"Tarikatçı" demek hakaret mi değil mi?

“Tarikatçı” ifadesi, Türkiye’nin son yıllarında sıklıkla gündeme geldi. Peki, “tarikatçı” ifadesi hakaret mi?

Habertürk yazarı Yasemin Güneri, “’Tarikatçı’ demek hakaret sayılır mı?” başlıklı yazısında, kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun vereceğini belirtti.

SENDİKAYA AÇILAN HAKARET DAVASI

Yasemin Güneri yazısında şunları kaydetti:

“’Allah’a ulaştıran yol’ anlamına gelen tarikatlar her dönemde tartışılan bir konu olarak önümüze geliyor.

Tarikatların cirit attığı ve güç yarıştırdığı ortamlarda, mensubu olduğu tarikatla övünenler olduğu kadar, kendisine ‘tarikatçı’ denmesinden rahatsız olanlar da var. Birine ‘tarikatçı’ demek hakaret sayılır mı?

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bu konuda noktayı koyacak.

Davaya konu olan olaya gelecek olursak; Sözcü gazetesinde Milli Eğitim Bakanlığı onaylı bir felsefe kitabında yer alan ifadeler üzerine Eğitim-İş Sendikası açıklamalarda bulunuyor. Sendika, gazeteye yaptığı açıklamada, söz konusu yayınevi için ‘Tarikatçı’ ifadesini kullandı.

Söz konusu kitabı basan Sürat Basım Yayın Reklamcılık ve Eğitim Araçları, Eğitim-İş Sendikası’nın kendilerine yönelik ‘Tarikatçı’ ifadesinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu belirtip Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açtı.

MAHKEME BERAAT KARARI VERDİ YARGITAY BOZDU

Mahkeme; dava konusu yazıda geçen tarikatçı kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğündeki anlamının “tarikatları yaşatmak isteyen, o yolda çalışan kimse” olduğu, hakaret niteliği taşımadığı ve yazının haber verme özgürlüğü sınırları içinde kaldığını belirterek davayı reddetti.

Kararın temyiz incelemesini Yargıtay 4. Hukuk Dairesi yaptı. Daire, yerel mahkeme kararını bozarak “Tarikatçı” sözünün hakaret olduğuna karar verdi.

Gerekçe olarak da şunları yazdı:

‘Davacı tüzel bir tacirdir. Dava konusu edilen yazı içeriğinde davacının sahibi olduğu yayınevi hakkında ‘tarikatçı’ nitelemesi yapılmıştır. Her ne kadar mahkemece tarikatçı kelimesinin anlam bakımından hakaret içermediği gerekçesi ile istem reddedilmiş ise de, söz konusu niteleme ile davacı, kendisi tarafından benimsenmediği ifade edilen bir kategoriye sokulmak istenmiştir. Davalı, davacı hakkındaki nitelemesini haklı gösterecek olguları ispat edememiştir. Şu durumda, tacir olan tüzel kişi davacı hakkında görünür gerçekliği ispat edilemeyen nitelemeden dolayı davacının ticari itibarının zarar gördüğü, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunun kabulü ile uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, istemin tümden reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın gösterilen nedenle bozulması gerekmiştir.’

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin oy çokluğuyla bozduğu karara iki üye muhalif kaldı.

GENEL KURUL EMSAL NİTELİĞİNDE KARAR VERECEK

“Tarikatçı” sözünün hakaret olarak kabul edilmesine muhalif kalan üyeler, karşıoy yazılarında yerel mahkemenin kararının onanması gerektiğine dikkat çektiler.

Yerel mahkeme, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin bozma kararına uymadı. Bunun üzerine dosya, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gündemine taşındı. Genel Kurul, önümüzdeki günlerde emsal niteliğinde bir karara imza atacak.

Herhangi bir tarikata üye olsun veya olmasın, birine “tarikatçı” demek hakaret olarak kabul edilecek mi?

“Tarikatçı” sözü kişilik haklarına saldırı mı?

Bu soruların cevabı, Hukuk Genel Kurulu’ndan çıkacak karar sonrası netlik kazanacak.

Bekleyip görelim…”-