TARAF'IN O MANŞETİNİ GÖREN ERTUĞRUL ÖZKÖK TOPAÇ OLUR, TOPAÇ!
Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, fırıl fırıl dönüyor dediği Ertuğrul Özkök'ün yuvarlanıp Ahmet Altan'ı bulduğunu yazdı.
Bizimki Ahmet Altan’a yuvarlanmak istiyor!
Bazı bünyelerde don durmaz ya, bunda da tanım, adlandırma, “lakap” hiçbir şey durmuyor, anında tüketiyor.
Zaten hiçbir şey dayandıramadığımız için “Bizimki” dedim. Yoksa “eleman” eski; tahmin ettiğiniz gibi Ertuğrul Beyciğim.
Adını anmaktan da, “dere kenarı bilgesi” yollu tanımlamalardan da inanın ikrah geldi.
Fehmi Bey de “pop sosyolog” demekten eminim sıkılmıştır.
Hatırlar mısınız bilmem; Taraf gazetesi bir süre önce “Erdoğan yuvarlandı Özkök’ünü buldu” manşetini atmıştı.
Çünkü Uludere konusunda “bizimki” şöyle demişti: “Evet Sayın Başbakan. Doğru olanı yaptınız. Siz ordumuzun arkasında durdunuz; biz de sizin arkanızdayız..”
Ne ki, Taraf gazetesi fena yanılıyordu.
Hiç kimse, ne şekilde yuvarlanırsa yuvarlansın, “bizimki”ni bulamazdı. Tam buldum dediği an o çoktan başka “şekillere” girer, bambaşka “ortamlara” akardı.
Nihayetinde fırıl fırıl dönen bir “fenomenden” bahsediyoruz.
Geçenlerde en büyük dansöz benim, benden iyi kimse kıvıramaz falan diyordu.
Sayın Erdoğan “tasma”dan bahsedince de, “Köpek olduğumu ispatlayabilirim” başlıklı bir yazı dercetti.
Belli ki farkına varılmasını istiyordu.
Halbuki, 28 Şubat soruşturmasının arifesinde ve ilk günlerinde fark edilmemek için her numarayı yapmıştı. “Ne politikası kardeşim; ben ‘spermin tadı’ndan başka hiçbir şeyden anlamam” der gibiydi.
Ne zamanki 28 Şubat soruşturması dalga dalga yayılmasın, hatta gazetecileri teğet geçsin eğilimi hakim olmaya başladı, “bizimki” kafasını çıkarmaya başladı.
Adeta yeniden kendini var etti; sıfır kilometre bir “Beyaz Türk” gibi.
Şu akıllara bakar mısınız lütfen: “Muhafazakâr yeni Türkiye’yi savunanlar, eski merkez medyanın, ‘halkı okuyamadığını’ iddia ettiler. / Beyaz Türkler buna cevap verdi: ‘Siz halkı okuduğunuzu iddia ediyorsunuz, ama biz de sizi okumuyoruz.’ / – Muhafazakârlar kendilerini artık bu ülkenin ‘muktedir çoğunluğu’ ilan ettiler, ama medyada, sanatta, ekonomide hâlâ çoğunluk olamadılar..”
Bu garabet özgüveni nasıl, nerde biriktirdi acaba?
Ekonomide, medyada sanatta çoğunluk olamadınız diye aşağılamakla kalmıyor, “sizi okumayacağız” diye de “racon” kesiyor.
Okumayacaklarmış!
Aferin okumayın; daha beter olun.
Levent Kırca da Aydınlık, Yurt, Sözcü ve Cumhuriyet dışında hiçbir şey okumuyorum demişti.
“Bizimki” ondan farklı olarak yazdığı gazeteyi, “Hürriyet”i okuyordur herhalde.
Adı geçen gazeteleri (en azından benim gibi düşünmeyenlerin ne yazıp çizdiğini merak ettiğim için) her gün okuyorum.
Onlar kendilerinden farklı düşünenleri okumuyorlar.
Ne kadar acayip; bununla da övünüyorlar!
Dün de, Necip Fazıl’dan Cemil Meriç’e, Sezai Karakoç’tan Nuri Pakdil’e, Rasim Özdenören’den Atasoy Müftüoğlu’na kadar kendilerinden görmedikleri aydınları okumamakla övünüyorlardı.
Sadece “bizimki” değil, öteden beri “cehaletle” övünen böyle bir “tür” var.
Önceleri cehaletle övünüyorlardı şimdi okumamakla tehdit etmeye başladılar.
Kaydettikleri bütün aşama bu!
“Bizimki” dünkü yazısını coşku patlamasıyla nihayete erdirdi: “Ey baskıcı, empoze edici, zorlayıcı yeni devlet… / Çekil aradan…”
Kısa süre önce de “Usta ne diyorsan o!..” şeklinde coşmuştu.
Tekrar niye döndü acaba?
Ahmet Altan’ın “Demokrasi cephesi”ne (02. 06. 2012, Taraf) kombine bilet almak mı istiyor?.
Taraf gazetesi “Erdoğan yuvarlandı Özkök’ünü buldu” demişti ama galiba Özkök yuvarlanıp Ahmet Altan’ı bulmak istiyor.
Hepsi bir yana…
Taraf’ın “Diyanet kalıyor laiklik gidiyor” şeklindeki manşetini görecek de “bizimki” yuvarlanmayacak ha?!
Deli misiniz; topaç olur, topaç!
NOT: Memduh Bayraktaroğlu, Olay gazetesinde köşe yazılarına başladı. Hayırlı olsun.
Salih Tuna/Yeni Şafak
Bazı bünyelerde don durmaz ya, bunda da tanım, adlandırma, “lakap” hiçbir şey durmuyor, anında tüketiyor.
Zaten hiçbir şey dayandıramadığımız için “Bizimki” dedim. Yoksa “eleman” eski; tahmin ettiğiniz gibi Ertuğrul Beyciğim.
Adını anmaktan da, “dere kenarı bilgesi” yollu tanımlamalardan da inanın ikrah geldi.
Fehmi Bey de “pop sosyolog” demekten eminim sıkılmıştır.
Hatırlar mısınız bilmem; Taraf gazetesi bir süre önce “Erdoğan yuvarlandı Özkök’ünü buldu” manşetini atmıştı.
Çünkü Uludere konusunda “bizimki” şöyle demişti: “Evet Sayın Başbakan. Doğru olanı yaptınız. Siz ordumuzun arkasında durdunuz; biz de sizin arkanızdayız..”
Ne ki, Taraf gazetesi fena yanılıyordu.
Hiç kimse, ne şekilde yuvarlanırsa yuvarlansın, “bizimki”ni bulamazdı. Tam buldum dediği an o çoktan başka “şekillere” girer, bambaşka “ortamlara” akardı.
Nihayetinde fırıl fırıl dönen bir “fenomenden” bahsediyoruz.
Geçenlerde en büyük dansöz benim, benden iyi kimse kıvıramaz falan diyordu.
Sayın Erdoğan “tasma”dan bahsedince de, “Köpek olduğumu ispatlayabilirim” başlıklı bir yazı dercetti.
Belli ki farkına varılmasını istiyordu.
Halbuki, 28 Şubat soruşturmasının arifesinde ve ilk günlerinde fark edilmemek için her numarayı yapmıştı. “Ne politikası kardeşim; ben ‘spermin tadı’ndan başka hiçbir şeyden anlamam” der gibiydi.
Ne zamanki 28 Şubat soruşturması dalga dalga yayılmasın, hatta gazetecileri teğet geçsin eğilimi hakim olmaya başladı, “bizimki” kafasını çıkarmaya başladı.
Adeta yeniden kendini var etti; sıfır kilometre bir “Beyaz Türk” gibi.
Şu akıllara bakar mısınız lütfen: “Muhafazakâr yeni Türkiye’yi savunanlar, eski merkez medyanın, ‘halkı okuyamadığını’ iddia ettiler. / Beyaz Türkler buna cevap verdi: ‘Siz halkı okuduğunuzu iddia ediyorsunuz, ama biz de sizi okumuyoruz.’ / – Muhafazakârlar kendilerini artık bu ülkenin ‘muktedir çoğunluğu’ ilan ettiler, ama medyada, sanatta, ekonomide hâlâ çoğunluk olamadılar..”
Bu garabet özgüveni nasıl, nerde biriktirdi acaba?
Ekonomide, medyada sanatta çoğunluk olamadınız diye aşağılamakla kalmıyor, “sizi okumayacağız” diye de “racon” kesiyor.
Okumayacaklarmış!
Aferin okumayın; daha beter olun.
Levent Kırca da Aydınlık, Yurt, Sözcü ve Cumhuriyet dışında hiçbir şey okumuyorum demişti.
“Bizimki” ondan farklı olarak yazdığı gazeteyi, “Hürriyet”i okuyordur herhalde.
Adı geçen gazeteleri (en azından benim gibi düşünmeyenlerin ne yazıp çizdiğini merak ettiğim için) her gün okuyorum.
Onlar kendilerinden farklı düşünenleri okumuyorlar.
Ne kadar acayip; bununla da övünüyorlar!
Dün de, Necip Fazıl’dan Cemil Meriç’e, Sezai Karakoç’tan Nuri Pakdil’e, Rasim Özdenören’den Atasoy Müftüoğlu’na kadar kendilerinden görmedikleri aydınları okumamakla övünüyorlardı.
Sadece “bizimki” değil, öteden beri “cehaletle” övünen böyle bir “tür” var.
Önceleri cehaletle övünüyorlardı şimdi okumamakla tehdit etmeye başladılar.
Kaydettikleri bütün aşama bu!
“Bizimki” dünkü yazısını coşku patlamasıyla nihayete erdirdi: “Ey baskıcı, empoze edici, zorlayıcı yeni devlet… / Çekil aradan…”
Kısa süre önce de “Usta ne diyorsan o!..” şeklinde coşmuştu.
Tekrar niye döndü acaba?
Ahmet Altan’ın “Demokrasi cephesi”ne (02. 06. 2012, Taraf) kombine bilet almak mı istiyor?.
Taraf gazetesi “Erdoğan yuvarlandı Özkök’ünü buldu” demişti ama galiba Özkök yuvarlanıp Ahmet Altan’ı bulmak istiyor.
Hepsi bir yana…
Taraf’ın “Diyanet kalıyor laiklik gidiyor” şeklindeki manşetini görecek de “bizimki” yuvarlanmayacak ha?!
Deli misiniz; topaç olur, topaç!
NOT: Memduh Bayraktaroğlu, Olay gazetesinde köşe yazılarına başladı. Hayırlı olsun.
Salih Tuna/Yeni Şafak