TARAF SANSÜRLEDİĞİ O YAZIYI BUGÜN YAYINLADI!
Taraf'ın sansürleyerek yayaınlamadığı Melih Altınok'un yazısı eleştiriler üzerine bugün gazetede çıktı..
Taraf gazetesindeki isitfa depreminin ardından Melih Altınok’un veda yazısı yayınlanmamıştı. Dün Medyaradar'da yeralan Altınok’un yazısı Taraf’ın eleştiri bombardımanına tutulmasından sonra bugün gazetede çıktı..
İşte o yazı..
Hoşçakalın
Salı günü bu köşede Taraf’taki krize dair birkaç soru sordum. “Var mı cevabı” dedim.
Kuşkusuz ki gazeteden arayan bazı dostların “Yanlış düşünüyorsun, bence yazmaya devam et” demeleri cevap değildi.
Ayrılanların yazılarını, Sözcü jargonuyla “jöleli manifestolar” diye yaftalayıp tavrımızın gazetenin emekçilerini zor durumda bırakacağını söyleyen Sezin Öney’in makalesi ise bambaşka bir sorunun yanıtıydı.
Sezin “Çok zor koşullarda aylardır maaş almadan çalışan Taraf emekçilerinin hakkı, patronaja tek kelime etmeden, ayrılan emekçilere çakılarak nasıl aranır”ın derdindeydi adeta.
Aslında Sezin de bilir ama o “tanınmalarını” suçmuş gibi sunduğu ayrılanlar, bizler de bu gazetede mesai yaptık. Biz de aynı ekonomik sıkıntıları çektik. Beraber maaş almadık bu yollarda. Yani “ünlü” olmak emekçi olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor.
Kaldı ki başka gazeteden politik nedenlerle olmasa da tek bir yazar kovulsa aşırı yorumun anasını ağlatan siz değil miydiniz?
Kendi gazetenizin yazıişleri tümden tasfiye edilince patronaja bahane aramak solculuğun, demokratlığın, medya etiğinin neresinde yazılı?
Bu tartışmada taraf olmadığı hâlde bire bir mağdur arkadaşlarımızdan bile daha açık ses verip ilkesel bir duruş sergileyen Doğan Akın’ı da mı görmüyorsunuz?
Elbette konu Sezin değil. Bu bir kesimin genel tavrı; bir hâl.
Taraf denince akla gelen nerdeyse tüm yazarların nedenlerini açık açık deklere ederek ayrılmalarını “hükümet savunusu” diye yaftalayıp değersizleştirmeye çalışan bir “akıl” var.
Salı günkü gazetemin barış sürecine yönelik tavrını eleştirildiğim yazımın , “Ne yani hükümete mi çakacağız” spotuyla duyurulması gibi.
Oysa Taraf’ı Taraf yapan, yüzbinlerin gönlünde taht kurmasını, statükonun gurur verici düşmanlığı kazanmasını sağlayan tam olarak “aman AKP’li demesinler” fobisinden kurtulup doğrunun, demokrasinin, barışın ve şeffaflaşmanın yanında saf tutması değil miydi?
Şimdi ne değişti de umacı da, turnusol da AK Parti oldu?
Bu gazete ve tekmili birden yazarları, daha bir-iki yıl önce, icraatları bugünkü çözüm süreci projesinin yanında teferruat sayılacak hükümeti, Erdoğan’ı alkışlamıyor muydu?
Ergenekon davasındaki, Balyoz’daki, 12 Eylül Referandumu’ndaki hakkaniyetli tavrımız hangi sürecin başlaması içindi?
Ne yani, bu süreçleri desteklerken yaptığımız AK Parti müdafaası mıydı?
Halkın tek ve meşru temsilcisi parlamentonun içinden çıkan hükümetin askerî vesayetin gölgesinden kurtulup halk adına muktedirleşmesi için değil miydi ezber bozmamız?
Bu sivil inisiyatifin, Türkiye’nin demokratikleşmesi, Avrupa ile entegre olması, sivilleşmesi, refaha kavuşması için politikalar üretmesini arzulamıyor muyduk?
Dün bu perspektif doğrultusunda hükümeti komplekssiz bir şekilde “yetmez ama evet” düsturuyla desteklerken “AKP’li” değildik de, şimdi tutarlı biçimde, karnesindeki en önemli ders olan çözüm ve barış sürecindeki performansına destek verince mi yandaş olduk?
Geçiniz hocam.
Arkaik ideolojik bağlarından Taraf’ın manevi desteğiyle kurtulup özgürleşen yüzbinlerce demokrat her şeyi görüyor.
Birkaç haftadır süren tartışma boyunca bizlere ulaşıp “evimiz, sığınağımız yıkılıyor” diyen Tarafokurları bunları yemez.
Bu çamurlar, imalar yarasa yarasa, Ahmet Altan’ın vakti zamanında dediği gibi, çevremizdeki zekâsı kötülüğüne eşdeğer olmayan eski Türkiye âşığı düşmanlarımıza meze olur.
Durum budur sevgili Taraf okurları, dostlarımız.
Şimdi farklı yerlerde duruyoruz ama ben, Ahmet Altan’ın o harika, vicdan yazılarının çıktığı,Yasemin Çongar’ın akıl dolu cesur makaleler yazdığı, Mehmet Baransu’nun, Arzu Yıldız’ın bomba haberler yaptığı, Yıldıray Oğur’un manifestolar döktürdüğü, muhteşem manşetlerle çıkan, tüm gazetelerin yazıişlerinde ilk okunan gazetemi, eski Taraf’ı çok arayacağım.
Ama artık çok gerilerde kaldığını kabullendim. Bu bir inanç değil, dizisel ve dizimsel anlamın ortaya koyduğu net bir gösterge.
Benden bu kadarmış. Fakat bu ayrılık, Mungan’ın dediği gibi, “Aslında giden değil kalandır terk eden/ Giden de bu yüzden gitmiştir zaten” kabilinden.
Adları duyulmasa da bu gazetenin yükünü omuzlarında taşıyan, gelmiş geçmiş tüm muhabirlerimize, editörlerimize, sekreterlerimize, stajyerlerimize minnettarım. Türkiye’nin en dikkatli ve entelektüel yazar editörü Tamer Kayaş’a ayrıca veda ediyorum.
Tabii ki asıl borcumuz, bu ülkenin geleceğinin garantisi olan Taraf okurlarınadır.
Kalan arkadaşlarımın, gazetenin yeni yönetiminin yolu açık olsun.
Sürç-i lisan ettiysem affola. Hakkınızı helal edin dostlarım.
İşte o yazı..
Hoşçakalın
Salı günü bu köşede Taraf’taki krize dair birkaç soru sordum. “Var mı cevabı” dedim.
Kuşkusuz ki gazeteden arayan bazı dostların “Yanlış düşünüyorsun, bence yazmaya devam et” demeleri cevap değildi.
Ayrılanların yazılarını, Sözcü jargonuyla “jöleli manifestolar” diye yaftalayıp tavrımızın gazetenin emekçilerini zor durumda bırakacağını söyleyen Sezin Öney’in makalesi ise bambaşka bir sorunun yanıtıydı.
Sezin “Çok zor koşullarda aylardır maaş almadan çalışan Taraf emekçilerinin hakkı, patronaja tek kelime etmeden, ayrılan emekçilere çakılarak nasıl aranır”ın derdindeydi adeta.
Aslında Sezin de bilir ama o “tanınmalarını” suçmuş gibi sunduğu ayrılanlar, bizler de bu gazetede mesai yaptık. Biz de aynı ekonomik sıkıntıları çektik. Beraber maaş almadık bu yollarda. Yani “ünlü” olmak emekçi olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor.
Kaldı ki başka gazeteden politik nedenlerle olmasa da tek bir yazar kovulsa aşırı yorumun anasını ağlatan siz değil miydiniz?
Kendi gazetenizin yazıişleri tümden tasfiye edilince patronaja bahane aramak solculuğun, demokratlığın, medya etiğinin neresinde yazılı?
Bu tartışmada taraf olmadığı hâlde bire bir mağdur arkadaşlarımızdan bile daha açık ses verip ilkesel bir duruş sergileyen Doğan Akın’ı da mı görmüyorsunuz?
Elbette konu Sezin değil. Bu bir kesimin genel tavrı; bir hâl.
Taraf denince akla gelen nerdeyse tüm yazarların nedenlerini açık açık deklere ederek ayrılmalarını “hükümet savunusu” diye yaftalayıp değersizleştirmeye çalışan bir “akıl” var.
Salı günkü gazetemin barış sürecine yönelik tavrını eleştirildiğim yazımın , “Ne yani hükümete mi çakacağız” spotuyla duyurulması gibi.
Oysa Taraf’ı Taraf yapan, yüzbinlerin gönlünde taht kurmasını, statükonun gurur verici düşmanlığı kazanmasını sağlayan tam olarak “aman AKP’li demesinler” fobisinden kurtulup doğrunun, demokrasinin, barışın ve şeffaflaşmanın yanında saf tutması değil miydi?
Şimdi ne değişti de umacı da, turnusol da AK Parti oldu?
Bu gazete ve tekmili birden yazarları, daha bir-iki yıl önce, icraatları bugünkü çözüm süreci projesinin yanında teferruat sayılacak hükümeti, Erdoğan’ı alkışlamıyor muydu?
Ergenekon davasındaki, Balyoz’daki, 12 Eylül Referandumu’ndaki hakkaniyetli tavrımız hangi sürecin başlaması içindi?
Ne yani, bu süreçleri desteklerken yaptığımız AK Parti müdafaası mıydı?
Halkın tek ve meşru temsilcisi parlamentonun içinden çıkan hükümetin askerî vesayetin gölgesinden kurtulup halk adına muktedirleşmesi için değil miydi ezber bozmamız?
Bu sivil inisiyatifin, Türkiye’nin demokratikleşmesi, Avrupa ile entegre olması, sivilleşmesi, refaha kavuşması için politikalar üretmesini arzulamıyor muyduk?
Dün bu perspektif doğrultusunda hükümeti komplekssiz bir şekilde “yetmez ama evet” düsturuyla desteklerken “AKP’li” değildik de, şimdi tutarlı biçimde, karnesindeki en önemli ders olan çözüm ve barış sürecindeki performansına destek verince mi yandaş olduk?
Geçiniz hocam.
Arkaik ideolojik bağlarından Taraf’ın manevi desteğiyle kurtulup özgürleşen yüzbinlerce demokrat her şeyi görüyor.
Birkaç haftadır süren tartışma boyunca bizlere ulaşıp “evimiz, sığınağımız yıkılıyor” diyen Tarafokurları bunları yemez.
Bu çamurlar, imalar yarasa yarasa, Ahmet Altan’ın vakti zamanında dediği gibi, çevremizdeki zekâsı kötülüğüne eşdeğer olmayan eski Türkiye âşığı düşmanlarımıza meze olur.
Durum budur sevgili Taraf okurları, dostlarımız.
Şimdi farklı yerlerde duruyoruz ama ben, Ahmet Altan’ın o harika, vicdan yazılarının çıktığı,Yasemin Çongar’ın akıl dolu cesur makaleler yazdığı, Mehmet Baransu’nun, Arzu Yıldız’ın bomba haberler yaptığı, Yıldıray Oğur’un manifestolar döktürdüğü, muhteşem manşetlerle çıkan, tüm gazetelerin yazıişlerinde ilk okunan gazetemi, eski Taraf’ı çok arayacağım.
Ama artık çok gerilerde kaldığını kabullendim. Bu bir inanç değil, dizisel ve dizimsel anlamın ortaya koyduğu net bir gösterge.
Benden bu kadarmış. Fakat bu ayrılık, Mungan’ın dediği gibi, “Aslında giden değil kalandır terk eden/ Giden de bu yüzden gitmiştir zaten” kabilinden.
Adları duyulmasa da bu gazetenin yükünü omuzlarında taşıyan, gelmiş geçmiş tüm muhabirlerimize, editörlerimize, sekreterlerimize, stajyerlerimize minnettarım. Türkiye’nin en dikkatli ve entelektüel yazar editörü Tamer Kayaş’a ayrıca veda ediyorum.
Tabii ki asıl borcumuz, bu ülkenin geleceğinin garantisi olan Taraf okurlarınadır.
Kalan arkadaşlarımın, gazetenin yeni yönetiminin yolu açık olsun.
Sürç-i lisan ettiysem affola. Hakkınızı helal edin dostlarım.