TBMM'nin açılışının 96. yıl dönümü

- AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Davutoğlu: (2)- "Bu milletin kaderi birdir. Ya hep beraber var olacağız ya hep beraber öleceğiz. Kim bu milletin bir parçasını diğerinden ayırt edip, onların kaderini diğerlerinden ayırt ederse, Gazi Meclis'e en büyük ihaneti yapmış olur"- "Geliniz hep beraber..

TBMM (AA) - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bu milletin kaderi birdir. Ya hep beraber var olacağız ya hep beraber öleceğiz. Kim bu milletin bir parçasını diğerinden ayırt edip, onların kaderini diğerlerinden ayırt ederse, Gazi Meclis'e en büyük ihaneti yapmış olur." dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, Meclisin açılışının 96. yıl dönümü dolayısıyla yapılan özel oturumda bir konuşma yapan Başbakan Davutoğlu, Çanakkale'de, İstanbul'u savunanların Kut'ül Amara'da, Bağdat'ı savunduklarını belirterek, "Çanakkale savunması, sadece milletimizin İstanbul'un savunması değil, sadece bizim milletimizin İstanbul savunması değil, bütün kadim değerlerin, insanlık onurunun sömürgecilere, emperyalistlere karşı şanlı bir direnişiydi. Kut'ül Amara, hani bugün kutlayalım mı kutlamayalım mı diye tartışmalar yaptığımız Kut'ül Amara var ya 1916'da aynen İstanbul'un savunması gibi, Bağdat'ın savunulması esnasında bütün Orta Doğu halklarının omuz omuza verdiği son savaştı. Türk, Arap, Kürt, Sünni, Şii, Keldani, Ermeni herkes Kut'ül Amara'da, Bağdat'ı savundu ve uzun yıllar Çanakkale gibi anıldı. Şimdi sadece TSK büyük zafer olarak anıyor. Tekrar Kut'ül Amara'yı, Çanakkale ruhunu bu anlamda tefekkür etmeliyiz." ifadesini kullandı.

Gazi Meclis'in birinci özeliğinin bütün kadim beraberliği temin etmesi, ikinci özelliğinin ise bütün mazlum milletleri temsil etmesi olduğuna işaret eden Davutoğlu, toplandığında Azerbaycan'dan, Buhara Müslümanlarından, Hint Müslümanlarından yardımlar aldığını belirtti.

"Çünkü onlar çok iyi biliyorlardı, bu Gazi Meclis başarıya ulaşırsa, onların da istiklal ve onur ümidi olacaktı. Bu Gazi Meclis başarısızlığa uğrarsa, onları da hüsran bekliyordu" diyen Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu iki tarihi boyuttan hareketle baktığımızda, geliniz hep beraber ciddi muhasebe yapalım. 100 sene önce dedelerimizin oturduğu bu Meclis, bugün 100 sene sonra yine değişik tehditlerle karşı karşıya kalan bir ülkenin Meclisidir, hepimizin Meclisidir. Gazi Meclis'in devamı olarak da bugün istiklal mücadelesi vermek anlamında beka Meclisidir. Onun için siyasi düşüncelerimiz arasındaki farkları bir kenara koyarak, hep beraber bu ülkenin istiklali, bu milletin onuru için omuz omuza verelim. Nereden ve hangi şekilde gelirse gelsin tehdit, hep beraber karşı duralım. Bu ülkenin insanlarına kim saldırırsa, hep beraber onun karşısında omuz omuza verelim. Terörün her türlüsünü hep beraber lanetleyelim. Gazi Meclis'in içinde eminim, 'bu toprakların bir parçasının kaderi diğerinden ayrıdır' diye düşünen çıksaydı, önce o Gazi Meclis'in üyeleri isyan ederdi. Dersimli Diyap Ağa'nın o güzel ifadeleriyle....'(Gavur, Anadolu'yu sardı, hepimizi bir düşünce aldı, din ve diyanet, ırz ve namus, Türklük tehlikeye düştü. İşittik ki Erzurum taraflarında can kurtaran arşa çıkmış, Meclis kuracakmış. Herkes korktu. İhtiyar halimle vatanı kurtaranların yanına koşmayı hatta başımı vermeyi göze aldım. Bana 'gitme ölürsün' dediler. Zaten herkes mahvoluyor. Varam, gidem, onlara ulaşam, hep beraber ölek' dedim) diyor Dersimli Diyap."

Başbakan Davutoğlu konuşmasına şöyle devam etti:

"Arkadaşlar bu milletin kaderi birdir. Ya hep beraber var olacağız ya hep beraber öleceğiz. Kim bu milletin bir parçasını diğerinden ayırt edip, onların kaderini diğerlerinden ayırt ederse, Gazi Meclis'e en büyük ihaneti yapmış olur. Hep beraber sesimizi yükseltelim. Kaderimiz ortak diyelim, tarihi hikayemiz ortak, istikbalimiz ortak diyelim, kim bizim aramıza nifak koyacaksa, onların karşısında da omuz omuza bir aradayız diyelim. Benim ilk çağrım budur. İkinci çağrım, yine bu tarihi hikayeye uygun olarak, bu Meclisin mazlum milletlerin Meclisi olduğunu unutmadan, mazlum milletlerden kimin başı dara girmişse, kimin başı sıkışmış, kim özgürlük, hatta hayatını kurtarma çabası içine girmişse bu Meclis ve ve bu ülke ona da aittir diyelim. Bu, Suriyeli mülteciler için de geçerlidir, Irak'tan gelen Kürt mülteciler için de Boşnak mülteciler için de Kafkasya'nın, Balkanların, Orta Asya'nın, Orta Doğu'nun çocuklarını hep beraber mazlum milletlerin meclisinde buluşturalım. "

- "Yapmamız gereken şey basittir"

Başbakan Davutoğlu, Meclisin tefrik edici üçüncü özelliğinin bütün baskılara rağmen, özgürlüğü ve demokrasiyi savunmuş olması olduğuna işaret ederek, Meclisin içinden, darbe teşebbüslerinden sonra onurla idam sehpasına yürüyen selefi Başbakan ve bakanların çıktığını anımsattı.

Davutoğlu, şunları söyledi:

"Hep beraber Cumhuriyetimizi birlik ve beraberlik için nasıl savunuyorsak, cumhuru bütün unsurlarıyla nasıl savunuyorsak, demokrasimizi de aynı kararlılıkla savunmalı ve her türlü darbe teşebbüslerine karşı demokrasimizi de güçlü kılmalıyız. Bunu yaptığımız zaman bu Meclisi birliğimizin kalesi, karargahı kıldığımız zaman, bu Meclisi mazlum milletlerin adalet ve vicdan teşebbüslerinin nihai tecelligahı kıldığımız zaman ve bu Meclisi özgürlüklerin, insan haklarının ve demokrasinin kalesi kıldığımız zaman emin olunuz, siyasi görüş ayrılıklarımız ne olursa olsun, hep beraber çok güzel bir geleceğe yürüyeceğiz. Yapmamız gereken şey basittir. 96 yıl önce bir araya gelenleri hiç unutmamak ve bu onları bir araya getiren ruhu yaşatmak. Daha sonra Meclisin kapanmasına kadar giden acıları hiç unutmamak, onların bir daha yaşanmaması için demokrasiyi, birliği savunmak. Muhalefete özellikle çağrımda, güzel işler olduğunda bizi takdir ediniz ki eleştirilerinize biz de her zaman değer verelim. Biz de özeleştiri yapalım, biz de sizin yapıcı eleştirilerinizi her zaman dikkate alalım ki bu Gazi Meclis'ten yükselen yeni Türkiye'yi kuralım. Eminim biz bu tarihi hikayemizi unutmazsak, tarih hep bizim yanımızda olacak, bizim için akacak ve tarihin nesnesi değil öznesi olacağız. 96 sene önce bu Meclisi kuranlar tarihin öznesi oldular. "

TBMM Başkanı İsmail Kahraman ile Şanlıurfa'ya istiklal madalyasını götürürken taşıdıkları onura vurgu yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İstanbul'un işgal edilmesinden hemen sonradır ve meclisin kurulmasından hemen öncedir. Şanlıurfa'yı, Gaziantep'i, Kahramanmaraş'ı bütün şehirlerimizi kutluyorum. O istiklal madalyası için destek veren tüm milletvekilleri ve partilere teşekkürü bir borç biliyorum. İşte o zaman 16 Mart'ta İstanbul işgal edildiğinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 'geldikleri gibi gidecekler' demişti. Şimdi biz de aynı şeyi söylüyoruz, kimse bu topraklara göz dikemeyecek, bölmek isteyenlere böldürmeyeceğiz, tökezletmek isteyenlere tökezletmeyeceğiz. Al bayrağı kıyamete kadar özgürlüğümüzün sembolü olarak, Gazi Meclis'imizi de kıyamete kadar, milli iradenin nihai karargahı olarak muhafaza edeceğiz. " dedi.

Meclisin dualarla açıldığını anımsatan Başbakan Davutoğlu, konuşmasını, "Yine dualarla kapatmak için söylüyorum: Allah birliğimizi, beraberliğimizi daim etsin. Bir daha Gazi Meclis kurmak zorunda bizi bırakmasın. Meclisimizi gazi ve demokratik bir meclis olarak milli iradenin her zaman sözcüsü olmak misyonunu getirenlerden eylesin. Bütün milletimizin mili egemenlik bayramını, çocuklarımızın çocuk bayramını kutluyor, güzel bir geleceğe el ele yürüme temennisiyle hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum." sözleriyle tamamladı.

(Bitti)