TARAF'TA KÖPRÜLER ATILDI! ORHAN MİROĞLU'NA ZEHİR ZEMBEREK CEVAP!
Ahmet Altan'ı suçladığı yazısıyla adeta köprüleri atan Miroğlu'na gazete yazarlarından Namık Çınar'dan cevap geldi.
Taraf’ta Orhan Miroğlu depremi devam ediyor. Ahmet Altan’ı yerden yere vurduğu yazısında ağır suçlamalarla adeta köprüleri atan Miroğlu’na gazete yazarlarından Namık Çınar’dan cevap geldi.
Çınar, Miroğlu’nun yazısına aynı sertlikte eleştiriler yöneltirken Miroğlu’nun AKP medyasına sinyal verdiğini ima etti. Başbakan’ın Ahmet Altan’a açtığı davaları hatırlatan Çınar, Miroğlu’nun Altan sayesinde yazar kimliği edindiğini yazdı. Miroğlu’nun Başbakan’a toz kondurmadığını ve AKP saflarında politika yapmak için gülücük atıyor olabileceğini yazan Çınar ’yandaş’ gazetelere yapılacak olası bir geçişin de hazırlığı imasında bulundu.
İşte Namık Çınar’ın o yazısı:
ORHAN MİROĞLU’NU ORHAN MİROĞLU’NA ŞİKAYETİMDİR
Birgün bir sofrada ancak selâmlaşacak kadar rastlaştığım Orhan Miroğlu, Patnos’ta subay iken epeyi methiyesini işittiğim, at üstündeki o heybetli duruşuyla bir Urartu heykelciğini andıran Süphandağlı adındaki boylu poslu bir Kürt beyini çağrıştırmıştı, gördüğüm sırada bana.
Ayrıca, komşum da olur benim. Bazen bir cezaevi ranzasındaki gibi altlı üstlü, çoğu kez de sırt sırta, yazılarımız çıkar bu gazetenin sayfalarında. Yüreğim kabarır, gururlanırım.
AHMET ALTAN’A HAKSIZLIK EDİLİNCE RUHUM KIRILIR
Ne ki, nasıl hayıflandım beklemediğim anda bir bilseniz; şişede durduğu gibi durmayan bu imgelerin, geçen gün ummadık bir yaklaşımla kaleme aldığı o sihir ve sinir bozucu yazısıyla uçup gitmesi yüzünden.
Ben Ahmet Altan’ı pek severim. Onu mert, dürüst, değerli ve usta bulurum. Tıpkı yazılarım gibi, dostluğunu tatmakta “geç kaldığım” bir adam olarak görürüm. Ona haksızlık edilince ruhum kırılır. Aynı çatıya tüfek çattığım için de kavgasına katılırım.
Orhan Bey işte o yazısında, kendi düşündükleri değil de, onun yazdıkları üzerinden giderek, “sevgili Ahmet Altan’ı, epeyi zamandır Başbakan’a yönelik bir paranoyaya dönüşmüş görünen, işe yaramadığı gibi iyi niyet de taşımayan ve ancak Aydınlık ya da Cumhuriyet’e yakışacak nitelikteki yazılar”betimlemesiyle, sanki eleştiriyormuş gibi yaparak, kalkmış yerden yere vurmayı deniyor.
MİROĞLU, AHMET ALTAN SAYESİNDE YAZAR KİMLİĞİ EDİNDİ
Haydaaaa!
Daha çocuk yaşta TomMiks-Teksas okurken, kendi el becerisinin hızına güvenenlere “silâhşör” dendiğini nasıl öğrendimse; göz-gez-arpacığın hizasına rast getirerek, bir köşede ofsaytta top bekler gibi adam bekleyenlere de “tetikçi” deneceğini öğrenecektim, biraz büyüyünce de.
PKK sizi,böyle yaparak ölümle tehdit ettiğinde önünüze kalkan olan birine söylenecek lâflar mı şimdi bunlar, Sayın Miroğlu?
“Yazı alanında bir kimlik edindinizse”, Taraf’ı yaratan o adamın sayesinde olmadı mı bu da, bir kadirşinaslığınız dahi yok, geçmiş günlerin onca yüzü-suyu hürmetine?
İKİ AY ÖNCE NELER YAZMIŞTI OYSA NE DEĞİŞTİ PEKİ?
Kesip serinleyince, kabukları üzerine hep işemeye mi kalkar insanlar bu Anadolu’da, o bildik karpuz öyküsündeki gibi?
Ki geçenlerde aramızdan tepkiyle ayrılan yazarlara, “çok zor süreçlerden geçmiş olan bu gazetenin başta Başyazarı olmak üzere, ipini kolayca çekip defterini dürme çabasındakilerce itibarsızlaştırılmasına, imi timi belirsiz insanlar haline getirilmesine”fırsat verilmemesini öğütlemenizden bu yana henüz daha iki ay bile geçmemişken, ne oldu da artık bu denli kezzaplaştınız?
“Ayakta kalma gücünüzü edindiğiniz ve sizin dahi ipinizi çoktan çekecek olanlara karşı sığınılacak bir liman olarak gördüğünüz Taraf’ın zayıflamasını ve güç kaybetmesini istemediğinizin” daha mürekkebi bile kurumadığına göre, ne gibi şeyler gelişti de şimdi birdenbire farklı düşünmeye başladınız?
İÇERDEN BİRİ OLARAK YAPILIR MI BU HEM PES HEM BRAVO!
Başbakan’a karşı “insafla bağdaşmaz”bulduğunuz tavrı, bildim bileli süren bir şey; yeni değil ki!
Zaten her biri başına örülmüş çorap gibi duran her an elli tane dava dosyası varsa; Başbakan’ın açtıklarıdır, kalıbımı basarım, en az yarısı.
Öyleyse ne?
Üstelik,sizden mülhem bir insiyakla “durumdan vazife çıkaran”hemfikir kalemşorlar da“kendini bitiren yazar”tanısıyla şöyle bir yekinip patlatıvermesinler mi çabucak, Başbakanlık basın kuvvetleri meydan muharebesinde hep birlikte tesis etmiş olduğunuz taarruzi harekâtın hazırlık ateşindeki parça tesirli tahrip danelerini; ki içeriden biri olarak hem pes, hem bravo size!
BAŞBAKAN’I ÖVDÜĞÜ GÜNÜN GECESİNDE TERS KÖŞE OLDU
Ama neden; görünenmiş gibi durandan farklı bir sebebi olmalı değil mi bunun?
Eğer Başbakanı alkışlayan “dünün Ahmet Altan’ı değilse Ahmet Altan”; artık dünün alkışlanan Başbakan’ı olmaktan vazgeçtiği için değil midir, Başbakan da?Kim görmez Erdoğan’ın değiştiğini, gözlerini bilerek yumanları saymazsak?
“Neo-ittihatçıları Silivri’de tutan irade, Başbakan’ın iradesinden başka bir şey değildir” diye yazdığınız günün gecesi, bu sefer onları bırakan bir irade geçecektir meclisten, âdetâ sizinle alay eder gibi.
Her zaman yaptığı gibi, Sayın Başbakan (hoş, CHP, BDP ve hemen bütün kesimler ondan farklı değiller, elbet de) Leyla Zana’yla gerçekleştirdiği görüşmesinden sonra bir kez daha, “taraflar anlaşırlarsa, ne diye çözülmesin ki?” demişti anımsarsanız, Kürt Sorunu için.
KÜRT OLMASINA RAĞMEN MEVCUT DURUMDA BİLE BAŞBAKAN’A TOZ KONDURMUYOR
Bir ülkenin siyaset kurumu, halkın bir bölümüne özgü hak ve özgürlüklerin neler ve ne kadar olabileceğini, tıpkı vitrindeki ürünlere onları aleni kılan etiketler koymayan bir şark bezirganı gibi, her kimlerle olursa olsun pazarlık konusu yapar mı hiç?
Ben sizin gibi Kürt olmadığım hâlde (ki bu ne bir marifet ne bir zafiyettir; insan olmak yeterlidir, her şey için), bu meselenin çözümleri, temel hak ve özgürlüklerin peşinde koşmak dururken, pazarlık becerileri bağlamında ele alınacak bir şey midir de, toz kondurmuyorsunuz Başbakan’a, Ahmet Altan’ı ve Taraf’ı beleyerek toza toprağa üstelik?
BÜTÜN BUNLAR AKP SAFLARINDA POLİTİKA YAPMAK İÇİN ATILAN GÜLÜCEKLER Mİ?
Hayır, hayır…başka bir şey olmalı…
“İnsanın, yazdığı yazılara daha iyi bir telif almasının en doğal hakkı olduğunu” söylüyorsunuz ya bir yerde, tamamen katılıyorum size. Hele bir de başka bir geliriniz yoksa, valla sürüm sürüm sürünürsünüz benim gibi. O yüzden hiç kınamam.
Ama yarın-öbür gün, Başbakan’ın emrindeki gazetelerden birine füze misali dikey geçiş yapar da, ayrıca önümüzdeki dönemde bir hayli boşalacak olan AKP saflarında politika yapmak uğruna attığınız bir gülücük içinse bütün bunlar, “bu satırları dasadece ve sadece bir üzüntünün dostça dile getirilmesi olarak okumalısınız”, o takdirde.
Çınar, Miroğlu’nun yazısına aynı sertlikte eleştiriler yöneltirken Miroğlu’nun AKP medyasına sinyal verdiğini ima etti. Başbakan’ın Ahmet Altan’a açtığı davaları hatırlatan Çınar, Miroğlu’nun Altan sayesinde yazar kimliği edindiğini yazdı. Miroğlu’nun Başbakan’a toz kondurmadığını ve AKP saflarında politika yapmak için gülücük atıyor olabileceğini yazan Çınar ’yandaş’ gazetelere yapılacak olası bir geçişin de hazırlığı imasında bulundu.
İşte Namık Çınar’ın o yazısı:
ORHAN MİROĞLU’NU ORHAN MİROĞLU’NA ŞİKAYETİMDİR
Birgün bir sofrada ancak selâmlaşacak kadar rastlaştığım Orhan Miroğlu, Patnos’ta subay iken epeyi methiyesini işittiğim, at üstündeki o heybetli duruşuyla bir Urartu heykelciğini andıran Süphandağlı adındaki boylu poslu bir Kürt beyini çağrıştırmıştı, gördüğüm sırada bana.
Ayrıca, komşum da olur benim. Bazen bir cezaevi ranzasındaki gibi altlı üstlü, çoğu kez de sırt sırta, yazılarımız çıkar bu gazetenin sayfalarında. Yüreğim kabarır, gururlanırım.
AHMET ALTAN’A HAKSIZLIK EDİLİNCE RUHUM KIRILIR
Ne ki, nasıl hayıflandım beklemediğim anda bir bilseniz; şişede durduğu gibi durmayan bu imgelerin, geçen gün ummadık bir yaklaşımla kaleme aldığı o sihir ve sinir bozucu yazısıyla uçup gitmesi yüzünden.
Ben Ahmet Altan’ı pek severim. Onu mert, dürüst, değerli ve usta bulurum. Tıpkı yazılarım gibi, dostluğunu tatmakta “geç kaldığım” bir adam olarak görürüm. Ona haksızlık edilince ruhum kırılır. Aynı çatıya tüfek çattığım için de kavgasına katılırım.
Orhan Bey işte o yazısında, kendi düşündükleri değil de, onun yazdıkları üzerinden giderek, “sevgili Ahmet Altan’ı, epeyi zamandır Başbakan’a yönelik bir paranoyaya dönüşmüş görünen, işe yaramadığı gibi iyi niyet de taşımayan ve ancak Aydınlık ya da Cumhuriyet’e yakışacak nitelikteki yazılar”betimlemesiyle, sanki eleştiriyormuş gibi yaparak, kalkmış yerden yere vurmayı deniyor.
MİROĞLU, AHMET ALTAN SAYESİNDE YAZAR KİMLİĞİ EDİNDİ
Haydaaaa!
Daha çocuk yaşta TomMiks-Teksas okurken, kendi el becerisinin hızına güvenenlere “silâhşör” dendiğini nasıl öğrendimse; göz-gez-arpacığın hizasına rast getirerek, bir köşede ofsaytta top bekler gibi adam bekleyenlere de “tetikçi” deneceğini öğrenecektim, biraz büyüyünce de.
PKK sizi,böyle yaparak ölümle tehdit ettiğinde önünüze kalkan olan birine söylenecek lâflar mı şimdi bunlar, Sayın Miroğlu?
“Yazı alanında bir kimlik edindinizse”, Taraf’ı yaratan o adamın sayesinde olmadı mı bu da, bir kadirşinaslığınız dahi yok, geçmiş günlerin onca yüzü-suyu hürmetine?
İKİ AY ÖNCE NELER YAZMIŞTI OYSA NE DEĞİŞTİ PEKİ?
Kesip serinleyince, kabukları üzerine hep işemeye mi kalkar insanlar bu Anadolu’da, o bildik karpuz öyküsündeki gibi?
Ki geçenlerde aramızdan tepkiyle ayrılan yazarlara, “çok zor süreçlerden geçmiş olan bu gazetenin başta Başyazarı olmak üzere, ipini kolayca çekip defterini dürme çabasındakilerce itibarsızlaştırılmasına, imi timi belirsiz insanlar haline getirilmesine”fırsat verilmemesini öğütlemenizden bu yana henüz daha iki ay bile geçmemişken, ne oldu da artık bu denli kezzaplaştınız?
“Ayakta kalma gücünüzü edindiğiniz ve sizin dahi ipinizi çoktan çekecek olanlara karşı sığınılacak bir liman olarak gördüğünüz Taraf’ın zayıflamasını ve güç kaybetmesini istemediğinizin” daha mürekkebi bile kurumadığına göre, ne gibi şeyler gelişti de şimdi birdenbire farklı düşünmeye başladınız?
İÇERDEN BİRİ OLARAK YAPILIR MI BU HEM PES HEM BRAVO!
Başbakan’a karşı “insafla bağdaşmaz”bulduğunuz tavrı, bildim bileli süren bir şey; yeni değil ki!
Zaten her biri başına örülmüş çorap gibi duran her an elli tane dava dosyası varsa; Başbakan’ın açtıklarıdır, kalıbımı basarım, en az yarısı.
Öyleyse ne?
Üstelik,sizden mülhem bir insiyakla “durumdan vazife çıkaran”hemfikir kalemşorlar da“kendini bitiren yazar”tanısıyla şöyle bir yekinip patlatıvermesinler mi çabucak, Başbakanlık basın kuvvetleri meydan muharebesinde hep birlikte tesis etmiş olduğunuz taarruzi harekâtın hazırlık ateşindeki parça tesirli tahrip danelerini; ki içeriden biri olarak hem pes, hem bravo size!
BAŞBAKAN’I ÖVDÜĞÜ GÜNÜN GECESİNDE TERS KÖŞE OLDU
Ama neden; görünenmiş gibi durandan farklı bir sebebi olmalı değil mi bunun?
Eğer Başbakanı alkışlayan “dünün Ahmet Altan’ı değilse Ahmet Altan”; artık dünün alkışlanan Başbakan’ı olmaktan vazgeçtiği için değil midir, Başbakan da?Kim görmez Erdoğan’ın değiştiğini, gözlerini bilerek yumanları saymazsak?
“Neo-ittihatçıları Silivri’de tutan irade, Başbakan’ın iradesinden başka bir şey değildir” diye yazdığınız günün gecesi, bu sefer onları bırakan bir irade geçecektir meclisten, âdetâ sizinle alay eder gibi.
Her zaman yaptığı gibi, Sayın Başbakan (hoş, CHP, BDP ve hemen bütün kesimler ondan farklı değiller, elbet de) Leyla Zana’yla gerçekleştirdiği görüşmesinden sonra bir kez daha, “taraflar anlaşırlarsa, ne diye çözülmesin ki?” demişti anımsarsanız, Kürt Sorunu için.
KÜRT OLMASINA RAĞMEN MEVCUT DURUMDA BİLE BAŞBAKAN’A TOZ KONDURMUYOR
Bir ülkenin siyaset kurumu, halkın bir bölümüne özgü hak ve özgürlüklerin neler ve ne kadar olabileceğini, tıpkı vitrindeki ürünlere onları aleni kılan etiketler koymayan bir şark bezirganı gibi, her kimlerle olursa olsun pazarlık konusu yapar mı hiç?
Ben sizin gibi Kürt olmadığım hâlde (ki bu ne bir marifet ne bir zafiyettir; insan olmak yeterlidir, her şey için), bu meselenin çözümleri, temel hak ve özgürlüklerin peşinde koşmak dururken, pazarlık becerileri bağlamında ele alınacak bir şey midir de, toz kondurmuyorsunuz Başbakan’a, Ahmet Altan’ı ve Taraf’ı beleyerek toza toprağa üstelik?
BÜTÜN BUNLAR AKP SAFLARINDA POLİTİKA YAPMAK İÇİN ATILAN GÜLÜCEKLER Mİ?
Hayır, hayır…başka bir şey olmalı…
“İnsanın, yazdığı yazılara daha iyi bir telif almasının en doğal hakkı olduğunu” söylüyorsunuz ya bir yerde, tamamen katılıyorum size. Hele bir de başka bir geliriniz yoksa, valla sürüm sürüm sürünürsünüz benim gibi. O yüzden hiç kınamam.
Ama yarın-öbür gün, Başbakan’ın emrindeki gazetelerden birine füze misali dikey geçiş yapar da, ayrıca önümüzdeki dönemde bir hayli boşalacak olan AKP saflarında politika yapmak uğruna attığınız bir gülücük içinse bütün bunlar, “bu satırları dasadece ve sadece bir üzüntünün dostça dile getirilmesi olarak okumalısınız”, o takdirde.