlatılana göre adını herkesin bildiği o komutan, kanaat formunun üzerine kendi el yazısıyla 'düzeltip tekrar gönderin' notunu düşmüştü. Sonra...

Yine adını herkesin bildiği bir başka komutanın, teğmenlerin birinci ve ikinci sicil amirleri olan askerlere yaptığı baskı başladı. Defalarca odasına çağırdı. İkna etmeye çalıştı. O kadar ileri gitti ki... Televizyon kanallarında hükümete yakın isimlerin yaptığı yorumları gönderip izlemesini istedi. Sicil amirleri yine direndi. Bu kez, yurtdışı geçici görevlere gönderilmemekle, isteneni yazmadıkları takdirde başka yerlere görevlendirilecekleri tehdidiyle karşılaştılar. Hatta isteneni yazacak asker aranmaya başladı bile.

Sonunda 14 Aralık günü, 'o odada', baskı ile iki sicil amirine, istenen kanaat yazdırıldı.

Kısacası...

'YDK kararı böyle çıktı' demeyin. Zaten belli olan karar, hazırlanan karar, çıkması için bütün evrakları düzenlenen karar, baskı ve tehditle yaratılan karar, sadece yazıldı.

Bu kadar değil.

TEĞMEN EBRU’YA SERT SÖZLER

Teğmenlerin mezuniyet töreninden iki hafta kadar sonra, kritik görevdeki bir komutan Topçu Okulu’nu ziyaret etti. Önce bütün teğmenlerin karşısına çıktı. Ardından 10 teğmenin sicil numarasını verdi. Bu isimlerle özel konuşacağını söyledi. Toplam 6 saatlik bir görüşme yaşandı. En sert konuşmayı Teğmen Ebru ile yaptı. Ona, yaşananların baş sorumlusunun kendisi olduğunu söyledi. 'TSK’de hiçbir disiplinsizlik cezasız kalmaz' cümlesi zaten aylar sonra gelecek kararı haber veriyordu."