TARAF YAZARLARI ARASINDA YENİ BİR KAVGA MI ÇIKIYOR?

Taraf yazarı Ramazan Rasim, kendi gazetesi yazarlarından Ayşe Hür'e inceden göndermeler yaparak bakın neler dedi?

Taraf yazarı Ramazan Rasim, kendi gazetesi yazarlarından Ayşe Hür'ün dünkü "Türkler nasıl Müslüman oldu" başlıklı yazısına istinaden, bugün kendi köşesinden "Türkler nasıl laik oldu?" diyerek yeni bir polomeğin kapılarını araladı.

İşte Ramazan Rasim'İn o köşe yazısı...

Türkler nasıl laik oldu?

Epey çileli oldu tabii. Hâlâ da oluyor. Bayağı kelleler verdik. Belki bizden sekülerleşmeye isyan edip intihar eden bir Gogol çıkmadı ama bu laikleşme çılgınlığının ortasında kalmış bir dindar olarak Mevhibe İnönü’nün hikâyesi bile geçirdiğimiz travmayı anlamaya, iç burkmaya yeter.

Geçiştirmemden anladınız. Derdim “Türklerin laiklikle imtihanı” adlı bayat bahsi açmak değil. Dünkü Taraf’ta “Türkler Nasıl Müslüman Oldu” diye soran Ayşe Hür’e nazire yapmak.

Sakın yanlış anlaşılmasın. Amacım bugüne kadar sevmediğimiz putları o pazar sayfasında bir bir yıkarken neredeyse bir tekbir getirmediğimiz kalan Ayşe Hür’ü, bizim mahalledeki putlara dokununca kırmak değil.

Aslında pazar günkü Taraf’ı okuyan okurlarım “Hocam gazetemiz bugün ‘Taraf olmak ateist en fazla agnostik olmaktır’ sloganıyla çıkmış” diye şekva etmese bu yazıyı da yazacağım yoktu...

Tepkilerden Edip Yüksel’in bebek pipisi ucu kadar bir rahatsızlık yarattığını anlıyorum. Acaba bu röportajdaki ilahi mesajı bir ben mi anlamadım diyerek üşenmedim röportajındaki bütün spotlardaki kelimeleri sağdan sola saydım. Kelime bazlı analizler yaptım. Akrostişler çıkardım. Vallahi hiç 19 çıkmadı. Bu arada benim hayatımda Atatürk’ünkünden daha çok 19 var. Beklerim bir gün...

Ayşe Hür’ün yazısını okudum. Yine çok istifade ettim. Haliyle bendeniz Müslümanlığı kabul eden ilk Türklerden olmadığım için “Hayır ben zorla değil, isteyerek Müslüman oldum” diyemiyorum. “Türkler zaten gizli Müslümandılar” resmî tarih tezlerine ilkokuldan beri zaten hiç ısınamamıştım. O yüzden “Türkleri öldüre öldüre Müslüman yapmışlar” tezleri de bana hiç birşey ifade etmiyor. Keşke sosyolojik olayları şappadanak açıklayan böyle maymuncuklar olsa. Zaten elimizdeki dünya tarihi kitapları içinde böyle pasifist bir politik doğrucu eleme yapsak dünyamızın tarihi KKTC tarihinden bile küçük bir fasikül haline dönüşüverir.

Ayrıca Peygamber Efendimiz yaşarken bile ilk Müslümanlar ganimet için birbirine düşmüşken, dört halifenin vefat hikâyeleri, Kerbela olayı ortadayken kimseye de kefil olamam...

Derdim başka.

Başbakan Erdoğan’ın gündeme getirdiği bu sütunda da üzerinde epeyce ukalalık yaptığım haram aylar meselesi için “Haram aylarda adam öldürülür mü öldürülmez mi bilmiyorum” diyerek başlıyor yazısına Ayşe Hür. Bunu “Ben hiç din bilmem ki” diye özetlenecek memleketin dini cehalet gururlanmasıyla karıştırmıyorum tabii ki. Çünkü bu mütevazi girişle başlayan yazı İslam tarihinin neredeyse bir dönemini Taberi’yi açıp bakarak anlatıyor. Bu kadarını yapanlara İlahiyat Fakültesi’nde doktora verilen bir ülke burası.

Ayşe Hür, bununla da yetinmemiş, Kuran’daki savaş ayetlerinden örnekler vermiş. Hiçbir sorun yok. Ama keşke bu ayetlerin altına tefsirlerini de yazmaya kalkmasa. Ya da böyle bir mütefessirliğe girişiyorsa mesela Tevbe Suresi’nin nuzül sebebine, tarihsel bağlamına da bir baksa. Tabii bu Ayşe Hanım Selefî değilse geçerli. O sureyi El Kaideciler de böyle “metin ne diyorsa o” diye okuyup epey cinayete gerekçe yapmaktalar çünkü. Hafizenallah. Görüldüğü gibi nasıl Marx’ı, Lenin’i okuyup Ayşe Hür, Murat Belge gibi latif insanlar olmak da, Pol Pot, Stalin, orakla ağaları kesmeyi savunan Çaru Mazumdar olmak da mümkünse Kuran’ı okuyunca Muhammed İkbal olmak da, Eymen El Zevahiri olmak da mümkündür. O anki ruh halinize bağlı yani. Ayrıca kutsal kitaplar yüzünden öldürülen insan sayısı, laik kitaplar yüzünden öldürülenlerin yanında görev zayiatı gibi kalır.

Son olarak Başbakan’ın Kandil operasyonunu Kuran’a dayandırdığını hiç zannetmiyorum. Belki Kuran’a dayansa Ramazan mühletine uyardı. PKK’nın ise milliyetçilikten değil devrimcilikten adam öldürdüğünü sanıyordum. Ama o kadar torpil de yazarlığın şanındandır....

AYŞE HÜR'ÜN DÜNKÜ YAZISINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN!