TARAF'IN YAYINLAMADIĞI EROTİK KRİPTOLAR ZAMAN'DA!

Gerekirse yatağa gir emri verilen Amerikalı ajan: Taraf'ın yayınlamadığı erotik kriptolar Zaman'da..

Gölge CIA olarak tanımlanan Stratfor'un bugüne kadar yayınlanmamış diyalogları Zaman Gazetesi'nden yayınlandı. Nuriye Akman'a gönderilen bir okuyucu mailinde çok konuşulacak ifadeler var.

İşte Nuriye akman'ın köşesinde yer alan o raporlar:

Bir arkadaşım özel istihbarat kuruluşu Stratfor'un bugüne kadar yayınlanmayan yeni yazışmalarını yolladı. Bu yazışmaların Taraf'ta bile olmadığını söyledi.

Cemre'den büyük patron ve saygıdeğer eşlerine:
Yepyeni bir kaynak edindiğim müjdesiyle karşınızdayım. Burada saat 10.00. Hiç uyumadım, bütün gece ayaktaydım. Siz orada mışıl mışıl uyurken, (yanlış anlamayın saat farkını kastediyorum sadece) elemanlarınız harıl harıl çalışıyor. Tanışmaktan heyecan duyduğum kişi, genç ve yakışıklı bir adam. Şimdilik kendisinden TR007 diye bahsedeceğim. Adını siz Türkiye'ye geldiğinizde söylerim. TR007'nin son on yıl içinde çalışmadığı medya kuruluşu kalmadığı gibi, stratejik önemi haiz bazı kamu ve özel kurumlarda da görev almış. Kendisiyle üç kez yemeğe çıktım. Her seferinde farklı biri olarak karşıma çıktı. Kılıktan kılığa girebilme becerisini, söylem çeşitliliğiyle zenginleştirmiş. Hangi grubu anlattıysa onun jargonuyla konuştu. 007 ile ilişkim sır olarak kalmalı. Uykum geldi. Devamı yarına.

Patronaj'dan CEMRE'ye:

Elemanlarımın hep aynı insanlarla ilişki kurmasından sıkılmıştım. Bu hem zaman ve para kaybına yol açıyor hem de kafamı karıştırıyordu. Kaynak aynı, konu aynı, fakat rivayet muhtelif! Hangi birini dikkate alacağımı şaşırmıştım. TR007'nin hayatımıza girmesi iyi oldu. Bir daha mesajını yarım bırakıp yatağa gitme. Kestane kebap, acele cevap.

CEMRE'den Patronaj'a:

Enformasyon alabilmek için en tepedekinin peşinden koşturmamıza gerek yok. TR007 beni bir spor salonuna götürdü. Üst düzey bir bürokratın sekreteri de oradaydı. Üçümüz yan yana yürüme bandına çıktık. Sekreter kız, Başbakan'ın doğum günü pastasına tam 100 mum konulacağını öğrenmiş. TR007, bunun ne anlama geldiğini araştıracak.

Patronaj'dan CEMRE'ye:

AKP, ampul amblemini 100 mumla değiştiriyor olmasın!

CEMRE'den Patronaj'a:

TR007 öyle bir bilgi aktardı ki, size naklettiğim an kalp krizi geçirmenizden korkarım. Lütfen dil altı hapınızı alıp kravatınızı gevşetin. Uçuşa hazır olduğunuzda bana boş bir mesaj çekin.

Patronaj'dan CEMRE'ye:

Kocam uyuyor, mesajı ben yazıyorum. Ay bıktım bu abartma huyundan senin. Millete 007 diye diye kendini de James Bond sanmaya başladın. Saçma bir şey söylersen bak hapı sen yutarsın ona göre!

CEMRE'den Hanımefendilerine:

Hapı kimin yuttuğuna buyrun siz karar verin hanımefendi. 100 mum, Başbakan'ın 100 yıl daha yaşayacağının işareti imiş. TR007 sağ olsun korkunç gerçeği belgeledi. Ekte sizin de görebileceğiniz gibi, Başbakan'a özel yeni bir karışım yapmışlar. Fen bilgisi dersinden hep çakardım, bilemedim şimdi bu karışım katı mıdır, sıvı mıdır. Ama şurası muhakkak; Türkiye, önümüzdeki 100 yılı Tayyip Erdoğan'la geçirecek. Sizi şöyle teselli etmek istiyorum. RTE, sonuç olarak ab-ı hayatı ele geçirmedi ya, o da her can gibi ölümü tadacak. En derin saygılarımla...

Patronaj'dan CEMRE'ye:

Sen yengenin kusuruna bakma. Bravo bravo bravo! Dünyada hiçbir elemanımızın böylesine erişim gücü yok. Keşke o karışımın formülü de olsaydı. Yine de istihbarat öyle değerli ki; statünü ve tabii maaşını artıyoruz. Lakin diğer kaynaklarını konuşturma becerini de geliştirmen lazım. Onları cinsel, mali, psikolojik, aklına gelebilecek her yolla hakimiyetin altına alabilmelisin. Ne bileyim gerektiğinde gıdıklayacaksın. (Beni bile gıdıklayarak çözebilirsin.) Karşındakinin tik ya da alerjilerini yeri geldiğinde azdırabilmelisin. Böyle şeyler işte...

CEMRE'den Patronaj'a:

Gerçekten kaynaklarımı değerlendirebilmek adına sizden öğreneceğim çok şey var. Gösterdiğiniz istikamet boyunca yürüdüm. Karşıma üniversiteden arkadaşım "Delik Kulak" çıktı. Söylediğine göre Dışişleri Bakanı'nın fıstığa alerjisi varmış. Bunun Türk-İsrail ilişkilerinde bir enstrüman olup olamayacağının takdirini size bırakıyorum.

Patronaj'dan CEMRE'ye:

Fıstıktan muradını anlamadım. Bu bir metafor mu? Yok kuruyemiş manasındaysa, türünü belirtmelisin. Yer fıstığı mı, çam fıstığı mı, tuzlu mu tuzsuz mu? Bu arada, ben kabuklu kabuksuz bütün Türk fıstıklarını severim. Buraya biraz gönderebilirsen çok makbule geçer. Aman yengen duymasın.

CEMRE'den Patronaj'a:

Sanırım fesatlık derecemi ölçmek istediniz. Kilo vermeniz gerektiğini, bu yüzden yenge hanımın yüksek kalorili fıstık tüketimini size yasakladığını biliyorum efendim. Ekte bizimle partner olmayı kabul eden magazin gazetelerini bulacaksınız. Bu bağlamda size de görev düşüyor. Sadece Türk diplomatları ve işadamlarıyla resmi temas görüntüleri vermemeli, biraz da sanatsal takılmalısınız. Ben yarın burada çok izlenen bir dizi olan Muhteşem Yüzyıl'ın setine gitmeyi düşünüyorum. Kayda değer bir şey bulamayabilirim, hemen beklentiye girmeyin. Yine de Hürrem'in ağzını bir yoklayacağım. Senaristi ikna edebilirse belki bazı mesajlarımızı onun repliklerine katabiliriz.

Patronaj'dan CEMRE'ye:

İyi fikir gerçekten de. Hürrem halvete girmeden önce hünkarına "Rotamızı Avrupa yerine Amerika'ya çevirsek" diyebilir mesela. Bak Cemre, satacağımız ana mesaj şu: "Türkiye tarih sahnesine imparatorluk olarak dönecek, 'Türkiye Birliği' adında bir örgütlenmeye gidecek". Türkler bu lafları duymaktan hoşlanırlar. Bunu senarist bir şekilde formüle etsin. Tamamsa devamını getiririz. Devamında ne mi var? Paranoya tesisi var tabii evladım. Malum stratejik analiz yapmak kolay değil. O yüzden daha kolay üretebildiğimiz siyasi analizlerimiz için tarihi dizilere el atmamız şart. Ne dersin Türk dizi sektöründe rekabetten yararlanabilir miyiz? Üç bilgilendirme toplantısına kimler 75 bin dolar ödeyebilir? Gerekirse fiyatı kırabiliriz...

CEMRE'den Patronaj'a:

Efendim, tamamdır. Hürrem bunun böyle olması için çalışacaklarını söylemeden söyledi. Söyleyerek herkes söyler, iş söylemeden söylemesi, öyle değil mi? Bugün TR007 beni eski bir cemaat mensubuyla tanıştırdı. Adam yıllar önce cemaate istifasını vermiş, şimdi özgürlüğünün tadını çıkarıyormuş. İçerde işlerin nasıl yürüdüğü konusunda tonlarca bilgisi var. Ne polis teşkilatı ne de yargı, cemaat şimdi çiçekçilere sardırmış. Çiçek yapraklarını böceğe dönüştürmüşler. Böcek, dinleme kaydını merkeze canlı ulaştırdıktan sonra iz bırakmadan eriyip yok oluyormuş.

Patronaj'dan CEMRE'ye:

Lütfen lütfen lütfen bize eksik bilgi gönderme. Fazla heyecana kapılıp işleri berbat etmeni istemem. Şu eriyen yaprak-böcek ilgimi çekti. Bu teknolojiyi edindilerse onlarla dost olmamız gerekebilir. Cemaatçi çiçekçilerin listesini istiyorum. Hemen!

CEMRE'den Patronaj'a:

Adam çiçekçilerin listesini verecek ama bir şartı var: Bir şiir kitabı yazmış, İngilizce olarak bastırmak istiyor. Yalnız efendim, adam bugün cemaatin tavukçuluk sektöründeki faaliyetlerini anlattı. Güya millete okunup üflenmiş tavuklar yedireceklermiş, üç öğünden sonra bütün millet Gülen sempatizanı kesilecekmiş. Bence efendim, bırakalım bu adamın peşini. Onun yüzünden TR007 ile de görüşemez oldum. Adam durmadan konuşuyor. Kendisiyle tanışmamız ilk kez Kestane Sevenler Derneği'nin lokalinde olmuştu. Tuhaftır, sonra hep aynı mekânda buluşmak istedi. Her seferinde sırtını duvara, yüzünü kapıya veriyor. Bir de omuzlarını ikide bir ileri geri ittiriyor. Öyle etkilendim ki, benim de bacaklarım sallanmaya başladı. Doktora gittim haliyle. Huzursuz bacak sendromuna yakalanmışım.

Patronaj'dan CEMRE'ye:

Gereği düşünüldü. Iskartaya çıktığın aşikâr. Zaten mali kriz içine girdik. Bunun ardından zincirleme olarak psikolojik ve cinsel kriz gelir diye korkuyoruz. En iyisi sen git işadamları derneğine gir. O kadar da söyledik, Türkiye tarih sahnesine bir imparatorluk olarak dönecek diye. Yar saçların lüle lüle, haydi sana güle güle.

CEMRE'den Patronaj'a:

Bacaklarım sallanıyor diye beni sildiniz ama TR007 bana evlenme teklifinde bulundu. Size son bir tavsiyem var. Amacınızın, karar vericileri rahatsız etmek olduğunu söyleye geldiniz. Bence taktik değiştirmelisiniz. Anamuhalefet lideri ile Başbakan birbirlerini övmede yarışmalı. Böyle bir fotoğraf sizi krizlerin tümünden kurtarır. İstihbaratın tarihini yazmakla yetinemezsiniz. Türk imparatorluğuna giden yolu açan da siz olmalısınız.